Erdoğan: Burada kalsın yok, hesaplaşacağız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve beraberindeki heyete verilen iftar yemeğinin maliyetinin 3 bin 390 lira olduğunu belirterek "Gerçek maliyeti bu olan bir iftar yemeği, milyon liralık rakamlarla kamuoyunun gündemine getirilmeye çalışıldı. Bu iddiaları ortaya atanlar ya hesap bilmiyorlar ya da niyetleri başka. Biz onların niyetlerinin ne olduğunu biliyoruz. Bu tür iftiraların tamamının hukuk önünde hesabını verecekler. Öyle ben burada konuşayım burada kalsın yok, hesaplaşacağız" dedi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 24 Haziran 2015 21:55, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Erdoğan: Burada kalsın yok, hesaplaşacağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve beraberindeki heyete verilen iftar yemeğinin maliyetinin 3 bin 390 lira olduğunu belirterek "Gerçek maliyeti bu olan bir iftar yemeği, milyon liralık rakamlarla kamuoyunun gündemine getirilmeye çalışıldı. Bu iddiaları ortaya atanlar ya hesap bilmiyorlar ya da niyetleri başka. Biz onların niyetlerinin ne olduğunu biliyoruz. Bu tür iftiraların tamamının hukuk önünde hesabını verecekler. Öyle ben burada konuşayım burada kalsın yok, hesaplaşacağız" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adıyaman, Ardahan, Bingöl, Bitlis, Erzurum, Elazığ, Mardin, Sakarya, Siirt, Şanlıurfa, Kars, Van ve Ankara'da görev yapan 350 muhtar ile iftar yemeğinde bir araya geldi.

Yemeğin ardından konuşan Erdoğan, muhtarları ramazanda anlamlı bir iftar sofrasında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu ifade ederek, ramazanın Türkiye ve millet için hayırlara vesile olmasını diledi.

Muhtarlarla ilkini 27 Ocak'ta yaptıkları toplantının bugün yedincisini gerçekleştirdiklerini ve yaklaşık 400'er kişilik gruplar halinde yapılan bu toplantılarla Türkiye'deki bütün muhtarlarla bir araya geleceklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi hakkında bilgiler verdi. İftar yemeğinin verildiği bina ve yanındaki iki blokun Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin resmi tören ve kabullerinin yapıldığı, çalışma ofislerinin yer aldığı bölüm olduğunu, bu binaların karşısına bölgeye ve Ankara'ya yakışacağına inandığı bir caminin inşa edildiğini ve bu caminin de gelecek hafta Cuma günü dualar ve salavatlarla açılışının yapılacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir de kongre merkezi yapıldığını, o da bittiğinde devletin çeşitli toplantı ve organizasyonlarını gerçekleştireceği kapsamlı bir merkeze kavuşacağını belirterek, Külliye'de ayrıca içerisinde 5 milyon cilt kitabın bulunacağı Türkiye'nin en büyük kütüphanesini yapacaklarını kaydetti. Erdoğan, kütüphanenin 1,5-2 yıl içerisinde tamamlanacağını, bunun bir katında da bin, 2 bin kişiye aynı anda hizmet verecek çok amaçlı salonlar bulunacağını anlattı.

Erdoğan, "Mesela bin kişilik, 2 bin kişilik yemekli toplantıyı yapabileceğimiz salonumuz olacak. Orada bin muhtarımızı, 2 bin muhtarımızı aynı anda toplayalım ki çok daha süratle biz muhtarlarımızla olan bu buluşmaları gerçekleştirelim istiyoruz. Türkiye genelinde 50 bine yakın muhtarımız var, hepsiyle ben bu toplantıları yapmayı hedefliyorum. Ankara'ya ve ülkemize çok faydalı olacağına inandığımız kapsamlı bir külliyeyi tamamlamış olacağız" diye konuştu.

"Doğru yerinden kalkana kadar, yalan dünyayı dolaşırmış" sözünü anımsatan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili tamamı yalan, yanlış pek çok spekülasyon üretildiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Biz, Türkiye'ye gücüne ve şanına yakışır bir devlet binası kazandırdığımıza inanıyoruz. Bundan da milletimiz adına gurur duyuyoruz, fakat bir takım medya kuruluşları, bir takım meslek odaları ve bir takım siyasetçiler ki bu dünyada, bu ülkede bunların bir dikili ağacı yoktur, bir binaları yoktur, ama lafları çoktur. Israrla millete ait bu bina üzerinden bize saldırmayı alışkanlık haline getirdiler. Bu bina benim mi? Bugün burada ben varım, yarın burada bir başka arkadaşımız olacak. Burası milletin evi. Ziya Paşa'nın güzel bir lafı var; 'eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri' olay bu. Açıkçası ben bu konuları milletin huzuruna getirmekten dahi imtina ediyorum, utanıyorum. Biz, bu iddiaları cevaplamadıkça yalan ve iftira mekanizmasının cüretini her gün artırdığını görüyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pazartesi günü Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve beraberinde eski Diyanet İşleri başkanlarının da bulunduğu bir grup alimi iftar sofrasında ağırladığını anımsatarak, bu iftiradan yansıyan bir fotoğraf karesi üzerinden "çok alçakça, ahlaksızca, tamamen yalana ve iftiraya dayalı" bir kampanya başlatıldığını söyledi.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir oda başkanı veya mensubunun iftarda kullanılan servis malzemelerinin, masanın ki o masa şu anda benim oturduğum masadır, etrafında muhtar kardeşlerim oturuyor, sandalyenin, masa örtüsünün, çiçeklerin, vazoların, yemeğin toplam maliyetinin 1 milyon liranın üzerinde olduğunu ifade etti. Eski rakamla bu ne demek? 1 trilyon. Kalem kalem verilen bu rakamların tamamı da yalandır, yanlıştır, tüm iddialar iftiradan ibarettir. Sizin şahsınızda bu akşam ekranları başında bizi izleyen tüm vatandaşlarıma sesleniyorum, hicap duyuyorum, anlatmak durumundayım. Hepsinin faturaları elimizde. Maliyeti 240 bin lira olarak ifade edilen yemek masası varya bu Siteler'deki bir ustamız tarafından 4 bin 600 liraartı KDV'dir yani 5 bin lira maliyeti var ama 240 bin lira diye ifade ediyorlar, 5 bin lira nerede, 240 bin lira nerede? Bu bir portatif tabla, suntadan yapılan, altındaki masalar, demir profiller bunlar geçtiğimiz günlerde rahmetli olan Sayın Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminden kalmadır. 4 bin 35 lira olduğu iddia edilen şu sandalyeler Sayın Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı döneminden kalmadır, böyle bir maliyet yoktur. Buranın eski demirbaşında olan sandalyelerdir. Masa üzeri ve çevresinde bulunan 32 bin lira maliyeti olduğu iddia edilen dekorlar da yine bir önceki dönemden kalmadır, böyle bir maliyet söz konusu değildir. Yemekte kullanılan çatal, bıçak gibi servis malzemeleri yine rahmetli Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminden kalmadır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iddialara konu olan iftar yemeğinde, refakatçilerle birlikte misafirler için 110 kişilik iftar yemeği hazırlandığını, ikram edilen yemeğin tüm malzemelerinin külliyenin mutfağından temin edildiğini, yemeklerin de yine külliyenin aşçılarınca pişirildiği, servisin, sofra düzenlemesinin, süslemelerinin külliyenin garson ve personelince yapıldığını söyledi.

Erdoğan, "Yemeğin ve masanın hazırlanmasının maliyeti 3 bin 390 liradır. Kişi başı yemek maliyeti de 30 liradır. Gerçek maliyeti bu olan bir iftar yemeği milyon liralık rakamlarla kamuoyunun gündemine getirilmeye çalışıldı. Bu iddiaları ortaya atanlar ya hesap bilmiyorlar ya da niyetleri başka. Biz, onların niyetlerinin ne olduğunu biliyoruz. Bu tür iftiraların tamamıyla hukuk önünde hesabını verecekler. Ben burada konuşayım, burada kalsın yok, hesaplaşacağız" dedi.

İftar sofrasına ilişkin haberleri yapan medya gruplarının ne olduğunu, bunların niyetlerinin ne olduğunu çok iyi bildiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Onların nasıl bir yaşam içinde olduklarını çok iyi biliyoruz, bunun hesabını verecekler. Şunu özellikle vurgulamak isterim; benim döneminde Cumhurbaşkanlığına alınan tabak, çatal, bıçak türü hiçbir malzeme yoktur, ihtiyacımız olduğu zaman tabi alacağız ama şu anda böyle bir alım yapılmamıştır. Cumhurbaşkanlığını hangi malzemelerle devralmışsak onlarla devam ediyoruz. İhtiyaç duyulduğunda elbette takviye yapılacak, malzeme alınacaktır ama bunun iddia edilen rakamlarla ilgisinin bulunmadığını ve iddia edildiği şekilde olmadığını tüm milletimin çok iyi bilmesini isterim" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iftar sofrasının maliyetine ilişkin bilgiler verdiği sırada, salonda bulunan ekranlardan iddialara konu yemek masasının hazırlanışı gösterildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Seçim sonuçlarına bakıp Türkiye sıkıntıya düştü diye adeta sevinç çığlıkları atanları hep birlikte takip ediyoruz. Kendi çıkarlarını ülkenin çıkarlarının önüne koyanların yüzlerindeki memnuniyet ifadesinin gayet iyi farkındayız. İnşallah ya en kısa sürede yeni hükümeti kurarak ya da seçimleri yenileyerek bu heves sahiplerini bir kez daha hüsrana hep birlikte uğratacağız" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki iftarda muhtarlarla bir araya gelen Erdoğan, isim vermeden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili "altın klozet" iddialarını hatırlattı. Erdoğan, "Düşünün bunu ana muhalefetin başındaki zat söylüyor. Sonra da 'ben onu kastetmedim' diyor. Neyi kastettin? Kocaeli Valiliğini kastetmiş. Kocaeli Valisi de şu anda Hatay Valisi çıktı açıklamayı yaptı. Bilirkişiler geldi, bilirkişiler inceleme yaptıktan sonra dediler ki 'Bunun altın klozetle yakından uzaktan alakası yok' ama ana muhalefetin başındaki zat zaten Kocaeli'ni zikretmedi, bizzat Sarayı kendi ağzından ifadeleriyle dinledik" diye konuştu.

- "Burada mesele Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin millete mal olmasıdır"

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili yalan ve iftiraların boyutunun artık şahsını aştığını dile getiren Erdoğan, "Şu anda Tayyip Erdoğan cumhurun başkanı olarak buradadır, devleti temsilen buradadır. Bu iftiralar doğrudan Cumhurbaşkanlığı makamına, dolayısıyla devletin hükmi şahsiyetine zarar verir hale gelmiştir. Aslında burada mesele ne masa ne sandalye ne çatal-bıçak ne yemek meselesidir. Burada mesele Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin millete mal olmasıdır. Bunların rahatsızlığı her zaman olduğu gibi milletin kendisindendir" dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda muhtarlarla yedinci defa bir araya geldiklerini anımsatarak, birilerinin Cumhurbaşkanının milletle bütünleşmesinden rahatsızlık duyduğunu söyledi. Erdoğan, "Burada yaklaşık 7 aydır şehit yakınları ve gazilerimizle işçilerimizle öğrencilerimizle esnafımızla ihracatçılarımızla velhasıl toplumun her kesiminden insanımızla bir araya geliyor hasbihal ediyoruz. Asıl rahatsızlıkları işten bundan dolayı. Yani Cumhurbaşkanı halkıyla nasıl bütünleşir, onları bu rahatsız ediyor" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Şayet biz burada milletimizle bir araya gelip kucaklaşmak yerine sadece belli kesimleri ağırlayıp, hani bunların beyaz Türkleri var ya onları ağırlayıp çünkü onlar size, bize zenci Türkler diyorlar, ben de öyle bir zenci Türk olmaktan şeref duyuyorum. O zaman böyle bir saldırıya maruz kalmazdık. Dertleri şimdi ortaya çıktı. Tüm hayatları millete hizmet verenleri engellemekle yapılan işlere takoz koymakla geçenler bizim muhtarlarımızla milletimizle kucaklaşmamızı hazmedemiyorlar."

Tarafsız bir Cumhurbaşkanı olmayacağının altını çizen Erdoğan, "Türkiye'nin doğrudan milletin oyuyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak ilk günlerden bu yana hep aynı şeyleri söyledim, söylemeye de devam edeceğim. Ben tarafsız değilim. Ben tarafı milletten yana olan bir Cumhurbaşkanıyım. Benim muhatabım doğrudan milletin ta kendisidir. İşte burada olduğu gibi muhtarlarımızdır" dedi.

Cumhurbaşkanlığı makamının milletin en üst düzeydeki temsil makamı olduğuna vurgu yapan Erdoğan, "Cumhurbaşkanını tanımayan milleti tanımamış olur, cumhurbaşkanının meşruiyetine saldıran milletin iradesine saldırmış olur, cumhurbaşkanına saygısızlık yapan milletine saygısızlık yapmış olur. Meşruiyetini anayasadan, milletin desteğinden alan Cumhurbaşkanlığı makamının itibarını korumak sadece benim değil, tüm siyasi partilerin, tüm kurumların ortak sorumluluğudur. Bu konuda önümüzdeki dönemde çok daha hassasiyet gösterileceğine inanıyorum" diye konuştu.

Türkiye'nin son 15 ay içerisinde yerel seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçim olmak üzere üç önemli süreçten geçtiğini anımsatan Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan tabloyu herkes gibi saygıyla karşıladıklarını söyledi. Milletin iradesinin asıl olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Milletimiz hiçbir partinin tek başına iktidar olamayacağı bir tabloyu takdir etmiştir. Seçim sandıkları kapandığı andan itibaren milletimizin görevi bitmiş artık sorumluluk Meclis'te temsil edilen siyasi partilerimize geçmiştir. Mevcut meclis yapısı içinde en kısa sürede bir koalisyon hükümetinin çıkmasını temenni ediyorum. Bu konuda tüm siyasi partilerimize, onların genel başkanlarına büyük görev düşüyor. Türkiye'nin geçmişini tartışan değil, geleceğini aydınlatan bir koalisyon hükümetine ihtiyacı var. 1990'lı yıllarda şahit olduğumuz koalisyon tecrübelerinin ülkemize yaşattığı sıkıntıları tekrarlatmaya kimsenin hakkı yok."

- "Siyasi partilerimiz üzerilerine düşeni yapmazlarsa karar merci milletimizdir"

Cumhurbaşkanı olarak bu konuda da milletin arzusu doğrultusunda hareket etmeye, ön açıcı, teşvik edici olmaya gayret ettiğini ifade eden Erdoğan, "İçeride ve dışarıda yaşamakta olduğumuz kritik dönem hükümet meselesinin bir an önce çözülmesini zorunlu kılıyor. Siyasi partilerimiz bu konuda üzerlerine düşeni yapmazlarsa çözüm merci yine milletimizdir. Bugüne kadar hep sözün de kararın da millete ait olduğunu ifade ettim, bugün de aynı şeyi söylüyorum" ifadelerini kullandı.

"Her partinin elbete kendi siyasi stratejisini, önceliklerini, hassasiyetlerini ortaya koyması geçerlidir" diyen Erdoğan, "Ama hiçbir öncelik ülkenin ve milletin bekasının önüne geçemez, geçmemelidir. Tüm partilerimizi bu anlayışla hareket etmeye ve sorumluluk üstlenmeye davet ediyorum" dedi.

- "Sevinç çığlıkları atanları hep birlikte takip ediyoruz"

Türkiye'yi terör örgütleriyle aynı çizgide gösterme çabasından, seçimlerde yaşananlara kadar her konuda çok fazla bilgi kirliliği oluşturulduğuna dikkati çeken Erdoğan, seçim öncesi ve sonrası tabloya ilişkin olarak şu değerlendirmelerde bulundu:

"Seçim öncesinde seçimlerde hile yapılacağına, sandıkların çalınacağına, oyların değiştirileceğine, elektriklerin kesileceğine, bilgisayarlara sızılacağına kadar pek çok iddia ortaya atıldı. Elektrikler kesildi mi? Sandıklar çalındı mı? Bilgisayarlarla oynandı mı? Seçimler bitti bakıyoruz bu iddiaların hiçbiri ne konuşuluyor ne tartışılıyor ne dile getiriliyor ama bazı şeyler oldu, oldu. Yüzlerce köyden bakıyorsunuz bir siyasi partiye oy çıkıyor başka hiçbir siyasi partiye oy çıkmıyor. Bunlar nasıl oldu? Bunlar soru işareti değil mi? Bunlar da soru işaretleri. Amaç seçimler eğer birilerinin istemediği şekilde sonuçlanırsa sonradan çıkaracakları gürültünün altyapısını önceden hazırlamaktı. Aynı şekilde uluslararası basında Türkiye ile ilgili, seçimlerle ilgili, şahsımla ilgili pek çok yalan yanlış analiz yayınlanmıştı. Bakıyoruz onlar da sanki hiç böyle şeyler söylememiş gibi başka havalarda yollarına devam ediyorlar."

"Hans, Corç ya bunlar bizim iyiliğimizi düşünür mü? Düşünmediler, düşünmüyorlar, bilesiniz ki yine düşünmeyecekler" diyen Erdoğan, "Bunlar Türkiye'yi nasıl böleriz, Türkiye'yi nasıl parçalarız, Türkiye'yi nasıl kendi içinde birbirine düşürürüz hep bunun gayreti içerisindeler. Seçim sonuçlarına bakıp Türkiye sıkıntıya düştü diye adeta sevinç çığlıkları atanları hep birlikte takip ediyoruz. Kendi çıkarlarını ülkenin çıkarlarının önüne koyanların yüzlerindeki memnuniyet ifadesinin gayet iyi farkındayız. İnşallah ya en kısa sürede yeni hükümeti kurarak ya da seçimleri yenileyerek bu heves sahiplerini bir kez daha hüsrana hep birlikte uğratacağız" diye konuştu.

-"Bize uzatılan hiçbir el karşılıksız kalmayacaktır"

Türkiye'nin 2023 hedeflerine doğru olan yürüyüşünden kesinlikle vazgeçmeyeceğine işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin büyük projelerini adım adım hayata geçirmeyi sürdüreceğini, bilimde, teknolojide, savunma sanayinde, araştırma geliştirme faaliyetlerinde asla geriye dönüşün söz konusu olmayacağını dile getirdi.

Türkiye'nin mağdurların, mazlumların, ihtiyaç sahiplerinin umudu olmaya devam edeceğinin altını çizen Erdoğan, "İşte şu binamızla alakalı, şu külliyemizle ilgili bakıyorsunuz, koskoca olduğunu gördüğümüz, siyasetçiler hala utanmadan, sıkılmadan Danıştay raporlarına rağmen 'burası kaçak binadır' deyip duruyorlar. Bize uzatılan hiçbir el karşılıksız kalmayacaktır, bunu biliniz. Tarihimizin ve medeniyetimizin üzerimize yüklediği hiçbir sorumluluktan kaçmayacağız. Bu mücadelemizde karşımıza çıkan hiçbir engel bizi yolumuzdan çevirmeye, durdurmaya yetmeyecektir. Akdeniz'deki sahillerimizin iki ucunda yaşananları bize yaşatamayacaklar, bunu biliniz. Etnik ve mezhep bölücülüğüne de ekonomik boyunduruğuna da razı olmayacağız" diye konuştu.

Erdoğan, bu coğrafyadaki bin yıllık varlığı, üzerine bin yıl daha ekleyerek devam ettirme kararlığında olduklarını kaydetti.

Bunların aynı zamanda milletin de hissiyatı olduğunu ifade eden Erdoğan, "İnşallah önümüzdeki dönem millet olarak birliğimizi ortak hedefler doğrultusunda yeniden güçlendirdiğimiz bir dönem olacak. Bizler, inançlı insanlar olarak asla ümitsizliğe düşme yanlışına kapılamayız. Çünkü bizim inancımıza göre ümitsizlik küfür alametidir. Ben yarınlarımızdan ümitliyim, tüm milletimin de ümitli olmasını istiyorum" dedi.

Toplantının başında, İçişleri Bakanlığı yetkilileri tarafından gerçekleştirilen sunumda, muhtar bilgi sisteminin tanıtıldığını anımsatan Erdoğan, muhtarların internetten veya masalara bırakılan formları doldurarak, diğer kurumlarla ilgili talep, beklenti ve şikayetlerini bakanlığa bildirebileceklerini, bakanlığın da bu talepleri onlar adına ilgili kurumlar nezdinde takip edeceğini kaydetti.

Erdoğan, muhtarlardan, mahallerindeki her bir vatandaşla yakın irtibatta olmasını, herkesin huzur ve kardeşlik içinde yaşamasını sağlamalarını, yeni doğmuş bebeğin sevincinde de düğünün coşkusunda da vefat edenin taziyesinde de bulunmalarını istedi.

Çalışmalarında zorlanan muhtarın bilgi sistemini kullanmalarını, oradan netice alamazlarsa valiliğe, bakanlığa, Başbakanlığa ve Cumhurbaşkanlığına ulaşmalarını öneren Erdoğan, seçimle iş başına gelenler için en büyük mükafatın, "Allah razı olsun" sözü olduğunu söyledi. Bu sözün hiçbir maddi karşılıkla kıyaslanamayacağını vurgulayan Erdoğan, bu hazzı kalbinde taşımayanların kendilerini sorgulaması gerektiğini belirtti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber