'3 çocuk annesi kadın olmak için Rektörlükten vazgeçerdim

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 22 Mayıs 2007 14:28, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Geçen hafta Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri peşmerge kıyafetlerini andıran kostümlerle folklor gösterisi yaptı. Bir öğrenci de, türbanla gitar çaldı. Gösteriler manşet oldu. Boğaziçi Üniversitesi, bu gösteriden bir kaç gün önce de, Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk'a fahri doktora verdi. Oysa bir süre önce İstanbul Üniversitesi Rektörü "Pamuk burada ders veremez" demişti. Aynı Boğaziçi Üniversitesi "Ermeni Konferansı" düzenlenmek istenince de eleştirilmişti. Tüm bunlar Boğaziçi Üniversitesi'ni ve rektörünü hedef haline getirdi, "Vatan haini" benzetmeleri yapıldı. Peki bu konularda Prof. Ayşe Soysal ne düşünüyor? İşte sorular ve yanıtları:

* Folklor gösterisi için "Boğaziçi'nin Türkiye'si" manşetini gördüğünüzde aklınızdan neler geçti?

- Hata mı yaptık diye düşünmedim. Ben matematikçiyim. O nedenle her şeye analitik bakarım. Ama buna rağmen tam olarak anlayamadığım Boğaziçi'yle ilgili bir yanlış anlama var. O toplantıyla ilgili de bir şey çıkabilir diye düşünüyorduk. Ve bölücü ilan edildik.

* Öğrencilerin Türkiye'yi tanıttıkları gecede böylesi kostümlerle sahneye çıkması sizi hiç rahatsız etmedi mi?

-Ben başöğretmen değilim, onlar da ilkokul öğrencisi değil. Folklor kulübü de kendi dünya görüşü çerçevesinde işler yapan bir kulüp. O gösteriyi izleyemedim. Ama aynı kulübün önceki yıllarda benzer çizgideki gösterilerini izlemiş ve beğenmiştim. Yöresel kıyafet de halk oyunlarında kullanılır.

* "Peşmerge kıyafeti Kürtlerin milli kıyafeti mi?" diyenlere ne cevap vereceksiniz?

- Söz konusu gösteri Bitlis oyunu. 70'li yıllarda da bu üniversitede bu oyun, bu kıyafetle oynanıyordu. PKK filan yoktu.

* Ben doğuya çok gittim ve Kürt vatandaşlarımızın bu kıyafeti giydiklerini görmedim. Kandil Dağı'nda çekilen fotoğraflarda gördüm sadece.

- Ege'de zeybek kıyafetleriyle mi geziyorlar? Peşmerge diye tescil edilmiş bir kıyafet mi var? Elbette ben siyasi olarak algılanmasından üzüntü duydum.

* Peki korkup bir daha böyle gösteriler yapmayalım dediniz mi?

- Bunlar benim rektör olarak yaptırdığım faaliyetler olsaydı korkma ihtimalim olurdu. Ama bunlar Boğaziçi Üniversitesi'yle ilgili. Boğaziçi'nin akademik kültürü Türkiye'nin bugünkü koşullarına aykırı bir kültür. Çünkü çok özgürlükçü. Galiba Türkiye'ye fazla geliyor. Türkiye'de çok baskıcı bir kültür var. Beğenilmeyen bir şey olduğu zaman "bunu susturun" tepkisi geliyor. Her ülke gibi bizim de sorunlarımız var. Peki bunları görmezlikten gelerek mi çözeceğiz?

* Siz "vatan haini" misiniz?

- Ben kendimi vatansever ve Atatürk ilkelerine bağlı biri olarak görüyorum. Hiç politik biri değilim aslında. Ama bana Orhan Pamuk önerisiyle gelindiğinde, "Aman başımıza iş çıkarma" mı deseydim? Öğrenc iler bir şov hazırlamış mani mi olsaydım?

* Kendinizi "milliyetçi" olarak da tanımlıyor musunuz?

- Kendine milliyetçi diyenler bizler ve sizler diye ayrım yapıyor. Vatanseverlik kimsenin tekelinde değil. Bunlar daha önce olsaydı tepki çekmeyecekti ama bugünkü siyasi konjonktürde bunlar dikkat çekti. Sanki ben belli bir politikayı üniversiteye empoze ediyorum gibi algılandı.

* Şevket Pamuk da rektör adayıydı. O seçilse ve Orhan Pamuk'a fahri doktora verse, tepkiler nasıl olurdu? - Benim açımdan çok normal olurdu ama 'kardeşine fahri doktora verdi' diyenler de olurdu.

* Türkiye'deki rektörlerden 19'unun uluslararası endekslere girebilen bilimsel yayını olmadığı iddia edildi. Bunların arasında siz de vardınız. Sonra sizin yayınlarınızın olduğu anlaşıldı. İncitti mi bu sizi?

- Yoo. Hiç incinmedim. Soyadı farkından oldu. Kadınların zor tercihi oluyor. Ya paçanızda bilmem kaç tane soyadı taşıyacaksınız ya da vazgeçeceksiniz. Ben vazgeçtim. Hayatımın bazı bölümleri öbür soyadında kaldı, bazıları bunda.

BİZ MARJİNALLEŞMEDİK

* Bir rektörün hiç bilimsel yayını olmaması utanç verici bir şey mi?

- Bence değil. Bence rektörlük için bilimsel yayın yapma gerekliliği yok. Rektörlükte gereken beceriler hocalıktan çok farklı. Bence önemi yok. Bence bilimsel yayının rektörlük için bir katkısı veya önemi yok

* Boğaziçi Üniversitesi marjinalleşiyor diyenlere siz ne demek istersiniz?

- Ben marjinalleştiğimizi düşünmüyorum. Boğaziçi kültürü hep aynıydı. Sadece Türkiye'nin siyasi konjonktürü değişiyor. Dışarısı değişti, Boğaziçi değil.

* Eleştirilere rağmen yolunuzda giderek, onaylanma talebi içinde bulunmadığınızı ve herhangi bir gruba yaranma derdiniz olmadığını gösteriyorsunuz. Bu, sizi davranışlarınızda daha da mı özgür kılıyor? - Elbette. Toplumla kavga edelim diye bir tavrımız ya da derdimiz yok. Ama "aman toplumla kavga etmeyelim" diye de bir çekinceyle hareket etmiyoruz. Biz Boğaziçi camiasının istediği gibi davranıyoruz.

* Boğaziçi öğrencilerinin tepkisi ne oldu gösteriye ilişkin eleştirilere? - Onlar hedef gösterilmekten rahatsız. Alışık oldukları ortamın tam tersi bir ortamla tanıştılar. Ve bizim "Okulu niye böyle tanıtıyorsunuz" diye kızacağımızı sandılar. Ama tabii ki ortada yanlış bir durum yok.

3 ÇOCUKLU EVİ REKTÖRLÜĞE TERCİH EDERİM

* Çok hırslı biri misiniz?

- İnatçıyım. Ama kariyer hırsım olduğunu sanmıyorum.

* Mesela rektörlüğü bile feda edebileceğiniz ne var hayatınızda?

- İnsanın ailesinde büyük problem olur, her şeyi bırakıp o problemle uğraşması gerekir. Öyle bir durum olsa, bırakırdım.

* Güzel bir şey için? Amerikalı bir adama âşık oldunuz. 'Gel benimle' diyor.

- Olmaz demeyelim. Çıkmadı ki öyle bir kısmet karşıma. (Gülüyor) Zor karar olurdu. Keşke böyle şahane bir şeyler olsa. Ama Boğaziçi'nden daha iyi bir kısmeti artık bu yaştan sonra beklemiyorum. Yine de tekliflere açığım! (Gülüyor)

* Erkekler açısından da zor bir teklif olur herhalde. Karşınızda komplekse kapılmamak güç.

- Zaten bunu söylüyorlar bana. Bir arkadaşım bana "Sen resmi kadın oldun. Hayatın çok zor artık" dedi. Artık erkekler bana bakınca bir kadın görmüyor, bir rektör görüyor. Yaşam tarzı olarak da, çok yoğun bir yaşam. Bizim kültürümüzde bir erkek için "rektörün zarif eşi" denmesine katlanmak zor. Kim yapar bilmiyorum. Kadınlar açısından bir talihsizlik bu.

* Keşke evinde oturan üç çocuk annesi bir kadın olsaydım, dediniz mi hiç?

- Çok isterdim. Her hafta sonu yemek pişiriyorum: sonra onlar yenemiyor. Ev insanı çok mutlu eden bir ortam. Rektörlükten de vazgeçerdim bunun için. Ben çok kalabalık aile ortamında büyüdüm. Evli olduğum dönemde çocuk için çok erkendi. Ben hazır olduğumda da uygun biri yoktu bunu yapabileceğim. Olmadı ne yapalım. Kısmet meselesi...

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber