Baykal, RTÜK Başkanı Akman'ın istifasını istedi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 19 Eylül 2008 13:17, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Baykal: RTÜK Başkanı Akman derhal istifa etmeli

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Gelinen noktada, bırakıyorum hukuki bağdaşmazlık iddialarını sadece etik, ahlaki nedenlerle sorumluluk duygusuyla RTÜK'e, devletine saygının gereği olarak RTÜK Başkanı Akman derhal istifa etmelidir" dedi.

Baykal, CNN Türk'te yayımlanan Ankara Kulisi programında soruları yanıtladı.

"Başbakan'ın 'bazı gazeteleri almayın, evinize sokmayın' sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Baykal, "Başbakan, düşünce özgürlüğünü kullanan bir kısım medyaya karşı, vatandaşın haber hakkına saygı gösteren bir kısım medyayı 'evinize sokmayın' diyor, düşman ilan ediyor, ayırıyor. Bunun bir sonraki aşaması imkan bulursan onların yayınlanmasını engellemektir" dedi.

TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın, "RTÜK Başkanı'nın istifasıyla ilgili olarak benim yapacak bir şeyim yok ama kendisi yapabilir" sözlerinin anımsatılması üzerine Baykal, hukuki değerlendirmenin ötesinde işin etik boyutuna dikkati çekmek istediğini söyledi. Baykal, şunları kaydetti:

"Almanya'daki mahkemenin (asıl ele başı) diye hükme geçirdiği bir kişi, (bu olaylarla bağlantılı) dediği bir kişi, orada soruşturamadığı için sonuca bağlayamadığı kişi, Almanya'da bir kooperatif yönetimi yolsuzluğu nedeniyle yakalandığı zaman yargıya çıkarılacak belki gözaltına alınacak bir kişi nasıl olur da Türkiye'de RTÜK gibi fevkalade saygın, dokunulmaz, tarafsız, güvenilir bir kurumun başında bulunur.

Şimdi Türk medyası ile ilgili bir tartışma var. Başbakan, bu tartışmanın içinde. Medyaya yönelik kuralları uygulayacak kurumun başında Zahid bey var. Zahid bey nasıl olacak da bu haberleri yapanlara Başbakan'ın bile sergileyemediği tarafsızlığı sergileyecek? Gelinen noktada, bırakıyorum hukuki bağdaşmazlık iddialarını sadece etik, ahlaki nedenlerle sorumluluk duygusuyla RTÜK'e saygının gereği olarak, devletine saygının gereği olarak RTÜK Başkanı Akman derhal istifa etmelidir.

Bu olaylardan sonra artık orada bulunamaz. Bunun gereğinin yerine getirilmesi lazım. Meclis Başkanı 'hukuki yaptırım imkanımız yok' diyor. Olabilir ama Meclis Başkanı gibi bir insan 'bu olmaz' deyip daha açık, daha kararlı ifadelerle hüküm verdiği anda orada durulamaz artık. Gerekirse bir direnç olursa Cumhurbaşkanı da bu noktada çağırıp 'istifa et' diyebilir. Olmazsa Devlet Denetleme Kurulu'nu (DDK) devreye sokabilir. Bu olayda DDK devreye girmeyecek de ne zaman girecektir. Almanya'da kıyamet kopmuş. Mahkumiyetler çıkmış. Türkiye, itham edilmiş, hedef haline getirilmiş. Ben rahatsız oldum. Almanya bize müstehzi biçimde (ele başılar orada) diyor. (Türkiye bizimle işbirliği yapmıyor) diyor. Böyle bir tablo karşısında Cumhurbaşkanı susabilir mi? Derhal harekete geçmek lazım. (Başbakan beni tutuyor, Meclis Başkanı istediğini söylesin) denilemez. Cumhurbaşkanı tavır takınsın."

Söğüt'te "yeni bir siyasi tablo mu oluşuyor" şeklinde kamuoyunda değerlendirmeler yapıldığını anımsatan Baykal, "Ben sayın Gül'ün Cumhurbaşkanı olması karşı çıktım. Bugün de bunun yanlış olduğu konusunda hiç kuşku duymuyorum. Bakın bugün bu kadar olay oluyor, Türkiye, bu olayları yönlendirecek bir Cumhurbaşkanlığı etkinliğinden maalesef yoksundur" dedi.

Baykal: Erdoğan gücü yetiyorsa Almanya'ya nota versin

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı açıklamalarla "basın organlarına ambargo uygulatmak istediğini" öne sürerek, "Başbakan, Deniz Feneriyle ilgili yayınlara, Türkiye'deki gelişmeleri aktaran basın organlarına kızacağına, doğrudan Alman Mahkemesine kızsın. Gücü yetiyorsa Almanya'ya nota versin. Almanya'ya ambargo uygulasın" dedi.

Baykal, CNN Türk'te yayınlanan Ankara Kulisi programında soruları yanıtladı.

Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Deniz Feneri e.V davasıyla ilgili yapılan haberler üzerine "gazetelerin boykot edilmesini istediğini" kaydederek, bunun "olağanüstü önemli" bir olay olduğunu ifade etti.

Baykal, "Bir Başbakanın çıkıp, ülkede yayınlanan yasalara göre meşru faaliyet gösteren yayın organlarını (almayın) diye kampanya yapması, Başbakan sıfatı üzerindeyken kabul edilecek şey değildir. Çünkü Başbakan'ın görevi o yayın organlarının da hukukuna sahip çıkmaktır" dedi.

Başbakan Erdoğan'ın "işine gelmeyenleri söyleyenlere karşı bir husumet duyduğunu" öne süren Baykal, şöyle konuştu:

"Burada bir hukuk ihlali var mı? Söylenen sözlerde bir suç işleniyor mu? Hayır işlenmiyor... Ama bunun söylenmesi lazım. Kim karar verecek? Bir defa hedefi yanlış seçmiş. Başbakan, Deniz Feneriyle ilgili yayınlara, Türkiye'deki gelişmeleri aktaran basın organlarına kızacağına, doğrudan Alman Mahkemesine kızsın. Gücü yetiyorsa Almanya'ya nota versin. Almanya'ya ambargo uygulasın. Şimdi bu Türk basınına bir ambargo uygulamadır. Demokrasi de hukuk da böyle bir şey var mı? Böyle bir suçlama yapmaya hakkı var mı?"

Baykal, Deniz Feneri e.V davasıyla ilgili Türkiye'de başlatılan soruşturmadan beklentilerinin sorulması üzerine şöyle konuştu:

"Olması gerekenlerle olacağını tahmin ettiklerinizi ayırmanız gerekir. Almanya'da bir dava nasıl görülür, nasıl hazırlanır, hızla sonuçlandırılır bunu gördük. O kadar ki taraflar itiraz bile edemezler, kararı içlerine sindirirler çünkü. Türkiye'de suçlular devletin himayesinde. Oradan çıkan sonuç şu, mahkeme, 'bizim yakaladıklarımız piyonlar, ele başları Türkiye'de biz bunu tespit ettik. Operasyona başlamadan önce Türk İçişleri Bakanlığına başvurduk. Birlikte operasyon yapalım' diyor. Ama 'Türk İçişleri Bakanlığı, reddetti' diyor.

Almanya'daki yargılama Türk yöneticilerini, yönetimini ve yargısını ağır itham altında bırakan bir yargılama oldu. 'Dosyayı göndersinler inceleyelim' diyorlar, onlar, Türkiye'den dosya mı istedi? Üzerine yürüdüler, tespit ettiler ve mahkemeye çıkarttılar, 'buradakiler Türkiye'den talimat alıyor' dediler. Bağışı yapanlar Türk, bağışı toplayanlar Türk, Almanya'daki bağışı Türkiye'ye taşıyanlar Türk, bu işi organize edenler Türk, oradaki sanıklar Türk, buradaki potansiyel sanıklar Türk, mahkeme Alman. Böyle bir tablo olabilir mi? Olur. Çünkü bu bir siyasi olaydır."

Deniz Feneri e.V Derneğinin topladığı paraların "ya yeni para üretecek alanlara dağıtıldığını ya da siyasetin finanse edildiğini" öne süren Baykal, Kanal 7 televizyona aktarılan paralarla siyasetin finanse edildiğini savundu.

"Bu işi yapan insanların AKP kadroları, başbakanın yakınları" olduğunu iddia eden Baykal, "Başbakan (tanımıyorum) dedi, fotoğraflar çıkınca da kaytaran bir başbakan tablosu çizdi. Adı geçen, kuryelik yaptığı denilen kişi Türkiye'de Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun başında, nasıl geldi oraya, bilinmiyor muydu? Daha önce Kanal 7'de çalışmış. Bu bir sistem, bu kurumsallaşmanın özünde siyaseti finanse etmek var" diye konuştu.

Baykal, konunun açıklığa kavuşturulması, bütün mekanizmaların çalıştırılması için kamuoyu baskısının seferber edilmesi gerektiğini belirterek, "ciddi yetkilerle talimatla evet ortaya çıksın diyen bir babayiğidin bulunmadığını" söyledi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber