Şanlıurfa'da özgür nehirler için 'Büyük Atlama'

Nehirlerin özgür akması için Avrupa ile aynı anda Türkiye'nin otuza yakın noktasında yüzlerce insan nehirlere, onların beslediği göllere ve denizlere atladı.

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 09 Temmuz 2012 13:58, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Doğaseverler, Şanlıurfa'da da Halfeti ve Birecik'te Fırat Nehri'ne atladı.

Her yıl Avrupa'da düzenlenen Büyük Atlama, Türkiye'de de Hasankeyf'ten Burdur'a, Samsun'dan Şanlıurfa'ya yaklaşık 30 noktada gerçekleştirildi. Büyük Atlama'nın amacı, bir yandan nehirlerin yaşaması için mücadele verirken bir yandan da nehirlerin ne kadar değerli ve vazgeçilmez olduğunu bizzat suyu kucaklayarak hatırlamak.

Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de nehirlerin üzerindeki tehditlerin başında barajlar ve hidroelektrik santrallerinin gelidiği ileri sürülüyor. Anadolu'nun hemen hemen tüm dereleri, nehirleri enerji üretimi gerekçesiyle şirketlere devredildiğini iddia eden doğa severler bunu tepki ile karşılıyor. Yüzlerce yıldır vadisinde doğa dostu geleneksel bir yaşam sürdüren yerel halkın geleceği ile birlikte Türkiye'nin biyolojik çeşitliliğinin yüzde 80'i de suyun borulara ve tünellere hapsedilmesi nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı ifade ediliyor.

Büyük Atlama (Big Jump) her yıl gerçekleşiyor. Türkiye'de bu atlama geçen yıl başladı. Büyük atlamanın geçen sene Türkiye'de ilk defa gerçekleştiğini dile getiren Doğa Kültür ve Yaşam Derneği Başkanı Turan Çetin, Türkiye'deki son büyük doğal nehir olan Dicle Nehri üzerinde kurulması planlanan Ilısu Barajı yapıldığı takdirde, Yukarı Dicle Vadisi ve 10 bin yıllık tarihi Hasankeyf kentinin geri dönüşü olmayacak bir şekilde yok olacağını ve on binlerce insan yurtlarını terk etmek zorunda kalacağını söyledi. Çetin, "Üstelik Hasankeyf ve Dicle Vadisi UNESCO Dünya Mirası kriterlerinin onda 9'unu sağlayan dünya üzerindeki tek yer." dedi.

Nehirlerin yaşam kaynağı olduğunu belirten Başkan Turan Çetin, ?Planlanan 2000 baraj ve HES projesi gerçekleştiği takdirde, Türkiye'de özgür akan tek bir nehir bile kalmayacak, göllerimiz kuruyacak, denizlerimizde yaşam olmayacak. Halfeti ve Birecik, bugün baraj mağduru olarak ayakta kalmaya çalışmaktadır. Birecik ve Karkamış Barajı bölgeye yoksulluğu ve göçü getirmiştir. Barajlar bilinen gerçeklerin aksine faydalardan daha çok zararlı olduğu artık Avrupa'da bilinmektedir. Suların özgür akmadığı bir bölge gelişmişlikten ve huzurdan uzak kalmaya mahkumdur. Bu sebeple Birecik ve Halfeti ilçesinde bu etkinliğe katılarak sularımıza sahip çıktık." şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber