YÖK Başkan vekili'nden ÖSS savunması

Haber Giriş : 07 Şubat 2006 13:35, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

YÖK BAŞKANVEKİLİ PROF. İSA EŞME: ÖSS GÜNAH KEÇİSİ YAPILDI

"ÖSS, tüm verilere göre başarılı bir uygulama olmasına rağmen, Türk eğitim sisteminin günah keçisi durumuna getirildi. ÖSS'yi kaldırmak yerine ortaöğretimde gerekli iyileştirme yapılmalı"

Prof. Dr.İSA EŞME

Türk yükseköğretimine giriş sistemi, yerli ve yabancı kişi ve kuruluşlar tarafından her fırsatta eleştirilmekte, bu konuda raporlar yazılarak kamuoyunu yönlendirme çabası içine girilmektedir. Öğrenci Seçme Sınavı'na (ÖSS) yönelik başlıca eleştiriler şöyle sıralanabilir:

Ortaöğretimden yükseköğretime geçişte uygulanan bu sınav, merkezi, önyargılı ve rekabetçidir. Sınavda akademik başarı ölçülmemekte, bilgi sorulmamaktadır. Üniversiteye yerleştirmede de mesleki ve genel lise ayırımı yapılmaktadır.

Sınav sistemi ile ilgili bu tespitler, bu beyanlarda bulunanların konu hakkında yeterli araştırma yapmadıklarını, dolayısıyla konuya önyargılı yaklaştıklarını göstermektedir.

Türkiye'de, genç nüfus oranının büyük oluşuna karşın yükseköğretimde okullaşma oranının düşük oluşu, üniversite önünde önemli oranda bir yığılmaya yol açmıştır.

Yükseköğretime olan bu talebin bir başka nedeni de şüphesiz, eğitim ve istihdam arasında var olan lineer ilişkidir.

Aşırı talep

Yükseköğretime olan aşırı talebin giderek artmasının en somut göstergesi, üniversite giriş sınavına başvuran ve yerleşenlerin oranlarıdır. 1980 yılında üniversiteye 466 bin 963 aday başvururken bu sayı 2005 yılında 1 milyon 851 bin 618 adaya yükselmiştir. 2005 yılında, yükseköğretime başvuran her 100 adaydan yaklaşık olarak dokuzu önlisans, 11'i lisans ve 12'si, kontenjan sınırlaması olmayan açık öğretim programlarına yerleştirilmiştir.

Ortaöğretimi bitirenlerden yükseköğretime geçmek isteyenlerin seçimi, ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Ülkemizde öğrenci sayısının fazla oluşu ve güven unsuru nedeniyle, çoktan seçmeli merkezi sınavın en gerçekçi yöntem olduğu görülmüştür. Türkiye, seçme sınavı yönünden dünyanın birçok ülkesine model olabilecek bir merkez oluşturmuş ve ÖSYM olarak bilinen bu merkezle bugünkü sınav sistemini geliştirmiştir. Sınavın bugünkü uygulama biçimine, birçok aşamalardan ve yaşanan deneyimlerden sonra ulaşılmıştır.

İki temel hedef

Ülkemizde uygulanan merkezi yerleştirme sınavının şu iki temel hedefi bulunmaktadır:

1- Yükseköğretime devam edebilmek için gerekli asgari bilgi ve beceri donanımına sahip olanların belirlenmesi (160 ve 185 puan sınırını aşma koşulu),

2- Yukarıda belirtilen kriteri aşmayı başaran adaylar arasından, başarı ve yetenekte üstün olanların seçilmesi.

Sınavın akademik başarıyı ölçmediği görüşü doğru değildir. Sınav sorularının yüzde 20'si doğrudan akademik bilgiyi kapsamaktadır. Sınav, bilginin yanında, ortaöğretim kurumlarında kazanılması beklenen şu temel becerileri ölçer: Okuduğunu anlama ve yorumlama, matematik ile ilgili işlemleri yapabilme, fen ve sosyal bilimlerdeki temel kavramlarla düşünebilme, bilgiyi ve verileri yorumlama, yeni bilgi üretebilme, analiz-sentez yapabilme, ilişkisel düşünme, ÖSYM'nin duayen ismi sayın Fethi Toker'in ifadesiyle, "Böyle bir yolun seçilmesinin nedeni, ortaöğretimde temel bilgileri ve bu bilgilerle akıl yürütme becerilerini daha iyi kazanmış adayların yükseköğretim programlarında daha başarılı olacakları ilkesinin benimsenmiş olmasıdır."

Sınavda sorulan bilgiye yönelik sorular, tüm lise türleri için ortak olan 9. sınıf ve öncesini kapsamaktayken Haziran 2005'te getirilen yeni uygulamada, lisans programlarına yerleşecek öğrenciler için 10. ve 11. sınıf müfredatına yer verilmesi benimsenmiştir.

Bir ölçü aracı

Üniversite seçme sınavı, yükseköğretime öğrenci seçmenin yanında, ortaöğretimin eğitim kalitesini de test eden bir ölçü aracı niteliğindedir. Yöneltilen eleştirilenin aksine ÖSS'nin, kendi hedefleri açısından başarılı olduğunu gösteren somut veriler bulunmaktadır. Ortaöğretimde kazanılan becerilerin tespitinde, PISA ve TIMSS sonuçları ile ÖSS sonuçlarının örtüşmesi bunun en güvenilir kanıtlardan biridir. Ulusal ve uluslararası göstergeler, ilk ve ortaöğretim sistemi için hiç de yüz ağartıcı verilere sahip değildir. Zaman zaman dile getirdiğimiz gibi, eğitimde gelinen bu nokta, yıllardan beri uygulanan politik hataların kaçınılmaz bir ürünüdür.

Aynı sınavın, tüm bölgelerde uygulanarak fırsat eşitsizliğine yol açtığı düşüncesi doğru bir değerlendirme değildir. Sınav, ortaöğretimde kazanılması beklenen temel bilgi ve becerileri test etmektedir. Bu beceriler, tüm okullarımızda verilmek durumunda olup yükseköğretim için gerekli niteliklerdir. Bölgeler arasında eşitsizlik olduğu görüşü doğrudur, ancak bunun nedeni, kazanılması gereken temel bilgi ve becerilerin ne oranda kazanıldığını ölçen ÖSS değil, ortaöğretimin tüm bölgelerde aynı olanaklarla verilmiyor olmasıdır. Sonuç olarak bölgesel eşitsizliğin sorumlusu ÖSS değil, doğrudan ortaöğretim sistemi ve bu sistemin yürütücüsü olan siyasi iradedir.

Ara eleman

Yükseköğretime yerleşmede, mesleki ve genel lise ayrımı yapılması, Türkiye'nin ara eleman yetiştirme politikası ile ilgilidir. 8. sınıfı bitiren öğrenciler için, meslek lisesi ya da genel liseye yönelmeleri konusunda bir kısıtlama getirilmemiştir. Genel olarak ülkemizde, lise mezunları lisans programlarına, meslek lisesi mezunları iki veya dört yıllık mesleki eğitime yönlendirilmektedir. Mesleki eğitimi özendirmek için 1998'de getirilen uygulama ile, meslek lisesi mezunları, eğitimlerinin devamı niteliğinde olan önlisans programlarına (meslek yüksek okullarına) sınavsız olarak, lisans programlarına avantajlı bir ek puan katsayısı uygulaması ile geçebilmektedirler.

Bu uygulama nedeniyle, genel lise mezunlarının üniversitenin örgün eğitim programlarına yerleşme oranı yüzde 19 olmasına karşılık meslek liseleri mezunları için bu oran yüzde 24'tür (ÖSS -2005).

Sınavın tüm bu olumlu yönlerine karşılık, eleme sınavı oluşu nedeniyle bazı olumsuzlukları da bulunmaktadır. 2 milyonu bulan adaydan yalnız yüzde 10'unun lisans programlarına yerleştirilebilmesi, öğrenciler arasında bir yarışa yol açmakta, bu da doğrudan üniversite öncesi eğitim sistemine olumsuz yansımalara yol açmaktadır. Bugün Tür-kiye'de bu yarış nedeniyle, ortaöğretimde, sınav amaç, eğitim araç durumuna getirilmiş, üniversiteye hazırlanmada dershane sektörü doğmuştur. Sınavın çoktan seçmeli test oluşu, az zamanda çok soru çözmeyi gerektirmesi, tüm eğitim sisteminin buna göre biçimlenmesinin nedeni olmuştur.

Bu olumsuzluklarına rağmen, gerek ülkemizin kendine özgü koşulları, gerekse sınava girenlerin çok oluşu nedeniyle bu uygulamanın şimdilik kaçınılmaz olduğu görülmektedir. Bu sistem Türkiye'de yükseköğretime girişte yaşanan pek çok sorunu ortadan kaldırmış, Batı ülkelerinin pek alışık olmadığı ancak ülkemizde bir türlü yok edilemeyen sübjektif değerlendirmelerin önünü kesmiştir. ÖSS'yi uygulayan ÖSYM, bu yönüyle kamuoyunda haklı olarak büyük bir saygınlık kazanmıştır.

Sistem iyi işliyor

İyi işleyen bir sistemin, daha iyisini bulmadan değiştirilmesinin doğru olmayacağı, Türkiye'de çoğunluğun benimsediği ortak bir görüştür. Ancak tüm bu değerlendirmeler, sistemin hiç değiştirilmemesi anlamını taşımaz. Yapılacak iş, sınavın teknik yönden değiştirilmesinin çok ötesindedir. Dolayısıyla bu değişikliğin, ortaöğretim ve yükseköğretimin yeniden yapılandırılması kapsamında bir bütünlük içinde ele alınması gerekir.

Sınavın ortaöğretime olan olumsuz yansıması önemlidir ve bu hemen giderilmelidir. Bunu önlemenin en etkili yolu da ÖSS'yi kaldırmak ya da değiştirmek yerine, 'lise bitirme sınavının konulması' ve ortaöğretimde bir türlü başarılamayan 'rehberlik hizmetinin hayata geçirilmesi' olacaktır. Bir başka önlem de, rutin hale gelen 'afla sınıf geçirme', 'devamsızlıkta gösterilen tolerans' gibi politik hesaplara dayanan uygulamalara son verilmesidir.

Sonuç

Yukarıdaki değerlendirmelerimiz bizi şu noktaya götürmektedir. Gerek yükseköğretime geçiş sistemimiz gerekse başta mesleki eğitim olmak üzere tüm yükseköğretim sistemimiz, yeniden gözden geçirilerek bir iyileştirme çalışmasına gidilmesi gerekmektedir. Bu adımın sorumlusu elbette Yükseköğretim Kurulu'dur. YÖK, bu kapsamda geçtiğimiz yıl 'Stratejik Gelişme Komisyonu' adlı özel bir çalışma grubu oluşturmuş, bu çalışmaları kapsamında, 14-15 Kasım 2005'te 'Uluslararası Yükseköğretim Konferansı' düzenlemiştir.

YÖK Başkanı sayın Teziç, konferansın açılış konuşmasında, komisyonun çalışmaları, izlenecek yöntem ve sınav sistemi ile ilgili şu ilginç değerlendirmeleri yapmıştır:

"Biz, tüm çalışmalarımızda, dünya üniversitelerinin yaptıklarının taklitçisi olmak istemiyoruz. Dünyanın belli başlı üniversitelerini inceleyerek mevcuda katkı getirecek çalışmalar içinde bulunmayı hedefliyoruz. Türk yükseköğretim sisteminde yeni yapılanma arayışı çalışmalarımızda, başka ülkelere de model olabilecek bir yükseköğretim sisteminin yaratıcısı olmayı arzulamaktayız".

"Yapacağımız çalışmalarla elde edeceğimiz sonuçları, merkeziyetçi bir yaklaşımla üniversitelere kabullendirmek gibi bir tutum içinde olmayacağız. Üniversiteler, tasarladığımız değişimi, tartışarak kendi iradeleriyle belki yeni açılımlara da giderek uygulayacaklardır".

"Bugün Türkiye'nin en büyük eğitim sorunlarından biri, belki de en önde geleni, üniversiteye girişte uygulanan sınav sistemidir. ÖSS olarak adlandırılan bu sistem, nicelik sorunu ve ülkemizin diğer özel koşulları nedeniyle, güvenilirliğinde kuşku duyulmayan, merkezi çoktan seçmeli bir sınavla gerçekleştirilmektedir. Bu gerçeklere rağmen ÖSS, Türk eğitim sisteminin günah keçisi durumuna getirilmiştir. Mevcut yapımızda, sınav sisteminde herkesi memnun edecek köklü çözüm getirmek zor görülüyor. Biz bu çalışmanın bütünlüğü içinde, kendi koşullarımıza en uygun sınav sistemi modelini de oluşturmanın arayışı içinde olmaya devam edeceğiz".

Yükseköğretim Kurulu tarafından oluşturulan Stratejik Gelişme Komisyonu bu çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürmektedir. Üniversiteye giriş dahil olmak üzere, yükseköğretimi yeniden biçimlendirme çalışmaları, başkalarının 'direktifleri' ile değil, doğrudan Türk üniversitelerinin iradesi ile yürütülecek ve sonuçlandırılacaktır.

Prof. Dr. İsa Eşme: YÖK Başkanvekili

RADİKAL

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber