28 Şubat kararları ile FETÖ'nün önü açıldı

Postmodern darbede sadece sivil siyaset değil ordu da yeniden dizayn edildi. Dindar subaylar namaz kıldığı ya da içki içmediği için ihraç edilirken, ele geçirdiği askeri okul sınav sorularıyla orduya sızan, takiye yaparak kendilerini gizleyen FETÖ'cülerin en büyük kadrolaşması ise bu dönemde gerçekleşti.

Kaynak : Yeni Şafak
Haber Giriş : 02 Mart 2022 07:10, Son Güncelleme : 02 Mart 2022 07:24
28 Şubat kararları ile FETÖ'nün önü açıldı

28 Şubat ile ilgili çok şey konuşuldu, yazıldı. Ancak Türkiye'yi büyük felakete sürükleyen 9 saatlik o MGK'da tam olarak neler yaşandığı, tutanakların üzerindeki gizlilik dolayısıyla hiçbir zaman öğrenilemedi. Kamuoyu, 28 Şubat 1997'deki MGK'da kim ne söyledi, kim neyi nasıl savundu bilmiyor. Çeyrek asırdır gizli tutulan MGK tutanakları açıklanmadan 28 Şubat'la ilgili bildiklerimiz hep eksik kalacak. Tarihi tutanaklar, karanlıkta kalan birçok gerçeği aydınlığa kavuşturacak. Yeni Şafak olarak çağrımız o tutanakların daha fazla zaman kaybedilmeden açıklanması.

O MGK'nın tutanakları açıklansın: Birçok gerçek açığa çıkacak

Türkiye için en karanlık günlerinden biri olan 28 Şubat darbesi üzerinden 25 yıl geçti. Askerlerin ağırlıkta olduğu 25 yıl önce toplanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan kararlarla Türkiye her alanda büyük bir felakete sürüklendi.

28 Şubat ile ilgili çok şey konuşuldu, yazıldı. Ancak Türkiye'yi büyük bir felakete sürükleyen MGK toplantısının tutanakları üzerindeki gizlilik dolayısıyla o toplantıda tam olarak ne yaşandı, kim ne söyledi, kim neyi nasıl savundu hiçbir zaman öğrenilemedi. MGK tutanakları açıklanmadan 28 Şubat ile ilgili bilinenler hep eksik kalacak.
9 SAAT SÜRDÜ
Refah Partisi'nin 1995'teki genel seçimlerden birinci çıkmasıyla başlatılan, Refahyol hükümetinin kurulmasıyla tırmandırılan ve 28 Şubat 1997'de 'irtica' gündemiyle toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nun 9 saat süren toplantısının ardından 18 maddelik sözde tavsiye niteliğindeki kararlarla darbe süreci zirveye ulaştı. Alınan kararlar eğitimden ekonomiye, toplumsal barıştan siyasete her alanda onarılması güç derin yaralar açtı.

SÜREÇ MEDYA, YARGI VE 'STK'LARLA YÖNETİLDİ
Dönemin cuntacı vesayetinin "demokrasiye balans ayarı" olarak tanımladığı süreçte siyaset ve toplum mühendisliği aktif olarak kullanıldı. Askeri vesayet, 27 Mart, 27 Mayıs ve 12 Eylül darbelerinin aksine 28 Şubat'ta yönetime bizzat el koymadı. Medya, yargı ve sivil toplum örgütleri kullanılarak süreç yönetildi.
Cuntacılar ihraçları sadece Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yapılmadı. Başbakanlık bünyesinde kurulan Batı Çalışma Grubu (BÇG) tarafından binlerce kişi fişlendi, kılık kıyafet ve irtica faaliyetleri gerekçe gösterilerek devlet memurluğundan çıkarıldı.


KATSAYI ZULMÜ

Eğitimde ise hedefte imam hatipler vardı. Kat sayı zulmü, temel eğitimin 8 yıla çıkarılarak imam hatiplerin orta bölümlerinin kapatılması ve üniversitelerde başörtülü öğrencilerin terörist muamelesi görmesi vicdanları sızlattı. Kurulan ikna odalarında başörtülü öğrencilere zorla okula başörtülü girmeyeceklerine dair taahhütname imzalatılmasına bile başvuruldu.

PARTİLER KAPATILDI

Cuntacılar 28 Şubat'ta en sert rüzgarları siyaset dünyasında estirdi. Askeri vesayet her fırsatı siyasi yasak için kullandı. Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Siirt'te okuduğu şiir nedeniyle 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ardından 1998'in ilk günlerinde Refah Partisi kapatıldı, yöneticilerine siyasi yasak konuldu. Fazilet Partisi'nden 1999'da milletvekili seçilen Merve Kavakçı başörtülü olduğu için Meclis'te yemin ettirilmedi ve Fazilet Partisi de RP gibi kapatıldı.

FETÖ'NÜN ÖNÜ AÇILDI

Postmodern darbede sadece sivil siyaset değil ordu da yeniden dizayn edildi. Dindar subaylar namaz kıldığı ya da içki içmediği için ihraç edilirken, ele geçirdiği askeri okul sınav sorularıyla orduya sızan, takiye yaparak kendilerini gizleyen FETÖ'cülerin en büyük kadrolaşması ise bu dönemde gerçekleşti.
AK Parti'nin 2002 seçimleri sonrasında iktidara gelmesiyle postmodern zulmün izleri her alanda tek tek silindi. Türkiye'nin enerjisini yıllarca ziyan eden ve antidemokratik uygulamalara kaynaklık eden 28 Şubat 1997 MGK bildirisi sürekli tartışıldı. Ancak 9 saatlik uzun toplantıda 18 maddeye dökülen kararlara ilişkin tutanaklar 25 yıldır belirsizliğini koruyor. Tutanakların yayınlanması karanlıkta kalan birçok gerçeği aydınlığa kavuşturacak.

Maliyeti 381 milyar dolar

Sürecin ülkeye ekonomik faturası da büyük oldu. Onlarca bankanın batırıldığı 28 Şubat'ta Türkiye milyarlarca dolar zarara uğratıldı. Gayrı safi milli hasılanın üçte birinin buharlaştırıldığı 28 Şubat'ın Türkiye'ye toplam maliyeti 381 milyar dolar oldu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber