Başkan Görmez'den Muharrem Ayı ve Kerbela mesajı

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Hz. Hüseyin ve Ehl-i Beyt mensubu 70 masum insanın şehadetlerinin yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayımladı.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 22 Ekim 2015 22:16, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Başkan Görmez'den Muharrem Ayı ve Kerbela mesajı

Yaşanan acının, dünyanın hangi bölgesinde yaşarsa yaşasın, mezhebi, meşrebi, ırkı, kültürü, coğrafyası ne olursa olsun, Resül-i Ekrem'e, ashabına ve ehl-i beyt-i Mustafa'ya muhabbet besleyen her müminin ortak acısı olduğunu kaydeden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, mesajında, "Kerbela'da acımasızca şehit edilen Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının asil duruşu ve haksızlık karşısındaki onurlu mücadelesi ile bütün müminlerin gönüllerinde taht kurmuş, ona ve yakınlarına bu zulmü reva görenler ise insanlığın ortak vicdanında mahküm edilmiştir" ifadelerine yer verdi.

Kerbela'yı bir efsaneye dönüştürerek, sadece tarihte yaşanmış bir acı olarak anlayamayacağımızı, bu hadiseden dersler ve ibretler çıkarmamız gerektiğini vurgulayan Başkan Görmez, mesajında şu ifadelere yer verdi;

"Bu elim hadise, ırkı, mezhebi, meşrebi ve ideolojisi ne olursa olsun, bütün Müslümanların ortak acısıdır..."

Muharrem ayının 10. Günü olan Aşura, tarih boyunca Müslüman toplumlar açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Henüz asr-ı saadetin canlı şahitlerinin bulunduğu hicri 61. yılın 10 Muharremi, Sevgili Peygamberimizin (sas) 'benim dünyadaki çiçeğim, reyhanım' dediği, 'cennet gençlerinin efendisi' olarak tavsif ettiği, Hz. Aliyyü'l-Murtaza'nın, Hz. Fatımatü'z-Zehra'nın ciğerparesi, Hz. İmam Hüseyin Efendimizin ve pek çoğu ehl-i beytten olan 70 kişinin Kerbela çölünde hunharca şehid edilmelerinden dolayı Müslümanların ortak hafızasında yer eden büyük bir acının tarihidir. Bu elim hadise özellikle milletimiz başta olmak üzere, ırkı, mezhebi, meşrebi ve ideolojisi ne olursa olsun, bütün Müslümanların asırlardır dinmeyen ortak hüznü, ortak acısı olmuştur.

"Hz. Hüseyin, haksızlık karşısındaki onurlu mücadelesi ile bütün müminlerin gönüllerinde taht kurmuş, ona bu zulmü reva görenler ise insanlığın ortak vicdanında mahküm edilmiştir..."

Kerbela'da acımasızca şehit edilen Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının asil duruşu ve haksızlık karşısındaki onurlu mücadelesi ile bütün müminlerin gönüllerinde taht kurmuş, ona ve yakınlarına bu zulmü reva görenler ise insanlığın ortak vicdanında mahküm edilmiştir. Yürekleri dilhün eden bu acı, dünyanın hangi bölgesinde yaşarsa yaşasın, mezhebi, meşrebi, ırkı, kültürü, coğrafyası ne olursa olsun, Resül-i Ekrem'e (sas), ashabına ve ehl-i beyt-i Mustafa'ya muhabbet besleyen her müminin ortak acısıdır. Bizim mersiyelerimiz, muharremiyelerimiz, münacatlarımız, niyazlarımız, kasidelerimiz, ilahilerimiz, nefeslerimiz topyekün edebiyatımız bunun ölmez şahitleridir.

"Kerbela'yı anlamak, Hüseyin'ce yaşamaktır..."

Kerbela'yı bir efsaneye dönüştürerek, sadece tarihte yaşanmış bir acı olarak anlayamayız. Onu tarihte yaşanmış bir kıssaya, bir mitolojiye, bir efsaneye dönüştürmemek; bu hadiseden dersler ve ibretler çıkarmamız gerekmektedir. Kerbela'yı anlamak, Hüseyin'ce yaşamaktır. Yürekleri hiçbir zaman sahra-i Kerbela'ya dönüştürmemektir. Kerbela konusunda bugün bizlere düşen Hz. Hüseyin'in uğruna can verdiği adaleti ve merhameti doğru anlamaktır. Hz. Hüseyin'in en büyük gayesi, kendisinden sonra yeni Kerbelalar yaşanmamasıdır. Acılardan acılar devşirmemek, Kerbela'nın kerb'u belasını bu asra taşımamaktır. Bize düşen vazifelerden biri de Kerbela'dan bir ayrılık-gayrılık değil bir birlik, beraberlik ve kardeşlik çıkarmaktır. Kerbela'yı anlamak, Kerbela'yı yaşamak, hakka, hakikate adalete, ahlaka, erdeme, fazilete, izzete, onura ve şerefe sevdalı olmaktır. Ciğer yakan, yürek sızlatan Kerbeladan, bize yeni bir can ve yeni bir nefes üflemektir. Bir sevgi, bir muhabbet devşirmektir. Hz. Hüseyin'in konuşmaları ve mesajları dikkatle incelendiğinde tüm kaygısının İslam'ın ahlaki evrensel ilkeleri çerçevesinde sadece Allah'ın rızasını kazanmak, kabilecilik ve cahiliye asabiyeti karşısında kardeşlik ahlak ve hukukunu oluşturmak ve Resul-i Ekrem'in (sas) örnekliği doğrultusunda hak ve adaleti tesis etmek olduğu görülmektedir. Şurası iyi bilinmelidir ki, Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının uğruna can verdikleri yol, Hz. Muhammed Mustafa'nın yoludur. Kerbela, Haksızlık karşısında direnmenin adıdır.

"Bugün Şam'da, Irak'ta, Yemen'de, Suriye'de dünyanın her yerinde yeni Kerbelalar yaşanıyor..."

Üzülerek ifade edeyim ki; bugün Müslümanların Kerbela'yı anlayamadığı görülmektedir. Şam'da, Irak'ta, Yemen'de, Suriye'de dünyanın her yerinde yeni Kerbelalar yaşanıyor. Müslümanların kanı akmaya devam ediyor. Müslümanların izzet ve onuru tarihte hiç olmadığı şekliyle bugün bizzat birbirleri eliyle yok ediliyor. Maalesef ülkemizde de Kerbelalar yaşatılmak isteniyor. Savaş, terör ve zulümden dolayı milyonlarca insan yerinden, yurdundan, evinden barkından, hayatından oluyor. Çocuklar umutlarını, hayallerini, geleceklerini yitiriyor.

"Bugün en büyük felaket, insanlığın vicdanını ve merhametini kaybetmesidir..."

Bugün en büyük felaket, insanlığın vicdanını ve merhametini kaybetmesidir. İslam Dünyasında ve ülkemizde şahit olduğumuz üzücü olaylar, insanların bedenini, aklını ve yüreğini sattığında ne kadar zalim ve gaddar olabileceğini göstermektedir. Bir tek insanın kalbini Kabetullah'a bedel kabul eden, bir tek insanın kalbini kırmayı Kabetullah'ı yıkmaya eş gören bir dinin mensupları nasıl olur da kadın-çocuk demeden katliamlar yapabilirler?

"Zalimin de mazlumun da mezhebine ve meşrebine bakılmaz..."

Unutulmamalıdır ki; Zalimin de mazlumun da mezhebine ve meşrebine bakılmaz. Kerbela'da yaşanan acı hadise karşısında Sünni olan da Şii olan da aynı duyarlılığı gösterir. Mümin her nerede olursa olsun zalime karşı mazlumun yanında duran vicdanlı insandır. Bugün bizlere düşen, kalbimizi, zihnimizi ve ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmektir. Bugün yeni Kerbelalar yaşamamak için daha çok anlayışa, daha fazla sekinete, daha derin ferasete ihtiyacımız vardır. Her türlü kutuplaşmayı bir tarafa bırakarak kardeşlerimize gönüllerimizi açmalı, daha sıkı kenetlenmeliyiz. Tarih boyunca mazlumların umudu olmuş aziz milletimizi bölmeye, aramıza tefrika sokmaya, fesadı körüklemeye çalışan şer odaklarını bertaraf etmeli, kardeşlik misakımızı yenilemeliyiz. Şimdi ortak değerlerimizi yüceltme, Hz. Aliyyü'l-Murteza'nın ifadesiyle hilkatte eş, dinde kardeş olduğumuzu bir kez daha tüm dünyaya ilan etme zamanıdır. Şimdi Hüseyni bir tavır ortaya koyarak, zulmü besleyen ve şiddeti körükleyenlere dur deme zamanıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle ümmeti olmakla şeref duyduğumuz Efendimiz Muhammed Mustafa'ya, onun aline, ashabına salat ve selam ediyor; serdarımız Hz. Aliyyü'l-Murteza'nın şahsında bütün ehl-i beyt-i Mustafa'yı, Hz. Haticetü'l-Kübra'yı, Hz. Fatımatu'z-Zehra'yı, Hz. Hasan'ı, Hz. Zeyneb'i, hassaten şehitlerin serdarı, ser-çeşmesi, seyyidü'ş-şüheda Hz. Hüseyin Efendimizi, Kerbela şehitlerini ve bugüne kadar hak, hakikat, adalet, ahlak, erdem ve fazilet için, izzet ve şeref için can veren bütün şühedayı rahmet, minnet, şükran, saygı ve tazim ile yad ediyorum.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber