Kızlara İmam Hatip kapıları kapanıyor
Üniversiteye girişteki kat sayı adaletsizliğine övgüler yağdıran YÖK, kızların okullaşması için her kesimin seferber olduğu 21. yüzyılda imam hatip okullarının kızlara kapatılmasını istedi
YÖK uzunca bir süre üzerinde çalıştığı "Türkiye'nin Yükseköğretim Stratejisi" raporunda imam hatip lisesi için ilginç ifadeler yer aldı.YÖK kızlara yasak getiren yeni stratejik hedeflerini "Türkiye'nin Yükseköğretim Stratejisi" başlığıyla kitaplaştırdı.
?TEK KÜLTÜR, İKİ KUŞAK'
YÖK stratejisinde imam hatip okullarına, 1976'dan başlayarak kız öğrenci alınmaya başlandığı belirtilirken, kız öğrencilerin bu okullara alınmasının bu öğretim kanalının din görevlisi yetiştirme amacını aştığı, laik eğitim dışında yeni bir öğretim kanalı olma niteliğini kazanarak, Tevhidi Tedrisat Yasası'nın getirdiği ilkenin ihlal edildiği konusundaki bir tartışmayı da başlattığı ifade edildi. Tevhidi Tedrisat Kanunu gerekçe gösterilerek "Buna göre öğrenciler, ileride zorunlu olarak imam ve hatiplik yapabilecek erkek öğrenciler olmalıdırlar" denildi. İmam Hatip Okullarına, kız öğrenci alınmaması gerektiği dile getirildi. YÖK'ün hedeflerinin anlatıldığı kitapçıkta, özellikle 1970'li yıllardan itibaren bu okulların kuruluş amaçları dışında bir gelişme gösterdiği belirtilirken şöyle denildi: "Bu gelişmenin belki de en sakıncalı yönü, liselere alternatif hale getirilen bu okulların varlığı ile 'Tek bir kültür içinde, iki ayrı kuşak yetiştiren, iki ayrı eğitim sisteminin yan yana yaşaması'na fırsat verilmesidir. Oysa Tevhidi Tedrisat Kanunu'nun 4. maddesi işlevsel bir düzenleme içermektedir. Şöyle ki, bu maddede yer alan 'hidematı diniyenin ifası vazifesiyle mükellef memurların yetişmesi için' imam hatip okulları açılmasını öngörürken, buraya alınacak öğrencilerin niteliklerini de ortaya koymaktadır. Buna göre öğrenciler, ileride zorunlu olarak imam ve hatiplik yapabilecek erkek öğrenciler olmalıdırlar."
LAİK EĞİTİMİN DIŞINDA
İmam hatip liselerinin laik eğitim dışında ikinci kanal niteliği kazandığı öne sürülen kitapta, bunun en açık görüntüsünün yükseköğretimde kendi alanları dışına yerleştirilmesi olduğu ifade edildi. 1998'de getirilen ÖSS'deki katsayı adaletsizliği övülürken , katsayı uygulaması ile bu okulların ikinci bir kanal olma niteliğinin büyük ölçüde kaldırıldığı belirtildi.