AYM'nin avukatlığa kabule engel durumlara ilişkin iptal kararı

Yüksek Mahkemenin, Avukatlık Kanunu’nun, “avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmayı”, avukatlığa kabule engel olarak düzenleyen 5. maddesinin (c) fıkrasını iptalinin gerekçesi açıklandı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 13 Ağustos 2013 11:20, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
AYM'nin avukatlığa kabule engel durumlara ilişkin iptal kararı

Anayasa Mahkemesinin, Avukatlık Kanunu'nun, “avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmayı”, avukatlığa kabule engel olarak düzenleyen 5. maddesinin (c) fıkrasını iptaline ilişkin gerekçesi Resmi Gazete'de yayımlandı.

Kararda, İstanbul 3 No'lu DGM tarafından 2000'de “yasa dışı silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan mahkum olan M.O'nun, baro ve Türkiye Barolar Birliği kararlarıyla baro levhasına yazıldığı aktarıldı.

Adalet Bakanlığının ise Avukatlık Kanunu'nun 5/c maddesi kapsamında, bu işlemin iptali için Ankara 11. İdare Mahkemesine dava açtığı belirtilen kararda, davayı gören mahkemenin bu maddenin Anayasa'nın “Devletin temel amaç ve görevleri” başlıklı 5, “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı 13. ve “Çalışma ve sözleşme hürriyeti” başlıklı 48. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptali için Anayasa Mahkemesine başvurduğu özetlendi.

Kararda, itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2. maddesi yönünden incelendiği belirtildi.

Maddede, “hukuk devletinin insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet olduğuna” dikkat çekilerek, hukuki güvenlikle belirlilik ilkelerinin, hukuk devletinin ön koşullarından olduğu vurgulandı.

Hukuki güvenlik ilkesinin, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kıldığı ifade edilen kararda, belirlilik ilkesinin ise yasal düzenlemelerin kişiler ve idare yönünden duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade ettiği kaydedildi.

Bu bakımdan, kanun metninin, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli açıklık ve kesinlikte öngörülmesine imkan verecek düzeyde olması gerektiği belirtilen kararda, kanunun muhtemel etki ve sonuçlarının yeterli derecede öngörülebilir olması gerektiği dile getirildi.

Kararda, şu değerlendirmelere yer verildi:

“İtiraz konusu kuralda, adayın avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışlarının çevresince bilinmesi durumunun avukatlık mesleğine giriş engeli olacağını hükme bağlamaktadır. Kuralda yer alan 'avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışlar' ile söz konusu tutum ve davranışların 'çevresince bilinmesi' kavramlarının muğlak ve objektiflikten uzak olduğu açıktır. Kuralda, adayların hangi tutum ve davranışlarının avukatlıkla bağdaşmayacağı ve bunların çevrece bilinmesinin ne demek olduğu belirtilmemiştir. Bu nedenle avukat adaylarının mesleğe kabulünde barolara sınırları belli olmayan geniş bir takdir yetkisi verilmektedir. Dolayısıyla mesleğe kabul edilmeme sonucunu doğuran nedenlerin tespiti noktasında barolara geniş bir takdir yetkisi tanıyan itiraz konusu kural, avukat adayları için öngörülebilir olmadığı gibi baroların keyfi yorum ve uygulamalarına karşı da yeterince koruma sağlayacak nitelikte olmadığından hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine aykırıdır."

Kararda, itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu ve buna dayanarak iptal edildiği, Anayasa'nın 5, 13. ve 48. maddeleri yönünden ayrıca incelenmesine gerek görülmediği bildirildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber