Babacan: 1975'den beri ilk kez kamu kesimi dengesinde fazla hedefliyoruz

Haber Giriş : 28 Kasım 2005 14:14, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Devlet Bakanı Ali Babacan, gelecek yıl, 1975 yılından beri ilk defa kamu kesimi dengesinde fazla elde edilmesinin hedeflendiğini açıkladı.

Babacan, Hazine Müsteşarlığı ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği'nin 2006 mali yılı bütçelerinin görüşülmesi sırasında Plan Bütçe Komisyonu'nda yaptığı konuşmada, göreve gelmelerinden bu yana taviz vermeden uyguladıkları disiplinli ve tutarlı kamu maliyesi ve para politikaları ile yapısal reform düzenlemeleriyle, Türkiye ekonomisinde yeni bir dönem başlattıklarını söyledi.

Yüksek büyüme ortamında tek haneli enflasyona ulaşıldığını, kamu açıklarının ve borcunun milli gelire oranının azaltıldığını ve kişi başına düşen milli gelirin ise son üç yılda önemli ölçüde artarak 5 bin dolara yaklaştığını kaydeden Babacan, "Edindiğimiz kazanımları uzun vadede kalıcı kılmak bundan sonraki gündemimizi oluşturmaktadır" diye konuştu.

ORTA VADELİ PROGRAM

Bu amaçla Orta Vadeli Ekonomik Programı hayata geçirdiklerini belirten Bakan Babacan, şöyle devam etti:

"Bu programın temelinde mali disiplinin kararlılıkla sürdürülmesi ve ekonomimizin yapısal olarak daha da güçlendirilmesi bulunmaktadır.

Bu çerçevede, başta mali sektörün gözetim ve denetiminin uluslararası standartlara daha da yakınlaştırılması olmak üzere bir çok alanda atılan adımlar 2006 yılı içerisinde hızlanarak devam edecek, gelir ve kurumlar vergisi ve sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması gibi son derece önemli alanlara ilişkin reformlar öncelikli gündemimizi oluşturacaktır."

KAMU MALİYESİNDEKİ DİSİPLİN BAŞARININ ANAHTARI

Kamu maliyesinde sağlanan disiplinin bugün edinilen başarının temel anahtarı olduğunu da vurgulayan Babacan, "2002 yılı sonrasında kararlılık ve tutarlılıkla uygulanan sıkı maliye politikaları ile kamu açıkları ve kamu borç stokunun milli gelire oranı önemli ölçüde azaltılmıştır" dedi.

2003-2004 döneminde kamu kesimi faiz dışı fazlasının milli gelire oranının yüzde 6,6 olarak gerçekleştiğini, 2005 yılında da yüzde 6,5'lik hedefe ulaşılmasının beklendiğini açıklayan Babacan, faiz dışı fazlanın, borçlanma gereğini azaltarak reel faizlerin düşmesini ve borç servis yükünün azalmasını sağladığını vurguladı. Son üç yıldır faiz ödemelerinin bütçe ödeneklerinin altında kaldığını hatırlatan Babacan, şöyle devam etti: "2003 yılında 65,5 milyar YTL faiz harcaması ödeneği öngörülmüş iken yıl sonunda 58,6 milyar YTL faiz harcaması gerçekleşmiş ve 6,8 milyar YTL'lik tasarruf sağlanmıştır. 2004 yılında 66,1 milyar YTL faiz harcaması ödeneği öngörülmüş, yıl sonunda 56,5 milyar YTL faiz ödemesi gerçekleşmiş, tasarruf tutarı ise 9,6 milyar YTL olmuştur. 2005 yılında ise 56,4 milyar YTL olarak öngörülen faiz harcamasının, yıl sonunda 46,4 milyar YTL olması ve bu yıl da 10 milyar YTL tasarruf sağlanması beklenmektedir. Böylelikle son üç yılda faiz harcamalarında toplam 26,4 milyar YTL tasarruf sağlanmış olacaktır." Babacan, bu gelişmeler sonucunda faiz harcamalarının milli gelire oranının 2002 yılında yüzde 18,9 iken, bu yıl yüzde 9,5'e, önümüzdeki yıl ise yüzde 8,6'ya gerilemesinin beklendiğini ifade etti.

BÜTÇE AÇIĞI

Bütçe açığındaki iyileşmeye de değinen Bakan Babacan, şöyle konuştu:

"2003 yılında 45,2 milyar YTL olarak öngörülen konsolide bütçe açığı, yıl sonunda 40,2 milyar YTL olmuştur. 2004 yılında 45,8 milyar YTL olması öngörülen konsolide bütçe açığı yıl sonunda 30,3 milyar YTL'de kalmıştır. 2005 yılında ise konsolide bütçenin 29,1 milyar YTL açık vermesi öngörülürken açığın yıl sonunda 15 milyar YTL düzeyinde kalmasını beklemekteyiz. Son üç yılda ağırlıklı olarak faiz harcamalarından sağladığımız tasarruf sonucunda konsolide bütçe dengemiz öngörülenden 34,7 milyar YTL daha az açık vermiştir."

BORÇLANMA GEREĞİ GERİLİYOR

2001 yılında yüzde 16,3 olan toplam kamu kesimi borçlanma gereğinin milli gelir içindeki payının 2005 yılında yüzde 0,9 seviyesine gerilemesinin beklendiğini de açıklayan Babacan, "2006 yılında ise toplam kamu kesimi borçlanma gereği istatistiklerinin tutulduğu 1975 yılından beri ilk defa kamu kesimi dengesinde fazla elde edilmesi hedeflenmektedir" dedi.

BORÇ YÜKÜ AZALIYOR
Net kamu borcunun milli gelire oranının 2001 yılında yüzde 90,5 seviyesindeyken 2005 yılında bu oranın yüzde 57,7'ye düşmesinin beklendiğini açıklayan Babacan, bu yıl yapılan iç ve dış borçlanmaların maliyetinin geçtiğimiz yıllara kıyasla önemli ölçüde düştüğünü vurguladı.

Reel faiz oranlarının da yüzde 35'lerden yüzde 8 düzeyine kadar gerilediğini söyleyen Babacan, Türkiye'nin uluslararası tahvillerinin risk priminin de bugün yüzde 1-3 aralığına gerilediğini ifade etti ve "Türkiye diğer yükselen piyasa ekonomileri ve benzer kredi notuna sahip ülkelerle kıyasladığında daha düşük risk primine sahiptir" diye konuştu.

İç ve dış borçlanmada vadenin önemli ölçüde uzadığını, hazinenin ilk defa 5 yıl vadeli tahvil ihraç ettiğini anlatan Bakan Babacan, "önümüzdeki dönemde daha uzun vadeli YTL cinsinden tahvil ihraç etmeyi hedefliyoruz" dedi.

YTL GÖZDE OLUYOR
Yurt içinde, portföy tercihlerinde YTL'nin ağırlığının arttığını kaydeden Babacan, 2002 yılında Türk Lirasının toplam portföy içindeki payı yüzde 52,8 iken bu oranın 11 Kasım 2005 itibariyle yüzde 73,6'ya yükseldiğini söyledi.

Devlet Bakanı Ali Babacan, özellikle uluslararası tahvillere yatırım yapan yatırımcıların Türkiye'deki ekonomik gelişmeler konusunda etkin ve verimli bir şekilde bilgilendirilebilmesi için Hazine bünyesinde bir Yatırımcı İlişkileri Ofisi kurulduğunu da hatırlattı.

HAZİNE ALACAKLARI
Bakan Babacan, Hazine alacaklarına ilişkin getirilen düzenlemeler çerçevesinde, 2005 yılında Hazine alacaklarının takip, tahsil ve yönetimi kapsamında Ekim ayı itibariyle yapılan nakit tahsilat tutarının bir önceki yıla göre 3 kat artarak 3,5 milyar YTL'ye ulaştığını açıkladı. Ali Babacan, bu artışın temel olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yapılan 2,7 milyar YTL tutarındaki ödemelerden kaynaklandığını vurguladı.

Garantili dış borç stokunda da önemli ölçüde azalma olduğunu belirten Babacan, "2002 yılı sonunda garantili dış borç stoku 6,2 milyar dolar iken 2005 yılı Haziran ayı sonunda 4,8 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir" dedi.

IMF
Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası ile ilişkilere de değinen Babacan, IMF'ye olan toplam borcun 2002 yılı sonundaki 22 milyar dolarlık seviyesinden Kasım sonu itibariyle 13,5 milyar dolara gerilediğini açıkladı.

Babacan, "Hükümetimizin görev başına geldiği günden bugüne kadar Uluslararası Para Fonu'ndan yaklaşık 3,7 milyar dolar kredi kullanılmış olup, aynı dönemde yaklaşık 13,3 milyar dolar borç geri ödemesi yapılmıştır. Böylece söz konusu dönemde net geri ödeme tutarı faiz hariç 9,6 milyar dolar olmuştur" dedi.

DÜNYA BANKASI
Dünya Bankası ile ilişkilerin 2003-2006 dönemini kapsayan Ülke Destek Stratejisi Programı çerçevesinde sürdürüldüğünü anımsatan Babacan, bu programın 1 yıl daha uzatılması ve finansman tutarının da 4,5 milyar dolardan 6,6 milyar dolara çıkarılması hususunda mutabakat sağlandığını belirtti.

Geçen yıl imzalanmış olan 1 milyar dolar tutarındaki Üçüncü Program Amaçlı Mali ve Kamu Sektörü Uyum Kredisi anlaşmasının, 500 milyon dolar tutarındaki ikinci diliminin kısa bir süre içinde kullanılmasının beklendiğini açıklayan Babacan, ayrıca, 2006 ve 2007 yıllarında kullanılması öngörülen toplam 1,6 milyar dolar tutarında dört adet program amaçlı krediye ilişkin görüşmelerin de sürdüğünü kaydetti.

2005 yılında Dünya Bankası ile yaklaşık 1,1 milyar dolar karşılığı yatırım proje kredisinin taahhüde bağlandığını kaydeden Babacan, şöyle konuştu: "2005 yılı içinde Dünya Bankası kaynaklarından 1 milyar dolar kullanım gerçekleşmesi ve 1,1 milyar dolar geri ödemede bulunulması öngörülmektedir. 2006 yılında Dünya Bankası ile 1,7 milyar dolar tutarında yatırım proje kredisinin ve 800 milyon dolar tutarında program kredisinin taahhüde bağlanması öngörülmektedir. 2005 yılı Ekim ayı itibariyle 20 adet kamu projesi için 2,4 milyar dolar tutarında finansman sağlanmıştır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber