Bakan Çubukçu 81 ilden gelen öğretmenleri kabul etti

Bakan Çubukçu, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Bakanlık Başöğretmen Salonu'nda aralarında ilkokul öğretmeni Besim Süleyman Baş'ın da bulunduğu 81 ilden gelen temsilci öğretmenleri kabul etti

Bakan Çubukçu'nun okuduğu Ereğli Ayrancı İlkokulu'nda öğretmeni ve aynı zamanda Bakan Çubukçu'nun babasının amcasının oğlu olan Besim Süleyman Baş, kürsüye çıkarak Bakan Çubukçu ile ilgili anılarını anlattı ve bir öğretmenin nasıl olması gerektiğini dile getirdi.

Sözlerine, "Bugün Sayın Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun huzurunda konuşma yapmakta çok zorlanıyorum. Ben diğer milli eğitim bakanlarıma çok projeler sundum, bu kadar zorlanmamıştım, çok heyecanlıyım" diyerek başlayan Baş, öğretmenliğe 1958'de adım attığını, 1983'de "yılın öğretmeni" seçildiğini, 1993'de de emekli olduğunu anlattı.

Öğretmenin çok özverili olması gerektiğini ifade eden Baş, çocuğun yanı sıra anne baba eğitiminin de önemli olduğunu, anne babayı, toplumu eğitmeden çocuğun eğitilemeyeceğini vurguladı. Öğretmenlerin kendisini iyi yetiştirmesinin ve halkla bütünleşmesinin önem taşıdığını söyleyen Baş, öğrencileri için yaptığı çalışmaları anlatarak, "Bugün parasız kimse bir iş yapmıyor. Biz paralı bir iş yapmadık. Maaşımızın kaç lira olduğunu da bilmiyorduk" dedi.

24 Kasım'ın çağdaşlaşmanın, geleceğe projelerin hazırlandığı gün olduğunu söyleyen Baş, "Sayın Milli Eğitim Bakanı'nın huzurunda saygıyla eğiliyorum ve çok büyük projelere imza atacağına inanıyorum. Onu küçük yaşta okuturken ben gözlerindeki o ışığı görmüştüm" dedi.

Baş, Bakan Çubukçu ile ilgili bir anısını şöyle anlattı: "Anadolu'da ataerkil bir yapımız var. Benim bir ağabeyim, bir ablam var. Ayrancı şimdi Karaman'a bağlı bir ilçe. Ağabeyim geldi bana dedi ki "Bizim Nimet annemizin adı, onu sen okutacaksın. Bir de çok az konuşuyor, buna çok üzülüyoruz. Birisi gelir onu sıkıştırır, ondan sonra başka olur aman bunu sen al" dedi. "Başımın üzerine" dedim ve aldık. Aradan 3 ay geçti. Bayram geliyor, herkes çarşı pazara çıkıyor. Bir gün diyor ki 'Ne duruyorsunuz herkes çarşı pazara gidiyor bayramlık için.' Yeri gelince konuşuyor ama.

Bir daha baktım, ağabeyim geldi yeniden bana dedi ki "Sen ne yaptın buna." "Ne oldu" dedim. "Benim otoritemi bozacak, ağzını kapat" dedi.

6-7 yaşındaki insan o günden belliydi. "Ben demokrasiye inanan insanım, çağdaşlığı getirecek insanım" diyordu.

"Ağabey bizde açmanın anahtarı vardı ama kapatmanın yok" dedim.

Besim Süleyman Baş, konuşmasının sonunda, kendi yazdığı ve sonunda, "Tecelli etti dualarım, bugün hasat zamanı; Ne mutludur ki bana öğrencim Milli Eğitim Bakanı; Sayın Nimet Çubukçu Bakanıma derindendir arzım; Bu ülkeye sizin gibi değerler yetiştirmek lazım" dizeleri yer alan şiiri okudu.

Öğretmenini zaman zaman gülümseyerek dinleyen Bakan Çubukçu da bir buket çiçek, plaket ve hediye sunarak, öğretmenine teşekkür etti ve elini öptü.

Daha sonra bir konuşma yapan Bakan Çubukçu, çok duygulandığını dile getirerek, kendisi için de konuşmanın çok zor olduğunu, çok heyecanlandığını söyledi.

Öğretmenlerin bu anlamlı gününü kutladığını söyleyen Bakan Çubukçu, Atatürk'ün yaşadığı sürece her fırsatta öğretmenlik mesleğinin önemini vurguladığını ve yeni neslin öğretmenlerin eseri olacağına inandığını ifade ettiğini anımsattı.

Bu doğrultuda Cumhuriyet'in ilk yıllarında eğitime yapılan yatırımlar ve yurt sathında başlayan eğitim seferberliği ile değerli öğretmenler yetiştiğini belirten Bakan Çubukçu, "O yıllarda bilimde, sanatta, kültürde, edebiyatta, fikir hayatında eser verenler aynı zamanda öğretmenlik mesleğini de onurla, gururla, inançla ve sevgiyle yapmışlardır. Bunda en büyük pay elbette Atatürk'ündür. Bu yüzden O'na 'Başöğretmen' unvanı verilmiştir" dedi.

Bakan Çubukçu, öğretmenlere şöyle seslendi: "Bu yıl 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle hazırlattığımız afişlerdeki 'Hepsinin bir öğretmeni vardı' sözü, bu fedakar çabanın ülkemizi gururlandıran sonuçlarına ve öğretmenlik mesleğinin önemine dikkat çekmek amacını gütmektedir. Bu afişler, alanlarında zirveye ulaşmış değerli sanatçı, bilim insanı ve yazarların, hayatlarının en önemli devresinde bir öğretmenlerinin olduğu gerçeğine atıfta bulunuyor. Sizler, hayatımızın işaret fenerleri, bilge kılavuzlarısınız. Bütün çiçeklerin ayrı bir duruşu, ayrı bir kokusu ve ismi olduğu gibi, yetiştirdiğiniz öğrencilerin de farklı duruşları, farklı karakterleri, yetenekleri ve ilgileri olduğunu en iyi sizler biliyorsunuz. Her çocuğun yolunu, bir öğretmenin ışığı aydınlatıyor. Böylelikle çocuklar kendi yollarını sizlerin yardımıyla daha kolay buluyor."

Öğretmenler sayesinde yolunu bulanlardan birinin de şair Attila İlhan olduğunu kaydeden Bakan Çubukçu, "Bizler ülkemize Attila İlhan'lar, Mehmet Akif'ler, Necip Fazıl'lar, Leyla Gencer'ler, Adile Naşit'ler, Tomris Uyar'lar yetiştiren öğretmenlerimize her zaman minnet duyacağız" dedi.

Öğretmenlere duydukları borcun, tıpkı vatan ve insanlık borcu gibi bir ömür boyu taşınacak ve hiçbir şekilde ödenmeyecek manevi bir yükümlülük olduğunu bildiklerini ifade eden Bakan Çubukçu, "Öğretmenlerimizin özlük haklarını ve gelir düzeyini arzu edilen seviyeye ulaştırma çabamıza bu duygunun her zaman eşlik ettiğini ve her türlü zorlukta yanınızda olacağımı bilmenizi isterim" diye konuştu.

Bakan Çubukçu, konuşmasının ardından illerden gelen temsilci öğretmenlere hediyeler verdi ve onlarda hatıra fotoğrafı çektirdi.

Gazetecilerin soruları üzerine Bakan Çubukçu, ilkokul öğretmeninin "Çok yumuşak, barışçı, hoşgörülü, araştırmaya sevk eden biri olduğunu" belirterek,

"Ben aslında çok sessiz ve içine kapanık bir çocukmuşum, okul öncesinde. Rahmetli babam da okul öncesinde başlamıştı, "kızım avukat olacak" diye. O yüzden de öğretmenime özellikle "onu aç, rahatlat, daha konuşkan olsun" diye bir ricada bulunmuş" dedi.

"Bulunduğunuz yerde ilkokul öğretmeninizin payı olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusuna Bakan Çubukçu, "Çok rolü olduğuna inanıyorum. Sadece ben değil, yetiştirdiği tüm öğrenciler şu anda iyi noktalarda. İlla ki insanın hayatında başta ailesi, sonra ilkokul öğretmeni.Çok önemli bir ufuk sağlıyor yanıtını verdi.