Türk Eğitim Sen de, 76. madde atamalarının tümünün iptali için dava açtı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 22 Temmuz 2009 10:24, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

ANKARA NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NA

?Yürütmeyi Durdurma Taleplidir?

DAVACI : Türk Eğitim-Sen

(Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası)

VEKİLİ : Av. Hatice AKALAN-Av. Hilal Kezban DÜZGÜN

Av. Dilek ATAK ZENGİN

Bayındır2 sokak No:46 Kızılay/ANKARA

DAVALI : Milli Eğitim Bakanlığı / ANKARA

T. KONUSU : Müvekkil sendikanın davalı idareye 08.05.2009 tarih ve 664 sayılı yazısı ile ülke genelinde davalı Bakanlık onayı ile gerçekleştirilen bütün yönetici atamalarının iptali talebini içeren başvurusuna 60 günlük yasal süre içerisinde cevap vermeyerek zımnen reddetmesi işlemi ve yapılan tüm atamaların öncelikle davalı idarenin savunması alınmaksızın yürütmesinin durdurulması ve devamında iptali taleplerinden ibarettir.

TEBLİĞ TARİHİ : 07.07.2009 (Zımni ret işleminin tesis edildiği tarih)

AÇIKLAMALAR : Müvekkil Sendika davalı idare Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ?bakan onayı? ve ?makam oluru? gibi atama nedenleri ile yapılan bütün atamaların iptalini 08.05.2009 tarih ve 664 sayılı yazı ile talep etmiştir. Ancak davalı idare tarafından 60 günlük yasal süre içerisinde cevap verilmeyerek müvekkil sendikanın atamaların iptaline ilişkin talebi zımnen reddedilmiştir. Bu zımni red işlemi ile beraber Bakanlığın bizzat Sendikamıza göndermek suretiyle listelenen tüm ?bakan onayı? ve ?makam oluru? gerekçeli yönetici atamalarının iptalinin hak ve adalet gereği olduğu kanaatindeyiz. Şöyle ki;

Son aylarda ülke genelinde eğitim sistemi içinde okul ve kurumlarda müdür, müdür yardımcılığı ve şube müdürlüklerine ilişkin pek çok atama hukuk kuralları çiğnenerek yapılmıştır. Milli Eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik imzası ile gerçekleştirilen ve atama sebebi ?makam oluru? ve ?bakan onayı? olan atamaların hukuki hiçbir açıklaması bulunmamaktadır. Dava konusu atamalara ilişkin kararnameler Bakanlık tarafından 657 sayılı Yasanın 76. maddesine dayanılarak gerçekleştirilmiştir. 657 sayılı Yasanın 76. maddesinin fazla geniş yorumlanarak ve bu maddenin arkasına sığınılarak yapılan atamalar hukuk dışıdır. 657 sayılı Yasanın 76. maddesi memurların atanmaları konusunda istisnai bir düzenleme ihtiva etmektedir. Ancak ülke çapında tesis edilen yüzlerce atamada görüleceği üzere eğitim camiasının içinde bulunduğu durum istisnai bir durum olmaktan çıkmış, yönetici atamaları kaosunu beraberinde getirmiş ve memurun idareye karşı güvenini tamamen yitirmesine sebebiyet vermiştir.

Mevzu bahis 76. madde ?Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler.? Demektedir. Bu madde; kariyer ve liyakat ilkelerini görmezden gelerek yandaşlarını istediğin yere nakledebilirsin dememektedir. Anılan maddeyle idarelere kamu görevlilerinin naklen atanmaları konusunda takdir yetkisi tanınmış ise de, bu yetkinin kullanımı kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı olup, bu açıdan yargı denetimine tabi bulunduğu İdare Hukukunun bilinen ilkelerindendir. Madde metnini suiistimal etmek suretiyle yapılan usulsüz atamaları hukuk korumamaktadır ve hiçbir surette de korumayacaktır. Bakanlığın 76. maddeyi yorumlarken ve uygularken göz ardı ettiği Danıştay içtihatlarında yerleşmiş kriterleri unutmaması gerekmektedir. Bu yerleşik içtihatlar bağlamında atamalar gerçekleştirilirken kariyer ve liyakat ilkelerinin uygulanması, kamu hizmetleri görevlerine girmede bütün kamu görevlilerine eşit imkânların verilmesi, kamu yararı ve hizmet gerekleri ilkeleri gözetilmelidir. Danıştay'ın dava dilekçemizin ekinde sunacağımız kararları ile yapılan hukuksuzluk tamamen gözler önüne serilecektir. (Danıştay 5. Dairesinin 21.04.2006 tarihli, 2005/680E, 2006/1380K sayılı Kararı, Danıştay 5. Dairesinin 15.04.2003 tarihli, 2000/1711E, 2003/1421K sayılı Kararı, Danıştay 5. Dairesinin 13.04.1988 tarihli, 1987/2439E, 1988/1281K sayılı Kararı, Danıştay 5. Dairesinin 27.11.1996 tarihli, 1996/837E, 1996/3673K sayılı Kararı, Danıştay 2. Dairesinin 28.01.2009 tarihli, 2008/7402E sayılı Kararı, Danıştay 2. Dairesinin 18.12.2007 tarihli, 2005/452E, 2007/7033K sayılı Kararı, Danıştay 2. Dairesinin 21.07.2008 tarihli, 2008/3799E, 2008/4155K sayılı Kararı, Danıştay 2. Dairesinin 18.12.2007 tarihli, 2005/452E, 2007/7033K sayılı Kararı, Danıştay 2. Dairesinin 30.04.2007 tarihli, 20071114E sayılı Kararı)

Bahsi geçen Danıştay Kararlarında davalı Bakanlığın 657 sayılı Kanunun 76. maddesi uyarınca tesis etmiş olduğu atama işlemlerinde Danıştay'ın yargısal denetiminde esas aldığı husus kamu yararı ve hizmet gereklerinin gözetilip gözetilmediğidir. Bu ilkeler gözetilmeden yapılan atamalar elbette yargı denetimine tabi tutulacak ve son beş yılda pek çok defa olduğu üzere yine yargı organlarınca iptal edilecektir. Bakanlığın son beş yılda düzenlemiş olduğu Yönetici atamalarına ilişkin yönetmelikler ve değerlendirme formları Danıştay tarafından pek çok kez aynı gerekçeler ile iptal edilmiş ancak Bakanlık iptal kararlarını da hiçe sayarak bildiğini okumaya devam etmiştir. Gelinen noktada; haksız yere makam işgal eden sayısız yönetici ve yönetici olarak atanmayı bekleyen haksızlığa uğramış kariyer ve liyakatte üstün sayısız eğitim çalışanı kafalarında pek çok soru işareti ile yaşamaya mahkum edilmiştir. Müvekkil sendika üyelerinin mağdur olmasına sebebiyet veren dava konusu atama işlemlerinin bu bağlamda iptali gerekmektedir.

Kariyer ve liyakat ilkeleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun temel ilkeleri olarak benimsenmiştir. Bilindiği gibi, Kariyer; 657 Sayılı Kanun'un ifadesi ile devlet memurlarına, yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkânının sağlanması anlamına gelir. Kariyer ilkesi ile benimsenen temel prensip; kişisel veya siyasi çıkarların meslekte ilerlemedeki ihtimal dahilindeki olumsuzlukları önlemektir. Bu ilke sayesinde eğitim çalışanlarımızın; bilgi, tecrübe ve yeteneği dışında meslekte ilerlemek yolunda herhangi bir haksızlıkla karşılaşmasının önüne geçilmesi gereklidir. Diğer taraftan Liyakat ilkesi, diğer bir deyişle yeterlilik ise; devlet memurlarının hizmete giriş ve ilerleyişlerinde yeteneklerinin ve başarılarının temel alınmasını ifade etmektedir. Bu ilke, söz konusu hizmet için en ehil, en nitelikli, en başarılı kim ise, hizmetin ifasına yönelik tercihte ilk olarak onun öne çıkarılmasını sağlamaktadır. Eğitim çalışanlarımız, yüksek konumdaki kamu görevlilerine veya iktidara yakınlığına göre değil yeteneğine ve başarısına göre görevlere atanmalı ve görevlerinde ilerlemelidirler. Liyakat ilkesi; her türlü ayrımcılığı ve kayırıcılığı reddeder niteliktedir. 657 sayılı yasa ile açıklanan bu ilkeler 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 56. maddesi ile desteklenmekte ve bu ilkelerin Kanun Koyucu tarafından ne denli önemsendiği tekrar vurgulanmaktadır. Ancak Bakanlık 76. maddeye göre yaptığı listelenen atamalar ile bu ilkeleri çiğnemiş ve hukuku hiçe saymıştır. Hukuk devleti olma gereklerini yerine getirmeyen idare çalışanları arasında kayırmacılık politikası güderek mağduriyetlere sebep olmuştur.

Hukuka uygun ve hakkaniyetli yönetici atamalarının gerçekleştirilmesi için Bakanlığın kendi hazırladığı Yönetmeliklere ve düzenlemelere uyması gerekliliği muhakkaktır. Bu anlamda hukuka uygun atama için gerekenler belirlidir. 24.04.2008 Tarih ve 26856 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticileri Yönetmeliğine göre atama yapılacak olan kadrolar belirlenmeli ve duyuruya çıkarılmalıdır. Ek?2 Yönetici Değerlendirme Formuna göre de duyuruya çıkarılan kadrolara atanmak isteyenlerin talepleri toplanmalı ve bu talepler şeffaf bir inceleme ve değerlendirmeden geçirilerek atama yapılacak olan kadroya kariyer ve liyakat ilkeleri de unutulmadan en ehil çalışan atanmalıdır. 657 sayılı Yasanın 76. maddesinin arkasına sığınarak yapılan atamaların hepsi davalı Bakanlığın kendi çıkardığı düzenlemeleri bertaraf etmektedir. Bu durumun eğitim çalışanlarınca kabul edilmesi beklenemez. Müvekkilin sendika üyelerinin mağduriyetine sebep olan atama işleminde mevzuata uygun prosedür işletilmemiş ve duyuruya çıkmadan re'sen davalı idarece atama işlemleri tesis edilmiştir.

24.04.2008 Tarih ve 26856 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticileri Yönetmeliğinin 5. maddesi; ?Eğitim kurumu yöneticiliklerine atamada esas alınacak temel ilkeler şunlardır;

a) Atama ve yer değiştirmelerde kariyer ve liyakat esas alınır.

b) Atama ve yer değiştirmelerde norm kadro esasları göz önünde bulundurulur.

c) Atama ve yer değiştirmelerde hizmet gerekleri esas olmakla birlikte puan üstünlüğü de dikkate alınır.? Şeklinde düzenlenmiştir.

24.04.2008 Tarih ve 26856 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticileri Yönetmeliğinin ?Duyuru? başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrası ?Atama yapılması planlanan eğitim kurumlarının yöneticiliklerine; valiliklerce il genelinde ve her adayın bilgi sahibi olmasını sağlayacak şekilde başvuru tarihinden en az 15 gün önce duyuru yapılır.? Şeklindedir.

Aynı Yönetmeliğin ?Müdürlüğe atama? başlıklı 12. maddesi;? (1) (C) tipi eğitim kurumu müdürü olarak atanacakların eğitim kurumu yöneticiliklerinde en az bir yıl görev yapmış olmaları, (B) tipi eğitim kurumu müdürü olarak atanacakların eğitim kurumu yöneticiliklerinde en az iki yıl görev yapmış olmaları ve (A) tipi eğitim kurumu müdürü olarak atanacakların eğitim kurumu yöneticiliklerinde en az üç yıl görev yapmış olmaları kaydıyla, boş bulunan eğitim kurumu müdürlüklerine atanmak isteyenlerden bu Yönetmelikte öngörülen genel şartları taşıyanlar, valiliklerce yapılacak duyuru üzerine Ek-1'deki Yöneticilik İstek Formu ile en fazla beş eğitim kurumu tercih etmek suretiyle valiliklere başvuruda bulunurlar.

(2) Başvuruda bulunan adayların değerlendirmeleri Ek-2'deki Yönetici Değerlendirme Formu üzerinden yapılır.

(3) Yapılan değerlendirme sonucunda adayların atamaları, tercihleri doğrultusunda puan üstünlüğü esasına göre yapılır. ? şeklindedir.

Bu bahsi geçen mevzuat hükümleri uyarınca münhal duyurular yapılmış olsa atanan şahıslardan kariyer ve liyakat bakımından daha üstün durumda bulunan çok sayıda aday bu görevlere atanmak için başvuruda bulunabilecekken münhal duyurusu yapılmadan atamalar gerçekleştirildiği için müvekkil sendika üyeleri başvuruda dahi bulunamayarak mağdur edilmişlerdir.

Anayasa Mahkemesi'nin hukuk devleti kavramına bakış açısı davamız açısından son derece önemlidir: ?Hukuk devletinin Anayasanın açık hükümlerinden önce hukukun bilinen ve tüm uygar ülkelerin benimseyip uyduğu ilkelere uygun olması gerekir. Böyle bir devlet, kamusal düzeni, güven ve huzuru bozan eylemleri etkili biçimde karşılayacak önlemleri seçebilir... Hukuk devleti, her eylem ve işlemi hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan, yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunduğu bilincinden uzaklaştığında geçersiz kalacağını bilen devlettir.? Diyerek Anayasa Mahkemesi hukuk devletini tanımlamıştır. Bu tanım da dikkatle irdelendiğinde dava konumuz ve davalı idarenin usulsüz atamalarının hukuka ve hukuk devleti olmanın gerektirdiği ilkelere aykırılığı alenen ortaya çıkacaktır.

İdari makamların görev ve yetkileri yasalar ile belirlenir. Bu husus kamu hizmetinin düzenli ve devamlı biçimde yürütülmesini sağlamak amacına yönelik olduğu kadar görev ve yetkinin kamu düzeni ile ilgili olmasından da kaynaklanmaktadır. Yasa izin vermedikçe yetkilerin bir başkasına devredilmesi mümkün değildir. Şayet yasa belirli konularda idari makamı yetkili kılmış ise yetkinin o makam tarafından kullanılması gerekir. İdari işlemlerin idari makam veya kişilerce kullanılması zorunlu olup, aksi halde yetkisiz makam ve kişiler tarafından kullanılması o idari işlemi yetki yönünden sakat hale getirir. İdare hukukunun yerleşmiş ilkelerinden biri de usulde paralellik ilkesidir. Bu ilke ile bir işlemin tesisinde uygulanan usul ve esasların aynı işlemin geri alınmasında veya kaldırılmasında da uygulanması gerektiği kabul edilmiştir. Yetki unsurunun bu temel niteliklerinin bir sonucu olarak kişinin yasa cevaz vermedikçe bunu başkasına devredememesidir. Şayet yasa belli bir konuda idari makamı değil de o kamu hizmetini yürüten kişiyi yetkili kılmışsa yetkinin bulunmaması veya dayanağını kanundan almayan devir yetkisi verilmesi hukuka aykırılık teşkil eder. Bir işlemin belli bir yer ya da kişi tarafından yapılması öngörülmüş ise bu gibi durumlarda başka bir yere ya da kişiye imza yetkisi vererek işlemin yapılması sağlanamaz. Başka bir deyişle bu gibi durumlarda imza yetkisi verilemez.

24.04.2008 Tarih ve 26856 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticileri Yönetmeliğinin 10. maddesi; Bu Yönetmelik kapsamındaki eğitim kurumlarının her kademedeki yöneticileri valiliklerce atanır.? Şeklindedir. Bu dava ile iptal edilmesini talep ettiğimiz tüm atamalar Bakanlık tarafından yapılmıştır. Yönetmelik hükmü ile yönetici atamalarında yetkinin devredildiği makam olan Valilik yerine doğrudan Bakanlık tarafından gerçekleştirilen dava konusu atamalarda yetki unsuru yönünden sakatlık bulunmaktadır.

4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun ?Sendika ve konfederasyonların yetki ve faaliyetleri? başlıklı 19/f maddesi; ? f) Üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya hukukî yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya mirasçılarını, her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf olmak.? Şeklinde bir düzenleme ihtiva etmektedir. Bu düzenleme doğrultusunda iş bu davayı açma ehliyetine müvekkil sendika sahiptir. Bu bağlamda da ülke genelinde sendika üyelerinden alınan müvekkil sendikayı yetkilendirir belgeler dava dosyamıza ek olarak sunulacaktır.

İş bu dava ile iptali talep edilen davalı Bakanlık tarafından gerçekleştirilen yönetici atamaları 24.04.2008 Tarih ve 26856 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren MEB Eğitim Kurumları Yönetici Atamaları Yönetmeliği dikkate alınmaksızın kanuna karşı hile yoluyla 657 sayılı Yasanın 76. maddesine dayandırılarak yapılmıştır. Özel ve istisnai bir atama yolu olan 657 sayılı Yasanın 76. madde uygulaması aynı anda ve sistematik olarak yüzlerce kadronun doldurulması için davalı idare tarafından kullanılmıştır. Yüzlerce kadro için söz konusu özel ve istisnai atama yolu şartlarının aynı anda oluşması ve idarenin bu gereksinime aynı anda vakıf olması hayatın olağan akışına aykırıdır. Somut olayda dava konusu atamalarda 657 sayılı Yasanın 76. maddesinin uygulanma koşulları kesinlikle mevcut değildir. Davalı idare tarafından ortaya konulan tasarruf görevi kötüye kullanma suçunu da beraberinde oluşturmaktadır.

Duyuruya açılmadan, kariyer ve liyakat ilkeleri gözetilmeden gerçekleştirilen dava konusu atama işlemleri sebebi ile müvekkil sendika üyeleri aleyhine telafisi güç ve imkânsız zararların ortaya çıktığı muhakkaktır. Bütün bu anlatılanlardan bahisle davamızın kabul edilerek öncelikle yürütmenin durdurulması ve devamında iptalinin gerektiği kanaatindeyiz. Takdir şüphesiz makamınızındır.

HUKUKİ SEBEPLER :Anayasa, İYUK, 657 sayılı DMK ve ilgili tüm yasal mevzuat

HUKUKİ DELİLLER : 1) 08.05.2009 tarih ve 664 sayılı yazı,

2) Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün 09.06.2009 tarih ve 51086 sayılı yazısı ile gönderilen iptali talep edilen tüm atamalar ilişkin liste,

3) Danıştay 5. Dairesinin 27.11.1996 tarihli, 1996/837E, 1996/3673K sayılı Kararı,

4) Danıştay 5. Dairesinin 13.04.1988 tarihli, 1987/2439E, 1988/1281K sayılı Kararı,

5) Danıştay 5. Dairesinin 15.04.2003 tarihli, 2000/1711E, 2003/1421K sayılı Kararı,

6) Kırıkkale İdare Mahkemesinin 2009/29E, 2009/439K sayılı kararı,

7) Elazığ İdare Mahkemesinin 26.05.2009 tarihli ve 2009/214E sayılı Yürütmeyi durdurma kararı

8) Müvekkil Sendika üyelerinden gelen Sendikayı yetkilendirir dilekçeler

SONUÇ VE TALEP :Yukarıda arz ile izahına çalıştığımız ve yüksek mahkemenin de re'sen gözeteceği sair hususlar nedeni ile;

1) Müvekkil sendikanın davalı idareye 08.05.2009 tarih ve 664 sayılı yazı ile ülke genelinde Bakanlık onayı ile gerçekleştirilen bütün atamaların iptali talebinin başvurusuna 60 günlük yasal süre içerisinde cevap vermeyerek zımnen reddetmesi işlemi ve yapılan tüm atamaların öncelikle davalı idarenin savunması alınmaksızın yürütmesinin durdurulması ve devamında iptaline,

2) Tüm yargılama harç, masraf ve ücreti vekâletin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini saygılarımızla arz ile talep ederiz.

16.07.2009

Av. Hatice AKALAN-Av. Hilal Kezban DÜZGÜN

Av. Dilek ATAK ZENGİN

EK: 1) Onanmış Vekâletname

2) Deliller bölümünde sayılanlar

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber