Enerjide büyük oynamanın yolu BOTAŞ'tan geçiyor

Haber Giriş : 23 Nisan 2007 22:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye'nin kavşak ülkelerden bir olduğu enerji paylaşım savaşında BOTAŞ'a büyük görev düşüyor. BOTAŞ'ı ve Türkiye'nin enerji hatları stratejisini kurumun patronu Saltuk Düzyol ile konuştuk.

Dünyadaki enerji savaşı giderek kızışıyor. Türkiye'nin Hazar ve Ortadoğu kaynaklı doğalgazı Yunanistan üzerinden İtalya'ya taşımak için harekete geçtiği bir dönemde yıllardır konuşulan fakat hayata geçirilemeyen Burgaz-Dedeağaç Petrol Boru Hattı projesi için nihai anlaşmayı imzalayan Rusya, bir taraftan da Mavi Akım'ı Macaristan'a kadar uzatarak Nabucco hattını by-pass etmeye çalışıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bunları yaparken İran da boş durmuyor. Hindistan ve Çinli enerji uzmanlarıyla yeni boru hatları konusunda görüşmelerde bulunan Tahran yönetimi, bir taraftan da Avrupa içlerine uzanmanın hesaplarını yapıyor. Enerjinin hayatî güç unsuru haline geldiği bu arenada, birçok ülke gibi Türkiye de oyunun önemli bir oyuncusu olmak için çaba harcıyor.

Yeni 'Büyük Oyun'da kendine biçilen rolü değil, istediği rolü oynamak isteyen Ankara'nın en önemli kozlarından biri de boru hatları ile taşımacılık yapan devlet şirketi BOTAŞ. Yıllık 8,5 milyar dolarlık işlem hacmine sahip BOTAŞ'ın 2 bin 700 personeliyle elde ettiği bu büyük başarı herkesin dikkatini çekiyor. Çok değil bundan 6 sene öncesine kadar enerji yolsuzluklarının kalbi olarak görülen enerji devi, 2003 yılında genel müdürlük koltuğuna Saltuk Düzyol'un oturmasıyla silkindi ve kendine geldi. Bugün bazı uzmanlar tarafından "Türkiye'nin Gazprom'u" olarak tanımlanan BOTAŞ'ın kaptan köşkünde oturan Genel Müdür Vekili Saltuk Düzyol'la Ankara Bilkent'teki genel müdürlük makamında görüştük. BOTAŞ hakkındaki bilgileri ve Türkiye'nin boru hatları konusundaki stratejilerini bizimle paylaşan Düzyol, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

TÜRKİYE'NİN KONUMU DAHA DA GÜÇLENECEK

-Türkiye'nin boru hatları konusundaki temel stratejisi nedir?

Türkiye doğu-batı ve kuzey-güney enerji koridoru olmayı hedefliyor. Bunun yolu da uluslararası projelerden geçiyor. Bu projelerle biz üç hedefe ulaşmak istiyoruz. Öncelikle dünya enerji piyasalarına, mümkün olduğunca farklı kaynaktan ve fazla miktarda doğalgaz ve ham petrol temin eden bir terminal olmak istiyoruz. İkinci olarak bu vesileyle ülkemizin enerji ihtiyacını en uygun fiyatla karşılamayı hedefliyoruz. Üçüncü olarak da boru hatları taşımasından ve ticaretinden para kazanarak ülkemize katkı sağlamayı hedefliyoruz.

-Yürütülen uluslararası projelerde son durum nedir?

Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) ile başlayan süreci, Nabucco ve Türkiye-Yunanistan-İtalya bağlantı projesiyle sürdürerek koridor rolümüzü pekiştirmek arzusundayız. Nabucco'nun 31 milyar, Yunanistan hattının ise 12 milyar metreküp gaz taşıyacağı düşünüldüğünde hangi ölçekte projelerle uğraştığımız daha iyi anlaşılacaktır. Mısır ve Irak doğalgazının Batı'ya taşınmasına yönelik ciddi projelerimiz de düşünüldüğünde Türkiye'nin konumunun yakın zamanda daha güç kazanacağı görülmektedir.

-Kaynak ülkeler bu konuya nasıl yaklaşıyor?

Kaynak ülke olarak düşünülen Azerbaycan'ın mevcut üretim kapasitesi şimdilik bunu destekleyecek durumda değil ve 2012 yılına kadar bu anlamda Azerbaycan'ın ciddi bir katkı sağlayamayacağı görülüyor. Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan gibi kaynak bakımından son derece zengin ülkelere baktığımızda da Rusya'nın yaptığı anlaşmalarla bu ülkeleri bağladığını görüyoruz. Bunların dışında dünyanın ikinci büyük rezervine sahip ülkesi İran, ciddi yatırımlar yapmasa da önemli bir kaynak ülke olma vasfını koruyor. İran'ın dışında Irak ciddi bir kaynak olarak karşımıza çıkıyor. Kuzeyde Kerkük civarındaki sahalarda bulunan gazın Türkiye üzerinden batıya ulaştırılması konusunda geçtiğimiz ay bir görüşme yaptık. Bu görüşmelerde Iraklı yetkililer doğalgaz sahalarının işletilebilmesi için çok ciddi yatırıma ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Irak'taki yeni petrol yasasının yeni yatırımlara imkân sağlayacak düzenlemeler içermesi bu konuda bizi cesaretlendiriyor. Burada dikkate alınabilecek bir diğer ülke de Mısır. Bu ülke ile yaptığımız anlaşmaya göre Ceyhan'a kadar uzanan bir boru hattı inşa edilecek ve bu hattan ihracat amacıyla yılda 4-6 milyar metreküp doğalgaz verilecekti. Her ne kadar Mısır'ın vaat ettiği rakamları veremeyeceği kanaatini uyandıran bazı gelişmeler olsa da biz yine de iyimser olmak istiyoruz. Tüm bunlara ilaveten rezerv sıralamasında üçüncü sırada yer alan Katar'dan da doğalgaz almak için görüşmelere başladık. Arap yarımadası geçişli bir hat için görüşüyoruz.

CEYHAN'A 190 MİLYON TON PETROL AKACAK

-Petrol hatlarında gelinen son durum nedir?

Şu anda üç ana hat üzerinden dünya piyasalarına ham petrol ihraç ediyoruz. Bunların ilki Irak petrol boru hattı. Türkiye'nin uzun yıllardır işlettiği bu hat yıllık 71 milyon tonluk kapasitesi ile BTC'den bile büyük bir hacme sahip; ama maalesef Irak tarafında meydana gelen sabotaj olayları nedeniyle etkin bir şekilde kullanılamıyor. Şu anda günde 450 bin varille çalışan BTC'nin yakın bir zamanda günde 1 milyon varillik bir kapasiteye ulaşmasını bekliyoruz. Yıllık 70 milyon ton kapasiteli Samsun-Ceyhan'ın da devreye girmesi halinde yılda 190 milyon ton petrol Ceyhan'a akacak ve Ceyhan gerçek anlamda bir terminal haline gelecek. Ayrıca yerli ve yabancı şirketlerin bölgeye kuracakları petrokimya ve rafineri tesisleri de ham petrolün katma değeri yüksek bir şekilde uluslararası pazarlara taşınmasını sağlayacak.

-Burgaz-Dedeağaç hattı için Rusya-Bulgaristan ve Yunanistan'ın anlaşmaya varması sizin bu stratejinizi nasıl etkiledi?

Samsun-Ceyhan'ın gündeme gelmesinin ardından alternatif hatlar açılmaya başlandı. Son günlerin çok tartışılan Burgaz-Dedeağaç hattı da bunlardan biri. Biz BOTAŞ olarak bu hatlara iki nedenle çok sıcak bakmıyoruz. Birincisi bizim oynamak istediğimiz terminal rolünü zayıflatmaya yönelik bir çaba olarak gördüğümüz için. İkinci olarak da maliyet etkinliği açısından düşünüldüğünde alternatif olarak gösterilen boru hatları uzun vadede fiya tlara katkı sağlamıyor.

- Kamuoyunda "Mavi Akım 2" olarak bilinen ve Rus doğalgazı ve petrolünün İsrail'e taşınmasını öngören projede gelinen son durum nedir?

Projeyle Samsun'dan gelen Mavi Akım boru hattının kapasitesinin değerlendirilmesini hedefliyoruz. İsrail hükümetinin şu ana kadar izlediği enerji stratejilerinde radikal değişikliklere giderek 1200 MGW olan doğalgaza dayalı elektrik üretim kapasitesini 7500 MGW'a çıkarmayı hedeflemesi bize bu imkânı sunuyor. Mısır menşeli gaza çok bağımlı olmak istemedikleri için ihtiyaçlarını Katar, Irak veyahut Türkiye üzerinden gelecek bir hatla karşılamayı istiyorlar. Ceyhan-Aşkelon hattından sadece petrol ve doğalgaz değil aynı zamanda su ve elektriğin de taşınması öngörülüyor. İsrail tarafının bu konudaki talebi deniz geçişli bir hat üzerinde yoğunlaşıyor. Bu projenin hayata geçirilmesinde asıl rolün özel sektör tarafından oynanması planlanıyor. Burada tedarikçi ülkelerin konumu da büyük önem taşıyor. İsrail fiyata çok duyarlı bir ülke. Mevcut piyasa koşullarının çok ama çok altında gaz alabiliyorlar. Bu nedenle alternatif kaynaklardan gelen gazın fiyatı bu anlamda büyük önem taşıyor.

YA İRAN'A SALDIRI OLURSA?

-Doğu Akdeniz hattını hareketlendiren bir diğer proje de Mısır. Burada neler yaşanıyor?

Mart 2004'te Enerji Bakanımız Sayın Güler ile Mısır Petrol Bakanı arasında imzalanan bir mutabakatla start alan Mısır hattı projesi Ortadoğu açısından büyük önem taşıyor. Ürdün ve Suriye üzerinden geçerek Ceyhan'da son bulan hattın yıllık kapasitesinin 10 milyar metreküp olması ve 4 ila 6 milyar metreküplük kısmının Batı pazarlarına satılmasını öngören mutabakatın ardından herkes çalışmalara başladı. Lakin aradan geçen zaman içinde hattın geçtiği ülkelerden Suriye ve Ürdün'ün gaz taleplerinin artması, süreci yavaşlattı. Şu kadarını söyleyebilirim ki hattın bizi ilgilendiren 230 km'lik bölümünün inşasına kısa bir süre sonra başlayacağız. Kilis'ten başlayıp Ceyhan'a kadar uzanan hattın inşasını kısa zamanda sonuçlandıracağız. Miktar ne olursa olsun biz Mısır gazını gerek iç pazarda gerekse ihracata yönelik projelerde kullanmak istiyoruz.

-Arz güvenliği konusu açılmışken, aklımıza son günlerin sıcak konusu İran geliyor. İran'a yönelik muhtemel bir askerî harekâta hazırlıklı mısınız?

İran bizim açımızdan çok önemli bir kaynak. Toplam doğalgaz tüketimimizin yüzde 22'sini karşılayan İran'a bir saldırı gerçekleşmesi halinde bazı sıkıntılar yaşanacaktır. Bunu asgariye indirmek için bazı önemler de aldık. İlk olarak Silivri'deki Kuzey Marmara Yeraltı Depolama tesisini en kısa zamanda devreye sokmayı planlıyoruz. Bunun dışında Marmara Ereğlisi LNG tesislerinin günlük 18 milyon olan kapasitesini 22 milyon metreküpe çıkardık. Bunlara ilaveten İzmir'de özel sektörden kiraladığımız yıllık 6 milyar metreküp kapasiteli bir başka tesisimiz de hazır durumda. Eğer İran'a yönelik bir saldırı gerçekleşirse yapılacak ivedi bir düzenleme ile LNG ithalatı yoluyla da bu sorun önemli ölçüde çözülebilir. İran tamamen devre dışı kalırsa birtakım sıkıntılar yaşanabilir; ancak bizim bu konuda B ve C planlarımızın olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

MUSUL-HAYFA PROJESİ İMKÂNSIZ

-Musul-Hayfa projesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Hayata geçirilmesi mümkün mü?

Dünyada çizilen çok sayıda boru hattı projesi var. Dolayısıyla İsrail Enerji Bakanlığı da bu hattın yeniden hayata geçirilmesine ilişkin bazı projeler çizdirmiş olabilir. Ancak bir hattın hayata geçirilebilmesi için öncelikle güvenlik sorunlarının çözülmesi gerektiği düşünüldüğünde Musul-Hayfa hattının Irak'ta yaşanan çatışmalardan ötürü mümkün olmadığı açıkça görülmektedir. Politik istikrarın olmadığı güzergâha hiçbir yatırımcının para yatırmayacağı da düşünüldüğünde ben bu projenin hayata geçirilmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum.

-BOTAŞ'ın sektördeki rolünün giderek küçültülmesine yönelik baskılar var. Bunu siz nasıl yorumluyorsunuz?

Bazı çevreler tarafından dile getirilen BOTAŞ'ın küçültülmesi gerektiğine ilişkin söylemlere katılmıyorum. Ben bunun ülke menfaatleri açısından yarar sağlamayacağına inanıyorum. Bugün Türkiye'nin uluslararası projeler vasıtasıyla enerji köprüsü olmasını sağlayacak yegâne şirket BOTAŞ'tır. Dünyaya bir bakın! Devlerin egemen olduğu enerji sektöründe ülke olarak boy gösteren işletmelerin çoğunun arkasında devletleri vardır. Bundan ötürü bu sektörde büyük oynamak istiyorsanız büyük oyunculara sahip olmanız gerekiyor. Türkiye AB'ye giriş sürecinde enerji koridoru ve büyük oyuncu olmak istiyorsa BOTAŞ'a ihtiyaç var diye düşünüyorum. Ama siz şirketi üçe bölüp pazar payını da yüzde 20'lere indirirseniz bu işin yapılabilmesi mümkün değildir. Tam tersine, enerjide büyük oynamak için BOTAŞ ile TPAO birleştirilmeli. Ortaya çıkacak yeni şirket, Türkiye'nin pazarlık gücünü artıracaktır. Son söz olarak ancak büyük enerji şirketleri ile büyük politikalar izleyebilirsiniz diye düşünüyorum.

HATLAR ARTTI, PERSONEL AZALDI

-Son dönemde Enerji Bakanlığı koridorlarından transfer rüzgarları esiyor. Bu rüzgârdan BOTAŞ nasıl etkileniyor?

BOTAŞ, TPAO gibi kuruluşların en önemli sıkıntısı gerek üst yönetim gerekse de teknik kadrolarda uzun süreli istikrarın yakalanamamasıdır. Serbestleşmenin başlaması ve yeni aktörlerin piyasaya girmesiyle birlikte transferler de hız kazandı. Özel sektördeki ücretlerle BOTAŞ, TPAO gibi kurumlarda ödenen maaşlar mukayese edildiğinde ciddi bir uçurumun olması; yetişmiş, nitelikli personelin özel sektöre yönelmesine neden oluyor. Biz ne kadar çaba harcasak da özel sektöre akışın önünü kesemiyoruz. Kritik kurumların başında gelen enerji işletmelerinde görev yapan personelin elde tutulması bu kurumların geleceği açısından da hayati önem taşımaktadır. Bunu sağlayacak önlemlerin alınması devlette devamlılık ilkesi açısından da son derece yararlı olacaktır.

-Personelin sayısı kadar niteliği de büyük önem taşıyor. Kurumunuzda bu anlamda durum nasıl? ODTÜ, Bilkent gibi üniversitelerden mezun personeliniz var mı?

Evet, ara ara birkaç tane düşüyor (gülüyor) ama çok az. Yeni eleman alımında da ciddi tahditlerle karşı karşıyayız. BOTAŞ 10 sene önce şimdiki personelinin 10 katı elemanla çalışıyordu. O günden bu yana boru hatları iki kat arttı; ancak personel sayımız geçen zaman içinde giderek azaldı. Buna rağmen büyük işler başarıldı. Burada son derece fedakâr bir şekilde çalışan BOTAŞ personeline sizin aracılığınızla teşekkür etmek istiyorum. Bu kadar az sayıda personelle bu kadar büyük bir değerin meydana getirilmesinde bu fedakâr insanların payı büyük.

Aksiyon

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber