'Büyüyünce öğretmen olup, işsiz kalacağım'

Haber Giriş : 15 Ağustos 2006 09:37, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

BÜYÜYÜNCE ÖĞRETMEN VE İŞSİZ OLACAĞIM!

Memleketimin en sıkı masallarından biri, çocuklara öğretmenlik sevgisi ile idealinin aşılanması olageldi.Umur Talu Öğretmenleri yazdı

Büyüyünce öğretmen ve işsiz olacağım!

Anayasa'nın hep devletlu kısımları üstünde durunca, vatandaşlıkta yayayız. Oysa, bir alay madde, darbe yapılsın, geçmişte adam asılsın, darbeci korunsun, otoriter bir düzen idame ettirilsin diye değil;

Her anayasanın genetik devrimci, cumhuriyetçi, demokratik genleri uyarınca, haklar, özgürlükler, eşitlikler, adalet sağlansın, insan hayatı, haysiyeti, yaşama, kendini geliştirme ve mutlu olabilme hakkı hukuk olabilsin diye var.

Kağıt üstünde de olsa, var.

Ve kağıt ile üstündekiler, sözde Anayasa ihlalinin felaket olduğu memlekette, her gün, hakim mevki ve merciler ile kuvvetli ve kudretlilerce çiğneniyor.

Çok açık ve kaba olacak ama;

Onca iddiaya rağmen...

Canım ülkemde Cumhuriyet, kendini insanlar için, çoğunluk namına gerçekleştirememiş yarı-hakikattir; yani yarısı palavradır!

Demokrasi, asla çoğunluk (ve mağdur azınlık) dertleri ile haklarının her alanda ve her manada takibinin, siyasi irade ile ekonomik-sosyal düzene dönüşmesinin aracı filan olmamıştır!

Kamu denen, sahibi olan halktan çalınmış, sözde kamu temsilcisi seçilmişler ile kamu hizmetlisi olması gereken sivil-askeri üst bürokrasi tarafından "devlet" adı altında gasp edilmiş, el konmuş ve bu eller arasında paylaşım ve kavga alanı haline gelmiştir.

Çalınan kamu ile kamusallık, asıl sahiplerinin aleyhine iğdiş edilmiş, eritilmiştir.

Anayasa'nın en palavra maddelerinden biri artık "sosyal devlet" lafıdır. O palavra ise, meşhur Anayasal devlet tanımında "demokratik, hukuk" gibi cafcaflı lafların da kıymeti harbiyesi yoktur.

Memleketimin en sıkı masallarından biri, çocuklara öğretmenlik sevgisi ile idealinin aşılanması olageldi.

Aslında masal değildi, bir Cumhuriyet hedefiydi ama kifayetsiz bir cumhuriyetçilik ve demokratlıkla yalana dönüştü.

Bu yoksul, eğitimsiz ama 10 milyon ilköğretimlisi ile 1.5 milyon üniversite adayı bulunan vatanda 200 bin öğretmen adayı mevcut.

Bir hesaba göre, 100 bin öğretmen açığı mevcut.

Devletimin planına göre ise 10 bin öğretmen kadrosu mevcut.

Fiilen olacaklara göre de, sadece 5 bin atama ihtimali mevcut.

İdealin ideali bu: 200 bin öğretmen yetiştireceksin ama öğretmen yapmadığın için isimleri aday olarak kalacak.

"En şerefli meslek" diye kafasını ütüleyip yola çıkardığın o çocuklar, birer yüksek öğretim mezunu genç olduğunda, diplomalarıyla, öğretmen olmak bir yana, Cumhuriyet, Anayasa, eğitim,öğretim, hayat, yalan, palavra adına devamlı ders alacaklar.

"Kendimizi her yönüyle değersiz, dışarı atılmış, işe yaramaz hissediyoruz" diyor biri.

Bir başkası ise, "Askere gideceğim, dönüşte de kendimi..." diye çıldırmanın eşiğinden yazıyor.

Beden öğretmenliğini birincilikle bitiren biri, "Sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısı" nın sevildiği, "Sağlam kafanın sağlam vücutta bulunduğu" memlekette, tabela palavracılığının altında eziliyor.

Okul öncesi öğretimin içler acısı ve sosyalden ziyade ticari bir konu olduğu memlekette, okul öncesi öğretmenlik mezunları işsizlik bunalımında.

Ve bu sosyal devlet, insanı, aklı, eğitimi, emeği, ideali kelepir fiyatına kapatabilmek, o sayede vergisini vermeyen arkadaşları finanse edebilmek için, sözleşmeli adıyla, usta öğretici namıyla üç paraya "mevsimlik öğretmen" çalıştırıyor.

Esas öğretmeni yüklenip IMF'yi filan kızdırmamak içün!

Bir şey diyeyim mi:

Cumhuriyet (ve demokrasi) idealinin iki temel unsurundan "Genel eğitim" esasta palavra haline gelmişse;

"Genel oy" da bir nevi aldatmacadır.

Kendi çocuğuna, öğretmenine, insanlığını geliştirme, mutlu olma hakkına sahip çıkamayan, Anayasa'nın kamusal maddelerini ihlal edeni silkelemeyen halk da halk değildir!

Umur Talu / Sabah

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber