Bağ-Kur'dan insanlık ayıbı

Haber Giriş : 07 Temmuz 2005 08:05, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Bağ-Kur, yatağa mahkûm hastaların mahrem bölgelerinde çıkan yaralara kullanılan bantları vermek için yüzünün ve yaranın aynı karede gözüken fotoğrafını istiyor. Hastalar ise ?İnsan haklarına aykırı? diye tepki gösteriyor

Bağ-Kur'un 5 ay önce, yatalak hastalarda hayati öneme sahip olan yara bantları için ?mahrem yerlerde yara olduğunu fotoğrafla ispatlama? uygulaması başlattı.

Uygulamaya göre doğuştan veya kaza sonrası belden aşağısı felç olarak tutmayan hastalar, sırt ve mahrem bölgelerinde çıkan bazı yaraları için kullanmaları kaçınılmaz olan bantları almak için salğlık kurulu raporu, epikriz ve yara bilgi formuyla birlikte fotoğrafçının karşısına geçip yaralarıyla poz vermek zorunda. Bantları vermek için Emekli Sandığı bir reçete, SSK ise heyet raporunu yeterli bulurken Bağ Kur'un uygulaması bununla da bitmiyor. Kurumun stediği fotoğraflarda yaralar ile hastanın yüzü aynı karede gözükmek zorunda. Bu da hastaların yüzünün ve arkasının aynı anda gözükmesi anlamına geliyor. Bu durum ise zaten yatalak olduğu için sürekli bakıma muhtaç olan ve tuvalet ihtiyaçlarını dahi gideremeyen hastalar için en sıkıntılı aşamayı oluşturuyor. Hayata dört elle sarılmaya çalışan yatalak hastalar bu son kararla insan haklarının ihlal edildiğini ve uygulamanın bir an önce eski haline döndürülmesini istiyorlar.

Pazarcılık yaparken 1974 yılında geçirdiği bir trafik kazası sonucu yatağa bağımlı hale gelen ve 31 yıldır felçli olarak yaşayan 54 yaşındaki Ali Rıza Kayın, yeni uygulamayla yaraların teşhir edilmesine tepki gösterdi. Kendisinin parafileji denilen duygusuz felç hastası olduğunu belirten Kayın, ?Sırtımda ve mahrem bölgelerimde hareket olmadığı için el büyüklüğünde derin yaralar çıkıyor. Hücreler çalışmadığı ve kan dolaşımı sağlıklı olmadığı için bu yaraların iyileşmesi iki sene sürüyor. Biri iyileşirken başka yara çıkıyor. Şu an bile 7 yarayla mücadele ediyorum? dedi.

Doktor ne işe yarar?

Emekli olmadığı için bundan 5 ay öncesine kadar eşi sayesinde SSK'dan yararlandığını belirten Kayın, ?Daha sonra primlerim tamamlanınca Bağ Kur'a geçtim. Geçmez olaydım? diyor. Bağ Kur'un her seferinde yaralarını teşhir ettirmesinin insan ve hasta haklarına aykırı olduğunu belirten Kayın, kurumun doktor muayenelerine ve heyet raporlarına neden güvenmediğini soruyor. Kayın, fotoğraflı ispat sonunda da kurumun her yaraya günlük bir tane bant verdiğine oysa bir yaraya günlük en az 3 tane bant kullanıldığına dikkat çekti. Kayın en sıkıntılı anının ise sırtında ve mahrem bölgesideki yaraların fotoğraflarının çekildiği sırada yaşadığını söyledi.

Bağ-Kur yasayı ihlal ediyor

Türkiye Sakatlar Derneği Genel Başkanı Şükrü Boyraz, kurumun ?Mahrem bölgedeki yaralar fotoğraf da ispat edilecek? kararının yasalara aykırı olduğunu söyledi. 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 134. Maddesi'ne göre ?özel hayatın gizliliğini ihlal edenlere 6 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırıldığı? hükmünü hatırlatan Boyraz, aynı maddenin 2. fıkrasının ise ?kişilerin özel hayatlarına ilişkin görüntü veya sesleri ifşa eden kimse 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır? diye yazdığını dile getirdi.

h.o.tercüman

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber