Kamuda yönetim yapısı yolsuzluğu 'kolaylaştırıyor'

Haber Giriş : 05 Mart 2006 17:42, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türk kamu yönetimindeki çıkarcılık, makam düşkünlüğü, kurum-meslek taassubu, "bu kadar maaşa bu kadar iş" anlayışı, hukukun üstünlüğü anlayışının eksikliği, hizipçilik, ahlaki değerlerde aşınma ve farkında olmama gibi kültürel özelliklerin, kamu görevlilerinin etik değer anlayışını etkileyerek yolsuzluk ve yozlaşmaya alt yapı hazırladığı bildirildi.

Sayıştay Uzman Denetçisi Kemal Özsemerci, Türk kamu yönetiminin, kamu görevlilerinin etik değer anlayışını etkileyerek yolsuzluk ve yozlaşmaya alt yapı hazırlayan kültürel özelliklerini inceledi.

Özsemerci'nin "Türk Kamu Yönetiminde Yolsuzluk ve Yozlaşmanın Kültürel Altyapısı" başlığıyla yayımlanan incelemesinde, kamu yönetiminde yolsuzluk ve yozlaşma sorunlarının ortaya çıkmasında bürokratik ve siyasal yapının ve bu yapıyı oluşturan unsurların belirleyici bir rolü bulunduğu vurgulandı. Bu nedenle yolsuzluk ve yozlaşmaya karşı çözümler üretilebilmesi için de kamu görevlilerinin ve politikacıların etik değer anlayışında sapmaya neden olan kültüler alt yapının ortaya konulması gerektiği vurgulanan incelemede, söz konusu alt yapıyla ilgili olarak şu saptamalarda bulunuldu:

ÇIKARCILIK

Kamu yönetiminde kamu yararı dışında hedeflenen her amaç bir çıkar olarak değerlendirilmeli ve yolsuzluk ya da yozlaşmaya neden olacağı unutulmamalı.

MAKAM DÜŞKÜNLÜĞÜ

Kamu görevlisi, gerçekleştirdiği eylem ve işlemlerinde inisiyatif kullanması gerektiğinde, hedef olarak kamu yararını gerçekleştirme yerine, daha üst bir makama ulaşma amacıyla hareket edebiliyor. Makam hırsına tutulan bir kamu görevlisi, bütün düşünce ve kabiliyetlerini, kamu yararı yerine elde ettiği makamı korumak ve amirlerinin teveccühünü kazanma yolunda kullanacaktır. Totem haline getirdiği makamını kaybetmemek için, hukuka ve etik kurallara ters işlere girecektir ve fayda umduğu herkesi memnun etmeye çalışacak, dolayısıyla kamu yararına kendi yararını tercih etmiş olacaktır.

KURUM/MESLEK TAASSUBU

Kurum taassubunun olduğu birimlerde çalışan kamu görevlilerinde, mevcut hukuk düzeninin dışında kendilerini daha önemli ve üstün görme anlayışı hakimdir. Bu anlayış nedeniyle hedef kamu yararından sapmakta, kurumunun, biriminin ya da mensuplarının menfaatleri, gerçekleştirilen eylem ve işlemlerde her şeyden önde tutulmaktadır. Kurumsal taassuba neden olan bir diğer anlayış ise, toplumsal hayatımızdaki "kol kırılır yen içinde kalır" felsefesinin kamu yönetimine de hakim olmasından kaynaklanıyor... Bu durumda da kurumun ya da birimin işlem ve eylemleri saklanmaya çalışılarak, birtakım eksiklik ve kusurların yanında, bazen yapılan birtakım yolsuzlukların gizlenmesi amaçlanıyor.

"BU MAAŞA BU KADAR İŞ" ANLAYIŞI

Türkiye'de devlet kapısı hep bir geçim kaynağı olarak görüldü. Osmanlı devletinden günümüze kadar gelen bu anlayışla bireyler hayatlarını güvence altına alabilmenin yolunu, devlet örgütünde bir kadro alabilmekte görmüşlerdir. Oysa kamu görevi, özünde geçim kaynağı değil, topluma hizmet unsurunu içermektedir.

Ülkede politika oluşturanlar da bu çarpık anlayışın oluşmasına adeta zemin hazırladılar. Sosyal devlet anlayışı çarpıtıldı; kamu yönetimin ihtiyaçları göz önüne alınmadan, kamu kurumları işsize iş kapısı gibi düşünüldü. Bu yanlış zihniyetin sonucu olarak, kamu kurumları yalnızca bir geçim kapısı olarak görüldü. Bu durumda kamu görevlisinin hedefi, kendini yormadan çok çalışmadan, bol maaş almak oldu.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ANLAYIŞININ EKSİKLİĞİ

Türkiye'de yozlaşma ve yolsuzlukların temel nedeni kurallara uymanın kurumsallaşmamış olmasından kaynaklanıyor. Kuralların yönetilenler için olduğu, yöneticilerin kurallara uymama özgürlüğünün bulunduğu anlayışı birçok sorunun kaynağıdır. Bu nedenle, yönetim sorumluluğu taşıyanların öncelikle kurallara uyma ve uyulmasını gözetme konusundaki duyarlılığı büyük önem taşıyor.

HİZİPÇİLİK

Kamu yönetimimizde hizipleşme en çok siyasal partiler aracılığıyla olmaktadır. Siyasal kayırmacılık ya da partizanlık olarak adlandırılan bu durum, siyasal partilerin iktidara geldikten sonra kendilerini destekleyen seçmen gruplarına, çeşitli şekillerde ayrıcalıklı işlem yaparak menfaat sağlamaları şeklinde ortaya çıkıyor. Partizanlık özellikle mahalli kamu hizmetlerini yürüten kurumlarda daha yoğun olarak görülüyor.

AHLAKİ DEĞERLERDE AŞINMA

Yolsuzluk olgusunu oluşturan faktörlerin birinin veya bir kaçının veya tamamının, yolsuzluğa meyilli insanlar olmaksızın tek başına yolsuzluk olgusunu doğurabilmesi mümkün değil. Yolsuzlukların ortaya çıkabilmesinde insan faktörü, insanın ahlak ölçüleri sonuç tayin edici önem arz ediyor.

FARKINDA OLMAMA

Günümüzde siyasetçilerden üst düzey kamu görevlilerine kadar hemen herkes yozlaşma ve yolsuzluklardan şikayet etmekte, devlet ya da sistemi suçlamakta. Ancak birleşik kaplar misalinde olduğu gibi nasıl bir kaptaki kirli su diğer kaplardaki temiz sulara da nüfuz ederse, bütün toplumun kirlendiği bir ortamda bazılarının temiz kalması mümkün değildir.

Hürriyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber