Baro başkanlığı seçimlerinde avukatlar ideoloji yarıştırıyor

Haber Giriş : 11 Temmuz 2004 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

18 bin avukatın bağlı olduğu ve yaklaşık 10 trilyonluk bütçesi bulunan İstanbul Barosu'nda ilginç bir seçim heyecanı yaşanıyor. Ekimde başkan olmak isteyen avukatlar, kendilerini tanı-tırken ideolojik yönlerini öne çıkarıyor. Akademisyenler ise tepkili: Bunlar hukukçu söylemi değil. Baroyu parçalıyorsunuz.

İstanbul Barosu ekimde yeni başkanını seçecek. Ancak yarış erken başladı. Avukatlar propaganda çalışmalarını yoğun şekilde sürdürüyor. Üye sayısı açısından dünyanın üçüncü büyük barosu özelliğini taşıyan İstanbul Barosu'nda yönetime gelmek isteyen avukatların propaganda mesajları dikkat çekiyor. Adaylar meslekî kariyerlerinden çok ideolojilerini yarıştırıyor; seçim broşürlerinde kendilerini tanıtırken, siyasi çizgilerine vurgu yapıyor.

Bir avukat ?Sola ve sosyalist fikirlere inanmış biri olarak 1979 yılından beri Gaziosmanpaşa ilçesinde fiilen avukatlık yapmaktayım.? sözleriyle oy isterken, diğeri ?1980 öncesi faaliyet gösteren ve sol görüşlü polislerin oluşturduğu Polis Derneği (Pol-Der) Genel Merkez Yönetim Kurulu üyeliği yaptığını' belirtiyor. Bir başka avukat ise rakiplerine şu özellikleriyle meydan okuyor: ?12 Eylül darbesinden sonra tutuklanıp, üç yıl Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılandım. Ardından Demokrasi Partisi (DEP)'nin Iğdır kurucu il başkanlığını yaptım.? 18 bin avukatın bağlı olduğu 10 trilyonluk bütçenin yönetimi için aday olmaya çalışan avukatların, ideolojiyi öne çıkarmasına hukuk hocaları tepki gösteriyor. Baronun bir meslek kuruluşu olduğunu ve hukukun esas alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Bahri Öztürk, parlamento seçimine hazırlanır gibi söylemlerde bulunmanın bir hukukçuya yakışmadığına dikkat çekiyor. Öztürk, avukatların hukukçu kimliğini ön plana çıkarması gerektiğini, ?sosyalist, kapitalist, faşist' gibi ifadelerin hukukçu söylemi olarak kabul edilemeyeceğini dile getiriyor.

Devlet Güvenlik Mahkemesi emekli hakimi Sedat Karagül de, avukatların politik söyleminin baroda parçalanmaya yol açtığının altını çiziyor. Karagül, ?Avukatların politik söylemi olmamalı. Ama maalesef Türkiye'de böyle oluyor. Aynı görüşten olanların oyunu almak için bu yola başvuruyorlar. Mesleğin sorunlarıyla ilgilenmek yerine yandaşlarının oyu için siyasi propaganda yapıyorlar.? diyor. Çağrı Grubu aday adayı olan avukat Muharrem Balcı ise baronun genç avukatların ve stajyer avukatların problemlerini çözmek yerine iktidar için mücadele ettiğini belirtiyor.

Balcı, adayların hukuk alanında üretmek için çabalamadıklarını kaydediyor. Baroda Birlik Grubu'nun adayı ve Tüm Hukukçular Birliği Başkanı Mustafa Kuran, ideolojilerin ve politikanın baro camiası içinde zararlı olduğuna dikkat çekiyor. Seçim için hazırlık yapan Çağdaş Avukatlar Grubu'nun (ÇAG) adayları parti seçimlerinde olduğu gibi siyasi propagandayla oy istedi. 1970 yılından beri çok sayıda İstanbul baro başkanı çıkaran ÇAG, bu yıl aday adaylarını tanıtan bir broşür hazırladı. Grup, seçim için yönetim kurulu adaylarını da belirleyecek bir ön seçim yaptı. Ön seçimle ilgili broşürlerde kendilerini tanıtan aday adayı avukatlar, meslekî kariyerlerinden daha çok siyasi ve politik kimliklerini ortaya koydu. Üç adaydan biri olan Baroda Birlik Grubu adayı avukat Mustafa Kuran, siyasi ve ideolojik anlayışların baroya sokulmasına karşı olduğunu söyledi. Bu tür yaklaşımların baroya zarar verdiğini kaydeden Kuran, ?Ben demokrat muhfazakâr bir kimliğe sahip olup, bunu siyasette değerlendirebilirim. İnsanı eksen kabul eden bir anlayışı etkin kılmalıyız.? dedi.

Kendini sosyalist olarak tanıtan Zeynel Asil, lise ve üniversite hayatında sol fikirlerin gelişmesinde etkin olarak çalıştığını söylüyor. Ayhan Erdoğan ise 1980 öncesi faaliyet gösteren ve sol görüşlü polislerin oluşturduğu Polis Derneği (Pol-Der) Genel Merkez Yönetim Kurulu üyeliği yaptığını ve bunun yanı sıra Halkevleri eski Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptığını ifade ediyor. Adaylardan Nilüfer Çeliker ise Cumhuriyet Halk Partisi'nin 3 yıl İstanbul İl Yönetim Kurulu üyeliğine seçildiğini, SHP'nin İstanbul İl Sekreterliği'ni yaptığını belirtiyor. Baro yönetim kurulu üyeliğine seçilmek isteyen avukatların ideolojik propagandaları hukukçuların tepkisine yol açtı. Prof. Dr. Bahri Öztürk, baronun bir kamu kuruluşu olduğunu ve Anayasa'da yazılan demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti esaslarına uyması gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Öztürk, ?Baro bir kamu kuruluşu olarak, yargının bir unsuru olma iddiasında olan bir kuruluş olarak Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesini zedeleyemez.? diye konuştu. Çağrı Grubu aday adayı Muharrem Balcı, baronun meslekî sıkıntıları gidermekten çok bugüne kadar ideolojik yaklaşımlarla, solcu veya Kemalist yaklaşımla avukatları yönetmeye kalktığını söyledi. Baroda Birlik Grubu'nun adayı Mustafa Kuran, tutum ve davranışlarının genel olarak politik olduğunu kaydetti. Kuran, baronun ideolojiyi birinci plana çıkaran anlayışını tasvip etmediğini ifade etti. Baro Başkanı ve Çağdaş İlke Grubu'nun adayı Kazım Kolcuoğlu da ideolojik olarak, belli bir görüşe baroyu hapsetmenin doğru olmadığını dile getirdi. Kolcuoğlu, ?Baro bir siyasi parti değil, baro bir meslek örgütü.? şeklinde konuştu.

Zaman

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber