242 bin öğrenci ne arıyor?

Türkiye'nin alışageldiği en önemli işlerden birisi üniversite sınavlarıdır. Toplum bu sınavları o kadar kanıksamış ki sınavların oluşturduğu toplumsal travma ve etkisi tüm toplumu etkiliyor.

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 06 Mart 2016 17:10, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
242 bin öğrenci ne arıyor?

Örneğin mart ayının ilk iki haftasında YGS öncesi toplumda oluşan sınav kaygısı esnafı, belediyeleri, üniversiteleri, mülki idareleri her yeri etkiliyor. İşin en ilginç ve incelenmesi gereken tarafı ise lisenin son yılında özellikle de ikinci döneminde bütün okulların ibrelerini sınava çevirip bunun dışında hiçbir faaliyet yapmamalarıdır. Ben konferanslarımda öğrencilere bir örnek veririm "Türkiye'de liseye başlayan her öğrenciye bir belirsiz nokta gösterip -bak yavrum bu duvarın arkasında üniversiteler var ve senin hayatında herşeyi değiştirecek tek yer orasıdır. Şimdi dört yıl boyunda tek işin bu sınava odaklanmak olmalı ve bu sınavı kazanmak için gerekirse yemek bile yemeyeceksin. - deriz. Öğrenciler o duvarın arkasındaki belirsizlik için tam 4 yıl uğraşırlar. Peki ya sonra, 4 yılını hiçbir kişisel gelişim yapmadan beceri kazanmadan sadece test çözerek geçiren bir nesil, şöyle yada böyle üniversiteye girer ve mezun olur. Sonra mı? eline pankart alıp "devlet bana iş ver" diye sokakta gezer. Ayrıca bu sınav denen ve bu kadar anlam yüklenen olgunun başarılı olmadığıda kesin, neden mi? bakın Türkiye'de 42 yıldır 1974 yılından buyana üniversite sınavları yapılıyor. her yıl milyonlarca öğrenci bu sınava giriyor ve bu sınav için en azından iki yıl harcıyor. Peki sorarım size bırakın milyonları, bu sınavlarda ilk1000'e giren öğrencileri düşünün 42 yılda 42.000 "dahi!" ortaya çıkmalıydı. Peki bu 42.000 dahi nerede, bunlara ne oldu? ya gerçekten bunlar dahiydi üniversiteler bunları yok etti yada bunlar dahi falan değildi bizim kendimizi kandırarak yarattığımız ezberci nesildi. Sonuçta da bu 42.000 kişi maalesef patent, marka, değer üretemediği için bugün memleketin hali ortada.

Peki bu düzen değişmeyecek mi? çocuklarımıza daha insanca bir eğitim sunam ayacak mıyız? Bütün dünyayı inceleyin eğitimde özellikle gelişmiş ülkelere bakın öğrencileri birer değer olarak görür, yetenekleri, becerileri, hayallerine göre onları geleceğe taşımaya çalışıyorlar. Peki biz ne yapıyoruz; aileden başlayarak bütün ebeveynler, öğretmenler, yönetenler ama hepimiz çocuklarımıza korku aşılıyoruz. 17 yaşında bir öğrencinin benim "ne okumak istiyorsun" soruma verdiği yanıt hepimizin çok düşünmesini gerektiriyor çocuk bana "hocam ben kamu yönetimi okuyacağım. Çünkü Ankara'da bir tanıdığımız var bana iş bulur" dedi. İşte bütün sorun burada sevgili okurlar çocuklarımız 17 yaşında hayal kuramazsa, geleceği tasarlayamazsa biz memleket olarak bir adım ileri gidemeyiz.

İşte bütün her yerde anlattığım budur. Çocuklar bizim tek şansımız ama biz onları ezberlediğimiz yoldan ve korkularımızla yok etmeye devam ediyoruz. Bu yüzden onlar mutsuz, onlar başarısız ve onlar ortada yoklar.

Ben Apply BAU denen sisteme bunun için inanıyorum. Sadece 2 ayda 242 bin gencin bu sisteme yüklenmesi YÖK'ü, ÖSYM'yi MEB'i düşündürmelidir. Neden bu çocuklar bu sisteme bu kadar yakınlaştılar? Çünkü çok basit kendilerini boşluk doldurma yerine birey olarak insan olarak ilk kez ciddiye alan bir sistemle karşı karşıyalar. O yüzden Apply BAU ile bu kadar ilgileniyorlar. Tabi sevgili gençler bu sistemi bir üniversite kendi kaynakları ile yapmaya çalışıyor. Öğrencileri doğru değerlendirmeye, yönlendirmeye ve onlara gücü oranında burslar vermeye çalışıyor. Bu yıl üçüncü yılı bu üç yılda inanın o kadar büyük değerler ortaya çıkıyor ki Türkiye'ye büyük değerler katacaklarına inanıyorum.

Tabi bir sözümde iş dünyasına; bırakın artık bina yaparak eğitime destek olmaya, taş duvarlar yeni nesilleri yetiştirmiyor. Öğrencilere destek olun. Tutun Bahçeşehir üniversitesinin elinden Türkiye'nin tüm yetenekli ve geleceği gören çocuklarını birlikte eğitin ve Türkiye'yi geleceğe taşıyacak çocukları yetiştirin. Ne diyelim inşallah bu sistem tüm üniversitelere yayılır diye umalım.

Turgay Polat

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber