Kapsam dışı statüde görev yapan avukatların 'vekalet ücreti' davası sonuçlandı

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü Hukuk Başmüşavirliğinde kapsam dışı personel statüsünde hukuk müşaviri ve avukat olarak görev yapan 8 davacı tarafından açılan davada son noktayı koydu.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 05 Ocak 2023 00:10, Son Güncelleme : 13 Aralık 2022 09:32
Kapsam dışı statüde görev yapan avukatların 'vekalet ücreti' davası sonuçlandı

Yüksek Planlama Kurulu Kararı'yla personelin ücretlerinin alt ve üst sınırları belirlenirken, avukatlık vekalet ücretinin de bu sınırlar içinde sayılmasına ilişkin iptalini reddeden mahkeme kararını onadı.

Kamu avukatlarına ödenen vekalet ücretinin genel, düzenli ödeme niteliğinde değildir

Danıştay 12. Dairesi, red kararında şu hususlara değindi:

Kamu kurum ve kuruluşlarında idare hukuku ilkelerine göre istihdam edilen ve görevleri kurumun taraf olduğu davalarda vekil sıfatı ile kurumu temsil etmek olan kamu avukatlarına ödenen vekalet ücretinin genel, düzenli ödeme niteliğinde olmayan prim, ikramiye vb. ödemelerden herhangi bir farkı bulunmamaktadır.

Kamu iktisadi teşebbüslerinde kapsam dışı personel statüsünde çalışanların ücretlerine ilişkin düzenleme yapma konusunda Yüksek Planlama Kurulu Kurulu'nun yetkili olduğu ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü Ana Statüsü ile ilgili düzenlemelerde personele ödenecek ücretin üst sınırı belirlenirken avukatlık vekalet ücretinin bu kapsamda değerlendirilmeyeceğine ilişkin bir kurala yer verilmemektedir.

İdare düzenlemenin yürürlük tarihi konusunda takdir yetkisine sahiptir

Düzenleyici hukuk kurallarının, yayımı tarihinden itibaren ileriye yönelik olarak yürürlüğe girmesinin genel kuraldır. Geriye yönelik hüküm doğurması için yürürlük tarihinin daha önceki bir tarih olarak belirlenmesi ya da ayrı bir hüküm ile belli bir tarihten sonrasını da kapsayacağı hususunda düzenleme getirilmesi gibi düzenleyici hukuk kurallarını koyan merciin takdir yetkisi çerçevesinde istisnai haller bulunmaktadır.

Davaya konu Yüksek Planlama Kurulu Kararı'nın 01/01/2016-31/12/2017 tarihleri arasında uygulanacak olması nedeniyle doğal olarak geriye dönük ilk uygulamanın yapılacağı yıl başı olan 01/01/2016 tarihinden itibaren yürürlüğe girmesi öngörüldüğünden, Karar'ın "Yürürlük" başlıklı 7. maddesinde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2020/2788
Karar No: 2022/275

TEMYİZ EDENLER: I-DAVACILAR:
1-...
2-...
3-...
4-...
5-...
6-...
7-...
8-...

II- DAVALI : ... Başkanlığı (Mülga ...Bakanlığı)
VEKİLİ: I.Huk. Müş. ...
DİĞER DAVALILAR: 1- ...
VEKİLİ: Hukuk Hizm. Başk. V. ...
2- ...Bakanlığı
VEKİLİ: Av. ...

İSTEMİN KONUSU:

Danıştay Onikinci Dairesinin 18/09/2019 tarih ve E:2018/3650, K:2019/6040 sayılı kararının davacı tarafından esastan, davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından husumet yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü Hukuk Başmüşavirliğinde kapsam dışı personel statüsünde hukuk müşaviri ve avukat olarak görev yapan davacılar tarafından, 21/01/2017 tarih ve 30130 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2017/1 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi, İller Bankası Anonim Şirketinde ve PTT Anonim Şirketinde 2016 ve 2017 Yıllarında Uygulanacak Ücretlerin Tespitine İlişkin Tebliğ ilişiğinde yer alan... tarih ve... sayılı Yüksek Planlama Kurulu Kararı'nın 1. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "avukatlık vekalet ücreti" ibaresi ile 7. maddesinde yer alan, "01/01/2016 tarihinden geçerli olmak üzere" ibaresinin avukatlık vekalet ücreti düzenlemesi yönünden iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay Onikinci Dairesinin 18/09/2019 tarih ve E:2018/3650, K:2019/6040 sayılı kararıyla;

18/07/2017 tarih ve 2017/T-7 sayılı Yüksek Planlama Kurulu Kararı'nın 1. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "avukatlık vekalet ücreti" ibaresinin iptali istemi yönünden;
Uyuşmazlığın, Yüksek Planlama Kurulu Kararı'yla personelin ücretlerinin alt ve üst sınırları belirlenirken, avukatlık vekalet ücretinin de bu sınırlar içinde sayılmasından kaynaklandığı,

Kamu kurum ve kuruluşlarında idare hukuku ilkelerine göre istihdam edilen ve görevleri kurumun taraf olduğu davalarda vekil sıfatı ile kurumu temsil etmek olan kamu avukatlarına ödenen vekalet ücretinin genel, düzenli ödeme niteliğinde olmayan prim, ikramiye vb. ödemelerden herhangi bir farkı bulunmadığı,

Kamu iktisadi teşebbüslerinde kapsam dışı personel statüsünde çalışanların ücretlerine ilişkin düzenleme yapma konusunda Yüksek Planlama Kurulu Kurulu'nun yetkili olduğu ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü Ana Statüsü ile ilgili düzenlemelerde personele ödenecek ücretin üst sınırı belirlenirken avukatlık vekalet ücretinin bu kapsamda değerlendirilmeyeceğine ilişkin bir kurala yer verilmediği,

Bu durumda, davaya konu Yüksek Planlama Kurulu Kararı ile kamu personeli arasında ücret dengesini sağlamak amacıyla personel sözleşme ücretlerinin alt ve üst sınırlarının belirlendiği ve bu sınırlar içerisine diğer ödemeler yanında vekalet ücreti de dahil edildiğinden, Karar'ın 1. maddesinin ikinci fıkrasında mevzuata aykırılık görülmediği,

18/07/2017 tarih ve 2017/T-7 sayılı Yüksek Planlama Kurulu Kararı'nın "Yürürlük" başlıklı 7. maddesinde yer alan "1/1/2016 tarihinden geçerli olmak üzere" ibaresinin avukatlık vekalet ücreti düzenlemesi yönünden iptali istemi yönünden;

Kamu İktisadi Teşebbüsleri, Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi, İller Bankası Anonim Şirketinde ve PTT Anonim Şirketinde 2016 ve 2017 Yıllarında Uygulanacak Ücretlerin Tespiti hususunda daha önceki yıllarda uygulanacak Yüksek Planlama Kurulu Kararları incelendiğinde, bu Kararlar'ın sadece ilgili yıllarda uygulanmak üzere alındığı ve son kararın bir öncekini yürürlükten kaldırdığı, yürürlük tarihlerinin geriye yürütülerek ilgili yıl başları olarak belirlendiği ve bunun süregelen şekilde devam ettiğinin görüldüğü,

Düzenleyici hukuk kurallarının, yayımı tarihinden itibaren ileriye yönelik olarak yürürlüğe girmesinin genel kural olduğu, geriye yönelik hüküm doğurması için yürürlük tarihinin daha önceki bir tarih olarak belirlenmesi ya da ayrı bir hüküm ile belli bir tarihten sonrasını da kapsayacağı hususunda düzenleme getirilmesi gibi düzenleyici hukuk kurallarını koyan merciin takdir yetkisi çerçevesinde istisnai hallerinin de bulunduğu,

Bakılan davada, hangi kamu kurumunda, hangi personele ne kadar ücret ödeneceği, ne kadar artış yapılacağı ve düzenlemelerin hangi tarihte uygulanacağı hususları idarenin takdir yetkisinde olduğundan ve davaya konu Yüksek Planlama Kurulu Kararı'nın 01/01/2016-31/12/2017 tarihleri arasında uygulanacak olması nedeniyle doğal olarak geriye dönük ilk uygulamanın yapılacağı yıl başı olan 01/01/2016 tarihinden itibaren yürürlüğe girmesi öngörüldüğünden, Karar'ın "Yürürlük" başlıklı 7. maddesinde de hukuka aykırılık bulunmadığı,

Davacılar tarafından, her ne kadar görev yaptıkları Kurumun 2016-2017 yılları için üst sınırın geçirilmesi nedeniyle istirdat çalışması başlattığının öğrenildiği ve bu nedenle, 01/01/2016 tarihi ila 27/07/2017 tarihleri arasındaki dönem için hiç ödeme yapılmaması; yapılmış ödemelerin ise geriye doğru borç çıkartılması mümkün olduğundan, bu durumun hukuk güvenliği ve kazanılmış hak ilkesinin ihlali niteliğini haiz olduğu ileri sürülmüş ise de; bahse konu dönem için davalı idarece davacılar aleyhine bireysel işlemin tesis edilmesi halinde her bir bireysel işleme karşı idari yargıda dava açılmasının mümkün olduğu, bu şekilde hiç ödeme yapılmaması ya da geriye doğru borç çıkartılma işleminin hukuki denetiminin yapabilecek olması karşısında, bu aşamada davacıların iddiasına itibar etme olanağı da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI:

Davacılar tarafından, mahkeme kararıyla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek ücretin ise hizmet sözleşmesi dışında Kanun'dan doğan, avukata ait bir hak olduğu, bu husus irdelenmeden karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretini prim ve ikramiye ile eş tutmanın doğru olmadığı, primin işçinin çalışmasının nitelik ve nicelik bakımından başarılı olması halinde, teşvik amacıyla işveren tarafından ödenen ücrete ek bir ödeme olduğu, vekalet ücretinin ise davada haklı çıkan ve avukatla temsil edilen taraf lehine usuli olarak hükmedilen bir tazminat niteliğinde olduğu, vekalet ücretinin kaynağının işveren değil, davada haksız çıkan taraf olduğu, vekalet ücretinin ücret kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı ileri sürülmektedir.

Davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından, dava tarihinde Başkanlıklarının bir kamu kuruluşu olarak idari devlet teşkilatında mevcut bulunmadığı, Kalkınma Bakanlığının lağvedilmesinden sonra 13 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle kurulan Başkanlıklarının görevleri ve hizmet birimlerinin tanımlandığı ve Başkanlığın mülga Kalkınma Bakanlığının devamı ya da yerine ihdas edildiği anlamına gelebilecek hiçbir ifade ve ibarenin kararnamede yer almadığı, Kalkınma Bakanlığının ilga edilen bir kurum olduğu, dolayısıyla Başkanlıkları olmak üzere hiçbir kamu kurum ve kuruluşunun Kalkınma Bakanlığının devamı niteliğinde olmadığı, herhangi bir isim altında başka bir kuruma dönüşmediği veya başka bir kurumla birleşmediği, bu nedenle Başkanlıklarının hasım mevkiinden çıkarılması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI:

Davacılar tarafından, savunma verilmemiştir.

Davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, Danıştay Onikinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Temyiz istemlerinin (Davacılardan... dışındaki) reddi ile Daire kararının onanmasına, davacılardan ...'ın tarafından temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Davacılardan ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'in temyiz istemleri yönünden;

Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,

c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davacılardan ...'ın temyiz istemi yönünden;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 48. maddesinin 2. fıkrasında, "Temyiz dilekçelerinin 3. madde esaslarına göre düzenlenmesi gereklidir, düzenlenmemiş ise eksikliklerin onbeş gün içinde tamamlatılması hususu, kararı veren Danıştay veya bölge idare mahkemesince ilgiliye tebliğ olunur. Bu sürede eksiklikler tamamlanmazsa temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına Danıştay veya bölge idare mahkemesince karar verilir." hükmüne yer verilmiş; 3. maddesinde, idari davaların, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı belirtilmiş, 55. maddesinin 5. fıkrasında ise; "53., 54. ve bu madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla, yargılamanın yenilenmesinde ve kararın düzeltilmesinde bu Kanunun diğer hükümleri uygulanır." kuralı yer almıştır.

Dosyanın incelenmesinden, davacılardan... ve ... tarafından temyiz dilekçesinin imzalanmadığı anlaşıldığından Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 04/11/2020 tarih ve E:2020/2788 sayılı ara kararı ile temyiz dilekçesindeki imza eksikliğinin giderilmesi için anılan davacılara, ara kararın tebliğinden itibaren 15 (onbeş) gün süre verildiği, belirtilen süre içerisinde imza eksikliği tamamlanmazsa... ve ... açısından temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına karar verileceği hususlarının ihtaren bildirildiği, anılan yazının her iki davacıya 11/02/2021 tarihinde tebliğ edildiği, eksikliği yalnızca davacı... tarafından ikmal edildiği, davacı... tarafından imza eksikliğinin ikmal edilmediği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 04/11/2020 tarih ve E:2020/2788 sayılı ara kararının davacı ...'a tebliğ edilmesine rağmen, temyiz dilekçesinde yer alan eksikliklerin on beş günlük yasal süre içerisinde tamamlanmaması nedeniyle 2577 sayılı Kanun'un 48/2. maddesi uyarınca davacı ...'ın temyiz isteminin incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

Davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının temyiz istemine gelince;

24/07/2018 tarih ve 30488 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Strateji ve Bütçe Başkanlığı Teşkilatı Hakkında 13 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin "Atıflar" başlıklı 26/A maddesinin 1. fıkrasında "Başkanlığın görev alanına giren konulara ilişkin olmak kaydıyla mevzuatta mülga Kalkınma Bakanlığına yapılan atıflar Strateji ve Bütçe Başkanlığına yapılmış sayılır." hükmüne yer verilmiştir.

Her ne kadar dava tarihinde Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı henüz kurulmamış ise de, Kalkınma Bakanlığının mülga olması sonrasında 13 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı kurularak yukarıda metnine yer verilen hüküm ile mevzuatta mülga Kalkınma Bakanlığına yapılan atıfların anılan Başkanlığa yapılacağı belirtildiğinden, Daire kararının Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının hasım mevkiine alınmasına ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1.Davacıların (... dışındaki) ve davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının temyiz istemlerinin reddine,

2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu 18/09/2019 tarih ve E:2018/3650, K:2019/6040 sayılı kararının ONANMASINA,

3.2577 sayılı Kanun'un 48/2. maddesi uyarınca davacı ... tarafından TEMYİZ İSTEMİNDE BULUNULMAMIŞ SAYILMASINA,
4.Kesin olarak, 02/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber