Bakanlık-yargı 'dernek' savaşı

Haber Giriş : 03 Temmuz 2006 09:44, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

YARGI dünyasında çok kritik bir mücadele yaşanıyor. Bu mücadele, dernek kurmak isteyen hákim-savcılarla bakanlık arasında neredeyse bir "sivil varlık çatışması"na dönüşmek üzere.

Bir başka deyişle bakanlıkla "sivil birlik" kurmak isteyen hákim ve savcılar arasında bir "dernek savaşı" başladı.

Nasıl mı?

Bu çok kritik gelişmeyi şöyle özetleyebilirim:

12 Haziran günü aralarında Yargıtay, Danıştay, Hákimler Savcılar Yüksek kurulu hákimleri ve çok sayıda savcı, hákimin bulunduğu 150 kişilik kurucu listesiyle bir grup yargıç Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri Kasırga'ya gidiyorlar.

Konu şu:

Yargıçlar ve Savcılar Birliği'nin kurulması...

BUYRUN TÜZÜĞÜMÜZ

Birliğin Genel Sekreter adayı Yargıtay Üyesi Salih Zeki İskender özetle şöyle diyor:

- Sayın Müsteşar biz kanunun bize tanıdığı hak ve AB standartları doğrultusunda birlik kurmak istiyoruz. Buyrun bu tüzüğümüz. Sizin de kurucu üye olmanızı isteriz.

Müsteşar Kasırga tüzüğü kısa bir süre inceliyor ve şöyle diyor:

- Burada Bakanlık müsteşarının Hákimler Savcılar Yüksek Kurulu üyeliğinden çıkması isteniyor. Ben bunu nasıl imzalarım? Eğer bu derneği kurarsanız yargıya siyaset bulaştırırsınız. Tarih sizi bu konuda yargılar. Şu anda bizim bir çalışmamız yok ama gerekeni yapacağız.

ODA BİR ANDA BUZ KESİYOR

Bu sert sözler üzerine odada buz gibi bir hava esiyor. Ve hemen ardından cevap geliyor:

- Biz asıl yargıçların siyasete bulaşmaması için, bağımsızlığı için siyasi otoritenin etkisinden kurtulması için bu birliği kuruyoruz. Bunu zaten AB standartları doğrultusunda yapacağını bakanlık da kabul etmiş. Üstelik AB istişare raporunda bile müsteşarın HKSY üyeliğinden çıkartılması isteniyor.

Birliğin Başkanı Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun aktardığı kadarıyla görüşme bu şekilde bitiyor.

Peki sonra ne oluyor. Yine Başkan Eminağaoğlu ve Genel Sekreter İskender'in anlattıklarıyla devam edelim:

'SERBESTÇE' KELİMESİ ATILIYOR

Bu görüşmenin hemen ardından 14 Haziran günü Bakanlık bir tasarı yayınlıyor. Ve tasarıda BM kararına atıf yaparak şöyle diyor:

"Yargıçlar kendi menfaatlerini savunmak ve yargı bağımsızlığını korumak için yargıçlardan oluşan örgütler kurabilir ya da üye olabilirler."

Bu alıntı tasarıya konulurken BM kararındaki çok önemli bir kelime ayıklanıyor. O kelime ve ifade şudur:

"...serbest bir şekilde dernek kurmak."

BM kararındaki "serbestçe" ifadesi bakanlık tasarısında ayıklanıyor.

Bu "ayıklama" neden yapılıyor?

GENELGEYLE DERNEK

İşte cevap:

- Ziyaretimizden iki gün sonra bakanlık bu tasarıyı yayınlıyor ve sonuna da bir madde ekleyerek şöyle deniyor:

"Bu birliğin başkanı Adalet Bakanlığı Müsteşarıdır. Ve görevde bulunan tüm hakim ve savcılar bu birliğin asıl üyesidir."

Yönetim kurulu üyeliklerine de Adalet Bakanlığı'nın neredeyse bütün genel müdürlükleri konuluyor.

Yani serbestçe dernek kurmak yerine adeta genelgeyle bir dernek kuruluyor. Ve bu yolla bize üye olacak hakim ve savcılara o birliğe gitmeyin, müsteşar başkanlığında zaten bir birlik kuruluyor uyarısı yapıyor. Eğer serbestçe ifadesini tasarıya koyarsa müsteşarın zorunlu başkanlığı nasıl olur. Yönetim kurulu üyelikleri atamayla yapılabilir mi?

Peki "tasarı" adı altında yapılan bu uyarıdan sonra üye olan yok mu?

Başkan Eminağaoğlu'nun bu cevabı daha da ilginç:

502 KİŞİ OLUYOR

- Olmaz olur mu? O zaman 150 kurucu üye vardı. Bu taslak yayınlandıktan sonra sayı 502'ye çıktı.

- Kimler üye oldu?

- Örneğin Hákimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun seçilmiş 10 üyesinin 8'i üye oldu. Yargıtay Cumhiriyet Başsavcısı Nuri Ok, Danıştay Başsavcısı Zafer Kantarcıoğlu, Onursal Başkan Sabih Kanadoğlu, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Cengiz Erdoğdu, Başkanvekili Ahmet Hamdi Ünlü, Adalet Akademisi Başkanı Birsen Karakaş, 8 Yargıtay Daire Başkanı, 96 Yargıtay Üyesi ve daha birçok hakim savcı üye oldu. Sayı 501'e çıktı. Daha da yükseliyor.

KADROLU ÖRGÜTLENME

Evet yalnızca bu olay bile her şeyi ortaya koyuyor. Ortada ciddi bir mücadele var. AB sürecinde genelge yayınlayarak "serbestçe örgütlenme" hakkı veren Bakanlık bu örgütlenmeye başlayan hakimlere karşı adeta "genelge" gibi bir taslakla "kadrolu örgütlenme" cevabı veriyor. Yani bakanlık "Bana bağlısınız" demek istiyor. Yargıçlar da "Hayır biz kendi sivil örgütlenmemizi yapacağız" diyor.

Peki şimdi hákim ve savcılar bakanlığa mı yoksa bu birliğe mi üye olacak?

Tasarıdan sonra örneğin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Danıştay Başsavcısı gibi isimlerin bakanlığın derneği yerine "sivil birliğe" üye olmak istemesi bir tepki değil midir?

Bana göre evet.

BUNUN ÜZERİNE TELESKOP TUTULMALI

Elbette bu konuda bakan ve müsteşarın da diyecekleri vardır. Onları da dinleriz. Ama şu soruyu da sormadan edemiyorum:

Bakanlıkla, hákim ve savcıların bu şekilde bir mücadeleye, çatışmaya girmesi ne anlama geliyor?

Cumhuriyet tarihinde eşine rastlanmayan bu olaya "dikkat!" diyorum.

Üzerine mercek de değil, teleskop tutmayı öneriyorum.

Amacımız bağımsız sivil örgütlenme

YAR-SAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Genel Sekreter Salih Zeki İskender ile Hürriyet Gazetesi'nin terasında uzun bir sohbet yaptık. Yargıtay üyesi ve savcısı olan iki hukukçu, "Dernekler savaşının tüm detaylarını" anlattı. Bir tek uyarıları var: "Biz kimseyle polemik istemiyoruz. Tek amacımız yargıç bağımsızlığı için sivil örgütlenme."

fatih çekirge/hürriyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber