YÖK, hükümeti pes mi ettirdi?

Haber Giriş : 31 Ağustos 2005 09:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

YÖK ile hükümet arasındaki kayıkçı kavgası, eylül ayında yeniden vizyona giriyor.
Senaryo ve oyuncular aynı. Bir tarafta iktidar destekli Milli Eğitim Bakanı Çelik, öte yanda kerhen de olsa üniversite ve kamuoyu destekli YÖK Başkanı Teziç.
Konu aynı: ÖSS'de katsayı değişikliği.

Aslında tüm yerli filmlerde olduğu gibi filmin sonu, daha en baştan belli. Hükümet, tabanına bir kez daha, "Bak işte değişikliği ben istiyorum ama YÖK engel çıkarıyor" mesajı verecek. YÖK ve rektörler de "N'ayır, olamaz, bizi çirkin emellerinize alet edemezsiniz" diyerek bilinen ne akar, ne de kokar tutumunu sergileyecek.
Aynı senaryoyu bizim gibi defalarca izleyen kaşarlanmış izleyiciler, dudak bükerek de olsa filmi izlemeye devam ederken, ilk kez izleyenler zaman zaman heyecanlanıp zaman zaman da umuda kapılacaklar. Ama nafile. Kemal Sunal'ın kırkıncı kez izlenen filmlerinin reytingi bile daha yüksek. Bu konuda artık ne hükümetin ne de YÖK'ün inandırıcılığı kaldı.

Hükümet belli ki Anayasa değişikliğinden umudunu kesmiş. Zaten başka çaresi de yoktu. Değil Anayasa'yı, 2547 sayılı YÖK Kanunu'nu bile değiştiremiyor. Oysa bunun için üçte iki çoğunluk bile aranmıyor. Amaç bağcıyı dövmek değil de üzüm yemek olsaydı, katsayı sorunu çoktan çözülmüş olurdu.

Yeni formül
Milli Eğitim Bakanı Çelik, katsayı sorununa çözüm olarak, dibi tutan bir temcit pilavını tartışmaya açmış. Diyor ki, meslek lisesinden mezun olanlar fark derslerini verip düz lise mezunu olarak ÖSS'ye girsinler. Böylece puan kaybına uğramazlar. AKP iktidarı üç yılda ancak bu noktaya geldiyse, pes doğrusu. Bu zaten bilinen bir sistem. Başbakan Erdoğan, imam hatipten mezun olduktan sonra fark derslerini vererek mezun olduğu Marmara Üniversitesi'ne böyle girmedi mi? Bunun neresi yeni, neresi cazip!

Eskiden kısıtlı da olsa geçerliliği olan bu sistemin şu an için hiçbir cazibesi bulunmuyor. Çünkü, eskiden YÖK'ün katsayıları yoktu. Şimdi liseyi dışarıdan bitiren ya da açıköğretim lisesinden mezun olanların, ortaöğretim başarı puanları öylesine düşük geliyor ki, o katsayı ile üniversiteye girene aşk olsun. Görünen o ki katsayı konusunda yine havanda su dövülecek...

Meslek liseleri
Meslek liselerinin her zamankinden çok daha önemli bir konuma geldiğini görmek için âlim olmaya gerek yok. Teknoloji aldı başını gidiyor. Evlerde eskiden birkaç tane teknolojik ürün varsa, şimdi onlarcası bulunuyor. Bunları kim üretecek, kim takacak, bozulduklarında kim tamir edecek? Elbette ki iyi teknisyenler. Ama elbirliğiyle bu okulları çökertiyoruz.

Hükümet ve YÖK, inadı bırakıp bu okulları gerçek kimliklerine kavuşturmalıdır. Hükümet, imam hatip mezunlarının tıbba, hukuka, siyasala girmesinden vazgeçmeli, YÖK de elektrikten mezun olanın elektrik mühendisliğine, iletişimden mezun olanın iletişim fakültesine girmesine artık izin vermelidir.
Bu çözüm yolu, bu okullar için alınacak en doğru karar olacaktır. Aksi takdirde kan kaybetmeye devam edeceklerdir.
Çözüm bu kadar kolayken, iş neden hep yokuşa sürülüyor? Başkalarını bilmem ama ben hâlâ anlayabilmiş değilim. Çünkü ne taraflara ne de ülkeye ve gençlere bir şey kazandırıyor. İlişkileri daha da bozmanın ötesinde...

Yönetici tayinleri
Milli Eğitim Bakanı Çelik, kelimenin tam anlamıyla, Milli Eğitim'in tozunu attırıyor. Müfredattan yönetici atamalarına, teknoloji destekli eğitimden okullaşma oranlarındaki çarpıklığa kadar hemen her konuya el atıyor. Onun kadar proje üreteni olmadı. İçlerinde ayakta alkışlanacak olanlar da var. Pes, bu kadarı da olmaz dedirtenler de. Yönetici atamaları da böyle. Başarılı, başarısız olduklarına bakılmaksızın, tek kıstas olarak sadece görev sürelerini ele almak ne kadar doğru?
Özetin özeti: Okulların açılışı bu yıl beklenin de çok üzerinde sancılı olacak...

milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber