Erdoğan'ın '3 kuruşluk tazminat' tepkisi

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 08 Ocak 2008 16:14, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, teröristbaşı Abdullah Öcalan için 'sayın', şehitler için 'kelle' ifadesini kullandığı gerekçesiyle 3 kuruş manevi tazminat cezasına çarptırılmasına sert tepki göstererek, "Adalet mülkün esasıdır, diyorsak bu esas yerine gelmelidir. Şu olaya bakın. 3 kuruşluk manevi tazminat cezası. Ne demek? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını bak manevi tazminata mahkum ettik. Olmaz böyle şey. Yani hukuk bu kadar zedelenmemeli. Eğer ben bir manevi tazminata mahkum edileceksem bunun hakkı verilir, yoksa nefislerinizi tatmin için bu tür kararlar verilmez" dedi.

Erdoğan, Almanya devlet televizyonunda yayınlanan ve Alevileri rencide eden diziyi de ağır bir dille eleştirerek, Alman hükümetini bu konuda duyarlı olmaya davet etti.

Erdoğan, dizideki çirkin ima ve ithamların İslam dinine ve aile geleneklerine bağlı olan Alevi vatandaşlarını derinden üzdüğünü belirterek, bu tür saygısızlıkların bir daha yaşanmaması gerektiğini söyledi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmanın sonunda Almanya devlet televizyonu ARD'de yayınlanan ve Alevileri rencide eden diziye sert tepki gösterdi. Almanya'da bir devlet televizyonunda Alevi vatandaşları rencide eden bir yayın yapılmasının kendilerini çok üzdüğünü ifade eden Erdoğan, "Söz konusu yayında yer alan çirkin ima ve ithamlar İslam dinine ve milletimizin en önemli ortak değerlerinden olan aile geleneklerine bağlı Alevi vatandaşlarımız başta olmak üzere bütün milletimizi derinden üzmüştür" diye konuştu. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, Dışişleri Bakanlığı'nın ve tüm vatandaşların buna karşı tepkilerini dile getirdiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Tabi AB'nin eski ve güçlü bir ülkesi konumunda olan Almanya'nın bu konudaki hassasiyeti bizler için de çok önemlidir. Evrensel ölçekte saygı gerektiren ve ilgili mevzuatla da koruma altına alınan inanç, fikir, ifade ve yayın özgürlüklerini kültürler arası diyalog ve hoşgörüyü geliştirecek şekilde kullanılması gerektiğine inanıyorum. Bu olayla ilgili oradaki yönetimi, hükümeti daha duyarlı olmaya davet ediyoruz. Tepkimizi kendilerine ulaştırdık. Yapacağımız kısa zaman sonraki görüşmede de bunları kendileriyle yine görüşeceğiz. Ama bu tür bir saygısızlığın bundan sonra yaşanmamasını diliyorum" dedi.

Yayın özgürlüğünün, insan onurunun çiğnenmesine bir mazeret teşkil edemeyeceğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, medyayı da sert bir dille eleştirdi. Medya dünyasında 'sınırsız özgürlük' gibi bir anlayışın olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

"Yok böyle birşey. Bu Türkiye için de geçerlidir, Avrupa için de geçerlidir, bütün dünya için de geçerlidir. Sınırsız bir özgürlük hiçbir yerde olamaz. Hiçbir medya mensubu da ister yazılı ister görsel olsun kalkıp da benim özgürlük alanıma giremez, saldıramaz, hakaret edemez. Ama şimdi öyle şeyler çıkıyor ki bakıyorsunuz hakaret. Ona da şimdi güzel birşey uydurmuşlar. Bu hakaret değil, bu ağır eleştiri kavramına girer. Bunu da anlamak mümkün değil" şeklinde konuştu.

"Hele siyasetçiyseniz yandınız" diyen Başbakan Erdoğan, siyasetçiye hakaretin hep ağır eleştiri olarak değerlendirildiğini, basının kendisine yönelik en ufak eleştiriyi ise hakaret olarak algıladığını bildirdi. Erdoğan, konuşmasında teröristbaşı Abdullah Öcalan için 'sayın', şehitler için 'kelle' ifadesini kullandığı gerekçesiyle 3 kuruş manevi tazminat cezasına çarptırılmasına değindi. Verilen kararı eleştiren Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

"Ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanıyım. Şahsımla alakalı düşünebiliyor musunuz dava açıyorlar. Neymiş? Birisine ben 'sayın' demişim. Bundan dolayı açılan dava da ne biliyor musunuz? 3 kuruşluk manevi tazminat davası. Niye, acaba diğerleri tutar mı tutmaz mı? Hile-i şeriye uygulayacaklar ya. Her zaman şunu biz biliriz. Suçun işlendiği yer eğer matbuatsa yayının yapıldığı yer, suçlunun, zanlının bulunduğu yer. Hiç alakası olmayan bir yer. Nerede? Kartal ilçesinde. Ben bunu anlamakta zorlanıyorum. Adalet mülkün esasıdır, diyorsak bu esas yerine gelmelidir. Çünkü ben de ceza alıyorsam, bu cezaya inanmalıyım. Demeliyim ki bu ceza haklı, ben bu cezayı çekmeliyim. Şu olaya bakın. 3 kuruşluk manevi tazminat cezası. Ne demek? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını bak manevi tazminata mahkum ettik. Olmaz böyle şey. Yani hukuk bu kadar zedelenmemeli. Bu duruma getirilmemeli. Eğer ben bir manevi tazminata mahkum edileceksem bunun hakkı verilir, öyle mahkum edilir. Ama ben de buna layık olduğumu kabul etmeliyim. Yoksa nefislerimizi tatmin için bu tür kararlar verilmez."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber