YÖK ve Teziç'e suçüstü...

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 20 Ekim 2005 12:32, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

YÖK başkanı Erdoğan Teziç, Rektörler Komitesi adına yaptığı açıklamada, "Rektörler Komitesi, Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın çete kurarak suistimal yaptığı için mi yoksa medreseleştirilmek istenen üniversitenin Cumhuriyet'in laik, çağdaş yapısını korumak için mi bedel ödemek zorunda kaldığını kamuoyunun takdirine sunar" diyor.Devamla, "Rektöre karşı amacı aşan tavır ve davranışların haklı olarak kamuoyunda ve yüksek öğretim camiasında, yükseköğretimle ilgili müzakerelerin AB ile başlayacağı bugünlerde büyük bir infiale neden olduğu" vurgulanıyor. Ve, "Bu çarpık olay, Türkler'i insan haklarına önem vermeyen bir biçimde gösteren Türkiye karşıtlarına AB'de bir fırsat daha tanınmasına yol açmıştır" deniyor.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın'ın yolsuzluk iddiasıyla tutuklanması üzerine harekete geçen YÖK'ün bu cansiperane savunmasını anlamak zor değil.

Bilimsel eser sıralamasında dünyada 500 küsürüncü sıralarda sürünen üniversitelerimizin, neden bu durumda olduğunu aslında her gerçek bilim adamı biliyor.

Olayın özü şu: YÖK, 12 Eylül darbesinin ürünü olarak 'anarşi'den sorumlu görülen Üniversiteleri hizaya sokmak için kurulmuştu. Aradan geçen bu kadar yıl boyunca el hak, hizaya soktu. Bilimsellik ve eğitim kalitesi yerine, resmi ideolojik kaygılarla her tür muhalif düşünce tasfiye edildi. En önemlisi, Türkiye'nin genç elitleri kötürümleştirildi. Gençlik, ülke sorunlarına duyarsız hale getirildi. Eğitim, ezbercilikle diploma alma düzeyine düşürüldü. Ve sonuçta, önü açılan özel üniversiteler, geride kalan az sayıda kaliteli öğretim üyesini de transfer ederek, özellikle devlet okullarını tamamen işlevsiz ve önemsiz bir hale soktu.

Bütün bunların tek bir amacı vardı; milletin çocuklarının önünü kesmek, organik elitlerin yetişmesini önlemek ve böylece, batıyla işbirliği içindeki sermaye sınıflarının kendi elitleriyle ülkenin geleceğini de yönetmelerini sağlamak.

Başörtüsü yasağı da, meslek liselerinin budanması da, YÖK'te yuvalanan masonik kadrolaşma da bu amaca matuftu.

Galatasaray Üniversitesi'nden Cumhurbaşkanı'nın tercihiyle YÖK başkanlığına gelen Erdoğan Teziç, şimdi adeta bir örgütün kendi elemanını canla başla koruması gibi, yolsuzluktan tutuklanan rektörünü ısrarla savunmaya geçiyor. Üstelik, konuyla alakasız bir şekilde, Cumhuriyet, çağdaşlık, laiklik ve AB süreci gibi, her çevreye selam gönderen bir yaklaşımla..Belli ki, YÖK, bu olayla bir panik içine girmiş ve belki de başka yolsuzluk dosyalarının açılmasının önüne geçilmek isteniyor.

Adeta birer kiliseye çevrilen üniversitelerimizde, her biri bir papaz edasıyla, bunca eleştiriye, muhalefete rağmen burunlarından kıl aldırmadan okullarımızı millete rağmen yönetmeye kalkan bu masonik kadro, artık tam manasıyla suçüstü durumdadır.

Milletin mülkü olan üniversiteleri kalitesizliştirdikleri için, hiçbir yasal dayanağı olmayan başörtüsü yasağını kanunsuz bir şekilde uyguladıkları için, meslek liselerinin önünü keserek onbinlerce çocuğun hayatıyla oynadıkları için ve şimdi de yolsuzluğu, hukuka ve yargıya meydan okurcasına savunmaya kalktıkları için, YÖK başkanı ve rektörler kurulu suçludur.

Anayasal görevlerini ihmal etmek, suçu savunmak, yargıya müdahale etmek ve alenen yolsuzluğun üzerini örtmeye çalışmak suçlarıyla, Cumhuriyet savcıları harekete geçmeli ve YÖKçülere dava açmalıdır.

Eğer bu ülkede gerçek bir çağdaş eğitim düzeni isteniyorsa, bilimsel eser, icat ve düşüncenin gelişmesi arzu ediliyorsa, milletin çocuklarının milletin parasıyla dönen okullarda özgürce okuması, dünya standartlarında eğitim alarak Türkiye'yi 21. yüzyıla taşıyacak kadroların yetişmesi, ayrımsız, eşit ve özerk bir eğitim isteniyorsa, bütün sivil toplum örgütleri, bütün siyasal partiler, bütün vatansever solcular, liberaller, milliyetçiler ve İslamcılar ayağa kalkmalı, YÖK'ü suçüstü yakalayarak yasal takibatın başlatılmasını sağlamalıdır.

Bay Teziç, demek hem Cumhuriyet, hem laiklik, hem de AB süreci ha... Evet, aldığınız eğitim gereği ince diplomasi ve rafine siyaset tekniklerini iyi biliyorsunuz. Aynı anda belli çevrelere, başka belli çevrelere ve bu arada dış çevrelere mesajlar gönderip, olayı AKP karşıtlığına dönüştürerek kendi suçlarınızı kamufle etmeye çalışıyorsunuz... AKP'nin sizlerle batıcılık yarışına girmesi dahi sizi memnun etmiyor, anlıyoruz. Üstelik YÖK konusunda milletin verdiği anayasal yetki ve sorumluluğu yerine getirmeyerek başka tür suçlar işlediklerini de söyleyebiliriz. Ama, bu konuyu hemen hala AKP'ye atfettiğiniz bazı hassas zeminlere çekmeniz, belki farkında olarak yapıyorsunuz, hükümete müthiş bir destek olarak sonuçlanacak. Böylece, Ofer'li, israil'li, Suriye'li gündemlerden de kendini sağlam çıkartacak. Sanırım, AKP kurmayları, size ayrıca teşekkür edecektir. Neyse, benim derdim, bu olay vesilesiyle bu kadar celallenmenizin, bu kadar heyecanlanmanızın asıl nedenleri ile.. Çünkü, Sizi, sizleri bugüne kadar, aynı heyecan ve cesaretle, bu ülkenin, milletin sorunlarını çözmeye çalışırken, milletin menfaatlerini savunurken hiç görmedik.Ama, bir yolsuzluk olayında, üstelik yargı kararına meydan okuyarak cansiperane bir savunmaya geçmeniz, şayan-ı dikkat bir durum oldu.

Bu arada, başkası yapsa, yolsuzluğu savunmak ve yargıya müdahale diye ortalığı ayağa kaldıracak olan medyanın tutumu da, bir tür birader dayanışması gibi, kenardan size destek atacak tarzda yürüyor.. Sonuçta, Akademik kariyerinize, bilimsel tutuma ve çağdaş hukuka yakışmayan bu çıkışınız, inanın kara bir leke olarak tarihe geçecek.
Sizinle aynı 'aşiretten' olan bir kısım yazar-çizer-akademisyen de, sizinle birlikte bu kara lekeyle anılacak.

Bundan emin olabilirsiniz?

Ahmet Özcan/ haber10.com

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber