İzmir'de arsenik tehdidi devam ediyor

Kaynak : DHA
Haber Giriş : 30 Mart 2010 11:05, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İZMİR'e su sağlayan Sarıkız, Göksu ve Menemen kuyularında iki yıl önce kuraklık ve Gediz Nehri'nin taşıdığı ağır metaller nedeniyle yükselen arsenik oranı, yağışlı iki kış dönemine rağmen düşmedi.

Arıtma Tesisleri'nin devrede olması nedeniyle musluklardan temiz su akmasına karşın, arseniğin çevre üzerindeki tehdidine dikkat çeken uzmanlar, yeraltı sularında arseniğin seyrelmesinin zaman alacağını ve Gediz Nehri'nin taşıdığı sanayi kaynaklı ağır metallere karşı mutlaka önlem alınması uyarısında bulundu.

İzmir'in su gereksiniminin yarısını karşılayan Manisa'daki Sarıkız ve Gördes ile İzmir'in Menemen ve Halkapınar su kuyularında 2007'de tespit edilen yüksek oranda ve sınır değerleri aşan arsenik halk sağlığını tehdit etti. Sağlık Bakanlığı'nın sınır değeri olarak zorunlu kıldığı 10 mikrogramı (mg) çok aşan değerler, Sarıkız ve Göksu'da 50-60 mikrogramı buldu. Uzmanlar, bu duruma kuraklık sonucu kuyulardaki su miktarının arseniği seyreltmemesi ve Gediz Nehri'nin taşıdığı sanayi ve tarımsal ilaçlardan kaynaklı ağır metallerin neden olduğunu açıkladı. Büyükşehir Belediyesi, 2008 yılında 15 milyon TL'ye üç arsenik arıtması yaptı. Bu sayede, kent şebekesine arsenik oranı sınır değerlerin altında su verilebildi.

Kuraklığın sona ermesi ve iki kış dönemi boyunca yoğun yağış alınmasına karşın, yeraltı kuyularındaki arsenik oranı düşmedi. İZSU'nun 2010 yılı ilk üç ayında yaptığı analizlerde arsenik oranının bazı kuyularda iki sene önceye göre az da olsa arttığı bile görüldü. Sarıkız ve Göksu suyunun karışımında Ocak'ta litrede 46-54, Şubat'ta 49-59, Mart'da ise 45-62 mikrogram arasında değişen oranlarda arsenik tespit edildi. Halkapınar kuyularında Ocak, Şubat ve Mart'ta litrede 18-19 mikrogram, Menemen-Çavuşköy kuyularında ise 12-15 mikrogram arsenik bulundu.

Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Hasan Baykal, arsenik yüksekliğinin nedeninin yüzde 55-60 oranında jeolojik yapı, yüzde 40-45 de Gediz Nehri'nin taşıdığı ağır metal kirliliğinden kaynaklandığını söyledi. Kuraklık olmadığı dönemde bol su bulunduğu için jeolojik yapı kaynaklı arseniğin seyrelmesinde dolayı yoğunluğunun hissedilir boyutta olmadığını belirten Baykal, ?Akiferin kendini temizlemesi yıllar alabilir. Örneğin tuzlu suyu akifer ancak 15-20 yılda temizleyebiliyor. Çünkü yeraltı suyu anında oluşmaz. 150 metre ve daha altta su haraketleri oluyor. Yağışlarla gelen suyun katmanlar arası yolculuğu var. Bu nedenle kuraklık bu sene yok, yeraltı sularında arsenik azalır denilemez? dedi. Baykal, öte yandan Gediz Nehri'nin yüzeye yakın 50-60 metre derinlikteki suları kirletmeye devam etmesinin de arsenik oranının düşmemesine neden olduğunu söyledi. Baykal, ?Önemli olan Gediz Nehri'ndeki sanayinin kontrol altına alınması, kirliliğin önlenmesidir. Kirletme mutlaka önlenmeli. Arıtmalar tamamlanmalı, denetim sıkılaştırılmalıdır. Kendi haline bırakılmasın? dedi.

İZSU Genel Müdürlüğü yetkilileri ise bölgedeki atıksular, sanayi atıkları, tarım alanlarında kullanılan gübre ve zirai ilaçların Gediz Nehri'ni kirlettiği gibi zemine de sızdığını söyledi. Bu durumun yeraltındaki doğal su deposunu kirlettiğini belirten İZSU yetkilileri, ?Yüzde 100'ü olmasa dahi, kirliliğin belli bir miktarı bu su depolarına ulaşıyor. Gediz Nehri'nde yaptığımız ölçümlerde, arsenik oranı zaman zaman 120- 130 mikrograma kadar çıkıyor. Bu su yeraltına sızınca, arsenik oranı 50 - 60 mikrograma düşüyor. Manisa bölgesinin zemin yapısı da ağır metalleri barındıran nitelikte. Yeni suların depoya gelmesiyle seyrelme yavaş yavaş olacak. Öte yandan İzmir'in sınırlarında İZSU'nun yaptığı arıtma tesisleriyle Gediz Nehri'ne kirlilik akışını büyük oranda engelledik. Ancak kirliliğin tamamen önlenmesi için Manisa, Alaşehir, Turgutlu, Salihli, Uşak ve Kütahya'dan Gediz Nehri'ne kirlilik gelmemesi gerekiyor? açıklaması yaptı.

İZSU yetkilileri, sıkı denetimin şart olduğunu belirterek her iki etkenin yeraltı su kaynaklarındaki arsenik oranlarının düşmemesinde etkili olduğunu, arseniğin bir anda temizlenmesinin mümkün olmadığını söyledi.

Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali İhsan Karababa, arsenik arıtması olmaması durumunda kuyulardaki arseniğin toplumsal risk yaratabileceğini, iki yıl önce yapılan tesislerle bunun önlendiğini söyledi. Karababa, bölgede devam eden Gediz Nehri kirliliğinin de önlenmesi gerektiğini vurguladı.

------KUTU------

İZSU: İZMİRLİLERİN İÇİ RAHAT OLSUN

İZSU yetkilileri Gördes, Sarıkız, Menemen ve Halkapınar kuyularından çekilen Arıtma Tesisileri'nden işlemden geçirilen suyun kent şebekesine verildiğini, çeşmeden akan suda Sağlık Bakanlığı'nın belirlediği litrede 10 mikrogram sınır değerin altında olduğunu belirtti. Su şebekesinde en yüksek arsenik oranı litrede 7 mikrogram olarak ölçülürken ortalamada 5 mikrogramı geçmedi tespit edildi. Tahtalı ve Balçova Barajı gibi kente su veren yerüstü su kaynaklarında ise arsenik yok. Sağlık Bakanlığı 23 Ocak 2008 tarihine kadar litrede 50 mikrogramı sınır değer kabul ederken, bu tarihten itibaren sınır değeri 10 mikrograma çekti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber