'Taciz eden F16'larla defalarca iletişim kurmaya çalıştık'

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe teşebbüsü sırasında Atatürk Havalimanı'na işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 95'i tutuklu 159 şüpheli askerle ilgili hazırlanan iddianamede, olay yerinde bulunan, polis ve hava trafik kontrolörlerinin de bulunduğu 128 tanığın beyanı yer aldı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 24 Aralık 2017 11:27, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Taciz eden F16'larla defalarca iletişim kurmaya çalıştık'

- MURAT KAYA - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe teşebbüsü sırasında Atatürk Havalimanı'nın ele geçirilmeye çalışılması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 95'i tutuklu 159 şüpheli askerle ilgili hazırlanan iddianamede, olay yerinde bulunan, aralarında polis ve hava trafik kontrolörlerinin de bulunduğu 128 tanığın beyanı yer aldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından hazırlanan iddianamede, olay yerinde bulunan polisler, hava trafik kontrolörleri, vatandaşlar ve havalimanı görevlilerinin de aralarında bulunduğu 128 kişinin tanık olarak alınan beyanlarındaki ayrıntılar dikkat çekti.

Havalimanı ana kontrol noktasında komiser yardımcısı olarak görev yapan Dursun Ali Gül, tanık olarak verdiği ifadesinde, E-5 tarafından bir zırhlı araç, bir de personel tasıyıcının ana yol kontrol noktası önüne geldiğinde bir subayın araçtan inerek "yönetime el koyduk" dediğini belirterek nöbetçi müdürlerinin de bu subayla konuştuğunu söyledi.

- "Zırhlı araç hareket ederek vatandaşı ezmeye çalıştı"

Kontrol noktasına gelen şube müdürlerinin subayla konusması ve halkın yogun sekilde tepki göstermeye başlaması üzerine tankın geri dönerek gitmeye basladığı bilgisini veren Gül, şunları kaydetti:

"Bu sırada da sube müdürümüzün, 'kuleye kosun' talimatına istinaden kuleye dogru görevlilerimiz ve halk ile kostuk, kule girisinde gerekli tedbirleri aldık. Bir süre sonra 2 adet zırhlı askeri araç geldi. Vatandaslar araçların üzerine çıkmaya ve askeri personele müdahale etmeye basladı. Bu sırada zırhlı araç hareket ederek vatandası ezmeye çalıstı. Vatandasların birisi minibüs tarzı bir aracını, zırhlı aracın önüne koydu. Zırhlı araç da üzerine çıkıp aracı ezdi, daha sonra oradan ayrıldı."

Gül, burada kalan bir zırhlı aracın özel harekat polislerince üzerine çıkılarak içindeki askerleri silahlarıyla birlikte aldığını dile getirerek, iç hatlar geliş gelis katında da bir grup askerin, görevliler ve halk tarafından bir büfede etraflarının çevrildiğini söyledi.

Askerleri çeviren halkın arasından askerleri gözaltına alarak linç edilmesini engellemek için terminal içerisinde güvenli bir yere aldıklarını anlatan Gül, ifadesinde şunları anlattı:

"Daha sonra cumhurbaskanımızın limanımıza gelecegi bilgisi halka verilerek halkın terminalden gitmesini sagladık. Terminalin sakinlesmesiyle birlikte kuleye döndük. Orada askerler silahlarıyla birlikte gözaltına alınmıstı. Sonra telefonların toplanması talimatı verdik. Bu askerlerin halkın arasından linç girisimine ugramadan nasıl çıkarabilecegimi düsündük. Yaklasık 10-15 dakika sonrada F16'lar alçak uçus yapmaya basladılar. Apron kısmına bir araç geldi ve askeri personeli araçla yolladık."

- "Saat 22.30'da plansız uçan askeri kargo uçağı: Puma 21"

Uçak teknisyeni olan tanıklardan Sezai Oguz Sarı da askeri araçların E-5 karayolu tarafından havalimanı girisine dogru gittigini gördüğü ve beraber çalıstıgı Erdem Karaz isimli arkadasının, "acil olarak basbakanın uçagını uçusa hazır hale getireceklerini" söylediğini aktararak, "Ben de ivedilikle üniformamı giyindim ve uçagın bulundugu yere gittim. Konuşmalardan önemli bir durum oldugunu anladım, haberlere baktıgımda bir darbe girisimi oldugunu ögrendim. Anons üzerine herkes gibi hangara geçtim. Silah sesi duydum. Çıkmak isteyen sivil vatandasları B kapısına yönlendirdim. Daha sonra November park alanına dogru kalabalıgın oldugu yere dogru gittim ve yaklastıgım esnada tekrar insanların üzerine dogru ates açıldı. Iki vatandasın vurulmus oldugunu gördüm. Orada bulunan TGS yer hizmetleri bagaj tasıma aracının üstüne 2 vatandası yatırdık ve araç sürücüsüne sirketimizin revirine götürmesini söyledim." ifadelerini kullandı.

İddianamede, hava trafik kontrolörü olarak görev yapan tanık Isa Boztemir'in plansız uçma için motor çalıştırma izni isteyen askeri kargo uçağı pilotuyla ilgili bilgilere yer veridi.

Havalimanında saat 21.30'da görevi aldıgında herhangi bir sıkıntının olmadığını ve saat 22.00 sıralarında askeri aprondan Puma 21 Cagn isimli CN35 tipindeki askeri kargo uçagının pilotunun plansız bir sekilde kendisinden motor çalıstırma izni istediğini belirten Bozdemir, şunları söyledi:

"Bu pilot izin isterken ve sonraki yapmıs oldugumuz turna konusmalarda ismini vermedi. Zaten normal uçuslarda dahi hiçbir pilotun ismini bilmeyiz. Askeri, polis, VIP acil durum olarak belirttiginde plansız uçus gerçeklesebiliyor. Puma 21 isimli kargo uçagı izin istediginde planının olmadıgını ihtar ettim ve sefim Enver Yavuz' a bilgi verdigimde acil durum olup olmadıgını sormamı istedi. Puma 21 ile irtibata geçip, 'Acil durum mutabık mıyız?' seklinde sordugumuzda, 'evet' yanıtı gelince, manuel olarak uçus planı yaparken, 'gidis istikametini havada bildirecegini' söyledi ve piste gidis için izin istedi. İzni verdikten sonra halen piste gitmedigini sordugumda, hala park halinde oldugunu söyledi. Yeniden izin istediginde kule olarak ben izin verdim ancak sonrasında park halinde oldugunu söyledi. Bu bir kaç defa oldu. Bu, anormal bir durum degildir. Bu kargo tipi uçak 22.30 sıralarında verdigim izin sonrasında uçus yaptı. "

Bozdemir, bu uçus sırasında ülkede ve havalimanında terör faaliyetleri yönünden tedbir oldugunu internetten ve diğer kanallardan duyduklarını ancak kendilerine bu konuda kimsenin resmi bir bilgi vermediğini anlatarak, "Sonrasında darbe olduğunu öğrendik. Darbe oldugunu ögrendikten 10-15 dakika sonra devlet konukevinden TRK20 Cagn isimli VN- Türkiye Cumhuriyeti sivil VIP uçagı plansız olarak, 'acilen kalkmam gerek' diye birkaç defa söyleyerek motor çalıstırma izni istedi. Manuel olarak motor çalısma iznini doldurdum." ifadelerini kullandı.

Pistte uçus için tüm Türkiye'deki hava yollarının Brüksel merkezli Avrupa havacılık örgütü (Euro Control) tarafından kullanılan sistemden nereye gidecegi bilgisinin düstüğünü anlatan Bozdemir, yaşanan olaylardan dolayı bunu kontrol edemediğini ve uçus yapan kisinin kim oldugunu bilmediğini söyledi.

Tanık İsa Bozdemir, normal sartlarda kimin uçus yaptıgının bildirildiğini ancak darbe oldugu için bu bilgiyi aramadıklarını ifade ederek, söz konusu uçağın saat 23.00 sıralarında kalktığını belirtti.

- "Taciz eden F16 'larla defalarca iletişim kurmaya çalıştık"

Hava trafik kontrolörlerinden tanık Metin Çelebi ise hava kontrol kulesinin özel harekat ekiplerinin operasyonuyla askerlerden alındıktan sonra iki F16 uçagının sürekli olarak alçak uçus yapıp havalimanı üzerinde sonik patlama yaparak taciz ettiğini anlattı.

Bu uçaklardan birinin Transponder (F16 oldugunu ve gitmis oldugu yönü gösteren sistem) açık sekilde gezdiğini belirten Çelebi, şunları kaydetti:

"Nereye gittigi belli oluyordu. Transponderdan açık olan uçak Ankara ili sınırlarına girdikten soma monitörden kayboldu. Bu Ankara iline inis yapmıs da olabilir ve ya burada transponden kapatmıs da olabilir. Bu konuda bilgim yoktur. Biz kule olarak bu uçaklarla radyotelefon (uçakla kule arası iletisim kuran sistem) ile defalarca iletisim kurmaya çalıstık ancak bu uçaklardan hiçbir cevap alamadık. Bir helikopter saat 07.00 sıralarında cumhurbaskanının ve halkın bulundugu devlet konuk evi üzerinde yaklasık 3 dakika sorti yaparak taciz etti. Yine iletisim kurmaya çalıstık ancak herhangi bir cevap veren olmadı."

- "Arayan asker tanımsız helikopter ve içinde VIP olan uçak sordu"

İddianamede, hava trafik kontrolörü tanıklardan Duygu Özgür Durlu'nun da, saat 22.30 sıralarında Kütahya'dan kendilerini arayan bir askerin "Tanımsız helikopter takip edip etmedigimizi" sorduğunu aktararak, şu beyanlarda bulundu:

"O sırada takip etmiyorduk, ben de bu sekilde cevap verdim. Daha sonra yanlıs hatırlamıyorsam Kütahya'dan asker aradı ve 'o an havada olan bir uçagın içinde VIP olup olmadıgını' sordu. Ben de, 'VIP Kod 9 var' dedim. VIP Kod 9'un kime ait oldugunu bilmem. Daha sonra darbe oldugunu arkadaslarımdan ve sosyal medyadan ögrendim. Ben havaalanında asker görmedim ama arkadaslar gelebilecegini söyledi. Saat 23.30 sıralarında askerlerin havaalanına geldigini vatandaslar ve polisin daha sonra askerleri etkisiz hale getirdigini ve teslim aldıgını ögrendim. Saat 02.00 sıralarında jetler alçak uçus yapmaya basladı ve biz tedirgin olduk. Sabah saat 08.30 sıralarında görevimi devrederek ayrıldım."

- Baş döndüren hava trafiği devri

Kontrolör olan tanıklardan Dilek Eralp Daştan da, darbe girişi saatlerinde smart kulede yaklasma kontrol ofisinde olduğunu ve darbe haberlerini saat 22.30 gibi televizyondan ögrendiğini belirterek, "Saat 02.00 sıralarında iki jet havalimanı üzerinde uçmaya basladı alçak uçus yaparak bomba olarak düsündügümüz çok siddetli sesler çıkardı. Bu uçuslar bir süre devam etti. Sabah saatlerinde ise 2 adet Skorsky helikopter bilgisini kule haber verdi, helikopterlerin kimliginin belirsiz oldugunu ve tespit edemediklerini söyledi. Bunun üzerine uçuslar bir süre daha durduruldu. Yanlıs hatırlamıyorsam Balıkesir'den jetler gelerek kule ile irtibatlı halde bu helikopterleri kovaladı sonrasında uçuslar normale döndü." şeklinde beyanda bulundu.

İddianameye, tanık olarak bilgisine başvurulan hava trafik kontrolörü Elvin Bahçecik, darbe girişimi gecesi İstanbul ve Ankara arasında hava trafiğinin devredilmesiyle ilgili bilgiler verdi.

Bahçecik, saat 23.45 sıralarında kule sefi Enver Yavuz'un arayıp "kuleye askerlerin geldigini ve kalkısların durduruldugunu" söylediğini aktararak, inis uçaklarını indirmeye devam ettiklerini anlattı.

Yaklaşık bir saat sonra tekrar kule sefinin arayarak iç hat uçuslarının kesildigini yalnızca dıs hatların kabul edilecegini söylediğini ifade eden Bahçecik, "Ben de, 'yakındaki uçakları alabilir miyiz?' diye sordum, 'olmaz' dediler, gelisleri Istanbul dısına yönlendirdim. Ankara ACC'ye (Türkiye Hava Trafik Kontrol Merkezi) haber verdim, onlarda gerekli islemleri yaptılar. 00.50 civarında smart binası önündeki halk kalabalıgı çogaldı ben de trafigi Ankara'ya devrettim. Bir müddet böyle bekledik. Saat 02.10 civarında Ankara, 'hava sahasının karıstıgını' söyledi, trafik kontrolünü geri devrettiler. Bu sefer 03.30 sıralarında havalimanında patlama sesi tarzında bir ses duyduk ancak bunun daha sonra jetlerin çıkarttıgı sesler oldugunu anladık. Hava trafigini bombalı saldırı olabilir gerekçesiyle tekrar Ankara'ya devrettik. 05.10'da durumun yatısması ve kontrol altına alınması nedeniyle tekrar kontrolü Ankara'dan geri aldık."

- Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağı

Elvin Bahçecik, baş müdür yardımcıları Kemal Alataş'ın, "THY 8456 Dalaman Izmir plan doldurmus G5 tipi bir uçagın Istanbul Atatürk Havalimanına, eger müsait degilse Sabiha Gökçen Havalimanına inise kabul edilecegini" belirttiğine dikkati çekerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı İstanbul'a getiren uçakla ilgili şunları anlattı:

"Kuleyle yapılan koordine sonunda, 'apronda kontrolsüz gruplar oldugu, inisin güvenli olmayacagı' söylendi, bu bilgiler Ankara tarafından Biga üzerinde bekleme yapmakta olan uçaga bildirildi, içerisinde de VIP oldugu söylendi. Bir süre sonra kule tekrar aradı, '35 sol pistinin temizlendigi, ilgili uçagın güvenlik içerisinde indirilebilecegi' söylendi. Bu bilgiler ilgili uçaga iletildi. Türk Hava Yolları 8456 frekansımıza çıktı, kendisine, '35 sol pistine inebilecegi, V apronuna park edecegi, ayrıca Akıncı meydanından kalkıp hava trafik otoriteleri ile hiç temas kurmadan Istanbul kuzeyinde dolasan F16'nın bilgisi de verildi. THY 8456 kaptanı, Atatürk'e inis kararı verdi, 03.18'de indi. Bu inen uçagın cumhurbaskanımıza ait oldugunu ögrendik. Sabah 06.50'de kule, '2 tane askeri helikopterin meydan civarında kontrolsüzce dolastıgını, meydanın uçuslara kapandıgını' bildirdi. Bir süre sonra Ankara'dan kalkan bir F16'nın helikopterleri vurmak üzere Istanbul'a geldigi ve kendisine destek olunması bilgisi verildi. Ilk askerlerin geldiginin görülmesi esnasında ısıkları kapattık, kapılara dolap ile bariyer yaptık, tedbirler almaya çalıstık, yukarıda anlattıklarımdan sonra ilerleyen saatlerde havalimanı emniyet açısından kontrol altına alınmasından sonra bulundugumuz yerden saat 08.30 sıralarında çıktık diger ekibe görevimizi devrettik."

- Vatandaşın ikna çabası sonuç vermedi

İddianamede, darbe girişimini duyduktan sonra havalanına gitmeye çalışan ve bu sırada yolda karşılaştığı askerlerle yaşadıklarını anlatan tanıkların beyanları da dikkat çekti.

Tanık Mücahit Çiğdem, saat 23.00 civarında haberlerde basbakanın "ülkede darbe girisiminde bulunuldugu" ifadesi ve akabinde spikerlerin, "Atatürk Havaalanı'nda 4- 5 tankın olduğu" yönünde beyanlarından sonra Basaksehir'deki evinden havaalanına dogru yola çıktığını anlatarak, şöyle devam etti:

"Basın Ekspres Yolunda Havaalanına 2-3 kilometre kala yolda hareket halinde bir tankı gördüm. Hemen aracımı tankın önüne çekerek durdum ve tankın da durması üzerine konusmak üzere tanka dogru gittim. Tank üzerindeki subaya ve erlere hitaben, 'yaptıklarının anayasa ve kanunlara aykırı oldugunu, suç teskil ettigini, mesru hükümete karsı darbe girisiminin oldugunu' ifade ettim. Onlarsa 'üstten gelen emirlerini yerine getireceklerini' beyan ederek bana hakaretlerde bulunup gitmemi istediler. Ayrıca, 'havaalanında daha çok tank bulundugunu' beyan etmeleri üzerine ben aracımla havaalanına dogru gittim. Havaalanına vardıgımda burada çok tank vardı. Her bir tankın üzerinde ve yanında askerler ile subaylar bulunuyordu. Askerlerin her biri ile tek tek konusmaya çalıştım ve 'yaptıklarının yanlıs oldugunu, kanunsuz emir oldugunu, suç teskil ettigini, yaptıklarının bir darbe oldugunu' beyan ettim. Ancak hem erler hem de subaylar çok kararlı bir sekilde ve ne yaptıklarını bilerek, 'kendilerinin dogru oldugu, darbe yaptıklarını, sıkıyönetim ilan edildigini, benim uzaklasmam gerektigini' ifade ettiler. Bir kaç saatlik mücadele sonucunda bu er ve subaylar tankları dogrudan halkın üzerine sürerek yanımda bazı insanları ezdiler.

Tankların içerisinde bulunan erlerle subayların tüm uyarılarıma ragmen bilerek ve isteyerek darbe teşebbüsüne katıldığını belirten Çiğdem, "Özellikle erlerin tatbikat amacıyla degil en bastan bu yana bir darbe girisimin içerisinde olduklarını düsünüyorum. Çünkü benim muhatap oldugum bütün erler, olaydan haberdar ve ne yaptıklarının bilincinde olan kisilerdi. Bu kisiler, sevk ve idarelerindeki tankları insanların üzerine sürmüşler, insanları bilerek ve isteyerek ezmişler, insanlara ates ederek darbenin gerçeklesmesi için halk üzerinde korku olusmasını saglamıslardır." şeklinde beyanda bulundu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber