Eşler birbirinden habersiz kefil olamayacak!

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 23 Ocak 2008 20:15, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:58

Eşler birbirlerinin rızasını aldıktan sonra kefil olabilecekler. Alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehinini paraya çevirmeden müteselsil kefili takip edebilecek. Verilen her türlü kefalet, 10 yıl sonra kendiliğinden ortadan kalkacak.

649 maddelik Türk Borçlar Kanunu Tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.

Tasarıya göre, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilecek.

Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmeyecek.

Kefalette alacaklı, borçluya başvurmadıkça kefili takip edemeyecek.

Ancak, borçlunun kesin aciz belgesi alması, borçlunun Türkiye'de takibatının imkansız hale gelmesi ve borçlunun iflasına karar verilmesi halinde kefil takip edilebilecek.

MÜTESELSİL KEFALET

Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehinini paraya çevirmeden kefili takip edebilecek. Ancak, bunun için borçlunun açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması veya borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması şartı aranacak.

Alacak, teslime bağlı taşınır rehini veya alacak rehini ile güvenceye alınmışsa, rehnin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulmayacak.

Ancak, alacağın rehnin paraya çevrilmesi yoluyla tamamen karşılanamayacağının önceden hakim tarafından belirlenmesi veya borçlunun iflas etmesi ya da konkordato mehli verilmesi hallerinde, rehnin paraya çevrilmesinden önce de kefile başvurulabilecek.

Birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olacak. Kendi aralarında müteselsil kefil olarak yükümlülük altına giren kefillerden her biri borcun tamamından sorumlu olacak.

Ancak, bir kefil, kendisiyle birlikte müteselsilen yükümlü bulunan ve Türkiye'de takip edilebilen bütün kefillere karşı takibe girişilmiş olmadıkça, kendi payını ödemesi veya payı için ayni güvence sağlaması koşuluyla, payından fazlasını ödemekten kaçınabilecek.

Birbirlerinden bağımsız olarak aynı borç için kefil olanlardan her biri, kefalet borcunun tamamından sorumlu olacak. Ancak, borcu ödeyen kefil aksine anlaşma olmadıkça, diğerlerine toplam kefalet miktarındaki payı oranında rücu hakkına sahip olacak.

Kefil, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa belirtilen azami miktarla sınırlı olmak üzere asıl borç ile borcun faizini ödeyecek.

Hangi sebeple olursa olsun, asıl borç sona erince, kefil borcundan kurtulacak. Bir kişi tarafından verilen her türlü kefalet, 10 yıl geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkacak.

Kefalet, 10 yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile, uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça kefil, ancak 10 yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilecek.

KUMAR VE BAHİS

Kumar ve bahisten doğan alacak hakkında dava açılamayacak ve takip yapılamayacak.

Kumar veya bahis için bilerek verilen avanslar ve ödünç paralar ile kumar ve bahis niteliğinde oldukları takdirde, borsada işlem gören malların, yabancı paraların ve kıymetli evrakın fiyat farkı esası üzerine yapılan vadeli satışlar hakkında da aynı hüküm uygulanacak.

Kumar oynayan veya bahse giren kişi tarafından imzalanmış adi borç veya kambiyo senedi, üçüncü bir kişiye devredilmiş olsa bile, hiçbir kimse bunlara dayanarak dava açamayacak ve takip yapamayacak.

Kumar ve bahis borcu için isteyerek yapılan ödemeler geri alınamayacak.

Ancak, kumar veya bahsin usulüne göre yürütülmesi beklenmedik olayla veya diğer tarafın fiiliyle engellenmişse ya da diğer taraf kumar veya bahse hile karıştırmışsa, isteyerek yapılan ödeme geri alınabilecek.

Düzenlenmesine kanun veya yetkili makamlarca izin verilmiş olmadıkça piyango ve diğer şans oyunlarından doğan alacaklar hakkında dava açılamayacak ve takip yapılamayacak. İzin verilmemiş olan durumlarda, piyango ve diğer şans oyunları için de kumara ilişkin hükümler uygulanacak.

Yabancı ülkelerde kendi kurallarına uygun olarak düzenlenen piyango ve diğer şans oyunları, Türkiye'de yetkili makamlarca bunlara ait biletlerin satılmasına izin verilmiş olmadıkça, yasal korumadan yararlanamayacaklar.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber