Tarımda yenilenme, restorasyon mu, tasfiye mi getirecek?

Tarımda zihniyet sorunu var mı? Tarımın aktörleri doğru belirleniyor mu? Tarım dışı atamalar başarı getirdi mi? Tarım değerlendirme komisyonları restorasyon mu getirecek tasfiye mi?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 03 Temmuz 2019 12:30, Son Güncelleme : 03 Temmuz 2019 09:25
Tarımda yenilenme, restorasyon mu, tasfiye mi getirecek?

Tarımın ve eğitimin bir türlü rayına oturtulamadığı ülkemizde kuşkusuz ki, en çok üzerinde oynama yapılan alanın başında tarım gelmektedir. Son 7 yılda üç kez ismi değişmiş, en az dört-beş kez kapsamlı ve sansasyonel projelerle ülke gündeminde yer etmiştir. Ancak genel manada istenen ve beklenen sıçrama bir türlü sağlanamamıştır. Bunun temel nedeninin, tarımda aktörlerin seçimindeki hatalar ve tarımdaki zihniyet sorunu olduğunu defalarca dile getirdiğimiz biliniyor. Ama bu süreçte hatayı düzeltmek için de hata yapıldığına şahit olduk.

Tarımın aktörleri doğru seçiliyor mu ve rolleri doğru kurgulanıyor mu?

Tarımda aktör seçiminde yapılan hatalar zinciri istikrarlı bir şekilde devam ediyor. Son dönemlerde hiçbir bakanlıkta bu kadar çok alandışı yönetici tarımdaki kadar sirküle edilmemiştir herhalde. Konu dışı mutagenlerle mutasyona uğratılan tarım bürokrasisi albino türlerin oluşmasına neden oldu. Peki bu durumda dişe dokunur bir düzelme oldu mu? Yani ithalat ihracat arası fark kapandı mı? Yerli menşeili tohum, yabancı menşeili tohumun önüne geçti mi? Fiyatlar düştü mü? Et ithali önlendi mi? Tarımsal yapı ve işleyiş daha istikrarlı bir hale geldi mi?... Yok. Demek ki sorun alandışı atamalarla da çözülmüyormuş! Hani "dışardan gelen sorunu daha iyi görür" diye bir anlayış yayılmaya başlamıştı ya! Bu bağlamda her zaman ki gibi Cv'ler yine havada uçuşuyor. Yüksek mevkilere ulaşıp bir şekilde müsamere öğrencisi gibi mülakata tabi tutulan koca koca ziraatçılar Cv'lerini teslim etti mi, başlıyor beklentiler. Atamalardaki zihniyet bu olunca işin künhüne varacak insanı bulmak mümkün olmuyor. O zaman en basit şekliyle, bırakın insanlar basamak basmak yükselsin.

Tarımda baskın zihniyet

Tarımdaki zihniyeti, tarımın tüm aktörlerini, tarım bürokrasisinden sivil toplum kuruluşlarına kadar hepsini içine alacak şekilde, kişiye veya kişilere münhasırlıktan, çıkara münhasırlıktan, gruba münhasırlıktan, güce münhasırlıktan kurtarıp ülkeye münhasır hale getirmediğimiz, yetki ve kazançta adil mesafeyi korumadığımız, böyle bir sistem oluşturamadığımız sürece baskın kesimin dediği olacak, baskın kesim kazanacak ancak ülke kaybedecektir. Zira ülkenin öncelikleriyle bu baskın kesimin öncelikleri daima çatışma halindedir. Baskın kesim, mevzutta baskın, atamada baskın, toplantılarda, karar almalarda baskın ancak sorumluluğun hesabın vermede ölü taklidi yapmaktadır. Misal; yabancı menşeili tohumun ülkeye oluk oluk girişini sağlayan, bu suretle yerli tohumculuğun gelişmesini onlarca yıl sürecek şekilde geciktiren ve bu konuda hala geçerli olan mevzuatı hazırlayan birlik kurucuları, şimdi kalkmış yerli tohumun öneminden, gelişiminden bahsediyor. Yiyormuyuz? Yiyoruz. Afiyet olsun.

Tarımda Milli Birlik Projesi makyaj odasına mı alındı

Tarımda Milli Birlik Projesi tam limana indirileceği sırada arıza erken tespit edilmiş olacak ki tekrar tersaneye alındı. İyi de yapıldı. Aslında onlara kalsa arızalı marızalı limana indireceklerdi. Allah'tan ki bu konuda eller şimdilik vicdana gitti.

Daha kapsamlı değerlendirmeler yapılacağı, komisyonlar kurulacağı ve sonunda Tarım Şurasıyla yenilenmenin sağlanacağı dile getirilmekte. Ancak süreç böyle özetlenirken tepedeki zihniyet hala Milli Birlik Projesinde takılı kalmış durumda. Sanki bu proje restore edilmeye gerek duyulmadan, sadece ertelenmiş ve yumuşak geçişe bırakılmış gibi görünüyor. Bu haliyle devletin tarımdan tasfiyesi anlamına gelen bu proje, kontrolü değişken ellere bırakacak ve spekülasyona müsait olan tarımı daha spekülatif ve kontrolsüz hale getirecektir. Ülkemizin tarımsal yapısının buna uygun olmadığını daha önce dile getirmiştik. Tarımsal yapı, tüketiciye yansıyan kısmıyla birlikte, gerçekçi bir şekilde irdelenmeden, ister pramit şeklinde, ister küp şeklinde bir yapılanmaya gidin sonuçta karşılaşacağınız şekil yamuktan öteye geçmeyecektir. Böyle bir projenin yapısal bağlamda değerlendirilmeden restorasyon imajı verilerek yeniden uygulamaya sokulmasının sonucu yıkıcı yaptırımlardır. Bunun anlamıda holdingelerin kazanması ama vatandaşın yani hem çiftçinin hem de tüketicinin kaybetmesidir.

Tarım Şurası ve değerlendirme komisyonları aslında iyi bir fikir

Tarım şurasına kadar görev yapacak olan değerlendirme komisyonları kapalı kapılar ardında harıl harıl çalışıyor. Bir kaç istisnayı saymazsak, hep bilindik isimler, bilindik yüzler, bilindik görüşler, bilindik bilgileriyle, çoğu uzun dönemdir tarımda zaten etkin roller üstenmiş olan yani tarımın bugünlere gelmesinde payları olan simalar, ama yine dönülüp dolaşılıp aynı şahıslarda aynı görüşlerde karar kılınmış görünüyor. Bunlar için naçizane tavsiyemiz; "Ulusların Düşüşü kitabıyla Gazap Üzümleri" kitabını okumalarıdır. Ciddi bir aydınlanma yaşayacaklarına eminim. Şu şartlarda onların aydınlanması demek tarımın aydınlanması demektir.

Tarımda tarımcıların tasfiyesi tarıma iyilik getirmemiştir. Bu tasfiye Şark Kurnazlarına fırsat doğurmuştur. Tarımsal ithalat söz konusu olunca onlar öne çıkmıştır. Büyük ve paralı projeler gündeme gelince biz yaparız diyenler onlar olmuştur. Tarım kaybederken hep onlar kazanmıştır. Çılgın projelerin fikir babalığına soyunmuşlar, proje çılgınlığını kaybedince aradan sıvışanlar da onlar olmuştur. Tarımda düzenli ve sistemli bir yapılanmadan ve kritik konularda mevzuat değişikliğinden söz edilince, işlerine gelmediği için, yüzlerini ekşitenler onlardır. Korkarım ki, tarımda yenilenme sürecinde de, derinden ve sessizce zihinlere dokunanlar onlar olacaklardır. Bunu tespit için tarım kaybederken kazanalara iyi bakmak lazımdır.

Bütün bunlar tarımda ciddi bir güven sorunu oluşturmuştur. Ülkenin tarım hafızası zayıflamış, bilgi ve birikimin sesi kısılmıştır. Çiftçi artık inanarak güvenerek tarımcının kapısını çalmamaktadır. Bilgi ve birikimin kısık sesi, paranın, makamın, popülaritenin gürültüsü arasında iyice kaybolmuştur. Tarımda bunların önüne geçecek varyasyona ihtiyaç olduğu bir gerçektir. Ancak yüzyıllardır genlerimizde taşıdığımız tarım yapımız göz ardı edilerek, globallik adı altında, batı tandanslı, "genetik materyalin zincirinin kırılması ve sonrasında farklı bir DNA molekülüne katılmasıyla oluşan süreç" olarak tarif edilen "rekombinasyon" örneğinde olduğu gibi tarımda altı boş dikey ve keskin geçişler devletin ve çiftçinin tarımdan tasfiyesi anlamına gelmektedir.

Tarımda kendi gerçeklerimizi, sosyal yapıdan, kırsalı terketmeye, teknik yapıdan girdi maliyetlerine kadar bin düşünüp bir karar vermeliyiz. Münferit olarak makam, mevki, para veya üye kaybedeceğiz diye hırslanmaya gerek yok. Zaten tarımda uzun süreli münferit olarak kazanmaya imkan da yok!

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber