Milli Eğitim Bakanı'nın üslup sorunu

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 22 Mayıs 2007 06:55, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

abbas güçlü

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik 3-5 slogan ezberleyip meydanlara çıkarak ulusalcılıktan söz etmenin samimi bir tutum olmadığını söylemiş ve hemen ardından da "Yarasalar aydınlıkta dolaşmak istemez. Gözleri kamaşır. Bizim hizmetlerimiz de bazılarını rahatsız ediyor. Gerçek milliyetçi biziz" demiş. O da yetmemiş çocukları kucağına alıp "Bunlar benim askerlerim" diyerek poz vermiş.

Eminim bu demeci okuyan, duyan pek çoğunuz uzunca bir lahavle çekmiştir. Yarasa, benim askerlerim, gerçek milliyetçilik ve daha neler, neler.

Çelik bu. Ondan daha farklı bir söylem beklemek abesle iştigal olur. Hele bir de fıkralarını dinleseniz, şaşkınlığınız daha da artabilir.

İyi bir hatip olduğu konusunda hiç kimsenin tereddüdü yok. Polemik ustası. Hoş sohbet. Ama bir o kadar da kırıcı olabiliyor.

En büyük handikabı, her yaptığının, her söylediğinin doğru olduğuna inanması. Kendisini fazla tanımayanları ilk defa görüştüklerini ya da eğitim camiasının dışında olanları, rahatlıkla ikna edebilir.

İkna kabiliyeti yüksek. Hatta zaman zaman öylesine bir tablo çizer ki acaba ben mi yanılıyorum noktasına gelebilirsiniz. Ama bu çok uzun sürmez, çünkü çok kısa bir süre sonra gerçek yüzüyle karşılaşırsınız.

Bu yüzden, Bakan Bey'e fazla yükleniyorsun diyenlerin, az bile yazıyorsun demeleri çok uzun sürmez. Fazla değil, ikinci üçüncü görüşmeden sonra ya da üç beş demecini okuduktan sonra, bu nasıl biri diyenleri çok gördüm.

Mitinglerde ya da farklı ortamlarda, ulusal söylemlerde bulunanları yarasaya benzetmek, değil bir bakana, hiç kimseye yakışmaz. Ama Bakan Bey sinirlendi mi ya da polemiğe girdi mi, tıpkı savaşta olduğu gibi kural tanımaz. Daha fazla üzerine gelinirse de ben öyle değil de böyle demiştim deyip yine laf kalabalığıyla işin içinden çıkıverir.

Gerçek milliyetçi biziz söylemine ise diyecek bir şey bulamıyorum. İktidar hizmet yeridir ve elbette hizmet üretilecektir. Bakan olup da iş yapmaktan daha doğal ne olabilir ki? Kendisinin gece gündüz çalışıp hizmet ürettiğini ve bu yüzden gerçek milliyetçi olduğunu söylüyor. Peki ya aynı performansı göstermeyen kabine arkadaşları, daha mı az milliyetçi? Ya da muhalefete düşüp hizmet üretme olanağı bulamadığında, milliyetçilik vasfı da bakanlıkla birlikte tarihe mi karışacak?

Kendisi, daha önce de milletvekiliydi. Peki o zaman ne yaptı? AKP'de milliyetçiydi de DYP'deyken milliyetçi değil miydi?..

'Benim askerlerim'

Türkiye ve imam hatipler, "arka bahçemiz" yakıştırmasından çok çekti. O yetmiyor gibi, şimdi bir de "Bunlar benim askerlerim" benzetmesi yapılıyor ki hiç hoş değil. Şaka olduğunun elbette farkındayız. Ama çocukları ve özellikle de öğrencileri bu şekilde sıfatlandırmak, yanlışların en büyüğü olur. Umarız böylesi bir lakırdı, ilk ve son kez yapılmış olur.

Çelik'in çocukları, çocukların da onu sevdiğini, en azından bakan olduğu sürece öyle görüneceklerini biliyoruz. Ama ne olur, artık onlarla ilgili espriler yaparken daha dikkatli olsun!..

Stadyumlar neden boştu?

19 Mayıs gösterilerinin gerçekleştiği stadyumlar dikkatinizi çekmiştir. Büyük ölçüde boştu. Hep öğrenciler doldururdu. Okullar, törenlere gitmek için yarışır, gidemeyenler sitemde bulunurdu. Bu yüzden her okula kontenjanlar ayrılırdı. Ama son bayram, mitinglere inat edercesine boştu.

Bu konuda faturayı Çelik'e çıkaranlar çok. Öküzün altında buzağı aramak yanlış olur.

Ama bu konu mutlaka araştırılmalıdır. 19 Mayıs'ta Erzurum'u bayraksız bırakanlarla, stadyumları boş bıraktıranlar aynı kafalar ya da aynı vurdumduymazlık olabilir.

Özetin özeti: Makamlar sorumlulukları da beraberinde getirmelidir. Kim olursa olsun, bir koltuğa oturduğunda, gereği neyse öyle davranmalıdır. Ben buyum deyip işin içinden çıkamaz. Hele hele şu günlerde...

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber