HSYK'dan çete savcılarına ceza gibi tayin

Kaynak : Zaman
Haber Giriş : 27 Temmuz 2007 09:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Polis, son yıllarda gerçekleştirdiği operasyonlarla birçok çeteyi çökertti; ancak sık sık yapılan hakim ve savcı değişiklikleri ile davaların uzun sürmesi sebebiyle yargıda beklenen sonuç alınamıyor.

Soruşturmaları kimin yürüteceğine ilişkin belirsizlik, dosyaların savcılar arasında gidip gelmesine yol açıyor. Terör ve organize suçlara bakmakla görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcı vekilliği, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği'ne (VKGB) mensup kişiler hakkındaki soruşturmayı 'çete' suçu kapsamında görmedi ve görevsizlik kararı vererek dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Son olarak 'Küre' soruşturmasını yürüten Savcı Mustafa Kelkit ile 'Atabeyler' soruşturmasına imza atan Savcı Dilaver Kahveci, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) kararıyla terör ve örgüt suçlarına bakmakla görevli ağır ceza mahkemesinden alınarak Ankara Adliyesi'nde düz savcı olarak görevlendirildi. HSYK, bu konuda herhangi bir gerekçe de göstermedi. Banka yolsuzluğu davalarına bakan İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başkanı Mustafa Akın da, bakanlığın görevde kalması yönündeki görüşüne rağmen 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne atanmıştı. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, "Davasına baktığı hortumcu bankacının kardeşi içeriden çıkıyormuş, deniyor. Bunlar doğru mu, bakılmalı." demişti. HSYK Başkan Vekili Mahmut Acar, iddiaları reddederken, Mustafa Akın, HSYK'da bankacı Mustafa Süzer'in kardeşiyle karşılaştığını açıklamıştı. Neşter Operasyonu'nu gerçekleştirerek davaları yönlendirmeye çalışan yargı mensuplarını deşifre eden eski DGM Savcısı Ömer Süha Aldan ise özel yetkili ağır ceza mahkemesinde görevlendirilmeyerek Ankara Adliyesi'nde düz savcı olarak atanmıştı. HSYK'nın, Şemdinli iddianamesini hazırlayan Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın meslekten ihracı ve davaya bakan hakimlerin yerlerinin değiştirilmesi kararı tartışılmıştı.

Yeni terör savcıları belli oldu

Ankara Adliyesi'ne düz savcı olarak atanan Dilaver Kahveci ve Mustafa Kelkit'in yerine getirilen savcılar belli oldu. HSYK'nın son kararnamesiyle Ankara'ya atanan Mustafa Bilgili ile Kubilay Taştan, terör ve örgüt suçlarına bakmakla özel yetkili başsavcı vekilliğine görevlendirildi. Bilgili, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı'ndan, Taştan Muğla ili Ortaca İlçesi Cumhuriyet Savcılığı'ndan Ankara'ya atanmışlardı.

Gültekin Avcı: Gerçeklerin ortaya çıkması istenmiyor

İzmir Bayındır savcısı iken Kars Ağır Ceza Mahkemesi'ne atanan Gültekin Avcı, savcıların önemli soruşturmaları yürütürken görev yerlerinin değiştirilmesinin doğru olmadığını söyledi. Küre operasyonunu yürüten Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kelkit ve askerî savcı Dilaver Kahveci'nin örgütlü suçlara bakıyorken adi suçlara bakan adliyelere gönderilmesini eleştiren savcı, "Bu durum mantık dışı, dereyi geçerken atı değiştirmek gibi." dedi. Atamaların gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemek için yapılabileceğini belirten Gültekin, HSYK'ya bağlı savcılardan bu hiyerarşi içinde görevlerini yapmalarının beklenemeyeceğini söyledi. İstanbul, Zaman

Yakup Erikel: HSYK'nın atamaları, yargıya güveni zedeliyor

Hukuki Araştırmalar Derneği Başkanı Avukat Yakup Erikel, hakim ve savcıların görev yerlerinin değiştirilmesi ve tartışmalı atamalarla ilgili haberlerin yargıya güveni zedelediğine dikkat çekiyor. Mevcut sistemde, HSYK'nın gerekçe göstermeden atama yaptığını ve kararlarının yargıya kapalı olduğunu hatırlatan Erikel, "Hakim ve savcılarla ilgili işlemlerin tartışmalara yol açmaması ve keyfi uygulamalara imkan verilmemesi için HSYK'nın yapısının değiştirilmesi ve kararlarının yargıya açılması gerekir." diyor. Diğer alanlarda olduğu gibi yargı kurumunda da birtakım suistimallerin insan unsurundan kaynaklandığının altını çizen Erikel, objektif kriterlere dayalı yeni bir sistemin kurulması gerektiğini ifade ediyor.

'Davalar uzayınca hatalı karar verilir'

Eski Hakim Mekan Sarıkaya, hakim ve savcıların herhangi bir gerekçe gösterilmeden sık sık yerlerinin değiştirilmesinin yargıyı olumsuz etkilediğini belirterek, bu tür değişiklikler nedeniyle davaların uzadığını ve hatalı kararların arttığını kaydediyor. Bir yerde başarılı ve dürüst bir şekilde görevini yürüten ve alanında uzmanlaşmış bir hakim veya savcının kendi istememesi halinde yerinin değiştirilmesinin doğru olmadığını ifade eden Sarıkaya, "Bir mahkemenin iki ya da 3 hakiminin birden yeri değiştiriliyor. Gelen hakimler karar aşamasına gelmiş davaları kağıt üzerinde inceleyerek karara bağlıyor. Bu da adil yargılama açısından sakıncalı sonuçlara yol açıyor. Davaların gecikmesine sebep oluyor." diyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber