'Vurun, öldürün, ateş açın' emrini inkar etti

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Malatya'daki orduevi önünde toplanan halka ateş açılması yönüne emir verdiği tanık beyanlarına yansıyan eski albay Erkan Varol, mahkemede inkar stratejisi izledi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 30 Mart 2019 15:48, Son Güncelleme : 30 Mart 2019 16:05
'Vurun, öldürün, ateş açın' emrini inkar etti

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Malatya'daki orduevi önünde toplanan halka ateş açılması yönüne emir verdiği tanık beyanlarına yansıyan eski albay Erkan Varol, mahkemede inkar stratejisi izledi.

FETÖ'nün darbe girişiminde aktif rol alarak birçok vatandaşın şehit edilmesi veya yaralanmasında talimatları bulunan darbeci sanıklar, yargılandıkları davalarda, elde edilen görüntü, ses kayıtları ile tanıkların teşhis ve anlatımlarına rağmen savunmalarını "inkar politikası" üzerine kurmayı sürdürüyor.

Cezaevine girdikten sonra örgüt talimatı çerçevesinde inkar yolunu seçen sanıkların savunmalarında öne sürdükleri tezlerin birçoğu delillerle çürütülüyor.

Darbe girişimi sırasında Malatya 2. Ordu Komutanlığında yaşananlarda aktif rol alan eski albay Erkan Varol da inkar stratejisini izleyen isimler arasında yer aldı.

Sanık Varol, yargılama sürecinde inkar stratejisini sürdürse de "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Sözde sıkıyönetim mesaj emrinin geleceğini biliyordu

İddianameye göre, Erkan Varol, 15 Temmuz'da 2. Ordu Komutanlığında darbeye teşebbus eden eski generaller Mustafa Serdar Sevgili, Zeki Karataş ve albay Bahadır Erdemli ile hareket etti.

İlk saatlerden itibaren darbe teşebbusunden haberi olan ve bu kapsamda hazırlıklar yapan Varol, 2. Ordu Komutanlığı Karargahı ve Harekat Merkezinde bulunduğu sureçte, geleceğini önceden bildiği sözde "sıkıyönetim mesaj emri"nin gelip gelmediğini surekli sorgulattı.

Karargah içerisinde silahla dolaşan Varol, darbe girişimine aktif katılan sanıklar tarafından nizamiyede bir rutbelinin görevlendirilmesi ve ayrıca ani mudahale mangasının nizamiyede hazır olması emrini de yerine getirdi.

Darbe girişimi gecesinden bir gün önce görevini devreden 2. Kara Havacılık Alay Komutanı albay Mustafa Özkan'a bu görevine devam edeceğini bildiren Varol, hazırladığı emri de eski tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili ile imzalayarak, teşebbüse ilişkin mesaj trafiğini duzenledi.

Varol, darbe girişimi gecesi Malatya'daki orduevinden kendisini arayan ve yardım talebinde bulunan kadın yuzbaşı A.Ş'ye "orduevinin önunde bekleyen halka ateş açması" yönunde emir verdi.

Mahkemede inkarı seçti

Mahkemedeki savunmasında hakkındaki iddiaları kabul etmeyen Varol, darbe girişimi sırasında ismini hatırlamadığı bir rutbeli personelin telefonla aradığını, içeriğinden hiç bahsetmeden acil bir mesaj geleceğini ve bunu sorgulaması uzerine harekat merkezindeki görevlilere mesajın gelip gelmediğini sorup gelmediğini söyleyerek telefonu kapattığını belirtti.

Bulundukları bölge itibarıyla mesajın terörle mucadele kapsamında olabileceğini duşunerek mesajın gelip gelmediğini bir kez daha personele sorduğunu kaydeden Varol, ancak iddia edildiği gibi sözde "sıkıyönetim mesaj emri"nin ulaşıp ulaşmadığını sormadığını savundu. Böyle bir emir geleceğini de bilmediğini iddia eden Varol, gelen mesajları görünce "şok olduğunu" öne sürdü.

Kaçtığını itiraf etti

Varol, "Karargah etrafında sokağa çıkan halkın sesiyle birkaç el silah sesi duyduğunu, sonra 2. numaralı nizamiye bölgesinden yoğun silah sesleri gelene kadar darbeyle ilgili somut bir şey olmadığını, silah seslerinin artması üzerine 'bu gunaha ortak olmamak' için karargahı arka bahçeden kırık demir korkulukları aşıp kaçtığını" anlattı.

Darbe girişimi sırasında hiç kimseden emir almadığını ve kimseye kanunsuz emir vermediğini savunan Varol, hakkındaki suçlamaları inkar etti.

Erkan Varol, sıkıyönetim evrakıyla hiçbir alakası bulunmadığını ileri sürerek, "2. Ordu Harekat Başkanı olarak üzerimde bir tuğgeneral, tümgeneral ve orgeneral var. Emir verecek konumda olmadığım açıktır ayrıca orduevi önünde toplanan vatandaşlara ateş açılması yönüne emir verdiğim iddiaları da asılsızdır. 15 Temmuz akşamında harekat merkezinde bulunduğum sırada, orduevinin nöbetçi subayı A.Ş. telefonla arayarak, takviye birlik istedi, 'Halkın kendilerini linç edeceğini, kameraları kırdıklarını' ağlamaklı bir şekilde söyledi. Ben de sakin olmasını, askerleri kışkırtmamasını istedim. Olay bundan ibarettir. Nöbetçi subay A.Ş'nin harekat merkezini araması da tuhaftır." şeklinde savunma yaptı.

"Vurun, öldurun, ateş açın' dedi"

Mahkemede tanık olarak dinlenen yüzbaşı A.Ş, olay gunu orduevi nöbetçi amiri olarak görev yaptığını bildirdi.

Darbe girişimi gecesi halkın orduevi civarında toplanmaya başladığını belirten A.Ş, "Pet şişe ve çeşitli cisimler atılmaya, kapılar zorlanmaya başlandı. Bunun uzerine nöbetçi amirliği ve harekat merkezini arayıp, bilgi verdim. Harekat merkezinde telefonu eline alan Erkan Varol bana 'Vurun, öldurun, ateş açın.' dedi ve telefonu kapattı." ifadelerini kullandı.

Tanık astsubay H.İ. ise darbe girişimi gecesi saat 20.00'den sonra Erkan Varol'un kendisini arayıp önemli bir evrak beklediğini, geldiği zaman harekat herkezine hemen atması gerektiğini söylediğini aktardı.

Varol'un mesajın konusunu kendisine söylemediği ifade eden H.İ, Varol'un bu evrakı 3-4 defa sordurttuğunu belirtti.

"Üst uste 'vurun' dedi"

Tanık astsubay D.B. ise darbe girişimini öğrendikten sonra harekat merkezinde Erkan Varol'un telefonda kim olduğunu bilmediği birisine ust uste "vurun" dediğini anlattı.

Tanık askeri personel M.Ö. ise gece saat 03.00 sıralarında orduevinden yüzbaşı A.Ş'nin aradığına dikkati çekerek, "Yuzbaşı, 'vatandaşların orduevinin demirlerine yuklendiklerini, içeri girmeye çalıştıkları' söyledi ve takviye kuvvet istedi. Bu sırada yanımda bulunan Erkan Varol bana kimin aradığını sordu. Söyleyince telefonu eline aldı ve 'ateş edin, vurun, öldurun hepsini' dedi. Darbe girişimi başarısız olduktan sonra Erkan Varol, iyice sessizleşti, bir ara 'Hepimizi asacaklar.' dedi." şeklinde bilgi verdi.

"Vursunlar, ateş etsinler, öldursunler"

Tanık astsubay N.Ö. ise "Halkın orduevine girmeye çalıştığı ve oradaki nöbetçi subay tarafından yardım istendiği telefonla bildirildi. Erkan Varol'un bağırdığını duydum. 'Öldurun, gebertin' şeklinde beyanları oldu. 'Kimse girmeye çalışmasın, öldurun, gebertin' diye bağırdığını duydum." beyanında bulundu.

Tanık astsubay S.K. ise orduevinde görevli A.Ş'nin kendisini arayarak halkın kapıları zorladığını, ne yapacağını bilmediğini söylediği, kendisinin de telefonu vardiya amirine verdiğini aktardı.

S.K, şu bilgileri paylaştı:

"Vardiya amiri konuşurken Erkan Varol 'Vursunlar, ateş etsinler, öldursunler' diye bağırdı. Öyle deyince vardiya amiri de araya girdi ve 'Öyle şey mi olur, ne diyorsunuz siz, öyle bir şey yapmayın.' dedi. O sırada televizyona bakarken Erkan Varol, 'Birazdan Cumhurbaşkanını alırlar, bu iş bitti, çok kanlı olacak, 10 bin kişi ölur.' ifadelerini kullandı."

Bilal Akyuz ve Ali Osman Gürcan ile görüşmüş

Darbe girişiminden önceden haberdar olan Varol, sözde "sıkıyönetim mesaj emri"nin gelmesinden sonra birlikte hareket ettiği İbrahim Dede (eski binbaşı) ile mesajları ilgili yerlere ulaştırmaya çalışarak, Çakırsöğut'teki birliklerin Ankara'ya nakli için uğraştı.

Varol, dönemin Çakırsögut Tugay Komutanı Ali Osman Gurcan ve FETÖ'nün sözde "Kara Kuvvetleri Komutanlığı imamı" olduğu iddia edilen eski kurmay albay Bilal Akyüz ile göruştu.

Ortaya çıkan HTS kayıtlarında, Akyüz ile 9 kez görüştüğü belirlenen Varol ile mahkemede tanık olarak dinlenen Akyüz'ün ifadeleri de birbiriyle çelişti.

Varol, mahkemedeki savunmasında, Akyüz ile görüşmesine ilişkin, "Bir şeyler olup olmadığını öğrenmek için aradım. Kendisini tanıyorum ama samimiyetim yoktur." dedi.

Akyüz ise bu görüşmeyi kabul etmeyerek, "Başkaları görüşmüş olabilir, ben görüşmedim." yanıtını verdi.

Ağırlaştırılmış müebbete mahkum edildi

Malatya'da FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin aralarında dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti'nin de bulunduğu 76 kişinin yargılandığı davada, eski albay Erkan Varol, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.

Adem Huduti'ye "cebir ve şiddet kullanarak Turkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngörduğu duzeni ortadan kaldırmaya teşebbus etmek suçuna yardım"dan 15 yıl hapis cezası veren mahkeme heyeti, eski 2. Ordu Kurmay Başkanı tümgeneral Avni Angun'un ise beraatine hükmetmişti.

Mahkeme heyeti, dönemin 7. Ana Jet Üs Komutanı tuğgeneral Emin Ayık, 2. Ordu İdari Kurmay Yarbaşkanı tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, 2. Ordu Harekat Destek Yarbaşkanı tuğgeneral Zeki Karataş, eski albaylar Bahadır Erdemli, Mustafa Özkan ve Tayfun Tuna, eski yarbaylar Ahmet Üçbudak ve İsmail Akın, eski binbaşılar Eyüp Kök, Metin Çivilibal, Tuncay Öztürk ile eski yüzbaşı Kemal Keskin'e "cebir ve şiddet kullanarak Turkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngörduğu duzeni ortadan kaldırmaya teşebbus etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, eski albay Mehmet Ergün ve üsteğmen Hüseyin Çakıcı'ya ise müebbet hapis cezası vermişti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber