Etik Kurulu Başkanı'ndan sert açıklamalar

Haber Giriş : 07 Temmuz 2005 08:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Kamu Etik Kurulu Başkanı Prof. Mehmet Sağlam, üniversitelerden YÖK'e, bürokrasiden siyasete son günlerde kamuoyu gündemine gelen olayları "etik" açısından değerlendirdi

Kamu Etik Kurulu Başkanı Prof. Mehmet Sağlam, üniversitelerden YÖK'e, bürokrasiden siyasete son günlerde kamuoyu gündemine gelen olayları "etik" açısından değerlendirdi. Milletvekillerini, siyasetçileri, bürokratları ve akademisyenleri "etik olmayan tutumları" nedeniyle sert bir dille eleştiren Sağlam, "Siyasilerin Etik Kurul kapsamına alınması gerekiyor" dedi. Sağlam'ın çarpıcı açıklamaları şöyle:

Etiğe ihtiyaç var
* Her milletvekilinin etiğe ihtiyacı var. Kanun değişikliğinde kapsamın genişletilmesi için çabalayacağız. Siyasi Etik Kurulu da bir yol. Meclis'te dile getirilmiş ve "ileride bir siyasi etik kurul kurmak için kapsama almıyoruz" denmiş. Ama bence geçiştirme ve samimi olduğu kanaatinde değilim.

* Bir milletvekilinin avukatlık, müteahhitlik yapması etik değil, yanlış. Vekilliklerini kullanıp iş alıyorlar. Bu çok yanlıştır. Mütehahhitlerse kat be kat milletvekilliğini kullanıyorlar. Herhangi bir kanun ve nizama gerek olmaksızın.

Aydın örneği
* Yargılanan bakan örneği Koray Aydın var. Milletvekili aldatmak istiyorsa, firmasını karısının, kayınpederinin üzerine yapıyor. İşte adam Bayındırlık Bakanı, 'Kayınpederim 7 trilyoncuk iş yaptı' diyor. Kimi aldatıyor? Göz göre göre aptal yerine koyuyor. Şirket oğlunun üzerine olmuş, hanımının üzerine olmuş, kayınpederinin üzerine olmuş... 'Ben müteahhitlik yapmıyorum' diyebiliyorsa, vicdanında kandırıyor. Kamu bunu bazen tespit eder, bazen edemez. En büyük dedektifler bile bazen yanılabilir.

* Yönetmeliğimizle 'çıkar çatışması' denilen bir kavram getirdik. Henüz Türk hukukunda fazla tanınan bir kavram değil. İnsanın iç dünyasından gecenle, kendisine menfaaat sağlaması olayı. Adam öğrencisi kıza aşık. Tutup onu asistan alıyor. Tespite çalışırsanız, akrabası değil, menfaat sözkonusu değil. Gerekçe olarak 'En çalışkanı bu' diyor. Sonra hocam, kocam... Bunlar çok. İşte size kimsenin tespit edemeyeceği bir çıkar. YÖK'ün eleştirilmesinin en büyük nedeni budur. Kimse bilmez ama mesleğimiz olduğu için biliyoruz. YÖK bunlara mani olmuştur. Asistanlığı tek kişinin inisiyatifinden almıştır.

* Karşılıklı paslaşmalar var. Biri onun oğlunu asistan alır, diğeri onun kızını. Biri damadını bilmem ne yapar, o onun oğlunu buraya atar... Hukuken tespit edemeyeceğiniz bir çıkar var.

Son çırpınışlar
* İzmir Valisi'nin Murat 124'e ya da Bentley'e binmesinin hiçbir farkı yoktur. O tip konuşma tarzıyla bir yere varılamaz. Sonuçta emekliliğini istedi. İşte etik davranmayan insanın sonu budur.

* Hediye ile ilgili olaylar ortaya çıkınca Başbakan bile kendisini çekmek zorunda kaldı. Şirketler, üst düzey ekonomi bürokratlarını İstanbul'a Cuma günü davet ederler. İş biter, 'Efendim Cumartesi, Pazar günü yeriniz ayrıldı' derler. Zavallı bürokrat, "güzel" deyip yatar, kalkar. İkinci toplantıya eşiyle birlikte teşrif eder. 'Efendim eşinizi gezdirsinler' derler. Eşini alıp kürkçülere, kuyumculara götürürler. Adam Ankara'ya geldiğinde, 'Bizim hanıma da bunu almışlardı' diye düşünür, imza atmamaya korkar. Başbakan son genelgesinde takvim alınmasını bile yasakladı. Erdoğan şimdi örnek oluyor. Sevindirici bir gelişme.

vatan

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber