Yarı Başkanlık geçiş dönemi uygulamasıdır

Kaynak : Sabah
Haber Giriş : 16 Eylül 2012 12:47, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

'Yarı Başkanlık sistemi 1958'de Fransa'da kriz döneminde, geçiş uygulaması olarak ortaya çıkmış, kriz sonrasında ise üzerinde çok sayıda değişiklik yapılmıştır'

Yarı başkanlık olarak adlandırılan modelin benzerleri her ne kadar 1900'lü yılların başından beri çeşitli ülkelerde uygulanmışsa da, bu uygulamalar başarılı olamamış ve etki sağlayamamıştır. Bu yüzden yarı başkanlık sistemini değerlendirirken, bu sistemin en iyi uygulayıcısı ve bu sistemin model ülkesi olan Fransa üzerinden değerlendirmek gerekir. Fransa 1958 yılında, sömürgelerde çıkan isyanlar dolayısıyla yaşadığı olağanüstü durumdan çıkış için bu sistemi kabul etmiştir ve -bir çok kez değişiklikler yapsa da- hala uygulamaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi bu sistemin ortaya çıkışı bir kriz dönemine denk gelmektedir ve olağanüstü şartlar karşısında geçiş dönemi olarak uygulanmıştır. İlerleyen yıllarda sistemin ortaya çıkardığı sorunlara çözüm bulmak amacıyla bir çok değişiklik yapılmış ve sistemin hayatta kalması sağlanmıştır. Günümüzde Fransa dışında başka devletler tarafından da uygulanan bu sistem, uygulandığı toplumların tarihleri, sosyal yapıları, siyasi tecrübelerine göre farklılıklar göstermektedir.

İCRACI CUMHURBAŞKANI

Yarı başkanlık sisteminin temel özelliği Cumhurbaşkanı'nın doğrudan halk tarafından seçilmesi ve Cumhurbaşkanının geniş yetkilerle icracı konumda olmasıdır. Cumhurbaşkanı başbakanı ve bakanlar kurulu üyelerinin atamasını kendisi yapar ve bakanlar kuruluna başkanlık eder. Yarı başkanlık sisteminde başbakanın rolü ise parlementer sistemdeki başbakana göre oldukça zayıftır. Yarı başkanlık sisteminde başbakan, bakanlara eşit seviyede ve sadece bakanların koordinasyonunu sağlayan pozisyondadır. Bu sistemde cumhurbaşkanı yasama organı olan meclisi de fesh edebilme yetkisine sahiptir. Bu yetkisi, halk oylamasıyla seçilen ve meşrutiyetini halktan alan cumhurbaşkanı ve meclisin anlaşamaması ve sistemin kilitlenmesi durumunda sistemin işler hale gelmesi için cumhurbaşkanını oldukça güçlü konuma getirmektedir. Yarı başkanlık sistemi içerisinde yargı üyelerinin atamaları da büyük ölçüde cumhurbaşkanına bağlıdır. Bu sistemi uygulayan ülkeler arasında yargı mensuplarının atanması konusunda farklar olsa da, temel özellik olarak cumhurbaşkanının yargı üyelerinin göreve gelmesinde önemli bir rolü olduğudur. Başkanlık sisteminde başkanın atadığı yargı mensuplarının meclis tarafından onaylanması gerekirken, yarı başkanlık sisteminde bu şart aranmamaktadır. Yargı erkinin üyelerinin atanması konusunda cumhurbaşkanının sahip olduğu bu yetki de, yarı başkanlık sisteminde cumhurbaşkanının gücünü görmek açısından önemlidir.

MEVCUT SİSTEMDEN İYİ

Türkiye açısından yarı başkanlık sistemini değerlendirirsek şunları görürüz. Öncelikle cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda son yapılan Anayasa değişikliğiyle, artık Türkiye'de de cumhurbaşkanını halk seçecektir. Yani cumhurbaşkanı seçiminde meşruiyetin kaynağı halk olacaktır. Bu durum Türkiye'de de adı konmamış bir yarı başkanlık sistemine yol açacaktır denilebilir. Diğer yandan yürütme de aynı gücünü koruyacaktır. Her ne kadar başbakan ve cumhurbaşkanının uyumlu olması durumunda sistem işleyecek olsa da, yakın zamana kadar sıkça gördüğümüz, uyumsuz çalışan cumhurbaşkanı- başbakan durumlarında devlet yönetiminde çift başlılık olacak ve ciddi kaoslar yaşanacaktır. Bundan dolayı Türkiye'nin acilen sistem değişikliğine gitmesi ve kaoslara sebebiyet vermeyecek bir sistem seçmesi gerekmektedir. Bu açıdan bakacak olursak, yarı başkanlık sistemi Türkiye'deki mevcut sisteme göre daha fazla tecrübe edilmiş ve kuralları oturmuş bir sistemdir ve mevcut sistemine göre daha fazla tercih edilmesi gereken bir sistemdir. Diğer yandan, yarı başkanlık sistemi her ne kadar Fransa'da uzun yıllardır uygulamada olsa da, sistem ortaya çıkışı itibariyle olağanüstü bir durum neticesinde uygulamaya konmuştur. Kriz dönemi aşıldıktan sonra, şartların normalleşmesiyle beraber sistem içinde tıkanıklıklar ortaya çıkmış, bu tıkanıklıkları aşmak için sistem üzerinde çok sayıda değişiklik yapılmıştır. Türkiye olarak geçmiş siyasi tecrübelerimizi göz önüne alırsak, sembolik pozisyonlarda olması gereken cumhurbaşkanlarının, tüm siyasi teamülleri yok ederek, hükümet kurma görevlerini azınlık partisi liderlerine verdiklerini, hükümetle uyum içinde olmadıklarında muhalefet partisinin ötesinde hükümet icraatlarını engellediklerini, zaman zaman keyfi davranışlar içinde bulunduklarını hatırlarız. Bundan dolayı, bu kültürden ve siyasi anlayıştan gelen birinin yarı başkanlık sistemi içerisinde cumhurbaşkanı olması durumunda meclisi fesh etme, üst düzey bürokratları ve yargı mensuplarını atama konularında suistimallere sebebiyet vermesi tehlikesi söz konusu olacaktır. Toplumsal ve siyasi hayata demokrasi kültürünü, seçim kültürünü, çoğunluğun tercihine saygı kültürünü, meşruiyetin kaynağı olarak halkı görme kültürünü yerleştirmeden geniş yetkili ve güçlü bir cumhurbaşkanı seçmek sıkıntılara yol açabilecektir.

KOALİSYONA ÇÖZÜM DEĞİL

Diğer yandan Türkiye'de uygulanan mevcut parlamenter sistemin en büyük problemi olan kısa süreli hükümetler ve koalisyonlar sorununa yarı başkanlık sistemi çözüm olamayacaktır. Başkanlık sisteminin aksine, yarı başkanlık sisteminde yürütmenin ve yasamanın faaliyet süreleri sabit değildir. Başkanlık sisteminde belli bir süre için seçilen meclis ve başkan, o sürenin sonuna kadar görevde kalır ve meclis ile başkan birbirlerinin görevlerine son veremezler. Oysa yarı başkanlık sisteminde hem yürütme hem de meclis, seçildikleri sürenin sonuna gelmeden görevden alınabilmektedir. Bundan dolayı yarı başkanlık sistemi Türk siyasi hayatının kronik sorunlarına çözüm olamayacaktır. Yarı başkanlık sistemi uygulamaları Türkiye'deki mevcut parlementer sistem içerisinde başbakanın sahip olduğu yetkilerin cumhurbaşkanına devredilmesi durumuna benzemektedir. Türkiye'deki mevcut sistemde cumhurbaşkanının sembolik görevleri vardır ve yürütmede etkin olan, karar alıcı pozisyonunda başbakan vardır. Adeta sistem içerisinde en güçlü figür başbakandır. Hatta başbakanlıkları döneminde oldukça etkin olan fakat daha sonra cumhurbaşkanlığı yapan siyasiler, cumhurbaşkanlığı dönemlerinde pasif kalmaktan sıkılmış ve başbakanlığa geri dönmek istemişlerdir. Yarı başkanlık sistemi, Türkiye'deki sistem içerisindeki başbakanın gücünün cumhurbaşkanına devredilmesi olacaktır. Sistem açısından sorunlara karşı ciddi bir çözüm olmayacaktır. Yarı başkanlık sistemi taraftarları genel olarak mevcut sistem içerisinde köklü değişiklikler yapılmasını istemeyen veya köklü değişimden korkanlardır. Hiç uygulamadığımız başkanlık sistemi yerine, uygulamada olan parlementer sistemin ufak değişikliklerle yeniden yapılandırılması gibi olan yarı başkanlığı tercih etmektedirler. Yarı başkanlık sistemi Fransa'da olağanüstü durumlar karşısında ortaya çıkmış bir sistemdir. Yarı başkanlık sisteminin tarihi çok eski olmayıp 1958 yılında hayata geçmiştir. Aradan geçen 64 yıl içerisinde de bir çok kez değişikliğe uğramıştır. Oysa başkanlık sistemi çok daha eskiye dayanmaktadır. Başkanlık sistemi tecrübesi yarı başkanlığa göre daha fazladır. Ayrıca başkanlık sistemi uygulandığı süre boyunca fazla değişikliğe de uğramamıştır. Bu açıdan da bakınca Türkiye için başkanlık sistemi yarı başkanlık sistemine göre daha avantajlıdır.

Prof.İDRİS BAL

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber