'E-devlet uygulamaları, yeni ufuklar açacak'

Davutoğlu, 'E-devlet uygulamaları, bu anlamda yeni ufuklar açacak. Gereksiz bürokrasi üreten tüm süreçler ayıklanacak. En az bürokrasi en az kırtasiye ile hizmetlerinin tamamlanabilmesi sağlanacak' dedi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 20 Aralık 2015 16:31, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'E-devlet uygulamaları, yeni ufuklar açacak'

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye çok büyük bir ülke. Dışarıdan bakan herkes Türkiye'nin ışığını, aydınlığını görüyor. İçeride maalesef özellikle muhalefet partilerinin çatışmacı tavrı nedeniyle bu gerçeği göremeyen, bunun üstünü örtmeye çalışan kesimler var" dedi

Davutoğlu, Ankara HiltonSA otelinde düzenlenen Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) 9. Divan Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, ülkenin kalkınmasında çok büyük emeği olan bir toplulukla birlikte olmanın mutluluğunu yaşadığını söyledi.

Türkiye'nin bugünlere milli iradenin ipotek altına alınmak istendiği, insanının, potansiyelinin atalete mahkum edilmek istendiği günlerden geldiğini vurgulayan Davutoğlu, 28 Şubat sürecinde üretmek isteyen, ülkesine hizmet etmek isteyenlerin inançları ve fikirleri nedeniyle büyük baskılar gördüğünü belirtti.

- "Her fırsatta iş dünyasıyla bir araya gelmeye özen gösteriyorum"

"Vesayetçi zihniyetler öyle bir çark kurmuşlardı ki kendileri kaybetmemek için Türkiye'nin kaybetmesini istediler" diyen Davutoğlu, "İş kurmak, insanlarımızı iş sahibi yapmak, evlerine ekmek götürmelerini temin etmek için çırpınan girişimcilerimiz inançları ve siyasi tercihleri yüzünden engellendi. O zor günlerde Anadolu Aslanları'nın bu ülkenin değerlerini koruma noktasında nasıl vakur bir duruş içinde olduklarının bizzat tanığıyım. ASKON'un gelmiş geçmiş bütün yöneticilerine, üyelerine bu güzel miras nedeniyle teşekkür ediyorum" diye konuştu.

Davutoğlu, Türkiye'nin kalkınmasında çok önemli mesafeler aldıklarını ama işlerinin henüz bitmediğini ve kolay da olmadığını, küresel ekonomik krizin içinden geçerken hep beraber bunun Türkiye'ye olumsuz etki yapmaması için omuz omuza çalışmak durumunda olduklarını aktardı.

Milletten aldıkları güçle daha ileri hedeflere yürürken iş adamlarına güvendiklerini vurgulayan Davutoğlu, "Her fırsatta iş dünyası ile bir araya gelmeye özen gösteriyorum. Hükümet programı hazırlanırken ve hazırlandıktan sonra, seçimden önce ve sonra birçok sivil toplum kuruluşuyla toplantı yaptık. ASKON da bu toplantıya katıldı. Bu istişareler hep devam edecek. Sizlerle beraber karar alacak ve uygularken de sizlerin enerjisini ekonomik hayata yansıtacağız" ifadesini kullandı.

- "Ülkemizi bu ateş çemberinin dışında tutmaya çalışıyoruz"

Davutoğlu, Türkiye'nin 2002 yılında çok önemli bir kavşağı döndüğünü, iflasın eşiğine kadar gelen ülkenin, bugün ekonomik başarılarıyla dünyanın parmakla gösterdiği bir başarı hikayesine sahip olduğunu aktardı.

Türkiye-AB zirvesinde bir hususu gururla liderlere ve Avrupa kamuoyuna ifade ettiğini anlatan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Dünyada çok az ülkede ve gelişmiş Avrupa demokrasilerinin hemen hemen hiçbirinde 1 Kasım'da Türkiye'de gösterilen performans, başarı gösterilmemiştir. Kolay değil. Yüzde 85 katılım, yüzde 97,5 temsil ve yüzde 49,5'luk bir iktidar. Biz sizlerle birlikte 13 yıldır hep yanlışın yerine doğruyu koymaya çalıştık. Hep çok ağır problemlerle boğuştuk. Bugün de birçok sıkıntıyla, terörle mücadele ediyoruz. Ülkemizi bu ateş çemberinin dışında tutmaya çalışıyoruz. Türkiye'de demokrasiyi güçlendirmeye çalışıyoruz. Ekonomiyi ayakta tutmaya, geliştirmeye yönelik çabalara, hamlelere devam ediyoruz. Bu zorlu süreçte bir an dahi bu ülkeye inancımızı yitirmedik, hedeflerimizden bir an dahi uzağa düşmedik. Türkiye bütün bu badireleri atlatacak ve yoluna devam edecek. 7 Haziran'dan sonra istikrarsızlık bekleyenleri, kirli planlarını bunun üzerine yapanları milletimiz ciddi bir sınavdan geçirdi ve onları sınıfta bıraktı. Türkiye büyük bir kararlılıkla geleceğe yürüyor. Bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmeyecek."

- "Siyasi istikrar olmadan ekonomik istikrar olmaz"

Davutoğlu, 7 Haziran seçimleri akşamında AK Parti balkonundan yaptığı konuşmada, "Türkiye'de 1 gün bile yönetim boşluğuna izin vermeyeceğiz" dediklerini belirterek, buna herkesin şahit olduğunu dile getirdi.

Çok ciddi badirelerden geçtiklerine, Türkiye'de tek başına iktidar olma imkanını elde edememiş bir partinin yönetiminde herhangi bir yönetim boşluğu hissettirmediklerine dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bu dönemde terörle mücadele ettik, ekonomik tedbirler aldık. Anayasanın gerektirdiği geçici hükümeti kurduk. Muhalefet elini taşın altına koymaktan kaçınırken biz bütüngövdemizle taşın altına girdik ve milletimiz 1 Kasım'da bu gayretin karşılığını verdi. Ayrışma yerine birleşmenin, çatışma yerine diyaloğun, şiddet ve terör yerine huzur, özgürlük ve demokrasinin hakim olacağı bir ülke için çalışıyoruz. Bu ülkenin artık eski Türkiye'nin alışkanlıklarını taşımaya tahammülü yoktur. Siyasi istikrar olmadan ekonomik istikrar olmaz. 1 Kasım seçimleri milletimizin ülkenin istikrarı konusunda ne kadar duyarlı olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Ben bunu çok önemli görüyorum. Milletimizin basireti, dirayeti Türkiye'nin en büyük gücüdür. Türkiye'yi kanatlandıracak olan bu milletin ülkesine olan güveni ve bu güveni ayağa kaldıracak siyasi istikrara verdiği destektir. Biz ülke ve millet olarak enerjimizi Türkiye'nin geleceğini inşa etme yolunda seferber etmek zorundayız. Türkiye çok büyük bir ülke. Dışarıdan bakan herkes Türkiye'nin ışığını aydınlığını görüyor. İçeride maalesef özellikle muhalefet partilerinin çatışmacı tavrı nedeniyle bu gerçeği göremeyen, bunun üstünü örtmeye çalışan kesimler var."

Başbakan Ahmet Davutoğlu, ikinci nesil reformlarla, nitelikli üretim dönemini başlattıklarını belirterek, "Ar-Ge'nin inovasyonun, katma değerin yüksek olduğu, yoğun teknolojinin kullanıldığı yeni bir dönemi hep beraber gerçekleştireceğiz" dedi.

Davutoğlu, Ankara Hilton Otel'de düzenlenen ASKON 9. Divan Toplantısı'nda konuştu.

Son 12-13 yıl içinde Türkiye'nin batısındaki ülkelerin ekonomik krizler nedeniyle düşüşe geçtiklerini, doğusundaki ve güneyindeki, hatta Ukrayna dahil kuzeyindeki ülkelerin de siyasi çalkantılar sebebiyle düşüşe geçtiklerini ifade eden Davutoğlu, ancak bunların arasında istikrarlı bir şekilde demokrasisini geliştiren, istikrarlı bir ekonomik gelişmeyi sağlayan yegane ülkenin Türkiye olduğuna işaret etti.

Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Etrafınızdaki şehirlere bakın. 20 yıl önce bu şehirlerin kendi aralarındaki mukayeseye baktığınızda göreceksiniz ki bütün bu şehirlerde bir düşüş yaşanıyor. Çevre bölgelerde yükselen en büyük şehir İstanbul. Kahire 10 yıl öncesindeki ışıltıya sahip değil, turizm çöktü. O mübarek Şam çok büyük bir yıkımdan geçiyor. Bağdat aynı şekilde, neredeyse mahalleler bölünmüş. Atina daha önceki ulaşım hatlarının kavşak noktası konumunu gittikçe kaybediyor. Şöyle bir hat çizin zihninizde, Orta Avrupa'dan, Viyana'dan, Afrika'nın bütünü ve Asya'nın doğusuna kadar olan bölgede, İstanbul kadar canlı, İstanbul kadar merkez, İstanbul kadar yükselen bir şehir yoktur."

İstanbul'un yükselmesinin Türkiye'nin yükselmesinin yansıması olduğunu vurgulayan Davutoğlu, hatta diğer şehirlerin dahi ekonomik canlılık anlamında çevre ülkelerin başkentlerinden, büyükşehirlerinden daha etkileyici kalkınma içinde olduklarını söyledi.

Bunun 13 yıllık bir başarının hikayesi olduğunun altını çizen Davutoğlu, "2002 Türkiyesi ile bugünün Türkiyesi akla kara olacak şekilde birbirinden farklıdır. Bu 13 yılda bu ülkede nelerin değiştiğini gelip sizlere sorsalar anlayacaklar ama bunu yapmazlar. Çünkü sizler, herşeyi objektif olarak gören girişimcilersiniz. Sizler her gün ekonomik göstergeleri takip ettiğinizden Türkiye'nin nasıl bir dinamizm içinde büyüdüğünü görüyorsunuz" diye konuştu.

- "Anadolu Aslanı olmak kolay değil"

2002'de 87,6 milyar dolar olan dış ticaret hacminin 2014 yılında yaklaşık 4 kat artışla 400 milyar dolara yükseldiğini dile getiren Davutoğlu, 2002'de 36 milyar dolan olan ihracatın, dünya ticaretinin düşmesine, çevredeki ihracat yapılan ülkelerin çoğunun pazar ekonomilerinin neredeyse yok olmasına rağmen 2014'de 158 milyar dolar seviyesine çıktığını ifade etti.

2002'de 1 milyar doların üzerinde ihracat yapılan ürün sayısı 9 iken, 2014'te 37'ye yükseldiğini belirten Davutoğlu, 2002'de 1 milyar doların üzerinde ihracat yapılan ülke sayısının 8'den 2014'te 34'e yükseldiğini söyledi.

Aynı pozitif durumun Türkiye'ye yapılan yatırımlarda, Türk iş adamlarının dışarıda yaptıkları yatırımlarda da göründüğüne işaret eden Davutoğlu, çok çarpıcı kıyasların bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"1984-2002 arasında Türkiye'ye sadece 14,8 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım gelmişti. 2003-2014 yılında ise 149 milyar dolar yabancı yatırım geldi. Firmalarımız, 13 yılda yaklaşık 27 milyar dolarlık dış yatırım gerçekleştirdi. 1974-2002 yılları arasında üstlenilen tüm müteahhitlik firmaları hizmet bedeli 46 milyar dolardı. Neredeyse 40 yıl. 2002-2015 yılları arasında ise 12-13 yıl içinde 273 milyar dolarlık iş üstlenildi ve dünyada bu alanda en başarılı bir kaç ülkeden biri haline geldik. Anadolu Aslanı olmak kolay değil. Bunları hep sizlerle birlikte yaptık, Anadolu insanı ayağa kalktı ve bir aslan gibi kükredi, kükrüyor. Bu kükreyişi susturmak isteyenler, emellerine ulaşamayacaklar.

Dünya ekonomisinde sıkıntılar yaşanırken bölgemizde yangınlar devam ederken, hamdolsun ekonomide istikrarlı çizgimiz sürüyor. 2003-2014 yılları arasında Türkiye yıllık ortalama 4,8 oranında büyüdü. 2015 yılında beklentilerin üzerinde bir performans sergileyen ekonomimiz, ikinci çeyrekte yüzde 3,8 üçüncü çeyrekte herkesi şaşırtacak şekilde yüzde 4 büyüdü. Niçin böyle söylüyorum? Üçüncü çeyrek, bizim tam da 7 Haziran-1 Kasım arası siyasi anlamda bir fetret döneminden geçtiğimiz bir dönemdi ve birçokları bunun hesabını yaptılar. O dışarıdan Türkiye'yi idare etmeye çalışanlar, içeride bir kaos çıksın diye beddua edenler, onun için çaba sarfedenler, fitne çıkarmak için her türlü yayını yapanlar, içeride onlarla işbirliği yapanlar, bunların hepsinin çabalarını dört gözle bekleyerek 'ah Türkiye'nin ayağı bir sürtse, ah AK Parti'nin yürüyüşü bir yavaşlasa' diye bekleyenlerin hepsi sükutu hayale uğradılar."

Salonda bulunan bir kişinin "asil duruşunuzdan ötürü" şeklindeki sözleri üzerine Davutoğlu, "Asalet milletimize ait" ifadesini kullandı.

Onları şaşırtan rakamlara ulaştıklarını, daha da şaşıracaklarını belirten Davutoğlu, bu yıl genel itibarıyla da dünyada en hızlı büyüyen ülkeler arasında yer aldıklarını kaydetti. Piyasa beklentilerinin çok üzerinde gerçekleşen üçüncü çeyrekteki yüzde 4'lük büyümenin, 1 Kasım seçimlerinden sonra ortaya çıkan siyasi istikrarla daha da ivme kazanacağını vurguladı.

- "Pozitif tablo halka da yansıyor"

Hükümetin iki seçim arasındaki olumsuzluklara rağmen iş dünyası ve vatandaşlara güven verdiğini, ekonomiyi, siyasi istikrarsızlığa kurban etmediğini dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Yüzde 3,5-4 civarında bir büyüme, 2015 yılında Türkiye ekonomisini, Çin ve Hindistan dışında dünyanın en fazla büyüyen ve gelişmekte olan ekonomilerdeki ortak büyümenin de 2 katına ulaşmış bir ülke yaptı. Bizim için bu da yeterli değil. Daha fazlasını gerçekleştireceğiz ama dünya ekonomisi bu derecede daralırken, Türkiye ekonomisinin bu ölçekte büyümesi her türlü takdirin üstündedir.

Ekim ayında güzel rakamlar hepimize ulaştı. Ekim ayındaki sanayi üretimi, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4,6 oranında önemli bir artış gösterdi. 2005 yılından bu yana en yüksek seviyeye ulaştık. 1 Kasım seçimlerinden sonra, bu olumlu seyrin devam edeceğini ve sanayi üretiminin 4. çeyrek büyümesine ciddi katkı sağlayacağını tahmin ediyoruz. Bizi asıl mutlu eden bütün bu pozitif tablonun halkımıza da yansıyor oluşudur. İş piyasası ki istihdam bütün dünyada önemli bir mesele, iş piyasasındaki büyümenin halkımıza yansımasını net bir şekilde görüyoruz.

AK Parti hükümetleri döneminde rekor düzeyde istihdam sağladıklarını, küresel krizin başladığı 2007'den bu yana bir çok ülke istihdam sıkıntısı yaşarken, Avrupa başkentleri genç işsizlerin gösterileriyle büyük asayiş problemi yaşarken biz bu küresel ekonomik kriz döneminde yaklaşık 7 milyon kişiye ilave istihdam imkanı sağladık. Sadece son 1 yılda 1 milyon vatandaşımızı istihdam ettik."

- "Demokrasimizin her zaman güçlü olması lazım"

64. Hükümetin bir reform hükümeti olacağını defaatle ifade ettiğini dile getiren Davutoğlu, "Birinci nesil reformlarla, son 13 yıldaki zor şartlarda Türkiye'yi atıl kapasiteyi en iyi şekilde kullanacak bir ekonomik performansa ulaştırdık. Onun için ayırıyoruz. Birinci nesil ve ikinci nesil reformlar..." diye konuştu.

Oturum başlığı olan "nitelikli üretim"in önemine değinen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Biz birinci nesil reformlarla, atıl kapasiteyi sonuna kadar kullandık ve Türkiye'nin elindeki imkanlarla niceliksel bir sıçrama yapmasını sağladık. Şimdi ikinci nesil reformlarla, tam da ifade ettiğiniz gibi nitelikli üretim dönemi başlatıyoruz. Ar-Ge'nin inovasyonun, katma değerin yüksek olduğu, yoğun teknolojinin kullanıldığı yeni bir dönemi hep beraber gerçekleştireceğiz. İnşallah bu dönemde sivil toplumla hükümetimiz omuz omuza yeni büyük başarılara imza atacağız. Fakat bunun için demokrasimizin her zaman güçlü olması lazım. Vesayet altında görünen ülkemizin son 13 yılda demokratik alanını genişlettik, sivil asker ilişkilerini dengeye oturttuk ve Türkiye'de bir daha hep beraber büyük sancılar çektiğimiz 28 Şubat, 12 Eylül, 27 Mayıs gibi dönemlerin yaşanmasına izin vermeyecek bir demokratikleşmeyi gerçekleştirdik. Türkiye'de kişi başına düşen milli geliri 3 bin dolar seviyelerinden 10 bin dolarlara çıkardık. Gelişmiş ülkelerle aramızdaki mesafeyi büyük ölçüde kapattık. Bu kazanımları koruyarak önümüzdeki dönemde bu süreci daha da hızlandıracağız. İkinci nesil reformlarla ekonomik anlamda Türkiye'yi orta gelir tuzağından çıkartacağız, yüksek gelir grubuna taşıyacağız. Türkiye Allah'ın izniyle bir çok alanda büyük hedeflere yürüyecek."

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bir hafta içinde karnemiz hep pekiyi ile bitti. Ne dediysek, bir haftada 10 hedef söylemiştik, 10 hedefi de hayata geçirdik. İşte aradaki fark bu. Çünkü biz vadettik mi hesap ederek vadederiz" dedi.

Başbakan Davutoğlu, Ankara HiltonSA otelinde düzenlenen Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) 9. Divan Toplantısı'nda konuştu.

Davutoğlu, konuşmasında, insanı merkeze alan yeni bir Anayasa hazırlayacaklarını belirterek, bu anayasaya göre herkesin birinci sınıf vatandaş olacağını ifade etti.

"Çoğulcu, katılımcı, eşitlikçi bir demokrasi inşa edeceğiz. Daha hızlı, adil, şeffaf bir yargı sistemi oluşturacağız" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Ekonomiyi, gelirimizi, refahımızı nasıl büyüteceğimizi bütün detaylarıyla ortaya koyuyoruz. Hep birlikte büyüttüğümüz bu gelirleri, hep birlikte adil bir şekilde nasıl paylaşacağımıza birlikte karar vereceğiz. Toplumun bütün kesimleriyle bu arada elbette yatırımcılarımızla girişimcilerimizle sizlerle yakın temas içindeyiz. Her türlü yapıcı fikre, öneriye açığız. Heyecanla da nitelikli üretim konusunda bu divanda oluşan fikirleri sizlerden almayı ve bu fikirleri icraata yansıtmayı bekliyoruz. Sizler kamuoyuyla da fikirlerinizi, beklentilerini paylaşıyorsunuz. Bunlardan faydalanacağız."

Reel sektör temsilcileri için yüksek teknoloji ürünlerinin üretilmesinin ve ihracattaki payının artırılmasının özel bir önemi bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, "Ayrıca yerli üretimin kamu alımlarında öncelikli konuma yükseltilmesi de en temel talepleriniz arasında geliyor. AK Parti hükümeti olarak üst ve orta ve ileri teknoloji ürünlerinde kamu alımı garantisine dayalı yeni tedarik modellerini hayata geçireceğiz. Yeter ki siz orta ve yüksek ölçekli teknoloji üretimine doğru kayın" ifadesini kullandı.

-"İleri teknoloji ürünlerinin üretim ve ihracatını teşvik edeceğiz"

Orta ve yüksek teknoloji yatırımlarına uzun vadeli finansman ortamı sağlayacaklarını bildiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Böylece katma değeri yüksek, ileri teknoloji ürünlerinin üretim ve ihracatını teşvik edeceğiz. Yatırım ortamının iyileştirilmesi için her türlü tedbiri alıyoruz. Bizler her bir KOBİ için 1,5 milyon lira ve her bir risk gurubu için 2 milyon lira olan kefalet limitini yükseltiyoruz. Ayrıca KOBİ'lerin taşınırlığının, teminat olarak kullanılmasını da sağlayacağız. Gençlerimize proje karşılığı 50 bin TL vereceğimizi ifade ettik. Bu hafta gerekli kararları çıkardık. Uygulamaya da hemen geçiyoruz.

Bakın aramızdaki temel fark bu. 90'lı yılları hatırlayın. Hani bazı başbakan adayları çıkıp, iki anahtar vadetmişlerdi, herkes elindeki bir anahtarı da kaybetti. Yine 90'lı yılların sonuna doğru bırakın anahtarı herhangi bir şey vadetmeyi, hükümetler o kadar mecalden düştüler ki Türkiye'ye bir şey vadetmek yerine IMF 'den para dilenmek durumuna düştüler. Bunların hepsi geçti.

Söz verdikten sonra, taahhüt ettikten sonra iktidara gelir gelmez bu taahhütlerin gereğini yapan, bir haftada, 3 ayda, 6 ayda, 12 ayda neleri hayata geçireceğini halkla paylaşan ve tabiri caizse kendi karnesini çıkaran bir anlayış yerleşti. Bu, 2002'den beri böyle. O zaman da acil eylem planı yapmıştık."

-"Biz vadettik mi hesap ederek vadederiz"

Davutoğlu, bir karne çıkararak halka sunduklarını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir hafta içinde karnemiz hep pekiyi ile bitti. Ne dediysek, bir haftada 10 hedef söylemiştik, 10 hedefi de hayata geçirdik. İşte aradaki fark bu. Çünkü biz vadettik mi hesap ederek vadederiz. Söz verdik mi bunu sadece propaganda vasıtası olarak değil milletimize ve Rabbimize verilmiş bir sözün şahitliği huzurunda gereğini yaparız. Yine gençlerimize 100 bin liraya kadar faizsiz kredi desteğiyle ilgili süreci başlatıyoruz. Ayrıca Kredi Garanti Fonu aracılığıyla yüzde 85 ile kefalet sağlayacağız. Yeni iş kuran gençlerimize 3 yıl süreyle gelir vergisi muafiyeti tanıyoruz. Özellikle 'Anadolu Aslanlarının' gençlik kollarına, genç temsilcilerine bunları iletin. Genç aslanlara ihtiyacımız var. Dolayısıyla bilsinler ki devlet olarak, hükümet olarak, AK Parti iktidarı olarak yanlarında olacağız."

Davutoğlu, tüm ülkede yatırım destek ofislerinin kurumsal ve beşeri kapasitelerini artıracaklarını, iş yeri açma ve çalışma ruhsatlarında basitleştirme ve uygulama birliği içinde çalışmaları sürdüreceklerini anlattı.

-"Eğitim istihdam bağlantısı sağlam bir zemine oturacak"

"Yatırımların daha fazla teşvik edilmesi için ne gerekiyorsa yapacağız" ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bilim Ar-Ge, inovasyon, teknoloji ve endüstriye yapılacak katkıları artıracağız. Bilim, teknoloji ve yeni reform paketi çerçevesinde Patent Kanunu çıkartılacak. Yenilikçi girişimlerin projelerinin ticarileşmesi için Kredi Garanti mekanizması oluşturulacak. Üniversite, kamu, iş dünyası işbirliğinin yüksek katma değerli üretime olumlu etkiler yaptığı açıktır. Bir üniversite öğretim üyesi olarak ben üniversite, kamu, iş dünyası işbirliğini teşvik etmek için ne gerekiyorsa elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Meslek lisesi ve üniversite öğrencilerinin staj yapmalarını özendirici tedbirler alacağız. Özel sektörün mesleki ve teknik eğitimi anlamında yönlendirmedeki etkisini artıracağız.

Mesleki okullarının iş dünyasıyla birlikte müfredatının belirlenmesine özel önem vereceğiz. Mesleki yüksek öğretim kontenjanları iş gücü piyasası talepleri dikkate alınarak belirlenecek. Meslek yüksekokulları kesinlikle yeniden yapılandırılacak. İş dünyası ile devlet bir arada onların ihtiyaç hissettiği meslek erbabını yetişmesi için meslek liselerimizi, meslek okullarımızı yeniden gözden geçireceğiz. Çıraklık eğitiminin altyapısını güçlendireceğiz ve böylece eğitim istihdam bağlantısı sağlam bir zemine oturacak."

-"E-devlet uygulamaları, yeni ufuklar açacak"

İş adamlarının işleriyle ilgili kararlarını kolayca hayata geçirmek ve süratle ekonomik hayata katkıda bulunabilmek için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduklarını vurgulayan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Zaman zaman bürokrasinin yavaşlığından şikayetlerinizin olduğunu biliyorum. Kamu yönetim reformu paketi çerçevesinde bürokrasiyi azaltacak ve kurumsal performansı artıracak düzenlemeler getireceğiz. Vatandaşlarımız, kamu kurumlarına gitmeden iş ve işlemlerini sanal ortamda yapabilecek. E-devlet uygulamaları, bu anlamda yeni ufuklar açacak. Gereksiz bürokrasi üreten tüm süreçler ayıklanacak. En az bürokrasi en az kırtasiye ile hizmetlerinin tamamlanabilmesi sağlanacak. Yatırımların önündeki idari ve teknik zorluk ve engeller, ilgili kurulların da fikirleri alınarak azaltılacak. Şirketlerin kuruluşu ve tasfiye işlemleri daha da kolaylaştırılacak. İş yeri açma ve çalışma ruhsatlarında basitleştirme ve uygulama birliği sağlanacak."

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye'de öz yönetim, söz yönetim yok. Türkiye'de 1 Kasım seçimlerinde olduğu gibi sadece ve sadece milli iradeye bağlı milli yönetim var. Tüm bu millet, bu milli yönetimin sahibidir. Kimse farklı bir yönetim arayışı içine girmesin. Milli iradeye dayalı milli yönetim içinde herkes Meclis'te istediğini söyler, herkes özgürce demokratik siyaseti yapar ama kimse bu milletten almadığı bir hakkı kullanamaz" dedi.

Davutoğlu, Ankara HiltonSA otelinde düzenlenen Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) 9. Divan Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, terör örgütünün aylardır Doğu ve Güneydoğu'da vatandaşların huzurunu bozmaya yönelik faaliyetler yaptığını, örgütün hendek ve barikat terörünü de kullanarak şehirlerde, ilçelerde ve köylerde hayatı tarumar eden bir şiddet uyguladığını bildirdi.

Hiçbir vatandaşı terörün, şiddetin kucağına, insafsızlığına bırakmadıklarını, bırakmayacaklarını belirten Davutoğlu, evlerini terk eden vatandaş, dükkanlarını açamayan esnaf ve okullarına gidemeyen öğrencilerden müsterih olmalarını istedi. Başbakan Davutoğlu, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümetin daima yanlarında olduğunu, terörden, şiddetten mağdur olan vatandaşların gördükleri zararı karşılayacak güçte olduklarını kaydetti.

"Yürüttüğümüz terörle mücadelede bu millete savaş açan, bu ülkeyi bu ateş çemberinin içine sokmak isteyen o hainlerle verdiğimiz mücadelede, o namertlerle verdiğimiz mücadelede hiçbir engel, hiçbir barikat, hiçbir hendek tanımayacağız. Fakat bu mücadeleyi sürdürürken o hendeklerin, o barikatların baskısı altında mağdur olan vatandaşlarımıza da şefkat elimizi en müşfik şekilde uzatacağız" diyen Davutoğlu, terörden mağdur olan vatandaşların her türlü ihtiyaçlarını karşılayacaklarını, onları namerde muhtaç etmeyeceklerini, namerdin insafına da terk etmeyeceklerini vurguladı.

Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz hiçbir vatandaşımıza uzak değiliz. Hiçbir insanımızı yalnız, sahipsiz, kimsesiz bırakmadık, bırakmayız. Bu ülkede kimse sahipsiz değildir. Bu ülkenin toprakları sahipsiz değildir. Dağları, ovaları, ırmakları, şehirleri, köyleri, mezraları sahipsiz değildir. Bunlara sahip çıktık, çıkacağız. Mayın döşeyen, barikat kuran, insan hayatına kasteden teröristler mutlaka kaybedecek. Başta Kürt kardeşlerimiz, vatandaşlarımız olmak üzere tüm vatandaşlarımız huzurla hayatlarını sürdürecekleri şartlar oluşana, esnafımızın üzerindeki baskılar kalkana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu ülkenin vatandaşları asırlardır kardeşçe yaşıyor. Allah'ın izniyle sonsuza kadar da birlikte yaşamaya devam edecek. Anadolu Aslanları bir araya geldiğinde dönüp sağına soluna sen Türk müsün, Kürt müsün, Sünni misin, Alevi misin, doğulu musun, batılı mısın, kuzeyli misin, güneyli misin diye sordu mu? Biz de Türkiye'nin her yerinin temsil edildiği Bakanlar Kurulu'nda otururken yanımızdakini de kardeş biliriz, sağımızdakini de, solumuzdakini de.

Bütün arkadaşlarım aynı heyecanla terörle mücadele iradesini sergiliyor, aynı heyecanla millete hizmet yolunda. İşte bizi farkımız bu, sormadık, sormayacağız, sorulmasına da izin vermeyeceğiz. Anadolu bir ana kucağıdır. Bu kucak içindeki her evladını bağrına basar. Asırlardır süren o kardeşlikle, o ana kucağında inşallah kıyamete kadar eşit vatandaşlar olarak hep birlikte huzur içinde yaşayacağız. Hiç kimse bizim muhabbetimizi, birliğimizi, dirliğimizi zedeleyemeyecek. Bu ülkenin başbakanı olarak Anadolu Aslanlarından isteğim şudur, teröre karşı, şiddete karşı sesinizi yükseltin. Nasıl 28 Şubat'ın zulmüne karşı sesinizi yükselttiyseniz, şimdi tam da teröre karşı, terör örgütlerine karşı sesinizi yükseltmenin vaktidir."

- "Bölgeyi insansızlaştırmak istiyorlar"

Doğu ve Güneydoğu'da zor durumda bulunan, terörden mağdur esnafla dayanışma içinde olunmasını isteyen Davutoğlu, "Her bir kardeşim Doğu'da, Güneydoğu'da bir başka kardeşimizi kendisine can dostu, kan kardeşi, helal aş kardeşi eylesin. Birbirleriyle alışverişlerinde bu ülkeyi bütünleştiren o güzel helal rızk çabasında omuz omuza versin" diye konuştu.

Babasının da bir tüccar olduğunu anımsatan Davutoğlu, onun dizinin dibinde ticaretin, helal, haram kavramlarının ve helal rızkın ne anlama geldiğini, ticaret üzerinden nasıl büyük dostluklar oluştuğunu öğrendiğini söyledi.

Başbakan Davutoğlu, "Şimdi seçim kampanyası için 81 vilayete gittiğimde bazen kalabalıkların içinden yaşlıca bir amca, 'Ahmet oğlum, babandan mal almıştım' dediğinde babamı görmüş gibi hissediyorum. Rahmetli vefat ettikten sonra da bu ticaret dostlukları üzerinden Türkiye'de ne kadar çok kardeş edindiğimi görüyorum. Onun için ticaret üzerinden, peygamber mesleği olan ticaret üzerinden dostluğunuzu pekiştirin. Özellikle bu günlerde Doğu'ya, Güneydoğu'ya yaptığınız ticarette daha da bir özen gösterin, daha fazla çaba sarf edin. Oralara yatırım yapın" diye konuştu.

Terör örgütünün, Doğu ve Güneydoğu'yu insansızlaştırmak istediğini, esnafın bölgeyi terk etmesinin istendiğini belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Hendeklerle, barikatlarla oradaki vatandaşlarımızın dermanını kesmek ve orayı insansızlaştırmak istiyorlar. Aynı şekilde orayı istikrarsızlaştırmak istiyorlar. Kurşunlu Camisi'ne, Fatih Paşa Camisi'ne yani Diyarbakır'ı fetheden ve sonra büyük Kürt alimi ve kanaat önderi İdris-i Bitlisi ile Bıyıklı Mehmet Paşa'nın camisine yaptıkları saldırılarla, camilerin minarelerinden ezan yerine kendi süfli marşlarını çalmalarıyla da o bölgeyi İslamsızlaştırmak istiyorlar. Çok açık söylüyorum, biz bu toprakları büyük bir ecdat mirasından, şehitlerin mirasından devraldık. Çok kolay elde edilmedi bu vatan toprakları. Bu toprakların insansızlaştırılmasına, İslamsızlaştırılmasına, istikrarsızlaştırılmasına kesinlikle izin vermeyiz. Diyarbakır'ın bütün mübarek minarelerinden, benim aşkla sevdiğim ve her gittiğimde Mescid-i Aksa kokusunu aldığım Ulu Camisi'nden kıyamete kadar sadece ve sadece Ezan-ı Muhammediye okunacak. Miras olarak ecdattan Sultan Selim Han'dan aldığımız, Bıyıklı Paşa ve Fatih Paşa ismini de o sebepten alır, Kurşunlu Camisi de dahil Diyarbakır'da zarar gören her ecdat mirası, aslına uygun şekilde, en iyi şekilde restore edilecek ve onlar da kıyamete kadar bu topraklarda yaşayacaklar.

Gözümün önünden hiç gitmiyor, iki mübarek Diyarbakırlı hanım, Fatih Paşa Camisi'ndeki o yıkımı, o tahribatı gördüğünde diyorlar ki 'Ah keşke evim yanaydı, ah keşke barkım yanaydı da seni böyle görmeseydim.' O Diyarbakırlı mübarek kadınların sözünü biz yerde bırakır mıyız? 'Ah evim yanaydı' diyor. Yüreği yanıyor. Hepimizin yüreği yanıyor."

- "Arkalarını kimlere dayadıklarını biliyoruz"

Büyük alimlerin, El Cezeri'nin memleketi Cizre'yi barikatlar, hendekler ve Suriye'deki şehir görüntülerine benzer şekilde görüntülere mahkum etmek isteyenlere seslenen Davutoğlu, "Evet, 23 Temmuz'da verdiğimiz talimatı 1 Kasım seçimlerinden sonra tekrar verdik güvenlik birimlerimize, bedeli ne olursa olsun, Türkiye'nin her dağı, her ovası, her vadisi, her ırmağı, her şehri, her ilçesi, her mezrası, her köyü temizleninceye kadar bu hainlerden hesap soracağız" dedi.

Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Kimlerden destek aldıklarını biliyoruz. Arkalarını kimlere dayadıklarını biliyoruz. Bugünlerde nerelere gittiklerini de takip edin. Türkiye'ye neredeyse savaş açmış başkentleri nasıl gezdiklerini görün. Nasıl bir ihanet içinde olduklarını bilin. 93 harbinden bu yana o Doğu'yu bütün azametiyle koruyan Doğulu kardeşlerime, Güneydoğlu kardeşlerime sesleniyorum, nerelere gittiklerini, ne talimat aldıklarını takip edin ve arkalarındakileri de bilin. Dışarıdan aldıkları talimatla, bazen Doğu'dan, bazen Kuzey'den, bazen Batı'dan, aldıkları talimatlarla bu ülkeyi o ateş çemberinin içinden sokmak isteyenlere bir kez daha söylüyoruz, biz o ateş çemberinin içine bu ülkeyi sokturmayacağız. Bu ateş çemberine, bu yangına da en büyük suyu, o yangını söndürmek için de tüm gayreti Kürt vatandaşlarımızın gösterdiğinin de bilincindeyiz. Çok tuzak kurdular ve zannettiler ki halk onlara destek verecek, vermediler.

Türkiye'de öz yönetim, söz yönetim yok. Türkiye'de 1 Kasım seçimlerinde olduğu gibi sadece ve sadece milli iradeye bağlı milli yönetim var. Tüm bu millet, bu milli yönetimin sahibidir. Kimse farklı bir yönetim arayışı içine girmesin. Milli iradeye dayalı milli yönetim içinde herkes Meclis'te istediğini söyler, herkes özgürce demokratik siyaseti yapar ama kimse bu milletten almadığı bir hakkı kullanamaz. Geçmişte vesayet edenler kullanmaya çalışıyorlardı. Şimdi bunlar, paralel yapılar, öz yönetim benzeri hiçbir meşruiyeti, hukuki karşılığı olmayan iddialarla kullanmaya kalkıyorlar. Vesayete boyun eğmedik, bunlara da boyun eğmeyiz."

"Biz bu ülkenin biz bu Cumhuriyetin öz ve öz sahipleriyiz" diyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Birileri Cumhuriyetinin sahibi olup da gençlik onun bekçisi değil. Gençlik, bu cumhuriyetin sahibi. Birileri bu toprakların üzerinde operasyon yapma, bu toprakları parçalama iddiasına girmişse, onlara karşı da dimdik duracak olan bizleriz. Biz hükümet olarak vatandaşlarımızın emniyet ve refahı için çalışmaya iş dünyamızın önünü açmaya, iş ve yatırım ortamını iyileştirmeye devam edeceğiz. Türkiye'nin cazibesini arttıracak politikaları hayata geçirmeye devam edeceğiz. Ülkemizin ekonomik ve demokratik kalkınma sürecine verdiğiniz büyük katkılardan dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Bugüne kadar olduğu gibi yine sizlerle birlikte bu ülkeyi kalkındırmaya, milletimize istihdam kapıları açmaya devam edeceğiz."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber