Bu ayıp artık yeter

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 04 Eylül 2007 06:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Serdar TURGUT'un yazısı...

Bırakın her şeyi bir yana, yapılanlar ayıptır. Hiçbir centilmen siyasi mücadelesini bu şekilde veremez, tabii bu dediklerimiz türbanı siyasi zafer olarak sunanlar açısından da geçerlidir

Umarım bazı çevreler, başörtüsü nedeniyle Hayrünnisa Gül'e yapılan muamelenin, toplumun çeşitli katmanlarında nasıl algılandığını, nasıl tepkiye yol açtığını görüyorlardır.

Ben görüp anladıklarından emin değilim. Çünkü anlasalardı yapılan işin nasıl yanlış olduğunu, nasıl tepkiye yol açacağını görüp, yanlıştan dönmek yoluna giderlerdi.

Henüz bu yönde bir işaret alınmıyor. O nedenle biz de ülkenin kanayan yarası haline gelmekte olan bu konuyu masaya yatırmayı doğru bulduk.

Kendi eşinin bulunmayı hak ettiği konumda dış baskılar nedeniyle olamamasına her erkek aynı tepkiyi verir. İsyan edersiniz ve bu haksız muameleyi yapanlardan da bunun öcünü almak istersiniz. Bu normal insani bir tepkidir.

Başörtüsüne bazı kamusal alanlarda tepki gösterenler, örtünmenin kadını ezdiğini düşünürler ama kendi yasaklayıcı tavırları sonunda o kadın ortalıkta görünmemeye ve adını bile sildirmeye başlamışsa bunun nasıl bir hak koruma olduğunu da anlatamazlar.

Bildiğimiz kadarıyla Hayrünnisa Hanım başörtüsünü kendi yaşam tercihlerinin doğal bir sonucu olarak gören modern bir insandır.

Başörtüsünü hep rahat taşımış ve toplumsal yaşamda ön plana çıkmıştır. Kıyafeti onun ikinci plana itilmesi ve ezilmesi sonucunu doğurmamıştır.

Ne kendisi ne ailesi ne de yakın çevresi onun yaşam stili tercihlerine karışmamışlar ve ona bir şeyleri empoze etmeye de çalışmamışlardır. Ancak bazı çevreler Abdullah Gül'ü eşi üzerinden yaralamaya kalkışınca Hayrünnisa Hanım asıl o zaman ikinci plana düşürülmüştür. İşte şimdi kadının adı gerçekten kalmamıştır.

Bırakın her şeyi bir yana, yapılanlar ayıptır. Hiçbir centilmen siyasi mücadelesini bu şekilde veremez, tabii bu dediklerimiz türbanı siyasi zafer olarak sunanlar açısından da geçerlidir.

Şu görülmelidir; bu ülkenin Başbakanı'nı, Cumhurbaşkanı'nı halk kendisine çok yakın görüyor. Onların aile yaşamlarını benimsiyor ve onlara eşleri nedeniyle yapılan baskıya da tepkililer.

Yeni bir sosyal kontrat yapılarak bu konu ülkenin gündeminden düşürülmelidir.

Hiçbir şey anlaşılmıyorsa mağdur durumuna düşürülmenin AKP'yi her geçen gün daha da güçlendirdiği görülmelidir.

Hayrünnisa Hanım'a konulmuş olan yasak bir an önce kaldırılmalı ve ülke rahatlatılmalıdır. Bunun düşüncesini bile neredeyse dünyanın sonu gibi görenler artık kendilerini sorgulamalıdır.

Bu karşılıklı tavırlaşma sürdürüldüğü takdirde kamusal alanlarda başı açık kadınların görülmesine yasak getirilmesine bile gidebilecek yol açılacaktır. Ben AKP'li olsam, eşimin başı kapalı olsa, bana bu nedenle baskı uygulansa, bir gün bunun rövanşını almayı mutlaka düşünürdüm. Başbakan veya Cumhurbaşkanı neden bunu düşünmesinler ki?

Onların eşlerinin tercihlerine çok önem verdiklerini, eşlerinin de tercihlerinden katiyen vazgeçmeyeceklerini lütfen görün artık.

Bu kadar zor mu bunu görmek, bu kadar mı tıkandı beyinler ki?..

Bu ayıp artık yeter

Bırakın her şeyi bir yana, yapılanlar ayıptır. Hiçbir centilmen siyasi mücadelesini bu şekilde veremez, tabii bu dediklerimiz türbanı siyasi zafer olarak sunanlar açısından da geçerlidir

Umarım bazı çevreler, başörtüsü nedeniyle Hayrünnisa Gül'e yapılan muamelenin, toplumun çeşitli katmanlarında nasıl algılandığını, nasıl tepkiye yol açtığını görüyorlardır.

Ben görüp anladıklarından emin değilim. Çünkü anlasalardı yapılan işin nasıl yanlış olduğunu, nasıl tepkiye yol açacağını görüp, yanlıştan dönmek yoluna giderlerdi.

Henüz bu yönde bir işaret alınmıyor. O nedenle biz de ülkenin kanayan yarası haline gelmekte olan bu konuyu masaya yatırmayı doğru bulduk.

Kendi eşinin bulunmayı hak ettiği konumda dış baskılar nedeniyle olamamasına her erkek aynı tepkiyi verir. İsyan edersiniz ve bu haksız muameleyi yapanlardan da bunun öcünü almak istersiniz. Bu normal insani bir tepkidir.

Başörtüsüne bazı kamusal alanlarda tepki gösterenler, örtünmenin kadını ezdiğini düşünürler ama kendi yasaklayıcı tavırları sonunda o kadın ortalıkta görünmemeye ve adını bile sildirmeye başlamışsa bunun nasıl bir hak koruma olduğunu da anlatamazlar.

Bildiğimiz kadarıyla Hayrünnisa Hanım başörtüsünü kendi yaşam tercihlerinin doğal bir sonucu olarak gören modern bir insandır.

Başörtüsünü hep rahat taşımış ve toplumsal yaşamda ön plana çıkmıştır. Kıyafeti onun ikinci plana itilmesi ve ezilmesi sonucunu doğurmamıştır.

Ne kendisi ne ailesi ne de yakın çevresi onun yaşam stili tercihlerine karışmamışlar ve ona bir şeyleri empoze etmeye de çalışmamışlardır. Ancak bazı çevreler Abdullah Gül'ü eşi üzerinden yaralamaya kalkışınca Hayrünnisa Hanım asıl o zaman ikinci plana düşürülmüştür. İşte şimdi kadının adı gerçekten kalmamıştır.

Bırakın her şeyi bir yana, yapılanlar ayıptır. Hiçbir centilmen siyasi mücadelesini bu şekilde veremez, tabii bu dediklerimiz türbanı siyasi zafer olarak sunanlar açısından da geçerlidir.

Şu görülmelidir; bu ülkenin Başbakanı'nı, Cumhurbaşkanı'nı halk kendisine çok yakın görüyor. Onların aile yaşamlarını benimsiyor ve onlara eşleri nedeniyle yapılan baskıya da tepkililer.

Yeni bir sosyal kontrat yapılarak bu konu ülkenin gündeminden düşürülmelidir.

Hiçbir şey anlaşılmıyorsa mağdur durumuna düşürülmenin AKP'yi her geçen gün daha da güçlendirdiği görülmelidir.

Hayrünnisa Hanım'a konulmuş olan yasak bir an önce kaldırılmalı ve ülke rahatlatılmalıdır. Bunun düşüncesini bile neredeyse dünyanın sonu gibi görenler artık kendilerini sorgulamalıdır.

Bu karşılıklı tavırlaşma sürdürüldüğü takdirde kamusal alanlarda başı açık kadınların görülmesine yasak getirilmesine bile gidebilecek yol açılacaktır. Ben AKP'li olsam, eşimin başı kapalı olsa, bana bu nedenle baskı uygulansa, bir gün bunun rövanşını almayı mutlaka düşünürdüm. Başbakan veya Cumhurbaşkanı neden bunu düşünmesinler ki?

Onların eşlerinin tercihlerine çok önem verdiklerini, eşlerinin de tercihlerinden katiyen vazgeçmeyeceklerini lütfen görün artık.

Bu kadar zor mu bunu görmek, bu kadar mı tıkandı beyinler ki?..

Serdar TURGUT

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber