Vesayetçilerin bağımsız yargı rahatsızlığı

Yargının FETÖ işgalinden kurtarılması vesayetçi kesimleri rahatsız etti. Yargıdan iktidar devşirenler, arka bahçeleri gibi gördükleri güç ellerinden gidince isyan etmeye başladı

Kaynak : Star Gazetesi
Haber Giriş : 06 Eylül 2017 07:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Vesayetçilerin bağımsız yargı rahatsızlığı

Yargının son yıllarda yapılan anayasal ve yasal düzenlemelerin yanı sıra belli grupların etkisinden kurtarılması, vesayet odaklarını rahatsız etti. Özellikle Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturma ve davalarında yargının vereceği kararları sulandırmak ve etkilemek için adeta seferber olan belli çevreler, yargı mensuplarına ve kararlarına karşı güvensizlik oluşturmak için start verdi. İstanbul Barosu, tam sayfa ilanlarla yargı süreçlerini tartışmalı hale getirmek isterken, Hürriyet Gazetesi başta olmak üzere bazı yayın organları da FETÖ davalarının muhtemel bireysel başvurularına bakacak olan Anayasa Mahkemesi üzerinde şaibe oluşturma çabası içine girdi.

FETÖ SÖZCÜSÜ GİBİ

İstanbul Barosu dün verdiği ilanda "Adaletsiz savunma, savunmasız adalet" adalet iftirasında bulundu. İstanbul Barosu Adli yıl açılışı vesilesiyle yayınladığı ilanda terör örgütleriyle mücadeleyi eleştirdi. İstanbul Barosu, FETÖ'nün devlete karşı kullandığı argümanları savundu. OHAL kapsamında çıkartılan kanun hükmünde kararnamelerle tasfiye edilen terör örtü mensuplarına haksızlık yapıldığı öne sürülen skandal ilanda, "Terörle mücadele için ilan edilen OHAL+KHK rejimi ile elde edilen 'sorumsuzluk' muhalif unsurların sindirilmesi amacıyla kullanılıyor" denildi.

SKANDAL İFADELER

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın İstanbul Adliyesindeki makamında avukat kılığındaki DHKP-C'li teröristlerce rehin alınarak şehit edilmesinden sonra adliyelere girişte avukatlarında aranmasına yönelik başlatılan uygulamayı eleştiren İstanbul Barosu, FETÖ'nün cezaevindeki mensuplarının talimat almasını engellemeye yönelik başlatılan önlemleri de eleştirdi. Hürriyet gazetesinde tam sayfa yayınlanan skandal ilanda Baro, FETÖ soruşturmalarına göndermede bulunarak "burun sürtme cezaları" verildiğini ve OHAL uygulamalarının "Hukuk devleti ilkesini körelttiği"ni iddia etti. Aynı şekilde Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da Yargıtay'ı "siyasi iktidarın dediğini yapmak"la suçladı.

İstanbul Barosu, FETÖnün güdümündeki hakim ve savcıların başlattığı 17/25 Aralık kumpasında ise doğrudan FETÖ yargısının yanında yer alan açıklamalarda bulunmuştu. FETÖcü hakim ve savcıların kumpasıyla ilgili daha sonra verilen takipsizlik kararlarını eleştiren İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, kararı veren savcıları "yetki gaspı yapmak"la suçlayarak, "kimse 17 Aralık dosyasının kapandığını, bittiğini düşünmesin. Vakti zamanı gelince, gerçek anlamda bağımsız bir yargı söz konusu olunca kamu davası tekrar açılabilir" dedi.

AYM BAŞKANI HEDEF

Güvensizlik oluşturma çabası sadece ilk derece mahkemesi ve Cumhuriyet savcılarıyla sınırlı tutulmadı. Bireysel Başvurulara bakan Anayasa Mahkemesi (AYM) de hedefe konuldu. 30 Ağustos kutlamalarında AYM Başkanı Zühdü Arslan'ın protokol selamı "boyun eğme" olarak lanse edilerek, algı oluşturulmaya çalışıldı. Hurriyet, Cumhuriyet gibi gazetelerde Arslan'ın selamı "Erdoğan'ın önünde eğilmek" diye verildi.

BAŞKANLARA DA SALDIRI

Geçmişte yargı belli grupların, cemaatlerin, mezheplerin, siyasi partilerin "arka bahçesi" olarak sıkça eleştirildi. Bu yüzden bir dizi anayasa ve yasa değişiklikleri yapıldı. "bağımsız" olan yargı aynı zamanda "tarafsız" da kılındı. Geçmişte vesayet kurumlarından biri gibi hareket eden AYM'ye her fırsatta başvuran CHP, artık istedikleri gibi kararlar çıkartamayınca sert eleştirilerde bulundu. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bu AYM ve yargıçları bu topluma güven vermiyor" söylemine sarıldı. Kılıçdaroğlu daha sonraki açıklamalarında işi daha da ileri götürerek, "O Yargıtay başkanı Türkiye'de adalet dağıtamaz. O Danıştay başkanı Türkiye'de adalet dağıtamaz. Sayıştay başkanı zaten bir anlamda AKP'nin arka bahçesi konumuna gelmiştir. Adalet dağıtamazlar" dedi.

NEREDE O ESKİ YARGI!

Kılıçdaroğlu, mevcut yargı sistemine yönelik suçlamalarını "Böyle bir tablo cumhuriyet tarihinde hiç olmamıştır. İlk kez böyle bir tablo ile karşı karşıyayız" diyerek sürdürdü. Oysa geçmişte ilk incelemesi bile aylar süren başvurularda AYM, CHP liderinin çağrısı üzerine 367 kararını günlerle ifade edilebilecek bir sürede karara bağladı. Dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın "Başvurumuz kabul edilmezse çatışma çıkar" açıklaması sonrasında AYM, jet hızıyla verilen kararla Cumhurbaşkanlığı seçimleri için 367 şartına "evet" diyerek bir skandala imza atmıştı.

DARBECİLERE ALKIŞ

28 Şubat postmodern darbesinde Genelkurmay'ın verdiği brifinglere neredeyse tam kadro katılan Yüksek Yargı, vesayet odaklarının tahakümünden kurtarıldı. Yargıtay Başkanı Cirit'in de dünkü Adli Yıl Açılış Konuşmasında dediği gibi tarihinde ilk kez 15 Temmuz'da darbecilere karşı net bir tavır alarak, halkın yanında yer aldı. Yargı tarafını vesayetçi odaklar yerine "Halk" olarak belirleyince de saldırıların odağına oturtuldu.

TERÖRİSTLERİ KORUYANLAR BİZE DERS VEREMEZ

Adli yıl açılış töreninde konuşan Yargıtay Birinci Başkanı İsmail Rüştü Cirit, FETÖ mensuplarının yurt dışına kaçmaları ve bulundukları devletlerin, bunları, suçluların iadesine ilişkin kuralları hiçe sayarak iade etmemelerinin, meselenin oldukça farklı ve derin boyutlarını ortaya koyduğunu belirterek, "Adil yargılanmadan söz eden uluslararası kuruluşların ve devletlerin öncelikle Türk adaletine yardımcı olmaları gerekir. Bir yandan şüphelileri iade etmeyerek adil yargılamaya engel olurken, diğer yandan adalet ve hukuk nutukları atanların samimiyetleri son derede sorunlu görünmektedir. Bu nedenle, kanun kaçaklarını iade etmeyen, aksine onları himaye eden devletlerin, öncelikle kendilerinin hukuka saygı duyması gerektiğini vurgulamak istiyorum" dedi. Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin yargılamalarda, insan haklarına ilişkin standartlardan taviz vermeden objektif delillere göre karar verilmesi gerektiğini belirterek, "Emanete ihanet ederek, kamu görevini ve özellikle yargı yetkisini belli bir örgütün amaçları doğrultusunda kullananlara adaletten başka bir borcumuz bulunmamaktadır. Bu kişilerin, adil bir şekilde yargılanması, hukukumuzda öngörülen cezalara çarptırılması ve sarsılan kamu düzeninin yeniden tesisi kuşkusuz sağlanacaktır" dedi. Yargıtayın iş yüküne ilişkin rakamları da açıklayan Cirit, şu anda Yargıtay'da 1 milyon 292 bin 700 dosya bulunduğunu, bu sayıyı iki yıl içinde eritmeyi planladıklarını söyledi.

İŞTE ÖZLEDİKLERİ YARGI

- Üyeleri hukukçu bile olmayan İstiklal Mahkemeleri (1926)

-Seçilmiş Başbakanı asan darbe alkışçıları (Yassıada)

- Cuntadan brifing alan sözde yüksek yargı mensupları

- Talimatla karar veren mahkeme üyeleri (28 Şubat darbesi)

- İktidara muhalefet için kullanılan kurumlar

- Milletle savaşa aracılık eden 'militan hukukçular'

YARGI KİMSEDEN TALİMAT ALAMAZ

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, yeni adli yıl dolayısıyla yayımladığı mesajında, birlik, beka, güvenlik, özgürlük, hak ve adaletin en güçlü teminatının hızlı ve etkin işleyen yargı sistemi olduğuna dikkati çekti. Gül, şunları kaydetti: Milletimiz yargının hakemlik vasfını kaybederek ideolojik bir aygıta dönüştüğünde, adalet terazisinin nasıl şaştığını 27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta görmüş, yaşamıştır. Çok daha vahimi ise 17-25 Aralık darbe girişiminde görüldüğü üzere cüppelerini örgüt rütbelerini gizleme aracı kılan, temel karakteri yalan, iftira ve kumpas olan bir örgütün mensuplarının yargıda varlık göstermesi olmuştur. Halbuki Türk yargısı, hiç kimseden emir ve talimat almaz, gücünü ve meşruiyetini sadece ve sadece adına karar verdiği Türk milletinden alır. Türk yargısı içinde illegal yapılanmalara asla izin verilmez. Yeni adli yılda, daha hızlı ve etkin çalışması amacıyla birçok iyileştirici uygulama ve önlemler üzerinde çalışıyoruz. "

HİÇ BİR TARİHTE OLMADIĞI KADAR

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan "Soruşturma ve yargılamalar, insan hak ve hürriyetlerin uygun, hiç kimsenin haysiyet ve onuru rencide edilmeden, Anayasanın 138. maddesinde ifadesini bulan; görevlerinde bağımsız, kanuna ve hukuka uygun olarak tamamen vicdani kanaatlerine göre hüküm veren hakim ve savcılar tarafından icra edilmektedir" dedi. Fidan, "Şunu hassaten ifade etmek isterim ki; hakim ve savcılarımız hiç olmadığı kadar bağımsızdır, hiç olmadığı kadar tarafsızdır onur ve haysiyetine düşkündür. Tamamen vicdani kanaatlerine göre hüküm vermektedir. Bu gerçeği Türkiye Cumhuriyeti düşmanlarıyla ve terör örgütleriyle iş birliği açığa çıkan, kendisini sözde barış gönüllüsü, sözde sivil toplum kuruluşu yetkilisi olarak tanıtan etki ajanlarının hezeyanları gölgeleyemeyecektir" ifadelerini kullandı. İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru da, "Türk yargısı bağımsız, tarafsız, vicdan ve hak ölçütleriyle görev başındadır hiç kimse merak etmesin" dedi.

ABD VE AB'DEN DAHA BAĞIMSIZ

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, adli yıl açılışı dolayısıyla sosyal paylaşım sitesi Twitter'da yayımladığı mesajda, adaleti ayakta tutan ve adaletle hükmeden bağımsız, tarafsız hakim ve savcıların, bilinçli karalama ve itibarsızlaştırmaya muhatap olduklarını vurguladı.Bozdağ, "Bu karalama ve itibarsızlaştırma, içeride bazı siyasiler ve bazı AB ülkeleri ile FETÖ ve PKK başta terör örgütlerince bilinçli yapılmaktadır. Kim ne derse desin Türk yargısı, AB ülkeleri yargısından da ABD yargısından da hem daha fazla hukuka bağlı ve hem de daha fazla adildir" ifadelerini kullandı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber