İmam-hatipler kapatılamaz mı?

Kaynak : Radikal
Haber Giriş : 18 Kasım 2006 08:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İsmet Berkan

Bizde hep böyledir, gerçek sorunlara gerçek çareler üretmek, düşünmek yerine hep meselelerin kenarından dolaşılır ve iğreti çözümler üretilir. İmam-hatip liseleriyle ilgili sorun da aynen budur. Bu liselerin adı 'imam-hatip lisesi.' Ve bunlar birer 'meslek lisesi.' Yani amaçları imamlık ve hatiplik mesleğini seçmek olan öğrencileri yetiştirmek.

Ama bu liselerin sayısı artık o kadar fazla ki, mezunların hepsi imam-hatip olacak olsa, dünyanın bütün camilerinin yarısında Türk imam-hatipler çalışması gerekecek, o kadar fazla öğrenci mezun oldu bu okullardan anlayacağınız.

Öte yandan epey bir süreden beri bu okullardan mezun olanların yarıya yakını kızlar. İslam dininde kadınların imam veya hatip olması söz konusu olmadığına göre bu öğrenciler neden bu liselerdeler, anlamaya imkân yok.

Aslında imkân var. Çünkü bu okullar 'meslek lisesi' statüsündeler ama gerçekte mesleğe din adamı yetiştirdikleri falan yok. Halkımız bu okullara 'normal lise' muamelesi yapıyor. Üstelik bir kısım halkımız bu okulları şu veya bu sebeple devletin diğer okullarından daha çok seviyor.

O yüzden normal bir ilkokul yaptırmaya halkımız para bağışlamazken bu okulların yaptırma ve yaşatma dernekleri deyim yerindeyse para kırıyor.

O sayede, yani toplanan paralar sayesinde çok sayıda imam-hatip lisesi açıldı, bıraksanız daha da açılacak. Ayrıca 'yaşatma' dernekleri sayesinde bu okullara akan parayla okullar hem diğer devlet liselerinden çok daha iyi durumda hem de bu şartlara da biraz bağlı olarak daha yüksek kalitede eğitim veriyor.

Ama bu okullar belki taa en başından beri belli bir siyasi anlayışın da 'arka bahçesi.' İmam-hatipli olmak, siyasal İslam'ı savunanlar arasında neredeyse farklı, daha yüksek bir statüyü ifade ediyor. Bazı eski ve köklü imam-hatipler, 'İslam koleji' gibi işlev görüyor, mezun dernekleri vs. çok aktif olabiliyor bunların.

İşte bu 'arka bahçe' olma özelliğinden ötürü 28 Şubat döneminde hedef tahtasındaki okullar da bunlar oldu. İmam-hatipe giden öğrenci sayısını azaltma umuduyla temel eğitimin sekiz yıla çıkması hızlandı.

Yine aynı umutla, daha doğrusu bu okullara öğrenci gönderilmesini caydırmak için Kemal Gürüz'ün başkanlığında Yüksek Öğrenim Kurulu (YÖK) üniversiteye giriş sisteminde radikal bir değişiklik yaptı ve katsayı uygulamasını getirdi. Böylelikle bu okullardan mezun olanların hukuk, siyasal vs. üniversitelere girmesi imkânsız değilse bile imkânsıza yakın oranda zorlaştırıldı.

Sekiz yıllık eğitimle ortaokul bölümleri kapatılan ve çok sayıda öğrenci kaybeden imam-hatipler bu katsayı uygulamasıyla bütün cazibesini yitirdi, bu okullara giden öğrenci sayısında dramatik düşüşler oldu.

Şimdi, dört yılını tamamlamış olan iktidar, imam-hatiplere yeniden hayat öpücüğü verecek yollar aramaya devam ediyor. Aslında her seferinde büyük bir toplumsal tepkiyle karşılaştıkları için bu işi bir türlü yapamıyorlar ama yol aramaktan da caymıyorlar. Son Milli Eğitim Şûrası'nın yapılmasının tek sebebi galiba konuyu yeniden gündeme getirmekti, bunu başardılar. Ama şûra kararı nasıl ve ne zaman hayata geçer bilinmez elbette. Son karar eğer hayata geçecek olursa Türkiye'de mesleki eğitim sona erecek, mesleki eğitim sorunu imam- hatiplere kurban edilecek demektir.

Oysa adam gibi bir tartışma yapılabilse, iktidar bu konuyu konuşmaya razı olsa, yani aslında soruna gerçekten çare arasa, geniş bir uzlaşma bulmak mümkün olabilir. Bana göre çözüm, imam-hatiplerin kapatılmasından ve bazı seçilmiş devlet liselerinde, okul saatleri dışında din eğitimi sertifika programları açılmasından geçiyor. Çünkü sorunun göbeğinde din eğitimi yatıyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber