Büyükelçiler kararnamesi kararname Loğoğlu'na kilitlendi
Dışişleri Bakanlığı, sonbahara büyük bir sıkıntı içinde girdi. Nedeni, büyükelçi
kararnamesinin hükümetin zirvesindeki anlaşmazlık nedeniyle kilitlenmiş olması.
Normal uygulamada kararname yaz aylarında sonuçlandırılır, atamaların belli
olmasıyla birlikte herkes sonbaharın başında birer ikişer yeni görev yerlerine
giderdi. Özellikle diplomatların çocuklarının okul durumları açısından bu medeni
bir zorunluktu.
Aslında bu yıl da böyle olacaktı. Hatta mayıs ayının başında kararname taslağı
sonuçlandırılmış, ilk kez büyükelçi çıkacak diplomatların kulaklarına yeni görev
yerleri fısıldanmış, "hazırlığa başlayın" denilmişti.
İlk görüş ayrılığı Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu üzerinde çıktı. 4 yılı
dolduğu gerekçesiyle Looğlu'nun merkeze alınması ve yerine merkezden Müsteşar
Yardımcısı Nabi Şensoy'un gönderilmesi öngörüldü.
Loğoğlu'nun bakanlıktan emekli olmasına bir yıl vardı ve kıdemi ve eski müsteşar
olması dikkate alınarak bir yıl uzatma verilebilirdi. Bakanlığın yakın zamanda
örnekleri görüldüğü üzere istendiğinde senyör büyükelçilere bu tür jestler yaptığı
biliniyor.
Sonuçta Loğoğlu'na yapılan şık karşılanmadı, ayrıca bakanlık üst bürokrasisinin
de eski müsteşarlarına sahip çıkmadığı görüldü.
Gelgelelim, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün hazırladığı kararname taslağı Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'a takıldı. Erdoğan, Loğoğlu'nun merkeze alınmasını isabetli
bulmayınca, bütün kararname kilitlendi. Yaz boyunca da bu kilitlenme bir türlü
aşılamadı.
Aşılamayınca bakanlıkta her yaz sonu gerçekleşen kan değişimi olmadı. Çünkü
büyükelçilikler boşalmayınca merkezden dışarı atamalar yapılamadı. Yeni büyükelçiler
dışarı gitmeyince onların boşaltacakları pozisyonlara daire başkanları arasından
yapılacak tayinler gerçekleştirilemedi.
Daire başkanları yukarı doğru sıçrayamayınca, şube müdürlerinin terfileri gerçekleşmedi.
Şu an itibarıyla bütün bakanlık yukarıdan aşağı felce uğramış durumda. Herkesin
morali bozuk. Bakalım, Başbakan ile Dışişleri Bakanı arasındaki kararname anlaşmazlığı
aşılabilecek mi?
milliyet