İçişleri Bakanlığı polislere ödediği tazminatı suçlulardan istedi
İÇİŞLERİ Bakanlığı, Van'ın Erciş İlçesi'nde 2008 yılında Demokratik Toplum Partisi (DTP) tarafından yapılan salon toplantısının ardından çıkan olaylarda yaralanan 3 polise ödediği tazminatı, olaylarda gözaltına alınıp çeşitli cezalara çarptırılan 11 kişiden tahsil etmek için dava açtı. Van 2'nci Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açılan tazminat davası ile ilgili bilgi veren sanık avukatı Baran Bilici, 11 kişinin tazminata mahkum edilmesinin yanlış bir karar olduğunu bunun, bundan sonrası için de emsal teşkil edeceğini söyledi.
Erciş İlçesi'nde 5 Mart 2008'de DTP'nin yaptığı salon toplantısının ardından olaylar çıkmış, 108 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınanlardan 10 kişi ?örgüt propagandası' yapmaktan, 1 kişide de ?polise etkin direnme' suçundan 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 1 yıl ile 8 ay arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı. Çıkan olaylarda atılan taşlardan çeşitli yerlerinden yaralanan Van Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memurları S.K., İ.D. ve F.Ö.'ye ise İçişleri Bakanlığı 15 bin 405 TL tazminat ödedi.
Bunu üzerine harekete geçen İçişleri Bakanlığı polislere ödediği tazminatı, çeşitli cezalara çarptırılan 11 kişiden istedi. Bakanlık, salonda yapılan konuşmalar ve atılan sloganlar nedeniyle ?örgüt propagandasından' 1 yıl ile 8 ay arasında hapis cezası alan S.A., A.D., Ş.B., Ş.B, A.Y., M.D., M.D., A.A., F.İ., F.Ü. ile ?polise etkin direnme' suçundan 8 ay ceza alan T.B'den polislere ödediği tazminatı almak amacıyla 2'nci Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açtı.
DAVA HUKUK SKANDALI
Tazminat talep edilen 11 kişinin avukatı olan Baran Bilici, açılan davayı hukuk skandalı olarak nitelendirirken, propaganda iddiasıyla ceza alan müvekkillerinden tazminat talep edilmesinin de yaygın bir uygulamaya dönüşmesinden kaygılandığını söyledi. Avukat Bilici, polislerin atılan taşlardan yaralandıklarını, ancak müvekkillerinden sadece birinin polise mukavemetten ceza aldığını belirterek şöyle konuştu:
?Diğerleri şarkı- türkü söylemekten, konuşma yapmaktan, yasa dışı slogan attıkları iddiasıyla ceza almışlardır. Polise mukavemet ettiği iddiasıyla ceza alan müvekkilimizin bile taş attığına dair bir görüntü ya da delil olmadan ceza almıştır. Tamamen farazi ve tahmine dayalı bir iddiadan ibarettir. Aksi düşünülse bile bu olayda İçişleri Bakanlığı'nın böyle bir uygulamaya gitmesi dava açması vahimdir. Bu uygulama hukuk devleti bağlamında değerlendirildiğinde Türkiye Cumhuriyeti Devletine bağlı idarelerin devletin vatandaşını iki defa cezalandırma yoluna gittikleri görülmektedir.
Müvekkillerin taş attığı dosya kapsamında sabit değilken, yaralanan kolluk görevlisi ile herhangi bir temasları dahi olmamışken sözde yaralanma fiiline sebebiyet verdikleri iddiası ile T.B ve diğer bütün müvekkiller hakkında kolluk görevlilerini yaraladıkları gerekçesiyle açılan dava tam bir hukuk skandalıdır. Zira masumiyet karinesi açısından da bakıldığında dosyalar Yargıtay'dadır ve hüküm kesinleşmemiştir. Kesinleşse bile propaganda yapan müvekkillerden tazminat talep edilmesi düşünülemez. Tamamen keyfi bir davadır. Mahkeme bu talebi reddetmelidir. Çünkü hukuka aykırı, akıl dışı, mantıksız bir uygulamanın yaygınlaşmasına sebebiyet verecektir.?