Lise gerçeği: Haraç, racon ve manita

Haber Giriş : 27 Şubat 2006 08:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Kızlar tuvalette bıçakla kapışıyor, oğlanlar okul bahçesinde sopa ve satırlarla birbirine giriyor. Peki bu gençler neyi paylaşamıyor? 40 liseden 100 öğrenciye sorduk bu soruyu. Cevapları, mafya dizilerinin çocuklarımızı nasıl zehirlediğini bir kez daha kanıtladı...

Liselerdeki çeteleşme, silahlı-bıçaklı kavga ve uyuşturucu kullanımının ne oranda olduğunu, ayrıca bu yozlaşmanın nedenlerini saptayabilmek için VATAN ekibi u/un soluklu bir çalışma yaptı. Muhabirlerimiz istanbul'un Anadolu ve Avrupa yakasındaki okulların çıkış saatlerinde öğrencilerle yüzyüze görüştü. Eğitim işkolundaki sendika temsilcilerinden "sorunlu okulların" listesini aldık. Suç eylemlerine ilişkin sorularımızı hem, "sen de katıldın mı?" diye doğrudan öğrenciye yönelttik, hem de "tanık oldun mu?" diye bilgisine başvurduk, işte ortaya çıkan onlarca sayfa rakamla desteklenmiş tablo...

Haraç vermeyene dayak
100 öğrenciye "bıçaklı-silahlı bir kavgaya girdin mi?" diye sorduk. 32'sinin "vukuatı" var. Kavgaların nedeni ise para-haraç, racon, kız meselesi diye sıralanıyor. Esenler'deki bir lisede okuyan 14 yaşındaki EO.'nun sözleri haracın okullarda nasıl işlediğini açıklıyor: "Bu okuldaki bazı öğrenciler sürekli sınıfta kaldığı için yaşları büyük. 18-19 yaşında öğrenciler var ve okuldaki her olayın altından bunlar çıkıyor. Küçük çocuklardan zorla para alıyorlar. Okul içine girmeye çok cesaret edemiyorlar ama okul çıkışında kapıda bekleyip zorla para istiyorlar. Para vermeyen çocukları dövüyorlar ya da korkutuyorlar."

'Aşiretiz' tehdidi
Okul çıkışlarında yaşanan kavgaları önlemek için polis ekibi çağrılıyor. Haftada birkaç gün okul yönetimi üst baş araması yapıyor. Ancak yetmiyor. Beyoğlu'ndaki liselerden birinde okuyan bir öğrencinin şu gözlemi her şeyi anlatıyor: "Okula polis geldiğinde, kimseye bulaşmamak için önüne bakarak işini görüp çıkıyor. Öğretmenler de çaresiz. Bir kavgada, öğrencilerden biri yaralanmıştı. Okul müdürü, bıçaklayan çocuğun babasını çağırdı. Adam iki tepsi baklavayla okula geldi. Müdür Bey, geri adım atmayınca, 'Biz aşiretiz' diyerek tehdit etmeye başladı".

'Laf atana dalarız'
Eskinin romantik lise aşkları, birçok okulda en büyük kavga nedeni haline gelmiş. Bıçaklar çoğunlukla kız meselesi yüzünden çekiliyor. Ümraniye'de lise 2'nci sınıf öğrencisi B.A., kendisini çok da haklı görüyor manita yüzünden kavga ederken: "Adam başka okuldan gelip bizim kız arkadaşlarımıza laf atıyor. Kim durur böyle olunca, bizler de dalıyoruz tabii ki."

Kadıköy'deki bir lisenin önünde konuşuyoruz H. Ç. ile. O okulun öğrencisi değil. Başka bir liseye gidiyor. "Niye buradasın" diye soruyoruz, el cevap: "Okulu kırdık, buraya arkadaşımızın manitasına sataşan olmasın diye geldik. Yan bakan olursa karşılığını vereceğiz yani."

Geleceğe güven sıfır
Öğrencilerin okula, öğretmenlerine ve geleceğe güvenleri yok. "Kardeşine bir tavsiyen olsa, ne dersin" diye sorduğumuzda bir öğrenci, "Kimseye güvenmemesini" diye karşılık veriyor.

Babası serbest meslek, annesi ev hanımı 4 kardeşi bulunan lise son sınıf öğrencisi F.K.'nın sözleri bu güvensizliği kanıtlıyor: "Herkesin bir sorunu var. Ama kimse bunu gelip öğretmeni veya arkadaşıyla paylaşmıyor. Ben daha basit bir yol buluyorum aynen arkadaşlarım gibi. Başkalarına sataşarak deşarj olmaya çalışıyorum. Böylelikle rahatlıyorsun. Ben Polat hayranıyım. Onun gibi olabilsem, herkes bana gıpta ile bakar. Düşünsene herkes sizden konuşuyor."

Psikolojileri bozuk
Göztepe'de bir kız öğrenci Ö.T., çoğu arkadaşının psikolojisinin bozuk olduğunu, bu nedenle dengesiz hareketlerde bulunduğunu söylüyor: "Ailemin tek çocuğuyum. Bütün olanaklarım var. Her istediğim yapılır. Ama hep sorunum vardır. Çevremdekilerin de ailelerinden veya çevresindekilerden kaynaklanan sorunları var. Herşeyi önemsemez tavırlarla kapatmaya çalışıyorlar. Ama kimse başarılı olamıyor."

Şiddetin nedeni gelecek kaygısı ve güvensizlik
Çok gelişmiş bir anket-analiz tekniğiyle eğitim konusunda Adana'da bir saha çalışması yapan ve 2004 yılında Eğitim Sen Yayınları'ndan kitap haline getiren Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Adnan Gümüş'ü VATAN gazetesine davet ettik, onun çalışmasını güncelleştirerek yeniden ve birlikte yaptık. Öğrenci forumuna da birlikte katıldık. Gümüş, geniş kapsamlı çalışmanın sonuçlarını yorumladı: Gençler görüşmelerde ve anket çalışmalarında sık sık bireysel dağılma, çözülme, sokağından, toplumundan, okullardan koptukları mesajını veriyor. Dolayısıyla şiddete, uyuşturucuya, hapa ve çeşitli cinsel sapkınlıklara yöneliyor. Bu durumun en önemli nedeni gelecek ve güven kaygısı. Bütün gençler 5-10 yıl sonra nasıl bir şehir, nasıl ülke, nasıl bir dünyayla karşılaşacakları konusunda çok büyük kaygılar taşıyor. Bunların da ötesinde, gerek ailelerin gerek okulların çocuklara gelecek sağlama konusunda ellerinin kollarının bağlı olduğu söylenebilir.

Çünkü velilerin çoğu ilköğretim düzeyinde bir eğitime sahip olduğu gibi, babaların yaklaşık yüzde 12'si annelerin ise yüzde 73'ü işsiz ya da bir şekilde ev dışındaki toplumsal süreçlerden kopmuş bulunuyor. Bu durumda soruna çok global bakma, bir devlet, bir sosyal politika olarak bakma ihtiyacı doğuyor. Bu tablonun sebepleri olarak çocukların bireysel durumları, okul türü, bölgesel farklılıklar, ailelerinin ekonomik, sosyal ve kültürel durumları gibi pek çok sebep sayılabilir. Ama en önemlisi bu gençlerimize yeniden gelecek umudunu sağlamak olmalıdır.
Şiddet meşru görülüyor

Şiddet meşru görülüyor
Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Arus Yumul:
Şiddet toplumun her katmanına yerleşti. Sorunlarımızı konuşarak veya hukuki yollara başvurarak çözmek artık aklımıza bile gelmiyor, insanlar şiddeti olumluyor ve bunu meşru görüyor. Böyle bir toplumda yetişen çocukların en küçük olayda şiddete başvurması normal. Üstelik çocukların içindeki şiddeti bastırmaya yönelik bir eğitim de yok. Şiddet gösteren çocukların sadece alt gelir grubunda olduğu düşünülür. Oysa toplumun her kademesinde şiddet var, üst kademe de buna dahil. Sadece bu kişiler konumlarından dolayı bunu dışarı yansıtmamaya ve aile içinde yaşamaya çalışıyor. Bu ailelerin çocukları da okulda şiddet uyguluyor. Aile etkeninin yanı sıra şiddeti olumlayan filmler de çocuklar için tehlikeli. Maalesef böyle bir ortamda şiddet olağan hale geldi ve artık kendimizi zaptetmeye yönelik mekanizmaları uygulamaktan vazgeçtik.

vatan

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber