Kapatma davası henüz açılmadı!

Kaynak : Radikal
Haber Giriş : 18 Mart 2008 08:43, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İddianamenin mahkemece kabulünden önceki evre soruşturma evresidir. Bu evredeki işlemler gizlidir. Bu konuda açıklama yapan kamu görevlileri soruşturmanın gizliliğini ihlal eder. İddianamenin kabul edilmesiyle hukuki olarak dava açılmış olur ve muhakemenin kovuşturma evresi başlar

VAHİT BIÇAK

14 Mart 2008'de görsel ve işitsel medya AKP hakkında Yargıtay Başsavcılığı tarafından kapatma davası açıldığını duyurdu. Bu haber üzerine yorumlar ve analizler yapıldı, siyasi demeçler verildi. Hukuki açıdan 14 Mart itibarıyla AKP hakkında açılmış bir kapatma davası mevcut mudur? Bu sorunun yanıtı HAYIR'dır.

Siyasi parti kapatma davalarında takip edilecek usul hakkında 5271 sayılı CMK hükümleri uygulanır. 04.04.1929 tarihinden beri yürürlükte bulunan CMUK, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlükten kaldırılarak tarihteki yerini almıştır. CMUK'un geçerli olduğu dönemde Cumhuriyet Başsavcısı tarafından iddianame mahkemeye verildiği anda dava açılmış oluyordu. Ancak CMUK'un yerine gelen ve 1 Haziran 2005 tarihinden beri yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK dava açılma anını değiştirmiştir. Savcının dava açma konusundaki takdir yetkisi, mahkemenin iddianameyi kabul şartına bağlanmıştır. CMK 175. madde gereği, kamu davası iddianamenin mahkeme tarafından kabulü anında açılmış olmaktadır.

Prosedür

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın AKP'nin kapatılmasıyla ilgili iddianame düzenlemesi ve düzenlediği iddianameyi Anayasa Mahkemesi'ne sunmuş olması kapatma davası açılması için yeterli değildir. Kapatma davasının açılmış olabilmesi için Anayasa Mahkemesi tarafından iddianamenin kabul edilmiş olması gerekir. Anayasa Mahkemesi 14 Mart 2008 tarihinden itibaren 15 gün içinde bütün belgeleri inceledikten sonra iddianameyi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na iadesine veya iddianamenin kabulüne karar verebilir.

Anayasa Mahkemesi 15 gün içinde iddianamenin iadesine karar verirse kapatma davası açılmamış olur. AKP hakkında kapatma davası açıldı denilebilmesi için Anayasa Mahkemesi tarafından iddianamenin kabul edilmesi gerekir.

İddianame henüz Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmediğine göre, şu an itibariyle kapatma davası açılmış değildir.

Şu anda işlemekte olan süreç, kovuşturma evresi değil, soruşturma evresidir.

Muhakeme, soruşturma ve kovuşturma olmak üzere iki evreden oluşur. İddianamenin mahkemece kabul edilmesinden önceki evre soruşturma evresidir. Bu evredeki işlemler gizlidir. Soruşturma evresi gizli olduğuna göre bu konuda açıklama yapan kamu görevlileri soruşturmanın gizliliğini ihlal etmektedir. İddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesiyle hukuki olarak dava açılmış olur ve muhakemenin kovuşturma evresi başlar. Soruşturma evresinin aksine, kovuşturma evresi alenidir. İddianame hangi hallerde iade edilir? CMK 174/1 hükmüne göre iddianame üç nedenle iade edilebilir. Bu nedenlerden ilki, iddianamenin temel unsurlarında eksiklik olmasıdır.

Hangi eksikliklerin varlığı halinde iddianamenin temel unsurlarında eksiklik var sayılır? İddianamede görevli ve yetkili mahkemenin gösterilmemiş olması; aleyhine iddianame düzenlenen kişi veya kurumun kimlik bilgilerinin olmaması; şüphelinin müdafi bulunmaktaysa müdafiin adının yer almaması, mağdur ve suçtan zarar görenin açık kimlik bilgilerinin yazılmaması; mağdurun, suçtan zarar görenin veya müştekinin bir vekili var ise bu vekilin bilgilerine yer verilmemesi; açıklanmasında sakınca olmayan hallerde ihbarda bulunan kişinin kimlik bilgilerine yer verilmemesi; şikâyette bulunan kişinin kimlik bilgilerinin olmaması; şikâyetin yapıldığı tarihin belirtilmemesi; yüklenen suçun açıkça belirtilmemesi; uygulanması gereken kanun maddelerinin belirtilmemesi; yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman diliminin belirtilmemiş olması; suçun delillerinin gösterilmemiş olması; şüphelinin tutuklu olup olmadığının belirtilmemiş olması; şüpheli tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların sürelerinin gösterilmemiş olması; mevcut delillerin yüklenen suçu oluşturan olaylarla ilişkilendirilmemiş olması; iddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususların ifade edilmesi ve lehine olan hususların ileri sürülmemesi; iddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiğinin belirtilmemesi; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbirinin açıkça belirtilmemesi; iddianameyi düzenleyen Cumhuriyet Savcısı'nın imzasının bulunmaması durumlarında iddianamenin temel unsurlarında eksiklik söz konusudur. İddianamenin iade nedenlerinden ikincisi, iddianamenin isnat edilen suçun ispatına etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenmiş olmasıdır. İade nedenlerinden üçüncüsü, iddianame konusunun ön-ödeme ya da uzlaşma yoluyla çözümlenecek bir suç olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde, iddianamenin ön-ödeme ya da uzlaşma yöntemi uygulanmaksızın düzenlenmiş olmasıdır.

İade kararı

İfade edilen bu hallerden herhangi birinin gerçekleşmiş olduğunun Anayasa Mahkemesi tarafından tespit edilmesi halinde, Anayasa Mahkemesi iddianamenin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na iadesine karar verebilme imkanına sahiptir.

Böyle bir yolun tercih edilmesi halinde, henüz açılmamış olan kapatma davası, hiç açılmamış olacaktır. İddianamenin Anayasa Mahkemesi'nce kabul edilmesi durumunda ise, AKP hakkında kapatma davası açılmış olacak ve bu konu Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri çerçevesinde görüşülerek karara bağlanacaktır.

Prof. Dr. Vahit Bıçak: Ceza Hukuku Öğretim Üyesi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber