Savcı şikayetleri HSYK'yı kilitledi

Yurtdışına kaçan Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın da arasında bulunduğu bir dönemin özel yetkilendirilmiş savcıları hakkında HSYK'ya onlarca şikayet başvurusu yapıldı. Özellikle Balyoz ve Ergenekon davası sanıkları ve sanık avukatlarının şikayetleri aradan geçen 6 yıla rağmen hala sonuçlandırılmadı...

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 15 Ağustos 2015 08:02, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Savcı şikayetleri HSYK'yı kilitledi

Esra Alus

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başmüfettişliği'nin talebi üzerine başta Zekeriye Öz olmak üzere 3 savcın hakkında yakalama kararı çıkarıldı ancak Öz'ün da aralarında bulunduğu özel yetkili mahkemeler döneminin savcı ve hakimleri hakkında HSKY'ya yapılan şikayetler 6 yıldır bir sonuca bağlanamadı.

Özel yetkili mahkemeler döneminin savcı ve hakimleriyle ilgili şikayetler, 2009 yılında başladı. Eski İstanbul Organize Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, 05 Ekim 2009 ve 12 Ekim 2009 tarihlerinde özel yetkili savcılar Ercan Şafak, Murat Yönder, Zekeriya Öz, Fikret Seçen, Turan Çolakkadı, Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın; hakimler HASAN Hüseyin Özese, Sedat Sami Haşiloğlu, Hüsnü Çalmuk, Kemal Can Mehmet Faik Saban, Ömer Diken, Gökmen Demircan hakkında, "Ergenekon soruşturması ve yargılaması sırasında gerçekleştirilen hukuka aykırı uygulamalar ve kararlar ile soruşturmada görevli polislerin savcı ve hakimlerle birlikte soruşturmanın başlamasından hemen önce yediği iftar yemeği fotoğraflarının Odatv ve Cumhuriyet gazetesinde yayınlanması" hakkında şikayette bulundu. Bu şikayet, sanıklar ve avukatları tarafından yapılan ilk şikayetlerden biriydi.

Başbuğ'dan 10 başvuru

Ergenekon davasında müebbet hapis cezası alan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer de HSYK'ya 10'un üzerinde başvuru yaptığını belirtti. 5 Ekim 2012'de HSYK'nın Ergenekon hakimlerini şikayeti ile ilgili inceleme izni verilmesinin üzerine ifade verdiğini anlatan Sezer, şunları söyledi:

'Hukukta kara dönem'

"Silivri cezaevi'ndeki duruşma salonunda görülen davada verilen aralar sırasında sanıklar ve avukatların görüşmesine engel olunmuştur. Görüşme talepleri geri çevrilerek 'Gerekirse dilekçe yazın, kabul edilir ise sanık cezaevine gönderilir, siz de gidersiniz, görüşme orada yapılır, sonra salona dönülür' denilmek suretiyle peşinen sanıklar suçlu, avukatlar ise potansiyel suçlu olarak kabul edilmiştir. Duruşmalarda yaşananlar nedeniyle HSYK'ya şikayette bulundum. Ancak şikayetlerim henüz inceleme aşamasında."

Ergenekon ve Balyoz Davası avukatlarından Hüseyin Ersöz, ise yapılan onlarca başvuruyla ilgili HSYK 3. Dairesi tarafından inceleme izinlerinin verildiğini belirterek şunları söyledi:

"Bu izinler neticesinde görevlendirilen HSYK müfettişleri şikayetçi sıfatıyla ifademize başvurmuştur. Ancak henüz müfettiş raporları tamamlanmadığından, şikayetçi sayısı fazla olduğundan ve usuli işlemler uzun sürdüğünden bir ilerleme kaydedilememiştir. Ergenekon ve Balyoz yargılama süreçlerinde yaşanan ve sistematik hale gelmiş kanuna aykırı karar ve uygulamalar hukuk tarihimizdeki karanlık bir dönemi ifade etmektedir. Bu çerçevede 2007-2014 yılları arasına yayılan bu usulsüzlüklerle yüzleşmek ve sorumlularını cezalandırmak geleceğe daha umutlu bakmamızı sağlayacaktır. Bu soruşturmalar neticesinde verilecek cezalar gelecekte bu uygulamaların bir daha vücut bulmaması için de önemlidir. Bu çerçevede bir an önce şikayetlerimizin adli soruşturma aşamasına gelmesi ve görev başındaki yargı mensupları hakkında tedbir uygulanması gerekmektedir."

ŞİKAYET GEREKÇELERİ

Keyfi yakalama kararlarından yasak sorguya

6 yıl boyunca yapılan şikayetlerden bazılarının gerekçeleri ise şöyle sıralandı:

"Savcılar tarafından keyfi yakalama kararı verilmesi, yorma ve uykusuz bırakma gibi yasak sorgu usullerinin uygulanması, savunma hakkını kısıtlama kararının kaldırılması talebinin hukuka aykırı olarak reddedilmesi, kanuna aykırı arama ve el koyma kararı verilmesi ve geçerli bir mahkeme kararına dayanılmaksızın arama ve el koyma işlemleri gerçekleştirilmesi, sanık lehine delillerin toplanması gibi savcılık görevlerinin yerine getirilmemesi, CD'ler içindeki zaman çelişkilerinin araştırılmaması, savunmaya ilişkin taleplerin maddi gerçeğin üstünü örtmek amacıyla gerekçesiz olarak reddedilmesi, duruşma salonunda tavandan sarkıtılan mikrofonlarla yasadışı dinleme yapılması, avukatları baskı altına almak için haklarında Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulması, suç delili CD'lerin imajlarının uzun süre verilmemesi, gerekçesiz ve klişe tutukluluk halinin devamı kararları alınması, CMK'nın 178. maddesine göre hazır edilen tanıkların duruşmada dinlenmemesi, sanık ve müdafilerine yönelik hakaret içeren söz ve davranışlar sergilenmesi, CMK'nın 227. maddesine aykırı olarak yedek hakimlerin hüküm müzakerelerine katılması."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber