Siyaset internete el atarsa ne olur?

Kaynak : Radikal
Haber Giriş : 30 Nisan 2007 07:24, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

M. Serdar Kuzuloğlu

Bundan 10 yıl önce internetle ilgili, bilgili insanların sayısı tahmin edeceğiniz gibi bugünle karşılaştırılacak halde değildi. Gazeteciler arasında bile interneti kullanan sayısı parmakla gösterilecek kadar azdı. Bugünse hemen her ofis çalışanının elinin altında bir internet tarayıcısı, sohbet yazılımı hazır bekliyor.

Bu kısacık zaman dilimi içinde geçirilen süreç ve yaygınlaşma hızı elbette konuyla ilgili, ilgisiz; bilgili, bilgisiz birçok insanın da konuya dahil olmasına yol açıyor. Bir konuda bilgi sahibi olmak ilgiyle mümkün. Üstelik internet gibi genel, herkesin kullanımına açık bir ortamda 'pişmek' sanıldığı kadar zor da değil. Ancak sık sık karşımıza çıkan 'bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma' meselesi internet gibi kitlesel bir platformda garip, hatta kimi zaman komik kaçıyor.

Bu konudaki en ilginç örneklerden birisi de ABD'nin Alaska Senatörü Ted Stevens olmuştu. Amerikan Senatosu'nda Ticaret Komisyonu Başkanı olan Stevens ülkede yükselen internet tarafsızlığı (net neutrality) konusunda halk yerine bir avuç şirketin temsilcisi olmayı seçmişti. İnternetin iletişim altyapısını sunan şirketler kabloları içinden geçen veriyi sınıflandırmak istiyordu. Böylece örneğin sizinle benim aramdaki bir e-posta trafiği aynen devam edecek ancak Google bana bir video seyrettirmek istediğinde ya da MSN bana bir arama sonucu göstermek istediğinde küçük bir ek bedel ödeyecekti. Yani bu işten para kazananlar iletişim kalitesi için biraz ek bedel ödeyecekti.

Geçen sene gündemi meşgul eden bu konu tahmin edeceğiniz gibi altyapı sağlayıcılar dışında herkeste tepkiye neden oldu. Çünkü bu yapı hizmetlerin maliyetini yükseltecek, kullanıcıların daha pahalıya hizmet almasına sebep olacaktı. Bunlar bir yana internette yer alabilmek giderek parası olanın harcı bir şey olacaktı. Sürate, hıza tapan internet kuşağında içerik değil sürat önemli oldu çünkü.

İşte böyle bir tabloda Senatör Stevens (kim bilir ne karşılığında) karşı cephenin azılı bir savunucusu olarak dikkat çekti. Bir süre olayları takip edenler Stevens'ın konu hakkında bilmedikleri bazı ayrıntıları yakaladığını düşündü. Ancak senatör ağzını açıp fikirlerini anlatmaya başlayınca takke düştü, kel göründü.

YouTube'da bile binbir varyasyonunu bulabileceğiniz bu konuşmasında dünyanın en yoğun internet nüfusuna, siber cirosuna ve web tabanlı şirketlere on milyarlarca dolarlık risk sermayesi pompalayan fonlara sahip ülkesi olan ABD'de olayı (özetle) şöyle savundu: İnternet ülke içindeki yerel ağlar arasında iletişim fikri üstüne kuruldu. Ama şimdi uluslararası ağlar devreye girdi. Ticari amaçlarla kullananlar var. Mesela bir firma var, abone olunca internetten film çekiyorsunuz. Ama bunu postayla yapınca gönderim bedeli ödüyorsunuz, bedava değil. Kişisel internete ne oluyor peki? Evelki gün asistanım bir e-posta yolladı ancak dün alabildim! Neden? İnternette bedava dolaşan ticari trafik yüzünden! İnternet üstüne bir şeyler boşalttığınız bir dev kamyon değildir! İnternet bir boru dizisidir. O boruların tıkanacağını hesaba katmazsanız ve tıkanırsa yolladıklarınız içinden geçmez...". İşte ABD'de senatörlerin böyle bir gündemi var. İnterneti kamyon, tüp gibi terimlerle yorumlamaya çalışan insanlar aslında parça parça sizin benim hayatımı şekillendiriyor.

Bizde durum daha da vahim. Geçen sene AKP İstanbul Milletvekili Gülseren Topuz'un interneti sansürleme için girişimlerinden bahsetmiştim. Şöyle diyordu: "Ülkemizde faaliyet gösteren internet servis sağlayıcılar, özellikle de 3G denilen mobil cep telefonu üreticileri ile birlikte kamunun desteği ile bir çatı altında toplanılacak, çocuk pornosu ve benzeri ahlaki olmayan görüntüler kontrol altına alınacaktır. Oluşturulacak merkez arama motorları olan Altavista, Netscape, Google firmaların yetkilileri ve ülkemizdeki internet yazılım firmalarıyla görüşmeler yapacak. Sistem ve şebekelerde 'perdeleme ve antivirüs' uygulanacak"...

AKP'nin bir diğer İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan Uslu da gazetemizde 'İnternet! Tehdit versus fırsat' gibi garabet bir başlıkla uzunca bir makale yayımladı. Yazısında interneti tanımlayan unvan ve sıfatlar dizisine birkaç örnek vermek istiyorum: bağımlılık, ilişkilerin bozulması, bomba yapımı öğretme, pornografi, uyuşturucu imali, uyuşturucu temin etme, saplantı, hedonizm...

Geçen hafta HP'nin yöneticileriyle Türkiye'nin yazılım ve hizmet üretimini artırma çabalarını, Google'ın bölge yöneticileriyle Türkiye planlarını, Nokta adlı web odaklı yatırım grubunun yöneticisiyle yerel fırsatları konuştum durdum. Böyle insanlar da bana unutmaya çalıştığım gerçeği yeniden hatırlattı. Bizi dünyaya nasıl zihniyette insanların hazırladığı öğrenin işte. Milletvekili dokunulmazlığı gibi bir basın dokunulmazlığı olsaydı ah ne güzel şeyler okuyacaktınız bu hafta...

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber