Deniz Feneri davasında kafa karıştıran sorular

Kaynak : Zaman
Haber Giriş : 17 Eylül 2008 09:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Almanya'da faaliyet gösteren Deniz Feneri e.V Derneği hakkındaki yolsuzluk soruşturması Türkiye'nin gündemine damgasını vurdu. Basında yer alan çelişkili haberler ve davada yaşanan gelişmeler kamuoyunda soru işaretlerine yol açtı.

Başbakan'ın dernekten para aldığı iddiasıyla yükselen tansiyon, Tayyip Erdoğan'ın verdiği cevaplarla doruk noktasına ulaştı. Gazete manşetlerinde Başbakan'ın para aldığı yönündeki iddialar seslendirilirken, RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın da derneğin kuryeliğini yaptığı ileri sürüldü. Ancak bugün gelinen noktada, Başbakan'ı töhmet altında bırakan iddianın yanlış tercüme ürünü olduğu, RTÜK Başkanı'nın kuryeliği konusunda da delil bulunamadığı ortaya çıktı. Bu sırada diplomaside örneğine rastlanmayan bir gelişme yaşandı. Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz'un, Başbakan Erdoğan ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'le yaptığı görüşmeye ait kripto dava dosyasına girdi. Türkiye'de siyasi çalkantıya yol açan hadisede, Deniz Feneri'nin aydınlatması gereken karanlık noktalar da var. Yardım amacıyla toplanan 41 milyon Euro'nun 16 milyonu kayıp.

Deniz Feneri e.V Derneği hakkındaki dava, başladıktan bir gün sonra yani 2 Eylül'de Türkiye'de gündeme geldi. Frankfurt Eyalet Mahkemesi'nde görülen davada, şirketin muhasebecisi Firdevsi Ermiş'in bağışları Beyaz Holding'e transfer ettiklerini itiraf ettiği yönünde manşetler atıldı. Ermiş, RTÜK Başkanı Zahid Akman'a da yüklü miktarda paranın elden teslim edildiğini ileri sürdü. Ardından Akman'ın kuryelik yaparak Türkiye'ye para aktardığı iddia edildi. RTÜK Başkanı hakkında Almanya'ya giriş yasağı konulduğu, 5 yıl boyunca bu ülkeye giremeyeceği yazıldı. Ancak soruşturmayı yürüten Başkomiser Alexander Böhm, önceki gün mahkemede yaptığı açıklamada, sanık Firdevsi Ermiş'in, Zahid Akman ve Kanal 7 yöneticisi Zekeriya Karaman'a yıllar içinde 639 bin Euro gönderildiğini söylediğini; ancak bu paraların kaydını gösterir belge olmadığını açıkladı. Böhm, "Akman'ın dernekle ilişkisi yoktur. Kuryelik yapıp yapmadığı da belli değil. Bunu bilmiyoruz." dedi.

1- İddia: Deniz Feneri'nden Başbakan Tayyip Erdoğan'a para aktarıldı.

Gerçek: Açe'ye yardım için Başbakanlık resmi hesabına para yatırıldığı ortaya çıktı. Gazeteler, suçu tercüme hatasına yükledi.

2-İddia: Türk hükümeti, Almanya'daki mahkemeye baskı yaptı.

Gerçek: Mahkeme başkanı iddiayı yalanladı: "Bizde yargı bağımsızdır. Türkiye'yi bilmem. Kimse baskı yapmadı, yapamaz da."

3-İddia: RTÜK Başkanı Zahid Akman kuryelik yaptı.

Gerçek: Alman komiser, sanıklardan birinin 'Akman ve Zekeriya Karaman'a 639 bin Euro gönderildiğini söylediğini' ancak kesin belge olmadığını açıkladı.

4-İddia: CHP lideri, iddianamenin yeminli tercümanlar aracılığıyla Türkçeye çevrildiğini söyledi.

Gerçek: Mahkeme başkanı, savcılık ve Alman komiser iddianameyi Türkçeye çevirmediklerini açıkladı.

5-İddia: Başbakan, Alman büyükelçiye Deniz Feneri davasını sordu.

Gerçek: Erdoğan'ın Büyükelçi Eckart Cuntz'la 22 Kasım 2007'de yaptığı görüşmenin kriptosu dava dosyasına girdi.

6-İddia: Deniz Feneri'nin yöneticileri 16 milyon Euro yolsuzluk yaptı.

Gerçek: Yardım amacıyla toplanan 41 milyon Euro'nun 16 milyonu kayıp. Bu paranın nereye gittiği netlik kazanmadı.

Akman'la ilgili yayınlar sürerken, çarpıcı bir iddia daha ortaya atıldı. Bazı gazeteler, davanın iddianamesine dayanarak dernekten Başbakan Erdoğan'a da para verildiğini savundu. Ayrıca Almanya'daki mahkemeye Türk hükümetinin baskı yaptığı ileri sürüldü. Yetim parası almakla suçlanan Erdoğan, parti kongrelerinde yaptığı konuşmalarda bu ifadeleri iftira olarak nitelendirdi. Almanya'daki duruşma sırasında her iki iddianın da gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Deniz Feneri'nin, Erdoğan'a para transferi yapmadığı, tsunami felaketinden sonra Açe'ye yapılan yardım kapsamında Başbakanlık'ın hesabına yatırıldığı anlaşıldı. Söz konusu gazeteler yanlış haberin tercüme hatasından kaynaklandığını belirtti. Siyasi baskı iddiasını ise mahkeme hakimi yalanladı.

Deniz Feneri e.V Derneği hakkındaki haberlerin önemli bir kısmını davanın iddianamesiyle ilgili belgeler oluşturdu. CHP lideri Deniz Baykal, 8 Eylül'de yaptığı basın toplantısında, iddianamenin Türkçe çevirisini göstererek Başbakan'ı suçlamıştı. İddianamenin kimler tarafından Türkçeye çevrildiği ve tercüme hatalarının kasıtlı olup olmadığı da belli değil. Önceki gün duruşmanın başında bir açıklama yapan Mahkeme Başkanı Müller, "Bizim için (Başbakan ya da başbakanlık ifadesinin) tercümesinin farkı olmayabilir ama Türkiye için çok önemli." diyerek, salonda bulunan tercümana 'Hangisi doğru?' sorusunu yöneltti. Tercüman da 'Doğrusu başbakanlık.' cevabını verdi. Kanal 7 Avrupa'nın Genel Müdürü Mehmet Gürhan'ın avukatı Ünal Kaymakçı'nın mahkemeye sorduğu, "Bu belgeleri siz mi Türkçeye çevirdiniz?" sorususuna ise Mali Komiser Böhm, şu karşılığı verdi: "Bunu ben de merak ediyorum. Biz dışarıya belge vermedik ve tercüme de ettirmedik."

Kafa karıştıran diğer bir unsur da Başbakan'ın Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz'la 22 Kasım 2007'de yaptığı konuşmanın kriptosunun nasıl dava dosyasına girdiği. Deniz Feneri'nin de akıbeti belli olmayan 16 milyon Euro'nun nereye gittiğini açıklaması gerekiyor. Bu paralara tam olarak ne olduğu Frankfurt Eyalet Mahkemesi'nde görülen dava neticesinde ortaya çıkacak.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber