Cerrah: Terörle mücadele CMK ve TCK'dan farklı ele alınmalı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 23 Mart 2006 23:32, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, yenilenen Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) yer alan bazı hükümlerin etkin bir terörle mücadele için mutlaka iyileştirilmesi gerektiğini belirterek, "Terörle mücadele mevzuatı CMK ve TCK'dan ayrı farklı bir konsept olarak ele alınmalıdır" dedi.

Cerrah, Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi'nce Bilkent Oteli'nde düzenlenen Küresel Terörizm ve Uluslararası İşbirliği Sempozyumu'nun "Terörizme Karşı Şehirlerin Güvenliği ve Mücadele Yöntemleri" başlıklı ikinci oturumunda yaptığı konuşmada, terörle mücadelede en büyük engelin ortak bir terör tanımı üzerinde uzlaşılamaması olduğunu kaydetti.

Küreselleşmenin getirdiği kolaylıklarla sınır aşan boyutlara ulaşan uyuşturucu kaçakçılığı, insan ticareti ve organize suçlarla mücadelede iş birliğini mümkün kılan ortak anlayış ve tanımlar bulunduğunu belirten Cerrah, ancak terörizmde henüz bu aşamaya gelinemediğini vurguladı. Cerrah, "Bu da işbirliğini zorlaştırmaktadır. Buna rağmen terörizmi besleyen bazı kaynakların kesilmesinden dolayı terörist grupların maddi kaynak arayışlarına girdikleri, başta uyuşturucu kaçakçılığı olmak üzere organize suç örgütleriyle işbirliği yaptıkları bilinmektedir. Bu nedenle, terörizme göz yumulması aynı zamanda uyuşturucu ticareti ve organize suçları destekleme anlamına gelmektedir" diye konuştu.

Siber terörün de aynı şekilde bazı hükümetlerce desteklendiğini ifade eden Cerrah, ülkelerin savunma planlarında kullanılan askeri yazılımların kodlarına, çok gizli silah teknoloji bilgilerine varıncaya kadar bilgisayar korsanlarının eline geçtiğinin bilindiğini anlattı. Cerrah, uluslararası terörizmle mücadele için siber terör konusunda da bir strateji belirlenmesi ve uluslararası standartlar oluşturulması gerektiğine dikkati çekti.

"SAMİMİYET TESTİ"

Cerrah, Türkiye'de son 30 yıldır politik, etnik ve dini kökenli terör örgütleriyle başarıyla mücadele edildiğini, dolayısıyla mücadele birimlerinde ciddi bir birikim oluştuğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Bu tecrübelerle gelinen nokta şudur ki terörizmin dini, ırkı ve ideolojisi yoktur. Terörizm ne ad altında olursa olsun bir insanlık suçudur ve her ne sebeple olursa olsun müsamaha edilmemelidir.

Ülkemizde 35'e yakın sol kökenli terör örgütü tespit edilmiştir. Bu örgütlerden DHKP-C'nin üyesi Fehriye Erdal, ülkemizde büyük bir işadamıyla birlikte 3 kişinin öldürülmesi eyleminin faillerinden biridir. Fehriye Erdal, bir AB üyesi ülkede uzun süre bulunmasına rağmen ülkemize iade edilmemiş ve ceza alacağının anlaşılması üzerine kontrol altında bulunduğu yerden kaçarak firari duruma düşmüştür. Bu somut örnekte de olduğu gibi, uluslararası işbirliğinin önemi ortaya çıkmakta ve ülkelerin bu konudaki samimiyetlerini test etmektedir." Cerrah, terör örgütü PKK/Kongra-Gel'in ilan ettiği sözde ateşkes döneminde dahi, Irak'ın kuzeyindeki kamplarda eylem gruplarına bomba yapımı, sabotaj, istihbarat, suikast, baskın, pusu, adam kaçırma, rehin alma gibi konularda eğitime devam ettiğini, metropollerde eylem hazırlıklarına giriştiğinin tespit edildiğini anlattı. Cerrah, "Terör örgütünün yabancı ülkelerdeki legal ve illegal yapılanması malumunuzdur. Legal yapılanmaların terör örgütüyle bağlantısı bilinmesine rağmen, yapılan işbirliği girişimleri sonuçsuz kalabilmekte ve örgüt adına yayın yapan Roj TV yayınlarına devam edebilmektedir" dedi.

Cerrah, Türkiye'nin doğu ile batı arasında bir köprü olması nedeniyle radikal dini grupların da hedefi haline geldiğini belirterek, "Terörle etkin bir mücadele için tecrübemiz bize güçlü bir istihbarat, etkin bir kriz yönetimi, ulusal temelde bilgi paylaşımı, olay yeri inceleme ve delillerin muhafazası, ülkeye giriş çıkışların etkin kontrolü, uluslararası işbirliği yapılmasının gerektiğini öğretmiştir" diye konuştu.

"CMK VE TCK'DAN FARKLI BİR KONSEPT OLMALI"

Terörle mücadelede mutlaka temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasının gerekmediğini, ancak demokratik toplumlarda temel hak ve özgürlüklerin toplumsal yarar doğrultusunda belirli ölçüde sınırlandırılabileceğini söyleyen Cerrah, "Devlet güvenliği ve toplumsal yarar için örgütlerle ilişkili insanların bazı haklarına kısıtlamalar getirilmesi evrensel normlara ve anayasamıza bir aykırılık teşkil etmemektedir. Yenilenen TCK ve CMK'da yer alan bazı hükümlerin etkin bir terörle mücadele için mutlaka iyileştirilmesi gerektiği kanısındayım. Terörle mücadele mevzuatı CMK ve TCK'dan ayrı farklı bir konsept olarak ele alınmalıdır" diye konuştu.

Cerrah, terörle mücadele için yasal ve idari düzenlemelerle ilgili olarak, şu önerilerde bulundu:

"Gözaltı süresi savcının bilgisi dahilinde 4 gün olarak uygulanmalı, 4. gün sevk edildiği mahkeme tarafından 15 veya daha fazla güne kadar ek gözaltı veya hazırlık tahkikatı süresi verilebilmelidir.

-Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde arama için yazılı emir verme yetkisi kolluk amirlerine de tanınmalıdır.

-CMK'da, bir şüpheli yakalandığında yakınlarına veya belirlediği bir kişiye derhal haber verme zorunluluğu vardır. Ancak, özellikle terör suçlarında birlikte suç işleyen kişiler yakalandığını örgüte haber vererek, suç delillerinin yok edilmesine ve diğer şüphelilerin kaçmasını sağlamaktadır. Terör suçlarından yakalananların yakınlarına haber verilmesi zorunluluğu ve avukatlarla görüştürülmesi hakkı 1 ile 4 güne kadar ertelenebilmelidir.

-CMK'nın 127. maddesi gereğince her türlü el koyma işlemi için hakimin kararı, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısının yazılı emri gerekmektedir. Delil toplamayı zorlaştıran, delilden sanığa giden yolu kapatan bu uygulama terör suçlularında uygulanmamalı, kolluk güçleri el koyabilmelidir.

-CMK'nın 122. maddesine göre, kolluk tarafından yapılan aramada ele geçen belgelerin ancak hakim ve cumhuriyet savcısı tarafından incelenmesi gerekmektedir. Terör suçlarında elde edilen belgelerin ivedilikle incelenmesi delilerin kaybolmasını engelleyeceği gibi, bir eylem talimatının öğrenilmesini, gerekli önlemlerin alınmasını sağlayacaktır. Bu konuda da kolluk güçlerine yetki verilmelidir.

-Ülkemizde kişilerin fotoğraf, parmak izi, DNA bilgilerinin yer aldığı bilgi bankaları bulunmamaktadır. Hali hazırda polis tarafından yakalanmış suçluların parmak izlerinin yer aldığı veri bankası da CMK kapsamında ortadan kalkmıştır.

-Ağır ceza mahkemelerinden biri sadece terör suçlarına bakmakla görevlendirilmelidir.

-Cezaların infazı sırasında genel ve özel af kanunları, iyi hal, şartlı salıverme gibi uygulamalardan terör suçluları istifade ettirilmemelidir.

-BM ve uluslar arası kuruluşların aldıkları kararlara, ülkelerin birbirleriyle yaptıkları anlaşmalara işlerlik kazandırılmalıdır.

-Sınır kapılarında giriş ve çıkış kayıtlarının düzenli tutulması ve şahısların fotoğraf ve parmak izlerinin kaydedilmesi sağlanmalıdır.

-Sahte kimlik ve belge kullanımını önleyecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

-Kamu-Net ağının bir an önce oluşturularak, devletin elindeki bilgilerden terörle mücadele eden birimlerin en geniş biçimde yararlanması sağlanmalıdır."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber