CHP'de aidat ödemeyen üye oy kullanamayacak

Tunca Bengin

Genel Başkan'ın çağrısıyla gerçekleşecek bu iki kurultayın aynı tarihte birlikte yapılabileceğine ilişkin öngörüler de var. Yani CHP 2016'da yönetim kadrosunun yanı sıra örgütsel ve üye yapılanması ile birlikte programını da yenileyecek.

CHP kurmaylarına göre amaç; daha aktif ve dinamik bir örgütsel yapı ile Kılıçdaroğlu döneminde yaşanan değişim sürecine net vurgular yaparak partinin siyasi yelpazedeki yerine ilişkin tartışmalara nokta koymak. Bunun için de ilk hedef partililerin aidiyet duygusunu artırmak. Buna çözüm olarak öngörülen ise öncelikle önseçimde milletvekili aday sıralamasını belirleme ve mahalle biriminde delege seçimleri gibi parti içi bütün mekanizmalarda kullandığı oylarla etkin görev üslenen pasif parti üyelerini aktif hale getirmek. Nasıl mı? CHP'nin şu an bir milyon 150 bin kayıtlı üyesi bulunuyor. Ancak bunların sadece 150 bin kadarı üyelik aidatını düzenli ödüyor, yani büyük çoğunluğu listelerde varlar ama aylık "bir", yıllık "12" liralık aidatı ödemek söz konusu olduğunda yoklar. Partililer arasında bunun kültürle bağlantılı bir sorunu olduğunu yorumlayanların yanı sıra "üye ağalığından" kaynaklandığını iddia edenler de var. Şöyle ki; herhangi bir mahallede örneğin (x) kişi 500 hemşerisi ya da arkadaşını üye yaptırıyor ve onların kullandığı oylarla mahalle delegesi seçiliyor ama iş aidat ödemeye geldiğinde kimse üzerine almıyor. Dahası o üyelerin adresleri ve iletişim bağlantıları da (x) kişininkiyle aynı görünüyor...

İşte tüm bu sorunları gidermek ve üyeleri aktif hale getirmek için düşünülen yöntem de aidatını düzenli ya da hiç ödemeyenlere seçme hakkını kullandırtmamak. Aynen bazı futbol kulüplerinin genel kurul çalışmalarında uygulandığı gibi. Bu şekilde CHP'nin aktif üye sayısının bir anda 700-800 binlere çıkacağına dönük söylemlerin doğru ya da yanlışlığı ise zamana bağlı. Tabi böyle bir tüzük değişikliği gerçekleşirse...

Ne olacak bu trafiğin hali?

Trafik İstanbul'un en önemli sorunlarından biri. Günün hangi saatinde olursa olsun sinirleri oynatmadan bir yerden bir yere ulaşmak mümkün değil. Bu keşmekeşe çözüm olarak sunulan tek formül ise raylı sistem. Yani metro gelecek, dertler bitecek. Tamam da bu son yıllarda hormonlu büyüme görüntüsü veren İstanbul'un neresine yetecek ve ne zaman olacak?.. Dağ taş çok katlı bina doldu. Üstelik de önce yapılar sonrasında açılan yollar gibi gecekondu mantığıyla. Yani yapıların dış görüntüleri farklılaştı ama kafa aynı kafa. Üstelik de yapılan bu yollar ana arterlerin yükünü hafifletecek alternatifler yerine besleyici kılcal damar niteliğinde. Oysa verilen sözler tam aksi yöndeydi. Örneğin Bahçeşehir başta olmak üzere tümüyle Başakşehir'i ve çevre ilçeleri trafik kabusundan kurtaracak TEM'e paralel olarak projelendirilen Kuzey Marmara Bağlantı Yolu...Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, iki yılı aşkın süre önce "bölge için kurtuluş" olarak nitelendirdiği (28 Eylül 2013 tarihli yazımız) bu yol için şöyle demişti:

"Hasdal'dan başlayıp Alibeyköy Barajı önünden, Gazi Mahallesi ve Başakşehir Merkezi, Kayaşehir üzerinden Bahçeşehir'e uzanan yol, Mesa Nurol bloklarının arkasından geçerek Çatalca'da 3. Köprü güzergahına bağlanacak. Bu yolun devreye girmesiyle, TEM'e olan zorunluluk ortadan kalkacak. Bahçeşehir'den çıkan bir kişi 15 dakikada Levent'e ulaşacak. 3. Köprü'nün birinci ihalesinde bağlantı yolları arasında görülen bu güzergah talep görmeyince çıkarılmıştı. Ancak Karayolları bu yolu yapacağını söyledi. Hatta köprü açılmadan da bitirileceğini taahhüt etti. O nedenle direkt ana trafiğin rahatlaması 2015'i bulur."

İşte 2015'i geride bıraktık ve 2016'ya başladık. Böyle bir yol ya da trafikte en ufak bir rahatlama var mı? Yok. Ne diyelim söz uçar ama yazı kalır...