Gülay Göktürk'ün yazısına cevap verildi

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 21 Eylül 2005 10:55, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Eğitim Sen Neden "Öğretmen Kariyer Sınavı"na Karşı Çıkıyor!

Milli Eğitim Bakanlığı'nın web sitesinde, Gülay Göktürk'ün Öğretmen Kariyer Sınavı ile ilgili olarak bir yazı yayınlandı. Yazıda Eğitim Sen'in sınava karşı olmasını sorgulayan ve eleştiren ifadeler üzerine, sınava neden karşı olduğumuzu bir kez daha açıklama ihtiyacı duyduk.

Öncelikle tarafımdan yapılan "sınavı geçen öğretmen sayısı %5 i geçmez" ifadesinin yazıda ön plana çıkarmış olması ve sadece bu ifade üzerinden "kariyer sınavını" savunmak, Eğitim Sen'in sınava ve uygulamaya neden karşı çıktığı konusunda yeniden açıklama yapmamızı gerekli kılmıştır.

Bilindiği gibi, Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlik mesleğine yeni bir sistem getirdi. Öğretmenleri performanslarına göre rütbelendirecek ve ücretlendirecek olan yeni düzenleme, öğretmenleri artık "aday", "öğretmen", "uzman", "başöğretmen" şeklinde sınıflandırılacak. Her yıl ÖSYM tarafından düzenlenecek sınava girecek olan öğretmenlerin, sınavda aldığı puanın yanı sıra, başarı, kıdem, eğitim gibi kıstaslar dikkate alınarak kariyerleri ve ücretlerinin derecelerine göre belirlenmesi planlanıyor. Bu uygulama ile Milli Eğitim Bakanlığı, bir anlamda öğretmenlere apolet takmaya hazırlanıyor. Eğitim Sen bu düzenlemenin öğretmenlik mesleği, eğitim bilimi ve örgütlenme kültürü ile bağdaşmamaktadır.

Kariyer sınavı her şeyden önce, çalışma barışını bozacak, öğretmenler arasındaki mesleki dayanışmayı ve paylaşmayı ortadan kaldıracak, onları yarışa sokarak, aralarındaki güven ilişkisini zedeleyecek özellikler içermektedir. Öğretmenler arasında hiyerarşi yaratmak, farklı ücret politikası uygulamak, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıracaktır. Aynı okulda, aynı düzeydeki sınıfları okutan iki öğretmen arasındaki ücret farklılığı, telafi edilmesi güç sonuçlar yaratacaktır.

Ayrıca kariyer sistemi, aynı sınıfta ders veren öğretmenler, öğrenciler ve veliler açısından da değerlendirilecektir. Veliler de öğretmenleri seçerken derecesine göre hareket edecektir. Kayıt parası, zorunlu bağış gibi uygulamalar "başöğretmen" isteyenler için farklı, "uzman öğretmen" ya da "öğretmen" isteyenler için farklı olacaktır. Bu durum, farklı derecelerdeki öğretmenler için olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Böylece öğretmenlik mesleğinin ve öğretmenin saygınlığı öğrenci ve velilerin farklı değerlendirmeleri ile polemiğe açılacak, öğretmenlerimizin onuru büyük ölçüde zedelenecektir.

Yasaya göre, öğretmenler uzman ya da başöğretmen olmak için kariyer sınavına girecektir ki, bu durum tıpkı öğrencilerimizin yaşadıklarına benzer adaletsizliklere yol açacaktır. Değişik bölgelerdeki okullarda öğretmenlik yapanlar arasındaki farklılıklar sınav sonuçlarına yansıyacak ve tıpkı öğrenciler gibi "sıfır çeken" öğretmenler ortaya çıkacaktır. Ayrıca sınavda alınan puanın, başka kıstaslarla birlikte değerlendirilecek olması beraberinde soru işaretleri taşıyacak, şaibeli ilişkiler devreye girebilecektir. Düzenleme bu haliyle, şaibeli ilişkileri, eğitim kurumlarındaki kastlaşmayı, partizanlığı, kayırmacılığı arttıracaktır.

Ülkemizde yönetsel kademelerdeki denetim mekanizması ciddi sorunlar taşımaktadır. Sınav dışı kriterlerin de devreye gireceği bir sistem, sınavın yol açacağı adaletsizliği pekiştirmekten başka bir sonuç doğurmayacaktır. Üstelik, eğitimde başarının ölçümünün tek başına yapılacak kariyer sınavı ile belirlenemeyeceği açıktır.

Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenleri, "başöğretmen", "uzman öğretmen", "öğretmen" ve "aday öğretmen" tanımlamaları ile derecelendirerek bir anlamda, Türk Silahlı Kuvvetleri, Polis Teşkilatı, üniversiteler veya yargı alanındaki farklı görev tanımlamaları gibi açıklamak istemektedir. Oysa sözü edilen kurumlarda her derecelendirmeye uygun olarak belirlenmiş bir statü tanımı vardır. Bu kurumlarda görev yapanlar, çalışma ilişkileri üzerinden bulunduğu statünün tanımına uygun farklı görevlerle yükümlü sayılmıştır. Yine üniversitelerde bilimsel ölçütler üzerinden yapılan akademik kariyer tanımlamaları belirli görev tanımlamaları ile birleştirilmiştir. Adalet hizmetlerinde de yargıçların tanımına uygun statüleri belirlenmiştir. Öğretmenlerin durumu ise bu örneklerden farklıdır. Çünkü ister "başöğretmen", ister "uzman öğretmen" yada öğretmen olsun, birer eğitimci olarak hepsi aynı işi yapacaktır. Bu nedenle yapılmak istenen derecelendirme sistemi öğretmenlik mesleği ile uyuşmamaktadır.

Eğitim Sen, öğretmenlik mesleğinin niteliğinin geliştirilmesi yönünde gerçekleştirilecek nitelikli hizmet içi eğitim çalışmalarının önemli olduğunu yıllardır vurgulamaktadır. Bu bağlamda, ilk adım itibariyle, öğretmen yetiştirme sisteminin yeniden ele alınması gerekmektedir. Bu konuda öğretmenlerin görüşü alınarak yapılacak çalışmaların, eğitim sendikalarıyla birlikte planlanarak yürütülmesinin gerekliliğine her zaman vurgu yapıyoruz. Ancak bu yasanın hizmet içi eğitimle bir bağlantısını kurmak ne kadar zorsa, aynı şekilde öğretmenin niteliğini yükselteceğini iddia etmek de o kadar olanaksızdır. Dünyanın hiçbir yerinde sınavla nitelik kazandırıldığı görülmemiştir. Sınav yapmak sadece bir sonuçtur. Bugün eğitimin ve eğitim çalışanlarının yaşadıkları sorunların kökenine inilmeden, çözümler üretilmeden atılacak her adım, yeni sorunları beraberinde getirecektir.

Öğretmenlerin onurlandırılması elbette gereklidir. Öğretmenlik mesleğinin kendisi bir onurdur. Tüm eğitim emekçilerinin yaşam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi Eğitim Sen'in olmazsa olmaz talepleri arasındadır. Üstelik sadece öğretmenlerin değil, nitelikli bir eğitim ortamının yaratılmasında en az öğretmenler kadar emeği olan memur ve hizmetliler de onurlandırılmayı hak etmektedir. Öğretmenler için düşünülen iyileştirmeler, memur ve hizmetlilerin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi ile birlikte ele alınmalıdır.

Sonuç olarak Eğitim Sen öğretmenlere "apolet" takılmasını değil, tüm eğitim çalışanların insanca yaşayacak ücret almasını ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini savunmaktadır. Kariyer sınavı, eğitim çalışanları arasındaki adaletsizlikleri daha da arttıracak ve eğitim çalışanları arasında kamplaşma yaratacaktır.

Eğitim Sen, yukarıda belirttiğimiz nedenlerden dolayı bu sınava karşı çıkmaktadır.

Alaaddin DİNÇER
Eğitim Sen Genel Başkanı

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber