Müdür kadrosuna şef mi yoksa memur mu vekalet etmeli?

Kamu kurumlarında şef unvanlı personel varken, memur unvanlı personel şube müdürlüğüne vekalet ettirilebilir mi?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 17 Mart 2020 14:03, Son Güncelleme : 13 Mart 2020 12:03
Müdür kadrosuna şef mi yoksa memur mu vekalet etmeli?

Soru: Kamu kurumunda şef unvanında personel bulunmasına rağmen, memur ünvanlı bir personel Şube Müdürü vekili olarak görev yapmaktadır. Bu durum mevzuat hükümlerine uygun mudur?

Cevap: 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 86. maddesinde, memurların kanuni izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması ve görevden uzaklaştırma sebebiyle geçici olarak görevden ayrılmaları halinde kamu hizmetlerinin aksamaması için yerlerine kurum içinden, kurum dışından veya açıktan vekil atanması öngörülmüştür. Aynı hükme göre, boş kadrolara da vekaleten atama yapılması mümkündür. Yine aynı maddede vekalet aylığı ödeme şartları belirtilmiş Kanunun 175. maddesinde ise ödenecek vekalet aylığı tutarı belirlenmiştir. Söz konusu hükme 2001 yılında 631 sayılı KHK ile eklenen ikinci fıkra ile kurum içinden veya diğer kurumlardan atananlara vekalet aylığı ödenebilmesi için, vekilin asilde aranan şartları taşıması zorunluluğu getirilmiştir.

Vekalet görevini yürütenlere vekalet ettikleri kadro için verilecek ek ödeme farkı ve ödeme şartları 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9. maddesinde düzenlenmiştir. Ayrıca memurun asli kadrosu ile vekalet ettiği kadro için belirlenen zam ve tazminat ödemeleri farkının hangi koşullar altında ödeneceği de Yan Ödeme Kararnamesinde belirlenmiştir.

Hem 375 sayılı KHK'nin ek 9. maddesinde hem de Yan Ödeme Kararnamesinde vekil memurlara ek ödeme ile zam ve tazminat farkı ödenebilmesi için vekilin asilde aranan şartları taşıması zorunludur. Vekalet edilen kadro örneğin şube müdürü gibi görevde yükselme sınavı sonucunda atama yapılan bir kadro ise vekilin sınava girmek için aranan şartları taşıması gereklidir.

Vekilin asilde aranan şartları taşıması gerektiğiyle ilgili ilk düzenleme 17.5.1987 tarihli ve 19463 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 99 Serin No. lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği ile yapılmıştır. Anılan Tebliğde şu düzenleme yer almaktadır:

"1 - Bir görevin vekaleten yürütülmesi halinde görevin gerekleri ve nitelikleri değişmeyeceğinden bu görevi vekaleten yürütecek olanların asil memurda aranan şartlara sahip olmaları gerekmektedir. Bu sebeple;
a) 1-4 üncü dereceli kadrolara vekalet edeceklerin 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinde belirtilen şartları haiz olmaları,
b) 5-15 inci dereceli kadrolara vekalet ettirileceklerin öğrenim durumları itibariyle tesbit olunan yükselinebilecek dereceyi aşmamak kaydıyla vekalet ettirilecekleri kadronun derecesinin, kazanılmış hak aylık derecesinin üç üst derecesinden fazla olmaması,
gerekmektedir.
2. Asilde aranan şartlara sahip vekil memur bulunamadığı takdirde, hizmetin aksamadan yürütülebilmesi bakımından herhangi bir şekilde boşalmış veya boş bulunan bir görevin öncelikle varsa yardımcıları yoksa asilde aranan şartlara en yakın personel tarafından tedviren gördürülmesi mümkün görülmektedir.
3 - 657 sayılı Kanunun vekalet ücreti ödenmesine ilişkin 175 inci maddesine göre, tedvir dolayısıyla herhangi bir ödeme yapılması mümkün bulunmamaktadır."

Tebliğ aylık ödemeyle bağlantı kurmaksızın vekaleten yapılan tüm atamalarda asilde aranan şartları taşıma koşulu getirmiş, o tarihlerde görevde yükselme sınavı olmadığı için asilde aranan şart olarak da sadece 68/B maddesinde aranan hizmet süresi şartıyla yetinmiştir.

657 sayılı Kanunun 175. maddesinde asilde aranan şartları taşıyor olmanın vekalet aylığı ödenmesi için zorunlu olduğuna dair 2001 yılında yapılan düzenleme ile görevde yükselme sınavı sisteminin gelmesi sonrasında 99 Seri No. lu Tebliğin uygulanabilirliğinin kalmadığını değerlendiriyoruz.

Yürürlükteki mevzuata göre asilde aranan şartları taşımayan memurlara herhangi bir ödeme yapılmaması kaydıyla vekalet görevi verilmesi mümkündür. Asilde aranan şartların taşınması sadece vekalet aylığı, zam, tazminat ve ek ödeme verilmesi için gerekli bir koşuldur.

Bu durumda şube müdürü kadrosuna memur unvanlı mı yoksa şef unvanlı bir personelin mi vekalet etmesi gerektiği hususu hukukilikten ziyade yerindelik bakımından değerlendirilebilir. Vekaleten atamanın ancak geçici bir hizmet gördürme usulü olduğunu, boş kadrolar için en kısa sürede asaleten atama yapılması gerektiğini, bir kişinin gönlünü yapayım derken diğerlerinin devlete güveninin ve hakkaniyet ilkesinin zedelenmesine yol açılmaması gerektiğini özellikle vurgulamak gerekiyor. Vekaleten atama yapılmasının zorunlu olduğu hallerde ise ilke olarak eşdeğer bir kadroda görev yapan personele veya en yakın yardımcısına yahutta hiyerarşik olarak bir alt unvana vekalet verilmesinin kamu yararına ve liyakat ilkesine en uygun yöntem olacağını düşünüyoruz. Bu uygulama çalışma barışının korunmasına da katkıda bulunacaktır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber