Valilerin atanma ve görev yapma şekline ilişkin değerlendirme

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 14 Kasım 2005 10:48, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

VALİLERİN ATANMA VE GÖREV YAPMA ŞEKLİ
(GÖZLEM/TESBİT/ÖNERİLER)

Giriş:

Malatya'da devlete bağlı çocuk yuvasında meydana gelen üzücü olaydan sonra gözler Malatya Valisi'ne çevrildi. Vali eleştirildi, Bakan eleştirildi, Müdür eleştirildi, yazıldı, çizildi. En sonunda İçişleri Bakanlığı, çocuk yuvalarında kalan çocukların daha iyi korunması ve mülki idare amirlerinin konuya daha duyarlı yaklaşmalarını teminen bir genelge yayımladı. Böylece İçişleri Bakanlığı üzerini düşeni yaptığını zannediyor. Sorun bir genelgeyle çözülecek kadar basit değil. Bir de Merkez'den yayınlanan genelgelerin Taşra'da nasıl karşılandığı gözönüne getirilecek olursa, genelgelerin işe yaramayacağı kendiliğinden anlaşılır. Genelge'nin taşrada başına ne geleceğini hemen belirteyim: O ona, bu buna, herkes birbirine havale edecek ve ortaya tonlarca kağıt yığını çıkacak. Bu nedenle genelge menelge boş. Gelin Valileri tartışalım. Çünkü sorunun kaynağında valilerin atanma şekli, görev yapma şekli var.

Konuyu üç aşamada tartışacağız. Önce gözlemlerimi ve sonra tesbitlerimi sıralayacağım. En sonunda da önerilerimi belirteceğim. Bu gözlemleri, tesbitlerimi aşağıda sıralamadan önce bir hususu önemine binaen belirtmeliyim. Bu gözlemler tüm valileri kapsamaz ve her vali bu şekilde atanmıştır ya da bu biçimde görev yapmıştır diye bir sonuca varılmamalı. Bu gözlemler yalnızca geneli kapsamaktadır.

GÖZLEMLER:
1- Valiler, mülki idare yapmakta olanlar ya da yapmış olanlar arasından % 99 ORANINDA tavassut ölçütü doğrultusunda atanmaktadır. Atamalar bu şekilde olduğu için kimse, oturup da ciddi şekilde proje ya da plan-programla gelmez. Atandığı İl'i çoğu zaman atandıktan sonra tanımaya ve öğrenmeye çalışır. Ya da zamanında o ilin bir ilçesinde görev yapmıştır, eski bilgileriyle hareket eder.

2 - Bu şekilde atananlar tavassut sisteminin gereklerine harfiyen uyarlar. Kendisini atayan iradeye sadakate sonsuz itaat gösterirler, bunun dışında hiçbir irade ve güç tanımazlar.

3 - Merkezi yönetimce yerine getirilen bütün görevlerin taşra uzantıları İl'lerde valilerce yerine getirilmektedir. Bu durumda valiler, sağlıktan bayındırlığa, eğitimden çevreye kadar geniş görevlerle donatılmışlardır. Ancak, valilerin, bu görevlerin herbirine aynı duyarlılıkta yaklaştıkları söylenemez. Valiler için, Milli Eğitim, Emniyet, Sağlık dışındaki görev ve hizmetler B sınıfı kapsamına girer. Bu durumda hizmetler, yasada olmamasına rağmen, kafada A ve B grubu gibi bir ayrıma tabi tutulur. Bunun yanında, her İl'in kendi önceliği olan hizmetler de vardır. Örneğin, Antalya'da turizm, Hakkari'de güvenlik önemlidir. Bu durumda, Antalya Valisi için Sağlık, Milli Eğitim, Emniyet ve Turizm önemliyken, Hakkari Valisi'nin önceliği Sağlık, Milli Eğitim ve Emniyet konularında yoğunlaşmaktadır. Bu hizmetlerin yanında diğer hizmetler de kendi akışı içinde yerine getirilmektedir ki, bu sorunların çözümünü zorlaştırmaktadır.

4- Valilerin zamanlarının birçoğunu kriz yönetimi almakta ve bu nedenle gerekli planlama ve projelendirmelere bu kriz yönetimi sırasında ya da sonrasında karar verilmektedir. Örnek vermek gerekirse, yıllarca kimsenin dönüp de bakmadığı hastanelerdeki yemek düzenine, eğer o hastanede bir yemek zehirlenmesi olmuşsa, hemen eğilinmekte ve bu krizden sonra gerekli plan ve proje oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu durumda karar verici olan ihtiyaçların kendisi değil olayın kendisi olmaktadır.

5- Valiler, yıllarca kaymakamlık yaptıklarından % 99 ORANINDA şekilciliğe oldukça önem vermektedirler. Kendilerine yönelik hitap şekli onlar için çok önemlidir. Bundan birkaç sene önceydi. Tv'lere de yansıdı. Karabük eski Valisi, kendisine 'Fatih bey' diye hitap eden bir memuru basın mensuplarının ortasında azarlayıp 'Efendim ya da sayın Valim' şeklinde hitap etmesi gerektiğini hatırlattı.

6 - Valiler, % 99 ORANINDA 'yatırım, yatırım, ne olursa olsun yatırım, her fırsatta yatırım' gibi bir inanışa ve anlayışa sahiptirler. Gözle görülür, elle tutulur işler yapmak peşindedir. Bu amaçla çoğu durumlarda kural-mural dinlemedikleri ve denetimi ikinci plana attıkları bir vakıadır. Bir vali bu amaçla, bir Müdürüne; 'filanca fabrikaya denetime eleman gönderirseniz sizin
ayağınızı kırarım. Denetim de ne, önemli olan yatırım' diyebilmiştir. Başka bir vali yine denetim yapan Müdürüne; 'ulan o fabrika Milli Eğitime okul binası bağışlıyor, siz ne işe yarıyorsunuz' şeklinde hitap edebilmiştir.

7- Valiler kaymakam ve vali yardımcıları üzerinde % 99 ORANINDA oldukça korkutucu bir etkiye sahiptir. İşin temelinde korku olursa, ne işbirliği, ne koordinasyon ne de planlama gerçekçi olur. Kimse fikrini içinden geldiği gibi açıklayamadığı için 'evet efendim-sepet efendimle' işler değil, vaziyet idare edilir.

8 - Valiler, kaymakamlık temelinden geldikleri için % 99 ORANINDA çok fazla dışa açık ve teknik gelişmeleri bilen kişiler değildir. Sosyal kökenli okul mezunu oldukları için teknoloji konusunda cevval olmaları beklenemez.

9- Valilerin yalnızca mülki idare amirleri arasından atanması nedeniyle % 99 ORANINDA hegomanya görüntüsü verilmektedir. Bundan dolayı İçişleri Bakanlığında gelenekselleşmiş kalıpların dışına çıkılamamaktadır. Bakanlık mensupları arasında mülki idarenin bu ezici ağırlığından dolayı küskün bir grup oluşmakta ve bu da verimi azaltmaktadır.

10- Valilerin atanmasında % 99 ORANINDA siyasetçi ağırlığı olduğundan adaletli bir yönetim sağlanamıyor, adaletli bir yönetim olmadığından İlin kalkınması gerçekleşmiyor, kalkınma olmayınca insanın kula kulluğu devam ediyor, kula kulluk sisteminin geçerli olduğu durumlarda siyasetçinin borusu daha kuvvetli ötüyor, siyasetçinin borusu gür öttüğünden Vali'yi o atıyor, Vali'yi siyasetçi atadığı için adaletli yönetim kurulamıyor. (Gördünüz mü tekrar başa döndük) Neticede eskilerin fasit daire dedikleri kısır döngü olanca olumsuzluğuna rağmen dönüyor da dönüyor. O döndükçe insanımızın hayalleri, geleceği kararıyor. Bu kısır döngü kırılmadığı müddetçe garibanların ve geniş halk kitlelerinin yüzlerinin gülmesi hayal. Bu kısır döngüde yüzü gülenler belli. Siyasetçilerin, parababalarının, yalakaların yüzü gülüyor.

11- Valiler, % 99 ORANINDA İl'deki tüm görevlileri kendi uhdelerinde görmek isterler ve tek çatı felsefesine inanırlar. Bu nedenle 5442 sayıl İl İdaresi Kanunu dışında olup da İl'e bulunan Teşkilatlara (DSİ, İller Bankası gibi Doğrudan Merkeze Bölge teşkilatlarına) soğuk bakarlar. Bunlar hernekadar kendi emir ve hiyerarşileri içinde olmasa da bir yolunu bulup etki altında tutarlar. Bu teşkilat mensupları da 'Vali validir' düşüncesiyle bu etkiye itaat ederler.

TESBİTLER:
1 - Valilerin ehliyet-liyakate göre atanması konusunda hiçbir gelişme sağlanamamıştır. Eski usul atama nizamı devam etmektedir. Bu durumda bürokratlar için kendilerini yetiştirip de ülkeye daha fazla hizmet etme yönünde ciddi bir teşvik unsuru bulunmamaktadır.

2 - Valilerin mülki idare dışından da atanması için Turgut Özal zamanında başlatılan adımlar akim kalmıştır.

3- Valilerin seçimle işbaşına gelmesi yönünde hiçbir ciddi adım atılmamıştır.

4- Valilerin atanmasında İl siyasetçilerin belirleyiciliği sürdüğü müddetçe İl'de kalkınma hamlesi başlatılması ve adaletli bir yönetim gerçekleştirilmesi düşünülemez. Maalesef yukarıda belirttiğim bu kısır döngü halen kırılamamıştır.

5 - Kamu Yönetimi Reformu diye son hükümet zamanında başlatılan çalışmalar ve çıkarılan bazı yasalar Valilik kurumunu daha da içinden çıkılmaz ve karmaşık hâle getirmiştir. İl Özel İdaresi Kanunu çıkarıldı. Valilerin bir kısım yetkileri İl Özel İdare Genel Sekreterliğine verildi denildi. Tam tersi oldu. Bu genel sekreterin atanması Vali'nin uygun görüş ve teklifine bağlandığı için Vali'lerin gücü daha da arttı. Üstelik İçişleri Bakanıyla zaman zaman gerginlik yaşama ihtimali de belirdi.

6- Valilerin % 99 ORANINDA sık sık denetim yaptıkları görülmez. Kurumları sistematik şekilde denetlemedikleri için ve günlerinin büyük kısmını kokteyl, tören, karşılama, uğurlama gibi topluma faydasız işlere ayırdıkları için kurumlarda ne oluyor, neler yaşanıyor bilmekte ve tedbir almakta güçlük yaşarlar. İşte son olayda (Malatya çocuk yuvasında) olduğu gibi.

ÖNERİLER:
1 - Valilerin yalnızca mülki idare kökenlilerden atanması uygulamasına biran önce son verilmelidir.
2 - Valilerin seçimle işbaşına gelmesi yönündeki düşüncelerin fiiliyata geçirilmesi gerekir.
3 - Valilerin atanmasında siyasetçinin belirleyiciliğine son verilmeli ve yukarıda belirtiğimiz kısır döngü kırılmalıdır.
4 - Valilerin denetimlerini artırmaları gerekmektedir. Denetimsiz yönetim olmaz fikri her kafada yer etmelidir.

Erdinç BERBEROĞLU
Araştırmacı

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber