Yenilenebilir enerjide yeni dönem

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 14 Haziran 2009 12:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Soner Aksoy, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılmasını teşvik etmek için ''devrim'' niteliğinde düzenleme yaptıklarını belirterek, ''Tüketiciler, çatılarında ürettikleri enerjinin ihtiyaç fazlasını TEDAŞ'a satacak. Belki de elektriğe hiç para vermeyecek'' dedi.

Aksoy, TBMM Genel Kurulu gündeminde bulunan ve Meclis tatile girmeden önce yasalaştırılması beklenen Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinde yer alan düzenlemeler ile yatırımcılara getirilen yeni teşvikler hakkında, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

''Teklifte, yenilenebilir enerjiyle ilgili yok, yok'' diyen Aksoy, rüzgardan çöp gazına, güneşten gelgit enerjisine kadar yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılmasına önemli teşvikler getirildiğini ve ''devrim'' niteliğinde düzenleme yaptıklarını söyledi.

Aksoy, en fazla, güneş pilleri sayesinde güneşten elektrik üretimine olanak sağlayan fotovoltaik sistemin yaygınlaşmasını beklediklerini, bu sistemin özellikle tüketiciye büyük avantajlar sağlayacağını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Sistem; evlerin çatısına, fabrika tesislerine konulabilir. Bu sistem, şu anda ülkemizde yok denecek kadar az. Tüketiciler, çatılarına kurduracağı bu sistemde, ihtiyacından fazla enerjiyi çift taraflı işleyen saatle TEDAŞ'a satabilecek. Örneğin, bir ay tatile gittiğinizi düşünün. Tatil boyunca güneş enerjisi sistemi çatıda çalışacak ve biriken enerjiyi sisteme geri verebileceksiniz. Damlaya damlaya göl olur, tatil ekonomik olarak size geri döner. Yani akıllı tüketiciler, çatılarında ürettikleri enerjinin ihtiyaç fazlasını TEDAŞ'a satarak, belki de elektriğe hiç para vermeyecek. Şu anda 300-500 metrekarelik bir villanın çatısı için sistemin maliyeti, 10 bin dolar civarında. Ancak çatılardaki pillerin maliyeti her geçen yıl azalacak. Bu da sistemin daha fazla yaygınlaşmasını sağlayacak.''

-''BOĞAZLARDAN 500-600 BİN NÜFUSLU ŞEHRİN İHTİYAÇLARI KARŞILANABİLİR''-

Düzenlemedeki en büyük yeniliklerden birisinin, rüzgar enerjisinin, ''karada'' ve ''denizde'' diye ikiye ayrılması olduğunu, artık denizde de rüzgar enerjisinden yararlanılabileceğini belirten Aksoy, ''Nerede rüzgar varsa, bundan yararlanmak lazım'' dedi.

İstanbul ve Çanakkale Boğazlarında akıntıya dayalı enerjiden elektrik üretimi için yatırım yapmayı bekleyen girişimciler olduğunu da kaydeden Aksoy, şöyle devam etti:

''Teklifte, dalga, akıntı, gelgit enerjisine dayalı elektrik üretimi için önemli teşvikler var. İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı'nda fevkalade önemli akıntı var. Bu akıntıların meydana getirdiği enerji potansiyelinin 450 megavat olduğu söyleniyor. Bu çok büyük rakamdır. 450 megavat enerji demek, belki 500-600 bin nüfuslu bir şehrin bütün sanayi ve aydınlatma, konut dahil bütün ihtiyaçlarını karşılayabilir. Bu akıntı devam ediyor. Yüzyıllardır akıyor ve biz bakıyoruz. Buralara özel geliştirilmiş mekanik tribünler koymak suretiyle, buna bağlı jeneratörün ucundan elektrik almamız mümkün.''

Aksoy, çöp gazlarından elektrik üretimine teşvik verileceğini, günde 200 ton çöp çıkartan bütün illerde kurulacak sistemle elektrik üretileceğini ifade ederek, artık çöpün atılmayacağı gibi elektrik üretimi için aranacağını söyledi.

-YERLİ ÜRETİME TEŞVİK-

Soner Aksoy, yenilenebilir enerjide yerli makine ve tesisatın kullanılmasına teşvik öngörüldüğünü belirterek, ''İthal edilecek malzemeler ithal edilecekse edilsin. Buna engel olmuyoruz. Ancak rüzgar tribünleri, kanatları, bunlar ağır malzemeler. Nakliyesi zor. Girişimcilerin, Türkiye'de fabrika kurması daha uygun. Üretim tesislerini kurarken, yerli malı kullananlara ekstra imkan sağlıyoruz'' dedi.

Türkiye'de yenilenebilir enerji alanına yatırım yapmayı bekleyen girişimcilerin olduğunu anlatan Aksoy, ''Eğer teklifimiz tatil öncesi yasalaşırsa Türkiye, Temmuz ayından itibaren yenilenebilir enerjide çok büyük yatırım hamleleri ile karşılaşacak. Yenilenebilir enerjideki teşviklerin, yeni teşvik paketiyle birleşmesiyle Türkiye'de 2009 yılının ikinci altı ayında kalkınmada büyük bir hamle olacaktır. Türkiye, 2010 yılına take off (uçuşa geçmek) yapmış olarak girecektir'' diye konuştu.

-FOSİL KAYNAKLARDAN ENERJİ ÜRETİMİNDEN VAZGEÇİLMELİ-

Eskisi gibi sadece petrole göz diken ve ''bir damla kan, bir damla petrol'' diyen bir dünyanın kalmadığını, artık yenilenebilir enerji kavramının ortaya çıktığını, bu kaynakların küresel ısınmaya karşı tek çare olduğunu belirten Aksoy, Türkiye'nin de fosil kaynaklardan enerji üretiminden ya kurtulması ya da bunları asgari seviyeye indirmesi gerektiğini söyledi. Aksoy, özellikle doğalgazdan elektrik üretiminin yüzde 20'lere kadar düşürülmesi gerektiğini belirterek, ''Hükümet, strateji belgesinde bu hedefi gözönüne almıştır. 2023'te doğalgazın elektrikteki payının yüzde 20'ye düşmesi demek, yenilenebilir enerjide gelişmelerin olması demektir. Bu, hem hava kirliliğini önlenmesi açısından hem de ekonomik açıdan büyük katkı sağlayacak'' dedi.

Aksoy, fosil kaynaklardan enerji üretimi asgariye indirilerek, yenilenebilir enerjiye yönelinmesiyle fiyatların düşeceğini, enerjide dışa bağımlılık azalacağını kaydetti.

ABD, İspanya, Almanya, Çin ve Japonya'nın yenilenebilir enerji kaynaklarından ileri derecede yararlandığını ifade eden Aksoy, ''Dünyada şu anda 240 bin megavatlık yenilenebilir enerji yatırımı var. Türkiye'nin toplam kapasitesi 40 bin megavat. Yapılan bir hesaplamaya göre, 2050 yılında, dünyanın kullandığı tüm enerji miktarının yüzde 70'i, yenilenebilir enerjiden olacak. Bu yasayı, gelişmelerin dışında kalmamamız için çok önemli bir adım olarak görüyorum'' dedi.

-''ARABA KULLANMANIN DA RİSKİ VAR...''

Nükleer enerjiye yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine de Aksoy, Enerji Strateji Belgesinde en geç 2020 yılına kadar Türkiye'deki enerji üretiminin yüzde 5'inin nükleer enerjiden yapılmasının hedeflendiğini, aslında bu oranın yüzde 10 olması gerektiğini söyledi. Mersin'de nükleer santral kurulmasının yeterli olmayacağını ifade eden Aksoy, ''Sinop'ta da şu an yeri hazır olan sahada nükleer santral yapmak gerekecek'' diye konuştu.

Aksoy, nükleer enerjiyi, çevreyi kirletmeyen, kumanda edilebilen risk türü diye niteleyerek, ''araba kullanmanın da bir riski olduğunu, ancak o risk kumanda edildiği sürece arabaya binmekten vazgeçilmediğini'' belirtti.

Dünyada 450'ye yakın nükleer santral, 2 bine yakın yüzergezer santral olduğunu anlatan Aksoy, ''Bunlar, nükleer denizaltılar, nükleer uçak gemileri. Bizim, 6 mil açığımızda, kara sularımızından sonra başlayan sularda nükleer denizaltıları olabilir, uçak gemileri olabilir. Risk varsa, onlarda da risk var. Nükleer enerjiden elektrik üretmek demek sınıf atlamaktır'' şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber