'Özgür memur' için personel rejimi şart

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Başesgioğlu, ?Memurlara grev ve toplu iş sözleşmesi hakkı için kamu personel rejiminin çıkarılması gerekir? dedi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Başesgioğlu, memurlara grev ve toplu iş sözleşmesi hakkı verilmesi için her şeyden önce kamu personel rejiminin çıkarılması gerektiğini söyledi. Başesgioğlu, 2821 Sayılı Sendikalar Yasası ile 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası'nda değişiklik öngören tasarı taslaklarının ise sendikalar arasında tam uzlaşma olmadığı için beklediğini belirtti. Başesgioğlu, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Aplikasyon Komitesi'nde, Türkiye'nin sendikal haklar konusunda görüşüldüğünü hatırlattı. 2821 ve 2822 sayılı yasalarda değişiklik için 3 yıldır çalıştıklarını anlatan Başesgioğlu, konunun işçi ve işveren sendikalarını ilgilendirdiğini, bu nedenle sosyal taraflar arasında mutabakat sağlamak zorunda olduklarını belirtti.

KAMU DEĞİL GERÇEK SENDİKACILIK

Başesgioğlu, sendikalar arasında şu ana kadar uzlaşma olmadığı için yasa taslaklarının beklediğini kaydederek, ?Bu temel yasanın çıkmasıyla Türkiye'de kamu sendikacılığı da gerçek anlamda sendikacılığa dönüşebilecek. Türkiye'de kamu sendikacılığının toplu sözleşme ve grev hakkına kavuşmasını arzu ediyorum. Ama bunun zemininin sağlam olması lazım? diye konuştu. Türkiye'nin sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımında önemli adımlar attığını ifade eden Başesgioğlu, ?AB'ye giren yeni ülkelerle kıyaslandığında çok ilerideyiz. Ama Türkiye bazen haksız eleştirilere muhatap oluyor. Bundan üzüntü duyuyorum? dedi. Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç da sendikal mevzuatta yapılacak değişikliklerin bu yılın ikinci ya da gelecek yılın birinci 6 ayında çıkmasından yana olduğunu belirtirken, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Tuğrul Kudatgobilik ise bu değişiklikler yapılırken, ?sanayinin rekabet gücünün ön plana alınması ve istihdamın önünün açık olmasını? istediklerini belirtti.

'Her şey para değil'

Başesgioğlu, ?ILO, 'Sosyal standartları yüksek tutalım' diye ne kadar derse desin, IMF'den, Dünya Bankası'ndan olumlu katkı gelmezse bir şey yapamaz. Hem sosyal gelişme, ekonomik gelişme ve çevre sorunlarının hem de ticaret, finans, istihdam gibi unsurların dengeli olması gerekiyor. Bu konudaki önemli aktörlerin, Dünya Bankası'nın, Dünya Ticaret Örgütü'nün, IMF'nin de işin sosyal boyutuna biraz daha önem vermesi lazım. Her şeyin para, rekabet, kar olmadığına, insani boyutu olduğuna dikkat edilmesi lazım. Dünya sosyal adaleti, sosyal refahı böyle gerçekleştirebilir. Biz de Türkiye olarak konseptimizi buna göre oluşturduk. Sadece ekonomik politika uygulamıyoruz, ekonomik politikalarla beraber sosyal politikaları da uyguluyoruz. Önümüzdeki dönemde de uygulamaya devam edeceğiz? diye konuştu.